bir günlüğüne entel takılmasını beklediğim yazar. trollük sıkmadı mı koçum? burayı okuduğunu biliyorum. hadi be şekerim.*
devamını gör...

frankfurt okulu’nun önde gelen kuramcılarındadır. nazilerden kaçarak sürgün hayatı yaşamak zorunda kalanlardan yalnızca biridir. 1969’da hayata veda eden düşünürün, geç de olsa pek çok yapıtı türkçeye kazandırılmıştır.
devamını gör...

orjinalinde, kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan bir nefesli çalgıdır. tiz seslidir. trakya, bulgar, makedon ve iskoç halklarının millî çalgısıdır. doğu karadeniz yöremize özgü tulumdan farkı, pes sesleri kontrol edebilen boruya sahip olmasıdır.
devamını gör...

elalemin şeyiyle gerdeğe girmek deyimi başkanın açıklamasını en güzel anlatan deyim sanırım.
devamını gör...

bazı kelimeler ve anlamları:
tufeyli: başkasının sırtından geçinen, asalak yaşayan kimse.

nefha: güzel koku.

istiskal: hoşlanmadığını, rahatsız olduğunu soğuk davranarak belli etmeye ya da birini yük olarak görüp kovar gibi davranmaya denir.

filhakika: gerçekten, doğrusu, hakikaten.

vaveylâ: çığlık. çaresizce bağırmak ve pişmanlık içinde haykırmak. feryat, figan.

sümmettedarik: son dakikada düşünülürek yapılan.

dilhûn: içi kan ağlayan. büyük bir üzüntü içinde olan.

teçhil: bir kimsenin bilgisizliğini ortaya koyma, yüzüne karşı söyleme.

âlicenap: yüce gönüllü, mert.

cefâpîşe: üzmeyi huy edinmiş, cefa eden, aşığını üzen sevgili.
devamını gör...

alice harikalar diyarında-ayşe öcüler âleminde.
devamını gör...

aşko.
devamını gör...

yine iyi bak yürüyorlarmış size bana olmaz olsun senin gibi queen diyolar, queenliğin batsın diyolar, queen of the damned diyolar..
devamını gör...

iyi bir pazarlama sonucu popüler kültür haline gelmiş tren hattı.
ankara'dan kalkan tren, kars tren garı'na kadar gidiyor. ara duraklar ise, kırıkkale, kayseri, sivas, erzincan ve erzurum.
devamını gör...

gittiğiniz doktorun size "ablacım" demesiyle veya hocaların yavru kedi muamelesi yapmasıyla sonuçlanabilecek lanet olası durum. swh.
devamını gör...

insanı serin sulardan kızgın çöllere atan dehşetengiz olay.
devamını gör...

inanamazsınız, selam verip iyi günler bile dileyenler var.
devamını gör...

o hanım benim.*
devamını gör...

çok güzel bir dildir. telaffuz konusunda ben de biraz bilgi vereyim.

- z harfi ispanya'da ingilizcedeki 'th' gibi okunur. türkçe'de olmayan bir ses, ama peltek s şeklinde dersek anlaşılır sanırım. aynı zamanda c harfi eğer arkasından ince sesli bir harf geliyorsa aynı şekilde okunur. latin amerika'da ise bu ses yoktur, tamamen s şeklinde okunur.

- g harfi eğer arkasından ince ünlü bir harf geliyorsa h şeklinde okunur. örneğin 'girar', 'hirar' şeklinde okunur. eğer g'nin ardından sesli harf geldiğinde 'h' şeklinde değil de 'g' şeklinde okunmasını istiyorsanız u eklemeniz gerekiyor. örneğin: guerra. gerra şeklinde okunuyor, eğer u olmasaydı h şeklinde okunacaktı.

-ü harfini görürseniz bilin ki o u'dur. üstte bahsettiğim kuraldan dolayı eğer 'gue' sesi vermek istiyorsanız u'nun üstüne iki nokta eklemeniz gerekiyor. yoksa 'ge' şeklinde okunur, çünkü oradaki u olmasaydı g harfi h olarak telaffuz edilecekti. o yüzden 'gue' sesi için 'güe' yazmamız gerekiyor. örneğin: vergüenza

- daha önce bahsedilmiş ama ben de bahsedeyim, b ve v harfleri arasında bir ayrım yok. ikisi de b olarak okunuyor diyebilirim, ama çoğunlukla yumuşak bir b olarak telaffuz ediliyor, çok sert değil.

- y harfi de y ile c arasında bir ses veriyor, hatta çoğunlukla c olarak telaffuz ediliyor direkt. ll harf ikilisi de aynı şekilde.
devamını gör...

hiç kimse otobüste yaşlılara yer vermek zorunda değil istiyorsa ayağı olmasın banane kardeşim bu benim problemim mi hayır vicdanı duygularıma kalmıştır ister veririm ister vermem
devamını gör...

yeni başlayanlar için :

6:45 baskısını, ithaki baskısına göre daha başarılı bulduğum, hobbit ve yüzüklerin efendisi serisinin evveliyatını oluşturmakla kalmayıp, başlı başına bir mitoloji olan muazzam eser. artık yalnızca sahaflarda bulabileceğiniz 6:45 çevirisinin orijinal metindeki üsluba yakın hissiyatı verdiğini düşünüyorum.

silmarillion zikredildiğinde herkesin kafasını karıştıran okuma sırasına gelince. bence kronolojik okuma bu muazzam esere haksızlık etmenize sebebiyet verebilir ve yüzüklerin efendisi üçlemesi gibi bir şaheserle tanışmanıza engel olabilir. bu nedenle yüzüklerin efendisi serisini okuyup önce bu evrenin gönüllü manyağı olun. ardından çerezlik hobbit geçişi sonrası silmarillion ile kendinizi dipsiz kuyularda merdivensiz bırakın. bundan sonraki sayko seviye 12 ciltlik history of middle earth'dür ve buraya bulaştıysanız artık geri dönüşü olmayan bir yoldasınızdır.

ayrıca silmarillion temalı, blind guardian tarafından bestelenen ve zaman geçtikçe efsaneleşen, soundtrack niteliğinde bir albüm vardır " nightfall in middle earth". kitabı bitirdikten sonra bu albümdeki her şarkıyı, sözlerini inceleyerek dinlerseniz, sizin gibi manyakların olduğunu bilmenin verdiği rahatlıkla dünyaya aidiyet duygunuz artar ve bu çileli ama güzel yolun sonunda huzurlu bir yaşamın kapılarını aralarsınız. işte bu kitap böyle bir kitaptır.
devamını gör...

gördüğüm kadarıyla esmer tenliler sıcak ve güneşli havalarda daha rahat iken

beyaz tenliler özellikle soğuk havalarda çok daha rahatlarlar diğer insanlara göre.

sizce de öyle değilmi

açık tenli bütün turistlerim yada kardeşim mesela güneş görünce koşarak kaçıyorlar, soğuk havada ben ölürken onlar t-shirt le geziyorlar ve rahatlar.

ancak ben kardeşim gibi değilim esmerim, adeta bi güneş taparım, güneş çıkınca gezer, batarken yok oluyorum.

diğer esmer tenli arkadaşlarım veya turistler dende hep daha esmer olanlar, güneş altında kalmaktan memnunlar.

sizin gözlemlerinizde böyle değil mi?
devamını gör...

jonathan safran foer'in aynı adlı romanından uyarlanan 2005 yapımı liev schreiber filmidir.

filmde bir yol hikâyesinin kara mizah örneğine dönüştüğünü görürsünüz. bunu takip eden süreçte dramatik ögelerin ortaya çıkması ile birlikte pek çok duyguyu bir anda yaşamaya başlamanız filmi keyifli hale getirir. bu geçişlerin yalın ve bir o kadar da güzel olması filmin benim nazarımdaki en büyük başarısı. rahatça son yıllarda izlediğim en kaliteli yapımlardan birisidir diyebilirim.

film'in çıkış noktası amerikalı bir koleksyoner olan jonathan'ın -elijah wood- aile tarihleri ile ilgili her materyali toplama merakı olarak gösterilebilir. sırf bu yüzden ikinci dünya savaşı yıllarında dedesinin hayatta kalmasını sağlayan kadını bulmak için ukrayna'ya doğru yola çıkıyor. buradaki rehberi alex -eugene hutz- ile işe koyuluyorlar. işin mizahi kısmı da orada başlıyor zira jonathan ve alex arasındaki diyaloglar, alex'in ukrayna ve dahi sovyetler ile ilgili anlatımları çok keyifli. sonra mevzuya alex'in büyükbabası -boris leskin- dahil oluyor ki, yemede yanında yat tarzı diyaloglar yaşanmaya başlıyor. burada, boris leskin bence harika bir oyunculuk örneği sergilemiş. aksi, huysuz ve tam bir yahudi düşmanı olan büyükbaba aynı zamanda kendisini kör zannediyor/zannettiriyor * ve filme damgasını vuruyor. tabi onun zeka özürlü köpeği sammy davis jr. ise başka bir dünya, bugüne kadar izlediğim filmlerde gördüğüm en etkileyici köpek performansına sahip diyebilirim. o yüzden şuraya onun sevimli sahnelerinden birisini iliştirivereyim;


neyse efendim bu dörtlünün jonathan'ın aradığı kadını bulması için yola çıkması ile birlikte, kah sizi güldüren, kah hüzünlendiren bir yol hikayesinin ortasında buluyorsunuz kendinizi. bu noktadaki en önemli etkenlerden birisi ise film müzikleri. geçişlerde o kadar güzel kullanılmışlar ki, arka planda film müziklerini duymaya başladığınızda oyunculukların ve hikâyenin gücünün kat be kat arttırdığını hissediyorsunuz. film müzikleri anlamında da çok beğendiğim bir film oldu. filmin finali ise tam bir ıngmar bergman kolajı gibi olmuş ki, bunu başarılı bir şekilde yapması, hissi yakalatması da beni ziyadesiyle memnun etti. esinlenmenin hakkının verilmesi izleyici de ayrı bir keyif uyandırıyor.

film müziklerinden de bir kaç örnek iliştireyim;

buna bayılırım

film de cuk oturmuş

listenin tamamını dinlemek isterseniz de budur;


filmin imdb puanı 7.4 benim için ise 8'in üzeridir. izlemediyseniz ve bu minvaldeki filmleri seviyorsanız, muhakkak izlemenizi tavsiye eder, iyi seyirler dilerim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

uysaldır da misafir görünce böyle oluyor.
devamını gör...

sadece 150 200 sene öncesine kadar var olan ve islamdada yasaklanmamış gerçektir kölelik, şu anki modern kölelikten pek farkı yoktur hepimiz firmaların ve devletin kölesiyiz sadece zincirlerimiz uzadı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim