bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağından ya da hayır getirmeyeceğinden olmuyordur.

teselli etmek adına kurulmasına rağmen bu kadar boş, bomboş olan çok az laf kalabalığı vardır. nerde duysam, kimin için söylense üzülürüm.
devamını gör...

gencecik insanları alzehimer hastası gibi hissettirir. herkeste aynı sorun unutuyoruz..
devamını gör...

kaliteli tanımlarıyla kokpitinden kesinlikle eliniz boş çıkmayacağınız bir yazar. var olsun!
devamını gör...

sağlık ve eğitim sistemi benim için devlet denen aygıtın meşruiyetinin son dayanaklarıdır. vergilerim neden x'e gidiyor argümanını kullanacaksak, o zaman kökten vergi vermemeyi savunmamız gerekiyor. çünkü vergi dediğin şey zaten öyle ya da böyle baskasi için kullanılan bir şey. vergiyi toptan tartışmaya açmak isterseniz o zaman da toptan ülkedeki yönetim biçimini tartışmaya açmamız gerekir. o da mümkün.

peki verdiğimiz vergi sağlık sistemine gitmesin de yol yapımına gitsin derseniz, karşı argüman olarak, ben köyde ya da sadece x şehrinde yaşıyorum. bu yolu biz yapalım vergi vermeyelim diyebiliriz. ülke savunmasına gider derseniz, hayhay o halde, asker polis neden özelleştirmeden muaf tutulsun diyebiliriz.
velhasil aklı başında insanlar genelde sosyal devlet yönteminin mevcut sistemeler içinde en sağlıklı işleyen yöntem olduğunu benimseyip uyguluyorlar. isveç'i norveç' i falan örnek almak lazım. kapitalizm denen canavarın bütün iplerini koparıp hüküm sürdüğü amerika'yı değil.
sağlık hizmetleri gibi eğitim de insanı haktır. devlet dediğin aygıt eğer gerçekten halk için varsa en azından bu hakları ücretsiz sunmalidir. daha fazlasını da sunmalidir da şimdi liberallere kalp krizi yaşatmayalım.
devamını gör...

yüzlerce göndermeye sahip olan red hot chili peppers şarkısı. star wars hakkında bir şeyler bilenler alderaan gezegenini hatırlayacaklardır, death star tarafından yok edilmişti. alderaan çok fazla uzakta değil derken bu duruma bir gönderme mevcut.

--- alıntı ---
and alderaan's not far away, it's californication
--- alıntı ---
devamını gör...

ahlaksızlığın, görgüsüzlüğün timsali olan yaratıklardır.
devamını gör...

haşmetmeapları kızacağı için çaktırmadan iphone'unu açar ve shazamla aratır. akıllı sadrazamdır vesselam.
devamını gör...

kanımca sözlüğe format diye bir şey koymaktır. kaldıracaksın formatı o buna ana bacı sövecek öbürü tutup yok bacağını yok ayağının ya da muhtelif(?) yerlerinin fotoğrafını atacak. bilmem kim sabah kahvesi güzellemesi adı altında yeni oje sürdüğü tırnaklarını yollayacak. trollük, goy goy gırla gidecek. sonra tutacaksın 3 4 paralı trollü buraya günlük bir kaç bin tanım girdi mi sonuna aptal aptal aynı kelimeleri getirerek, al sana mis gibi malzeme.
bilgi içerikli tanım girenleri de ezikleyip sepetledik mi mis gibi ortam olur...
devamını gör...

çok var, hangi birini sayayım? *

- herhangi birinden soğuma hızım ışık hızıyla yarışır, tabii yaptıklarına göre.
- kolay sinirlenmem, sinirimi sertçe göstermem, kalp kırmam.
- hayatımın belirli dönemlerini yalnız geçirmek istemem. bunun sonucunda o dönem kimsenin bana ulaşamaması, ulaştıklarında aynı kalmamış olmam.
- kalabalık sevmemem.

genel olarak eeen kötü huylarım ve eeen sıkıcı huylarım bunlar. kendilerini göstermedikleri sürece gerçekten iyi insanım. iyilik görecelidir ama olsun.
devamını gör...

ispanyolcada b-v ayrımı yoktur. v sesi yok demek daha doğru olur belki de. alfabede harf olarak var fakat ses olarak mevcut değil. o yüzden vale yerine bale, vamos yerine bamos, voz yerine boz duyarsınız hatta böyle yazanları bile görebilirsiniz. ama siz v ile okuyabilirsiniz, bu iki ses akrabadır zaten.

yanlış yazıma bir örnek
devamını gör...

filtre kahve. her gün içiyoruz dayanmıyor. ama olsun güzel bir hobi olduğu için iki katını da ödesem farketmez.
devamını gör...

13 aralık 1980'de* daha 17 yaşındayken yaşı büyütülerek ankara ulucanlar ceza evinde asılarak idam edilen erdal eren'in anısına yazılmış bir şarkıdır. aysel gürel ve sezen aksu tarafından yazılmış, onno tunç tarafından bestelenmiştir.
şarkının hikayesi:


12 eylül 1980 darbesinin ardından 50 kişi idam edildi. idam edilenlerden biri de henüz 17 yaşında olan erdal eren’di.
orta doğu teknik üniversitesi öğrencisi sinan suner, 30 ocak 1980 tarihinde milliyetçi hareket parti'li bakan cengiz gökçek'in koruması süleyman ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.

ilişkili haberler
rakamlarla 12 eylül darbesi
rakamlarla 12 eylül darbesi
12 eylül sürgünleri: 101'ler
12 eylül sürgünleri: 101'ler

ankara yapı meslek lisesi öğrencisi erdal eren, suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 şubat 1980 günü düzenlenen gösteride çıkan çatışmadan sonra gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı.

eren, çıkan çatışmada er zekeriya önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. gözaltına alınmasından kısa bir süre sonra 19 mart 1980 günü hakkında idam kararı verildi.

13 aralık 1980’de ulucanlar cezaevi’nde idam edildiğinde henüz 17 yaşındaydı...

18 yaşından küçük olduğu araştırılmadı
eren'in avukatlarından ismail sami çakmak, geçen sene cumhuriyet gazetesi'ne verdiği röportajda idam kararıyla ilgili olarak şunları söyledi: "yargıtay üçüncü dairesi, kararı son derece yasal ve hukuka uygun gerekçelerle bozdu. bunlar otopsinin usul ve yasaya aykırı yapıldığı, ölenin vücudundan çıkan kurşunun erdal’ın tabancasından çıkıp çıkmadığının açıklığa kavuşturulmadığı, olay yerinde keşif yapılmadığı, tanıkların dinlenilmediği erdal’ın 18'inden küçük olup olmadığının araştırılmadığı, takdir hakkının kötüye kullanıldığı gibi gerekçelerdi. gerçek de buydu. ama başsavcılık hemen harekete geçti, bozma kararına itiraz etti. dosya gitti geldi, sonunda askeri yargıtay daireler kurulu idam kararını onayladı."

bir fotoğraftan 12 eylül şarkısı
eren’i idamından on altı saat önce ziyaret eden gazeteci savaş ay, eren'in son fotoğraflarını çekti. ve o fotoğraflar bir sezen aksu şarkısına, 'son bakış'a ilham oldu.

savaş ay, 'son bakış'ın hikayesini şöyle anlatıyor:
"erdal eren'i son anlarında çektiğim o fotoğrafları, milyonlarca kişi gibi sezen aksu da görmüş ve çok etkilenmiş. anlatırken, "öylesine masum, öylesine ölümden uzak, öylesine genç ki... hikayesini de okudum. ama beni esas vuran o 'son bakış' fotoğrafıydı savaş.

'ağıt gibi'
aysel gürel'e gösterdim o fotoğrafı. birlikte bir şeyler yazdık. onno'ya verdik besteledi (tunç). şarkıdan çok ağıta benzedi. yürekten kopup gelen, saf, duru, sahici..." dedi. ve işte o ağıtın sözleri.

"bir an duruşu gibi
ömrün gidişi gibi
veda ederken
aşk ateşi gibi söner iç çekişler
amman amman yandım aman
acı yüzler"

'o ağıt' daha sonra bir sezen aksu şarkısı 'son bakış' olarak karşımıza çıktı.

son bakış
bir söz bitişi gibi son buldu sevişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terkedişler
bir an duruşu gibi ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler

aman aman yandım aman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman acı yüzler
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman…

erdal eren'in son mektubu:

sevgili annem, babam ve kardeşlerim;

sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.

ancak olanak yok. düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.

cezaevinde yapılan (neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. o kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. işte bu durumda ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.

mesele benim açımdan kısaca böyle. ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.

anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.

sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.

hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.

devrimci selamlar

oğlunuz erdal



kaynak: www.ntv.com.tr/turkiye/son-...
devamını gör...

zafer desek az gelir, destan desek yine az gelir, oyle bir savas oyle bir milli mucadeledir. oncelikle biraz savasi anlatayim; (oldukca uzun olacak)...

yaklasik 4 sene surecek olan 1. dunya savasi'na osmanli devleti, almanya'nin baskisiyla dahil olmustur. ingiltere ve fransa ozellikle istanbul'u ele gecirerek hem osmanli devletini parcalamak, hem ruslarla olan birliklerini kuvvetlendirmek hem de almanya'ya buyuk bir darbe vurma dusuncesi icerisindeydiler. bu dusunceyle istanbul'u ele gecirmek icin, donemin en guclu donanmasini olusturdular.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


iste bu deniz donanmasi, 19 subat 1915'te harekata baslamistir. yaklasik 1 ay boyunca yaptiklari saldirilarda hic beklemedikleri bir sekilde turk donanmasi tarafinca savunmayla karsilasmis ve saldirilarinda bir arpa boy yol alamamamislardir. tarih 18 mart 1915 sabahini gosterdiginde ise, cok buyuk bir donanma grubuyla uc koldan canakkale bogazi'na giris yapmislardir. donanmalari donemin en son teknolojisiyle uretilmis savas gemileri, muhripler ve mayin gemileriyle olusturulmustur. sahip olduklari bu guclu donanmayla canakkale bogazi'ni gecip istanbul'u ele gecireceklerini planlamislardir. tabi binbasi nazmi bey'in komutasindaki nusret mayin gemisinden bihaberlerdi. (17 mart 1915 gece saatlerinde ingiliz donanmasini atlatan nusret mayin gemisi bogazin bir cok alanina mayin dosemisti). ve sabahin erken saatlerinde turk donanmasi buyuk bir saldirisa gecmistir. onemli ingiliz gemilerinin bir cogu batirilmis, bir bolumu mayinlara denk gelerek patlamis, bir bolumu ise agir tahribat gorerek devre disi kalmistir. geride kalan donanma gemileri ise mayinli alanlardan kacmaya calisirken kahraman seyit onbasi devreye girmistir. (bkz: seyit onbaşı)... saldiri esnasinda topun agzina kullanilan vincin ariza yapmasi uzerine 275 kiloluk uc mermiyi ust uste tek basina kaldiran seyit onbasi sayesinde atesleme yapilmistir. bu atesleme sonunda ingiliz donanmasi icin cok onemli olan ocean zirhlisini denizin dibine gommustur. bu sayede denizden canakkale'nin gecilemeyecegini anlayan itilaf devletleri, sansini karadan deneyecektir....

bu sefer itilaf devletlerince ingiliz, fransiz, avusturyali ve yeni zelandalilardan olusan bir kara donanmasi kurulmustur. buna karsilik ise canakkale bogazi'nda buyuk bir galibiyet yakalayan kahraman turk ordusu, kara birlikleriyle de guclu bir ordu olusturmustur. ulu onder mustafa kemal ataturk ise 19. ihtiya tumeni'nin basina yarbay rutbesiyle getirilmistir. ulu onder bu savasta ilk buyuk basarisini ari burnu'na cikardigi birlikle dusmana mudahale ederek kazanmis hatta tarihcilere gore canakkale zaferinin kaderini sekillendirmistir. "ben size taarruzu degil olmeyi emrediyorum" sozunu bu zamanda soylemistir... ariburnu cikarmasiyla da galibiyet alan turk ordusu, itilaf devletleri ordusuyla aylarca suren bir catismaya girmistir. yaptigi dogru ataklarla buyuk basari yakalayan ataturk, yarbay rutbesinden albay rutbesine terfi etmistir. 19-20 aralik'ta anafartalar ve ariburnu cephesi, 8-9 ocak'ta da seddulbahir cephesi dusman birliklerince bosaltilmis ve buyuk bir bozguna ugrayarak cekip gitmislerdir. ve boylece dunya tarihinde gorulmemis bir zafer elde edilmistir. su anki savas istatistiklerine gore 1 metre kareye 6000 mermi dusmesiyle dunya tarihinde gorulmemis bir savas olmustur canakkale zaferi. ayrica ari burnu cikarmasiyla cok buyuk bir kahramanlik gosteren 57.alay komutanligi dunyanin en fazla madalya almis en kahraman alay birligi secilmistir. (o gunden beri ordumuzun 57. alay komutanligi da yoktur)... canakkale zaferimiz kisaca boyle gelismistir. kendi adima boyle bir kahraman ecdadin torunu olmak grur duyuyorum. o yuzdendir ki, ulu onder ataturk'un de dedigi gibi ne mutlu turkum diyene ve yine ne mutlu turkum diyene!..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben senin kısa donla gezdiğin günleri bilirim.
devamını gör...

demirbaştır:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

açlık oyunları.
devamını gör...

bir atom altı parçacığın, önünde bir engel olarak duran bir potansiyel bariyerini aşma kabiliyeti.

yani?

mesela karşınızda bir tepe var ve siz bir topu tepeye doğru hızla ittiniz. eğer top, yeterli seviyede kinetik enerjiye sahip olmazsa, tepenin yamacına doğru biraz tırmandıktan sonra geriye doğru yuvarlanacaktır.

senaryoyu biraz değiştirelim. top yerine elektronu, tepe yerine de potansiyel bariyeri dediğimiz engeli koyalım. şimdi yine düşük bir kinetik enerji sahibi olan elektronu bariyere doğru yönlendirelim. elektron bir anda bariyerin arka tarafında belirebilir. işte bu durum, kuantum tünelleme olarak adlandırılır.

burada gerçekleşen olay aslında elektronun doğrudan kendisinin engelin arkasına ışınlanması değil, sahip olduğu olasılık dalgasının bariyerin arkasına bir şekilde "sızabilmesi" ve elektronun bulunma olasılığı olan yerlere, bariyerin arka kısmını da dahil etmiş olması nedeniyle elektronun oraya da geçebilmesi.

tabi bu durumun gerçekleşebilmesi için, elektronların sahip olduğu olasılık dalgalarının potansiyel bariyerini aşıp diğer tarafa geçebilecek kadar bir süre boyunca bozunmadan, yani sıfırlanmadan kalabilmesi gerekir.
devamını gör...

sümeyye- sümük -.-
devamını gör...

"iman iki kısımdır, yarısı sabır yarısı şükürdür." şükür minnettir, kadir kıymet bilmektir. sahip olamadıklarımız için ise sabretmektir. hz. muhammed bir sözünde şöyle buyurur; "kanaat, bitmek tükenmek bilmeyen bir hazinedir." bu bizler için takdir görülene rıza göstermektir. bu konuyu istediğiniz kadar açabilir, üzerinde düşünebilirsiniz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim