de bağlacını doğru yazamayan yazar
çok basit bir dil bilgisi hatasının "ne olmuş yani böyle yazılmışsa?" minvalinde ya da olabildiğince alakasız örneklerle savunulduğunu görmek beni üzüyor. ana dilinizi, yıllarca süren yaşantınızdaki temel iletişim gerecini yanlış kullanmanın savunulacak tarafı yoktur. elbette kimse kimseden filolog olmasını, her kurala riayet etmesini, detay sayılabilecek dil bilgisi kurallarının hemen hepsini bilmesini beklemiyor ama en azından okuduğu metnin kaliteli yazılmasını (ve bu sayede kolayca okunabilmesini) beklemek herkesin hakkı.
zamanında anlattım: (bkz: bulunma hal eki).
zamanında anlattım: (bkz: bulunma hal eki).
devamını gör...
ruh sağlığı için uzak durulması gereken şeyler
- siyaset
- türk dizileri (bazıları hariç)
- çıkarcı insanlardan
- başarını hazmedeyen arkadaşlardan
- stres, sıkıntı
- geçmişe takılıp kalmak
son olarak ekşi sözlük'ten
- türk dizileri (bazıları hariç)
- çıkarcı insanlardan
- başarını hazmedeyen arkadaşlardan
- stres, sıkıntı
- geçmişe takılıp kalmak
son olarak ekşi sözlük'ten
devamını gör...
çıldırmak
normal şartlar altında yanınıza bile yaklaşamayacak bir insanın size it gibi davranması, davranabilmesi, buna hak bulabilmesi ve bunun üzerine sizin belli kalıplar içinde kalarak kendisine durumu izah etmeye çalışıp kılıktan kılığa girmek zorunda kaldığınız zamanlarda yani kısacası bahsi geçen mahlukat sizin müşteriniz olduğunda yaşadığınız hissiyat. bir çağrı merkezinde çalıştığım ilk gençlik yıllarımdan geliyor;
ben: iyi günler ben miko, size nasıl yardımcı olabilirim?
abone: merhaba ben bir numaraya kontör yüklemek istiyorum.
ben: tabi yardımcı olayım hemen memnuniyetle, öncelikle işlem yaptırmak istediğiniz numara 05** *** ** **'midir? (sesli yanıt sisteminde tuşladığı yahut ilgili tuşlamayı es geçti ise direkt olarak aramayı gerçekleştirdiği numara)
abone: hayır hayır, bu benim numaram, ben kız arkadaşımın hattına kontör yükletmek istiyorum, numarası 05** *** ** **.
ben: kontrol ediyorum... 05** *** ** ** numarasına lira yüklemek istediğinizi belirttiniz, hitap etmek açısından isminizi öğrenebilir miyim?
abone: erdem ben.
ben: erdem bey, yükleme kartınız yanınızda mı?
abone: evet ama öncelikle bir sorum olacak, benim elimde şu an itibariyle 2 tane yükleme kartı bulunuyor, biri 30 liralık, biri 50 liralık, hangisini yüklersek kız arkadaşım daha avantajlı bir şekilde görüşme yapar?
ben: kontrol edelim. bu hatta 30 tl'lik yükleme yaparsanız... (bilgi aktarılır) 50 tl'lik yükleme yaparsanız... (ilgili bilgi aktarılır)
abone: anladım, ben de şu an bilgisayar başındayım da, sizin sitenizdeyim şu an, hangi tarifede benim kız arkadaşım, ben de kontrol edeyim.
(tam bu noktada sorun başlıyor, normalde bu bilgiyi paylaşmamam gerek, zira abone hattın yasal sahibi değil aynı zamanda setteki numara ile (arama gerçekleştirdiği numara) işlem yapmak istediği numara farklı, yani hattın kullanıcısı muamelesi de yapamıyorum ki zaten abone hattın farklı bir kullanıcı ve sahibe ait olduğunu çağrı esnasında belirtiyor, hiç kıvırmayacağım tongaya düşüyorum iyi niyetli konuşmasından mütevellit ve tarife bilgisini paylaşıyorum.)
abone: anladım, peki biliyorsunuz ayda bir yükleme yaparsa tarifesi geçerli, eğer kız arkadaşım hattına bu bir ay içinde yükleme yaptıysa şimdi gerçekleştirmeyeceğim boşu boşuna yüklemeyi, size zahmet bir kontrol eder misiniz ne zaman yükleme yapmış ve hattında ne kadar kontör var?
(burada kıllanıyor ve diyorum ki nihayet...)
ben: erdem bey, bu bilgiyi hattın yalnızca yasal sahibi ile paylaşabiliyoruz.
abone: nasıl yani anlayamadım, hattın tarife bilgisini teyitsiz bir şekilde paylaşabiliyorsunuz ama bu bilgiyi paylaşamıyor musunuz?
ben: doğrudur.
abone: takım liderleriniz sizinle aynı fikirde değil yalnız.
ben: anlayamadım?
(bu arada ilgili kontrolleri sağlıyorum, tarife bilgisini kimle ne şart ve koşullar altında paylaşabileceğim bilgisini netleştiriyorum ekranlardan, hata yapıp yapmadığımdan emin olmak için ve hata yaptığıma kesin kanaat edip, içimden küfür ederek dinlemeye devam ediyorum.)
abone: şöyle ki, benimle paylaşmamanız gereken bir bilgiyi paylaştınız bu hatla ilgili, sizden şikayetçiyim lütfen kendi hakkınızda bir şikayet kaydı oluşturur musunuz?
ben: tabi, ilgili ekranlarıma ulaşmak ve işleminizi gerçekleştirmek üzere sizi çok kısa süreliğine hatta bekletebilir miyim lütfen erdem bey?
abone: hayır bekletemezsin, ekranlarına falan ulaşmayacaksın, gidip takım liderine ben ne yapacağım diye soracaksın, ben söylüyorum işte ne yapacağını, kendi hakkında bir şikayet kaydı oluşturacaksın!
ben: tabi erdem bey, şu anda işlem gerçekleştiriyorum, mh hizmet kaydı şikayet talebinizin sisteme girişini gerçekleştiriyorum, size hangi irtibat numarasından ulaşılsın konuya binaen?
abone: sen hangi numara üzerinden kayıt açıyorsun?
ben: arama gerçekleştirdiğiniz numara üzerinden.
abone: kime sordun bunu yaparken?
ben: bunun için herhangi bir sorgulama gerçekleştirmem gerekmemekte, şikayet taleplerinizi arama sağladığınız hat üzerinden açabiliyoruz ya da sizin yasal sahibi olduğunuz başka bir hat üzerinden. dilerseniz böyle bir hat varsa, bilgi teyidi sorularıma yanıt verin, bu hat üzerinden açalım kaydı.
abone: yetkilini ver bana.
ben: tabi, konuyla ilgili çok kısa süreliğine hatta beklemenizi rica ediyorum, teşekkürler erdem bey.
abone: onay verdim mi beni bekletmen için, niye teşekkür ediyorsun?
ben: müsaade etseydiniz niçin teşekkür ettiğimi açıklayacaktım, onay verdiğiniz için değil, sözümü kesmeden beni dinlediğiniz için teşekkür ettim erdem bey.
abone: sen benim adımın erdem olduğunu nereden biliyorsun?
ben: bu şekilde beyan ettiniz isminizi, beyanınıza uyarak size bu şekilde hitap ettiğim için hata mı ediyorum erdem bey?
abone: benim ismim erdem değil.
(zayıf noktasını yakalıyorum, çağrıyı sonlandırmak için üç kez küfür ettirmem gerektiğini bildiğimden bu noktadan başlıyorum saldırmaya.)
ben: peki size ne şekilde hitap etmemi istersiniz erdem bey?
abone: bana erdem diye hitap etme.
ben: ama isminizin erdem olduğunu belirtmiştiniz yanılıyor muyum erdem bey?
abone: yetkilini ver bana.
ben: bunun için hatta beklemeniz gerekmekte erdem bey.
abone: beklemiyorum ne olacak?
ben: siz bilirsiniz, beklemezseniz yetkilime aktaramam çağrıyı erdem bey.
abone: benim adım erdem değil dedim sana..!
ben: isminiz nedir o halde erdem bey?
abone: tamam bekliyorum aktar beni.
ben: teşekkür ediyorum erdem bey.
(abone beklemeye alınır çağrı yetkiliye aktarılır yetkili abonenin isteği doğrultusunda hakkımda şikayet kaydı oluşturur. soy isim ve sicil numaramı isteyen aboneye bu bilgiyi vermeyen yetkili hakkında şikayet kaydı oluşturmak için abone hakkımda oluşturduğu şikayet kaydı tamamlanır tamamlanmaz telefonu kapatıp tekrar arar ve başka bir müşteri temsilcisine yetkilim hakkında şikayet kaydı oluşturtur...)
işte çıldırmak bu'dur, bu aboneden sonra yaşadığınız hissiyattır. kompleks sahibi, psikopat bir beynin tarafınıza yaşattığı anlar bütünüdür, eliniz ayağınız kesilir, betiniz benziniz atar, hakkında şikayet kaydı açtırmadığı müşteri temsilcisi ve takım lideri kalmayan bir manyak yüzünden yaşadığınızdır. ne için? çıldırtmak için! eline ne geçiyor? temellendiği noktanın ne olduğu muamma olan bir haz... size ne kalıyor, bunları yıllar sonra buraya yazmaya itecek bir sinir ve anlamsızlıklar bütünü.
peki abi, takıl sen!!
erdem bey!!!!
ben: iyi günler ben miko, size nasıl yardımcı olabilirim?
abone: merhaba ben bir numaraya kontör yüklemek istiyorum.
ben: tabi yardımcı olayım hemen memnuniyetle, öncelikle işlem yaptırmak istediğiniz numara 05** *** ** **'midir? (sesli yanıt sisteminde tuşladığı yahut ilgili tuşlamayı es geçti ise direkt olarak aramayı gerçekleştirdiği numara)
abone: hayır hayır, bu benim numaram, ben kız arkadaşımın hattına kontör yükletmek istiyorum, numarası 05** *** ** **.
ben: kontrol ediyorum... 05** *** ** ** numarasına lira yüklemek istediğinizi belirttiniz, hitap etmek açısından isminizi öğrenebilir miyim?
abone: erdem ben.
ben: erdem bey, yükleme kartınız yanınızda mı?
abone: evet ama öncelikle bir sorum olacak, benim elimde şu an itibariyle 2 tane yükleme kartı bulunuyor, biri 30 liralık, biri 50 liralık, hangisini yüklersek kız arkadaşım daha avantajlı bir şekilde görüşme yapar?
ben: kontrol edelim. bu hatta 30 tl'lik yükleme yaparsanız... (bilgi aktarılır) 50 tl'lik yükleme yaparsanız... (ilgili bilgi aktarılır)
abone: anladım, ben de şu an bilgisayar başındayım da, sizin sitenizdeyim şu an, hangi tarifede benim kız arkadaşım, ben de kontrol edeyim.
(tam bu noktada sorun başlıyor, normalde bu bilgiyi paylaşmamam gerek, zira abone hattın yasal sahibi değil aynı zamanda setteki numara ile (arama gerçekleştirdiği numara) işlem yapmak istediği numara farklı, yani hattın kullanıcısı muamelesi de yapamıyorum ki zaten abone hattın farklı bir kullanıcı ve sahibe ait olduğunu çağrı esnasında belirtiyor, hiç kıvırmayacağım tongaya düşüyorum iyi niyetli konuşmasından mütevellit ve tarife bilgisini paylaşıyorum.)
abone: anladım, peki biliyorsunuz ayda bir yükleme yaparsa tarifesi geçerli, eğer kız arkadaşım hattına bu bir ay içinde yükleme yaptıysa şimdi gerçekleştirmeyeceğim boşu boşuna yüklemeyi, size zahmet bir kontrol eder misiniz ne zaman yükleme yapmış ve hattında ne kadar kontör var?
(burada kıllanıyor ve diyorum ki nihayet...)
ben: erdem bey, bu bilgiyi hattın yalnızca yasal sahibi ile paylaşabiliyoruz.
abone: nasıl yani anlayamadım, hattın tarife bilgisini teyitsiz bir şekilde paylaşabiliyorsunuz ama bu bilgiyi paylaşamıyor musunuz?
ben: doğrudur.
abone: takım liderleriniz sizinle aynı fikirde değil yalnız.
ben: anlayamadım?
(bu arada ilgili kontrolleri sağlıyorum, tarife bilgisini kimle ne şart ve koşullar altında paylaşabileceğim bilgisini netleştiriyorum ekranlardan, hata yapıp yapmadığımdan emin olmak için ve hata yaptığıma kesin kanaat edip, içimden küfür ederek dinlemeye devam ediyorum.)
abone: şöyle ki, benimle paylaşmamanız gereken bir bilgiyi paylaştınız bu hatla ilgili, sizden şikayetçiyim lütfen kendi hakkınızda bir şikayet kaydı oluşturur musunuz?
ben: tabi, ilgili ekranlarıma ulaşmak ve işleminizi gerçekleştirmek üzere sizi çok kısa süreliğine hatta bekletebilir miyim lütfen erdem bey?
abone: hayır bekletemezsin, ekranlarına falan ulaşmayacaksın, gidip takım liderine ben ne yapacağım diye soracaksın, ben söylüyorum işte ne yapacağını, kendi hakkında bir şikayet kaydı oluşturacaksın!
ben: tabi erdem bey, şu anda işlem gerçekleştiriyorum, mh hizmet kaydı şikayet talebinizin sisteme girişini gerçekleştiriyorum, size hangi irtibat numarasından ulaşılsın konuya binaen?
abone: sen hangi numara üzerinden kayıt açıyorsun?
ben: arama gerçekleştirdiğiniz numara üzerinden.
abone: kime sordun bunu yaparken?
ben: bunun için herhangi bir sorgulama gerçekleştirmem gerekmemekte, şikayet taleplerinizi arama sağladığınız hat üzerinden açabiliyoruz ya da sizin yasal sahibi olduğunuz başka bir hat üzerinden. dilerseniz böyle bir hat varsa, bilgi teyidi sorularıma yanıt verin, bu hat üzerinden açalım kaydı.
abone: yetkilini ver bana.
ben: tabi, konuyla ilgili çok kısa süreliğine hatta beklemenizi rica ediyorum, teşekkürler erdem bey.
abone: onay verdim mi beni bekletmen için, niye teşekkür ediyorsun?
ben: müsaade etseydiniz niçin teşekkür ettiğimi açıklayacaktım, onay verdiğiniz için değil, sözümü kesmeden beni dinlediğiniz için teşekkür ettim erdem bey.
abone: sen benim adımın erdem olduğunu nereden biliyorsun?
ben: bu şekilde beyan ettiniz isminizi, beyanınıza uyarak size bu şekilde hitap ettiğim için hata mı ediyorum erdem bey?
abone: benim ismim erdem değil.
(zayıf noktasını yakalıyorum, çağrıyı sonlandırmak için üç kez küfür ettirmem gerektiğini bildiğimden bu noktadan başlıyorum saldırmaya.)
ben: peki size ne şekilde hitap etmemi istersiniz erdem bey?
abone: bana erdem diye hitap etme.
ben: ama isminizin erdem olduğunu belirtmiştiniz yanılıyor muyum erdem bey?
abone: yetkilini ver bana.
ben: bunun için hatta beklemeniz gerekmekte erdem bey.
abone: beklemiyorum ne olacak?
ben: siz bilirsiniz, beklemezseniz yetkilime aktaramam çağrıyı erdem bey.
abone: benim adım erdem değil dedim sana..!
ben: isminiz nedir o halde erdem bey?
abone: tamam bekliyorum aktar beni.
ben: teşekkür ediyorum erdem bey.
(abone beklemeye alınır çağrı yetkiliye aktarılır yetkili abonenin isteği doğrultusunda hakkımda şikayet kaydı oluşturur. soy isim ve sicil numaramı isteyen aboneye bu bilgiyi vermeyen yetkili hakkında şikayet kaydı oluşturmak için abone hakkımda oluşturduğu şikayet kaydı tamamlanır tamamlanmaz telefonu kapatıp tekrar arar ve başka bir müşteri temsilcisine yetkilim hakkında şikayet kaydı oluşturtur...)
işte çıldırmak bu'dur, bu aboneden sonra yaşadığınız hissiyattır. kompleks sahibi, psikopat bir beynin tarafınıza yaşattığı anlar bütünüdür, eliniz ayağınız kesilir, betiniz benziniz atar, hakkında şikayet kaydı açtırmadığı müşteri temsilcisi ve takım lideri kalmayan bir manyak yüzünden yaşadığınızdır. ne için? çıldırtmak için! eline ne geçiyor? temellendiği noktanın ne olduğu muamma olan bir haz... size ne kalıyor, bunları yıllar sonra buraya yazmaya itecek bir sinir ve anlamsızlıklar bütünü.
peki abi, takıl sen!!
erdem bey!!!!
devamını gör...
friends
how i met your mother'ı tüm zamanlarda tokatlayan dizidir.
bu versusu yapmak bile gereksiz zaten. dizi hakkında sayfalarca girdi yazabilirim. binlerce tanım yapabilirim. analizler kasar, hatıramda kalanları dökebilirim ama özet geçmek istiyorum.
phoebe için babamı bıçaklarım. net.
bu versusu yapmak bile gereksiz zaten. dizi hakkında sayfalarca girdi yazabilirim. binlerce tanım yapabilirim. analizler kasar, hatıramda kalanları dökebilirim ama özet geçmek istiyorum.
phoebe için babamı bıçaklarım. net.
devamını gör...
tanımlarını kimin oyladığını kontrol eden yazar
her daim yaptığım, yapmaya devam edeceğim şey. hatta yazdıklarını begenmediysem acaba ortak noktamız yoksa neden beğenmiş diye kendi kendimi de sorguladigim oluyor.
şakası bir yana seviliyorsunuz.
şakası bir yana seviliyorsunuz.
devamını gör...
planlı yaşamak
hayat tarzım. yoğun çalışan biri olduğumdan, başka türlüsünü düşünemiyorum, ajandam vardır, yapılacak işleri, teslim sürelerini, günlük yapacağım ev işleri vb. her şeyi yazarım ve ona göre planlı ilerlerim. o yüzden de spontan yaşayan kişilere uyum sağlayamıyorum. bir plan/program yapılacaksa, misafir gelecekse ya da misafirliğe gidilecekse en az 2 gün önceden planlamam lazım..
devamını gör...
19 mayıs atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı
kutlu olsun, inadına, inadına ve inadına kutlu olsun.
samsun, ses ver! 1919'un hatırına ses ver be!
samsun, ses ver! 1919'un hatırına ses ver be!
devamını gör...
müşteriyi gölge gibi takip eden tezgahtar
o günkü satış hedefini tutturma derdinde olan tezgahtardır veyahut da kibar tabirle müşteri danışmanı.
devamını gör...
tren paradoksu
bir düşünce paradoksudur. düzeneğimiz şöyle; bir trenin iki ucunda birer tane flaş var ve trenin tam ortasında iki tarafı hassas bir ışık algılayıcısı var. ışıklar, ışık algılayıcısının iki tarafına da aynı anda varırsa hiçbir şey olmaz ancak bir taraftaki ışık daha geç veya daha erken varırsa algılayıcıya bağlı bombalar patlar ve tren havaya uçar.
sorumuz ise şu;sabit hızla giden bir trende flaşlar aynı anda açılırsa tren patlar mı patlamaz mı?
aklımıza ilk gelen cevap patlamayacağı yönünde çünkü ışık hızı aynı ortamda sabittir, ışık trenin hızından yani bağıl hızdan etkilenmez dolayısıyla iki tarafa da aynı anda ulaşır ve herkes sağ salim yolculuğuna devam eder. ancak işler göründüğü kadar basit değil. 2 farklı durum var.
1. durum: gözlemci trenin içerisindeyse; gözlemciye göre tren sabittir ve ışıklar aynı anda alıcıya ulaşır, tren patlamaz.

2. durum: gözlemci trenin dışarısında bir yerden trene bakıyorsa; gözlemciye göre tren sabittir ve öndeki ışık trenin hareket yönüne ters yönde ilerlediği için alıcıya daha erken ulaşır, tren havaya uçar.

ve bu 2 durum da aynı oranda doğru. peki iki tip gözlemciyi aynı durumda olursa ne olur? yani bir gözlemci trenin içerisinden bir gözlemci de trenin dışarısından bakarsa tren patlar mı patlamaz mı? sanırım bunu öğrenmenin tek yolu denemek. benimle birlikte denemek isteyen portakal atabilir. tabi ben dışarıdan bakacağım.
sorumuz ise şu;sabit hızla giden bir trende flaşlar aynı anda açılırsa tren patlar mı patlamaz mı?
aklımıza ilk gelen cevap patlamayacağı yönünde çünkü ışık hızı aynı ortamda sabittir, ışık trenin hızından yani bağıl hızdan etkilenmez dolayısıyla iki tarafa da aynı anda ulaşır ve herkes sağ salim yolculuğuna devam eder. ancak işler göründüğü kadar basit değil. 2 farklı durum var.
1. durum: gözlemci trenin içerisindeyse; gözlemciye göre tren sabittir ve ışıklar aynı anda alıcıya ulaşır, tren patlamaz.

2. durum: gözlemci trenin dışarısında bir yerden trene bakıyorsa; gözlemciye göre tren sabittir ve öndeki ışık trenin hareket yönüne ters yönde ilerlediği için alıcıya daha erken ulaşır, tren havaya uçar.

ve bu 2 durum da aynı oranda doğru. peki iki tip gözlemciyi aynı durumda olursa ne olur? yani bir gözlemci trenin içerisinden bir gözlemci de trenin dışarısından bakarsa tren patlar mı patlamaz mı? sanırım bunu öğrenmenin tek yolu denemek. benimle birlikte denemek isteyen portakal atabilir. tabi ben dışarıdan bakacağım.
devamını gör...
bir sözlüğü kalitesiz yapan detaylar
başarıyı kabullenemeyen ve çekememezlik seviyesi yüksek yazar kitlesidir.
devamını gör...
benjamin’in sözlüğü satması
ruslarla pazarlığın sürüyor olması sebebi ile gerçekleşmesi çok da uzak olmayan eylem.
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
havuzda yüzerken yağsın iri iri.
devamını gör...
3 şubat 2021 mansur yavaş’ın melih bulu’ya mektubu
her zamanki sağ duyulu üslubu ile bir mansur yavaş mektubu.
durum bundan daha makul anlatılmazdı.
durum bundan daha makul anlatılmazdı.
devamını gör...
sürekli kaybedilen şeyler
ülke açısından bakarsak, itibar.
devamını gör...
içi boşaltılmış kavramlar
demokrasi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının süper güçleri
elim doluysa ışığı açmak için ayağımı kullanabilirim.
devamını gör...
bisküvili pasta
mükemmel bir tatlıdır. hem pratik hem ekonomik hem de lezzetli.
fakir tatlısı olarak bilinir ama herkesin denemesi gerekir bence.
fakir tatlısı olarak bilinir ama herkesin denemesi gerekir bence.
devamını gör...
sicim teorisi
parçacık fiziği alanında, kuantum teorisi ile görelilik teorisini birleştirerek evrenin oluşumunu, yapısını ve özelliklerini daha iyi anlama amacı güden teori.
buradan gerisi biraz detay olacak. uzun yazı sevmeyenlere göre değil maalesef.
sicim teorisine neden ihtiyaç duyduk sorusunu cevaplamaya çalışayım.
atomlar, evrendeki her şeyin yapı taşları. atomların, proton, nötron ve elektron gibi parçacıklardan, nötron ve protonların da kuark adlı daha küçük parçacıklardan oluştuğunu biliyoruz. peki ya kuarklar da çok daha küçük parçacıklardan oluşuyorsa?
fakat burada bir problem var: biz evreni bu kadar küçük ölçekte doğrudan göremiyor, inceleyemiyoruz. bu nedenle parçacıklarla ilgili çalışırken bazı varsayımlar, daha doğrusu yaklaşımlar geliştirmek zorundayız. fizikçiler de zamanında bu yaklaşımla, bu küçücük parçacıkları uzayda birer nokta olarak kabul etti. bu kabul, standart model ve kuantum fiziği gibi birçok kullanışlı çalışmayı kazandırdı bize. ancak zamanla yetersiz hale geldi çünkü sonuçta genel geçer bir olgu değil, sadece bir yaklaşımdı ve problemleri bir noktaya kadar çözebilmişti sadece.
evrende temel kuvvetler dediğimiz 4 kuvvet var. bunlardan 3 tanesi ((gbkz: elektromanyetik kuvvet), güçlü nükleer kuvvet, zayıf nükleer kuvvet) kuantum kuramı ile barış içerisinde yaşarken, 4. kuvvet olan kütle çekim kuvveti olayı altüst etmişti. buna mantıklı bir çözüm bulunması gerekiyordu.
***
çok geçmeden fizikçiler buna da bir çözüm önerdiler. "biz işi çok basite indirgedik. yaklaşımımız, uzaydaki bir noktadan biraz daha karmaşık bir şekil olsaydı ne olurdu?" diye düşündüler. böylece sicim fikri doğmuş oldu çünkü bir sicim, bir noktadan daha karmaşık bir yapıdır. böylece öneri daha da geliştirildi ve evrendeki parçacıkların hepsinin, bu sicimlerin farklı titreşimleri sonucunda ortaya çıktığı fikri doğdu. tıpkı bir gitar ya da kemanın tellerinin farklı titreşim frekanslarında farklı notalar çıkarması gibi...
***
sicim teorisi, kuantum kuramı ile göreliliği uzlaştırabilen bir teori olduğu için fizikçiler başta oldukça mutluydu. ancak zamanla ortaya çıkan ve hevesleri kursaklarda bırakan sonuç şu oldu: sicim teorisinin doğru olabilmesi için, evrende bildiğimiz 3 uzay ve 1 zaman boyutuna ek olarak 6 uzay boyutu daha olması gerekiyordu. oysa gözlemlerimizde böyle bir şeyi göremiyoruz. ancak yine de bu, sicim teorisine yanlış demek için çok erken bir sonuç. zira sicim teorisi, matematiksel olarak 10 boyutun varlığının mümkün olduğunu gösteriyor. fizikte bir şey matematiksel olarak mümkünse, onun keşfedilebilmesi an meselesidir. bu yüzden sicim teorisi, son yıllarda teorik fiziğin gözde konularından biri olmayı sürdürüyor.
buradan gerisi biraz detay olacak. uzun yazı sevmeyenlere göre değil maalesef.
sicim teorisine neden ihtiyaç duyduk sorusunu cevaplamaya çalışayım.
atomlar, evrendeki her şeyin yapı taşları. atomların, proton, nötron ve elektron gibi parçacıklardan, nötron ve protonların da kuark adlı daha küçük parçacıklardan oluştuğunu biliyoruz. peki ya kuarklar da çok daha küçük parçacıklardan oluşuyorsa?
fakat burada bir problem var: biz evreni bu kadar küçük ölçekte doğrudan göremiyor, inceleyemiyoruz. bu nedenle parçacıklarla ilgili çalışırken bazı varsayımlar, daha doğrusu yaklaşımlar geliştirmek zorundayız. fizikçiler de zamanında bu yaklaşımla, bu küçücük parçacıkları uzayda birer nokta olarak kabul etti. bu kabul, standart model ve kuantum fiziği gibi birçok kullanışlı çalışmayı kazandırdı bize. ancak zamanla yetersiz hale geldi çünkü sonuçta genel geçer bir olgu değil, sadece bir yaklaşımdı ve problemleri bir noktaya kadar çözebilmişti sadece.
evrende temel kuvvetler dediğimiz 4 kuvvet var. bunlardan 3 tanesi ((gbkz: elektromanyetik kuvvet), güçlü nükleer kuvvet, zayıf nükleer kuvvet) kuantum kuramı ile barış içerisinde yaşarken, 4. kuvvet olan kütle çekim kuvveti olayı altüst etmişti. buna mantıklı bir çözüm bulunması gerekiyordu.
***
çok geçmeden fizikçiler buna da bir çözüm önerdiler. "biz işi çok basite indirgedik. yaklaşımımız, uzaydaki bir noktadan biraz daha karmaşık bir şekil olsaydı ne olurdu?" diye düşündüler. böylece sicim fikri doğmuş oldu çünkü bir sicim, bir noktadan daha karmaşık bir yapıdır. böylece öneri daha da geliştirildi ve evrendeki parçacıkların hepsinin, bu sicimlerin farklı titreşimleri sonucunda ortaya çıktığı fikri doğdu. tıpkı bir gitar ya da kemanın tellerinin farklı titreşim frekanslarında farklı notalar çıkarması gibi...
***
sicim teorisi, kuantum kuramı ile göreliliği uzlaştırabilen bir teori olduğu için fizikçiler başta oldukça mutluydu. ancak zamanla ortaya çıkan ve hevesleri kursaklarda bırakan sonuç şu oldu: sicim teorisinin doğru olabilmesi için, evrende bildiğimiz 3 uzay ve 1 zaman boyutuna ek olarak 6 uzay boyutu daha olması gerekiyordu. oysa gözlemlerimizde böyle bir şeyi göremiyoruz. ancak yine de bu, sicim teorisine yanlış demek için çok erken bir sonuç. zira sicim teorisi, matematiksel olarak 10 boyutun varlığının mümkün olduğunu gösteriyor. fizikte bir şey matematiksel olarak mümkünse, onun keşfedilebilmesi an meselesidir. bu yüzden sicim teorisi, son yıllarda teorik fiziğin gözde konularından biri olmayı sürdürüyor.
devamını gör...
shakespeare'in sevilen sözleri
yarayla alay eder, yaralanmamış olan.
devamını gör...