yaşlı yazarlar
nükhet duru diyesi siz hep aynı kalacanız de mi? diyorlar, kahkaha atarak teen kardeşlere.
devamını gör...
en ilginç hastaneye gitme nedeniniz
en ilginç hastaneye gitme nedenim: oğlumun dizlerine deniz kestanesi batmasıdır. denize gitmiştik, oğlum* biraz yüzüp kayalıklara dizini dayayarak denizden çıkmıştı. kayalıklarda da deniz kestanesi varmış, dikenleri oğlumun dizlerine batmıştı. inanılmaz acı çekiyordu, evde cımbızla çıkarmaya çalıştık ama olmadı. sonra hemen hastaneye gittik, pazar günü olduğu için nöbetçi doktor geldi. cımbıza benzer bir aletle yarım saatte çocuğu bağırta bağırta dikenleri çıkarttılar ama o kadar çok ağladı ki ömrümden ömür gitti.. bu olayın üzerinden yıllar geçti ama şimdi hatırlayınca bile içime acı oturdu.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
devamını gör...
varoluş sıkıntısı
işte tam olarak beni tarif eden içinde bulunduğum durum.
sartre’a göre, insan, insanlığın bütün değerlerini kendisi yaratır ve
bunu tek başına yapar. yapamadığı zamanda heralde bir yıldız gibi kayar düşüncesindeyim.kaya kaya gidiyorsun sağa sola... kendi seçimlerimin sonucunu yaşıyorsam ve hayatımdan sorumluysam içinde bulunduğum mutsuzluğun sebebi de benim o halde. buraya kadar problemi adlandırdık*
şimdi sorunu çözme vakti. varoluşumu tamamlama,kendimi tanıma ve eksikliğimi giderme evresi. tam olarak oraya gelememek o insanı üzüyor işte.aynı seyirde ilerlemek düşünsel anlamda bir yol katedememek... burayı çözmeyince hep aynı yerlerde takılıp hep aynı yerlerde düşüyorsun.her seferinde tekrar başa sarıyorsun. elindeki oyuncağı yerine yerleştiremeyen ağzını büzmüş ağlamaklı çocuk burukluğuna dönmek. yardım almak istemeyen kendi eliyle doğru yere istediği hamleyi yapan çocuk olmak vardı. bu kadar basite almayın bu sıkıntıyı seninki de dert mi deyip geçmeyin.*
insanız ve hepimiz aynı dertten muzdaribiz.
sartre’a göre, insan, insanlığın bütün değerlerini kendisi yaratır ve
bunu tek başına yapar. yapamadığı zamanda heralde bir yıldız gibi kayar düşüncesindeyim.kaya kaya gidiyorsun sağa sola... kendi seçimlerimin sonucunu yaşıyorsam ve hayatımdan sorumluysam içinde bulunduğum mutsuzluğun sebebi de benim o halde. buraya kadar problemi adlandırdık*
şimdi sorunu çözme vakti. varoluşumu tamamlama,kendimi tanıma ve eksikliğimi giderme evresi. tam olarak oraya gelememek o insanı üzüyor işte.aynı seyirde ilerlemek düşünsel anlamda bir yol katedememek... burayı çözmeyince hep aynı yerlerde takılıp hep aynı yerlerde düşüyorsun.her seferinde tekrar başa sarıyorsun. elindeki oyuncağı yerine yerleştiremeyen ağzını büzmüş ağlamaklı çocuk burukluğuna dönmek. yardım almak istemeyen kendi eliyle doğru yere istediği hamleyi yapan çocuk olmak vardı. bu kadar basite almayın bu sıkıntıyı seninki de dert mi deyip geçmeyin.*
insanız ve hepimiz aynı dertten muzdaribiz.
devamını gör...
türkiye'de bilimin hak ettiği değeri görmemesi
türkiye de bilim derken başkanım?diye sorgulamama sebep olan başlık.
devamını gör...
normal sözlük’ün en iyi avcı yazarları
bir çeşit insan topluluğu.
en iyi avcılar kendisini belli etmeyen, iz bırakmayanlardır. bu nedenle sanıldığından daha çok olduklarına kalıbımı basarım.
en iyi avcılar kendisini belli etmeyen, iz bırakmayanlardır. bu nedenle sanıldığından daha çok olduklarına kalıbımı basarım.
devamını gör...
her regaib kandilinde kandil simidi alan ateist
vakti zamanında hikmet kıvılcımının evine moskovadan arkadaşları gelmiş. tam kapıdan girecekler, hikmet kıvılcımlı onları durdurmuş, ayakkabılarını işaret etmiş, onlara şunu söylemiş ve gülümsemiş; "müslümanın evine ayakkabı ile girilmez."
bilmeyenler için not düşeyim; hikmet kıvılcımlı türk sosyalist hareketinin mihenk taşlarından biridir ve ateisttir.
bu coğrafyanın mozaiğinde bazı davranışlar, kültürel bir yapıya bürünüyor.
o kandil simidini afiyetle yerim. evime de kimseyi ayakkabı ile sokmam *
bilmeyenler için not düşeyim; hikmet kıvılcımlı türk sosyalist hareketinin mihenk taşlarından biridir ve ateisttir.
bu coğrafyanın mozaiğinde bazı davranışlar, kültürel bir yapıya bürünüyor.
o kandil simidini afiyetle yerim. evime de kimseyi ayakkabı ile sokmam *
devamını gör...
sısısısı
bu gülüşü nerede görsem tanırım. *
kızlara diye niyet edip ne kadar erkek varsa etkileyen bahtsız iblis.*
kızlara diye niyet edip ne kadar erkek varsa etkileyen bahtsız iblis.*
devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
yorulduk...
çalışıp koşturarak değil; öylece oturarak yorulduk. bir tutam şefkat aramaktan, zerrece vefa yoksulluğundan, insanları seyretmekten ve insanlığı gözlemekten yorulduk.
çok severek haddimizi aşıyoruz..
ya yanlış zamanın insanlarıyız, ya da insanlık için yanlış bir zamandayız...
çalışıp koşturarak değil; öylece oturarak yorulduk. bir tutam şefkat aramaktan, zerrece vefa yoksulluğundan, insanları seyretmekten ve insanlığı gözlemekten yorulduk.
çok severek haddimizi aşıyoruz..
ya yanlış zamanın insanlarıyız, ya da insanlık için yanlış bir zamandayız...
devamını gör...
islam’da kadının yeri
güzellemeye gerek yok, islam'ın kadına olan bakış açısı bellidir.
devamını gör...
dedesinin mezar taşını okuyamayan tek toplum
çok meraklıysanız alfabe öğrenir okursunuz dediğim sözde sorundur. çok dert ettiysen öğren kardeşim, yasaklayan mı var.
devamını gör...
başarılı insanların ortak özellikleri
asla pes etmemek
devamını gör...
az bilinen muhteşem şarkılar
mavi çocuklar- deniz kızı
keyifli dinlemeler...
keyifli dinlemeler...
devamını gör...
bill gates'in 1 milyon kilometrekare arazi satın alması
bill' cim çok da şey yapmamak laźım, mezarın 2 metreyi geçmeyecek.
istersen dünyayı satın al. gömüleceği toprağı satın alamıyor insan.
istersen dünyayı satın al. gömüleceği toprağı satın alamıyor insan.
devamını gör...
inci küpeli kız
ressamın kendi dilinde, meisje met de parel.
bugüne sadece 34 resmi gelebilmiş, barok dönem ressamı johannes vermeer'in 1665'te yaptığı, 44,5 cm × 39 cm. lik küçücük bir yağlıboya portre. resim 1903'ten beri muritshuis kraliyet resim galerisi'nde, lahey'de bulunuyor. resimdeki model kimdir bilinmiyor.

bir resmin nihai haline gelinceye kadar hangi süreçlerden geçtiği, ressamın çalışma esnasında neleri yok edip, nelerin kalmasına karar verdiği, altta yatan renkleri, çizgileri, kompozisyondaki farklılaşmayı bugün bazı teknik olanaklarla anlamak mümkün. bilgilenmek hak olabilir ona itiraz edemem ama esasen konu bir resim olduğunda sanki bu incelemeler ressamın özeline çomak sokmak gibi geliyor bana. nihayetinde ressam, tuval yüzeyindeki ikna/tatmin noktasına geldiğinde resminin bittiğine ve başkaları tarafından görülebilir olduğuna karar vermiş, tuvali karşısına son haliyle koyduğunda pişmanlıklarını, beceriksizliklerini, kararsızlıklarını geride bırakmış olur. onları deşip, faş etmek; işte bu noktada biraz hoşnutsuzum ben.
inci küpeli kız da böyle bir didiklenmeye maruz kaldı. güya resmin "bilinmeyen yönleri" ortaya çıkartıldı. onlara değinecek değilim isteyen bu linkten detayları okuyabilir.
ben, esas olarak "inci küpeli kız" resminden yola çıkan, önce hakkında yazılmış bir roman ve romandan uyarlanan bir filmden * feyz alarak bir başka ressamın yaptığı bir portreyi buraya iliştirmek isterim. bir neş'e erdok resmini.
suretlerin ruhlarını ifşa ettiği, simgelerle bezenmiş ve genellikle ressamın tanıklığının ürünleri olan resimlerin sahibi, toplumsal gerçekçiliğin öncüsü sayılan, figüratif resmin en önemli ressamlarından biridir neş'e erdok.
erdok, resimlerinin çoğuna isim verir ama bu portede "inci küpeli kız" olarak isim vermiş miydi, resmi yakından görmüş biri olarak bunu hatırlamıyorum. ama zaten temanın inci küpeli kız olduğuna dair su götürmez çok ip ucu var elimizde. elbette figürün pozu vermeer'inkiyle aynı değil. ama o mavi kurdele bunu anlamamız için neredeyse tek başına yeterli.
bugüne sadece 34 resmi gelebilmiş, barok dönem ressamı johannes vermeer'in 1665'te yaptığı, 44,5 cm × 39 cm. lik küçücük bir yağlıboya portre. resim 1903'ten beri muritshuis kraliyet resim galerisi'nde, lahey'de bulunuyor. resimdeki model kimdir bilinmiyor.

bir resmin nihai haline gelinceye kadar hangi süreçlerden geçtiği, ressamın çalışma esnasında neleri yok edip, nelerin kalmasına karar verdiği, altta yatan renkleri, çizgileri, kompozisyondaki farklılaşmayı bugün bazı teknik olanaklarla anlamak mümkün. bilgilenmek hak olabilir ona itiraz edemem ama esasen konu bir resim olduğunda sanki bu incelemeler ressamın özeline çomak sokmak gibi geliyor bana. nihayetinde ressam, tuval yüzeyindeki ikna/tatmin noktasına geldiğinde resminin bittiğine ve başkaları tarafından görülebilir olduğuna karar vermiş, tuvali karşısına son haliyle koyduğunda pişmanlıklarını, beceriksizliklerini, kararsızlıklarını geride bırakmış olur. onları deşip, faş etmek; işte bu noktada biraz hoşnutsuzum ben.
inci küpeli kız da böyle bir didiklenmeye maruz kaldı. güya resmin "bilinmeyen yönleri" ortaya çıkartıldı. onlara değinecek değilim isteyen bu linkten detayları okuyabilir.
ben, esas olarak "inci küpeli kız" resminden yola çıkan, önce hakkında yazılmış bir roman ve romandan uyarlanan bir filmden * feyz alarak bir başka ressamın yaptığı bir portreyi buraya iliştirmek isterim. bir neş'e erdok resmini.
suretlerin ruhlarını ifşa ettiği, simgelerle bezenmiş ve genellikle ressamın tanıklığının ürünleri olan resimlerin sahibi, toplumsal gerçekçiliğin öncüsü sayılan, figüratif resmin en önemli ressamlarından biridir neş'e erdok.
erdok, resimlerinin çoğuna isim verir ama bu portede "inci küpeli kız" olarak isim vermiş miydi, resmi yakından görmüş biri olarak bunu hatırlamıyorum. ama zaten temanın inci küpeli kız olduğuna dair su götürmez çok ip ucu var elimizde. elbette figürün pozu vermeer'inkiyle aynı değil. ama o mavi kurdele bunu anlamamız için neredeyse tek başına yeterli.

devamını gör...
diyelim ki o bunu okumayacak
ben seni çok sevdim, belki zordur anlaması sessizliğimden.
devamını gör...
tanımlarını okuyarak bir yazara aşık olmak
dışarıda bir insanın görüntüsünden yola çıkarak oluşan ve arkasından iç dünyasına girerek hüzünlü biten bir aşk yerine buradan iç dünyasına dair fikirler edinip tanışmak belki daha iyi bile olabilir. olmayadabilir. sadece bir kıyas yapmak istedim.
ama benim açımdan önce insanların iç dünyasını görmek her zaman daha iyi fikir sahibi olmamı sağlıyor.
ama benim açımdan önce insanların iç dünyasını görmek her zaman daha iyi fikir sahibi olmamı sağlıyor.
devamını gör...