hendrix
nickaltı tanımı yazmak için girdiğimde başlığın henüz açılmamış olmasına şaşırdığım yazar. *
kendisi gerçekten çok ama çok tatlı, sohbeti çok güzel, ilgi çekici tanımlara sahip bi yazar. ara ara sohbet etsek ve sürekli oylarıyla beni mutlu etse de daha önce bu başlığa yazmadığım için özür diliyorum kendisinden. ona sürekli tanım yazması için ısrar etsem de burdan tekrardan uzun süre sözlükte olmasını ve bol bol tanım yazmasını diliyorum*.
kendisi gerçekten çok ama çok tatlı, sohbeti çok güzel, ilgi çekici tanımlara sahip bi yazar. ara ara sohbet etsek ve sürekli oylarıyla beni mutlu etse de daha önce bu başlığa yazmadığım için özür diliyorum kendisinden. ona sürekli tanım yazması için ısrar etsem de burdan tekrardan uzun süre sözlükte olmasını ve bol bol tanım yazmasını diliyorum*.
devamını gör...
ani işitme kaybı
bir sabah uyandığınızda artık kulağınızın duymadığını düşünün. işte böyle bir şeydir ani işitme kaybı.
acil vakadır. idiopatiktir. iç kulakta bulunan işitme organı olan koklea'nın işitme hücrelerinin bir şekilde hasar görmesi sonucu meydana gelir. bazen vertigo, nistagmus ve tinnitus semptomları da eşlik edebilir.
genellikle kortizon ve hiperbarik oksijen tedavisi uygulanır ama bu tedavilerin beklemeden hemen yapılması gerekir. işitme kaybı tamamen olmasa da bir miktar kalacak şekilde düzeltilir ya da hiç düzelemez.
acil vakadır. idiopatiktir. iç kulakta bulunan işitme organı olan koklea'nın işitme hücrelerinin bir şekilde hasar görmesi sonucu meydana gelir. bazen vertigo, nistagmus ve tinnitus semptomları da eşlik edebilir.
genellikle kortizon ve hiperbarik oksijen tedavisi uygulanır ama bu tedavilerin beklemeden hemen yapılması gerekir. işitme kaybı tamamen olmasa da bir miktar kalacak şekilde düzeltilir ya da hiç düzelemez.
devamını gör...
şahsım hakkında düşündükleriniz
şahsımı seviyorum. kendimle ve kabuğumla barışık bir tosbağayım. marul fiyatları ile ilgili ise hiç bir yorumum yok. milletin bahçesinden otlanıyorum. zaten kış uykusu zamanım geldi üç dört ay uyurum. o yüzden bana bulaşmayın.
büyük resmi gördüm, kaplumbağa çorbası yapılıp, saraylarda servis edilmek istemiyorum.
kamu spotu: kaplumbağa çorbası içmeyiniz / içirmeyiniz.
teşekkürler
(bkz: öyle başlığa böyle cevap)
büyük resmi gördüm, kaplumbağa çorbası yapılıp, saraylarda servis edilmek istemiyorum.
kamu spotu: kaplumbağa çorbası içmeyiniz / içirmeyiniz.
teşekkürler
(bkz: öyle başlığa böyle cevap)
devamını gör...
gülünmemesi gereken durumda gelen gülme isteği
gerçekten zoru bir durum. biriyle dövüşeceğim nerdeyse tartışmanın ortasında gülme geliyor bana. haksız olduğumu bildiğim konuda laf yerken gülme geliyor. cenazedeyim yahu ninemin cenazesindeyim, üzgünüm de hani gerçekten ama gülme geliyor tutamıyorum.
devamını gör...
kova burcu
zodyak’ın 12 burcunun on birincisi kova burcudur. 21 ocak – 18 şubat tarihleri arasında doğanlar bu burca mensuptur.
--- alıntı ---
sembolü: kova
elementi: hava
olumlu özellikleri: bağımsız, özgün, insani, açık fikirli, adil, mantıklı
olumsuz özellikleri: tavizsiz, gösterişçi, söz tutmama
en sevdiği şeyler: arkadaşlarıyla eğlenmek, yardım etmek, entelektüel ortamlar, bilim-kurgu, bağımsız filmler
nefret ettiği şeyler: sınırlar, kırıcı sözler, yalnızlık, sıkıcı insanlar, karşıt görüşlü insanlar, adaletsizlik, ilgi manyağı insanlar
gizli tutkuları: tamamen özgür olmak
güçlü yanları: özgün fikirler üretebilmek, hızlı öğrenmek, yeniliklere açık olmak
zayıf yanları: hevesinin çabuk kırılması, alıngan olmak, mesafeli olmak
--- alıntı ---
--- alıntı ---
sembolü: kova
elementi: hava
olumlu özellikleri: bağımsız, özgün, insani, açık fikirli, adil, mantıklı
olumsuz özellikleri: tavizsiz, gösterişçi, söz tutmama
en sevdiği şeyler: arkadaşlarıyla eğlenmek, yardım etmek, entelektüel ortamlar, bilim-kurgu, bağımsız filmler
nefret ettiği şeyler: sınırlar, kırıcı sözler, yalnızlık, sıkıcı insanlar, karşıt görüşlü insanlar, adaletsizlik, ilgi manyağı insanlar
gizli tutkuları: tamamen özgür olmak
güçlü yanları: özgün fikirler üretebilmek, hızlı öğrenmek, yeniliklere açık olmak
zayıf yanları: hevesinin çabuk kırılması, alıngan olmak, mesafeli olmak
--- alıntı ---
devamını gör...
gülhane
istanbul'un fatih ilçesinde bulunan tarihi bir parkın adı.
osmanlı imparatorluğunda ilk batılılaşma hareketi olarak bilinen tanzimat fermanı'nın, diğer ismiyle gülhane hatt-ı hümayûnu 'nun, dönemin dış işleri bakanı koca mustafa reşid paşa tarafından ilk kez okunduğu parktır. içinde asimetrisiyle insana her baktığında gizemli ve ilginç bir huzur veren londra çınarından bolca bulunur. sirkeciye doğru inerken de solunuzda bab-ı ali kapısı kalır. ruhunuzu dinlendirmek ve o tarihi atmosferi duyumsamak isterseniz bir kış günü gece vakti yanınızda en fazla bir kişiyle birlikte o civarlarda volta atmanız tarafımca önerilir.
tam 1 yıl 2 ay sonra gelen ek tanım : an itibari ile bir video izledim. ülkeye gelişigüzel giren yasadışı göçmenler, geçici sığınmacılar ve geri kafalı turistler / vatandaşlar yüzünden içindeki tüm çiçeklerin çiğnendiğini, etrafa çöp ve pislikler saçıldığını gördüm. insanın içini hem hiddet hem teessür kaplıyor. medeniyetten ve çevreye saygıdan nasiplenmemiş bu ilkel kalabalıkların asla eğitilemeyeceğine dair kanaatim hâlâ yerli yerinde. yazık, memleketi başıbozuklarla doldurup şu içler acısı vaziyete sebep olanlar bilmeli ki, teknoloji çağında tüm bu görüntüler ve daha niceleri birer senettir. bu senetler, iktidar sahiplerinin düşünce ve eylemleri tarih ve vicdan mahkemesinde sanık olarak yargılandığında , suçlarına en büyük delil olacaktır. neresinden bakarsanız maskaralık, görevi ihmal, yurttaşına ve çevreye ihanet, saygısızlık.
osmanlı imparatorluğunda ilk batılılaşma hareketi olarak bilinen tanzimat fermanı'nın, diğer ismiyle gülhane hatt-ı hümayûnu 'nun, dönemin dış işleri bakanı koca mustafa reşid paşa tarafından ilk kez okunduğu parktır. içinde asimetrisiyle insana her baktığında gizemli ve ilginç bir huzur veren londra çınarından bolca bulunur. sirkeciye doğru inerken de solunuzda bab-ı ali kapısı kalır. ruhunuzu dinlendirmek ve o tarihi atmosferi duyumsamak isterseniz bir kış günü gece vakti yanınızda en fazla bir kişiyle birlikte o civarlarda volta atmanız tarafımca önerilir.
tam 1 yıl 2 ay sonra gelen ek tanım : an itibari ile bir video izledim. ülkeye gelişigüzel giren yasadışı göçmenler, geçici sığınmacılar ve geri kafalı turistler / vatandaşlar yüzünden içindeki tüm çiçeklerin çiğnendiğini, etrafa çöp ve pislikler saçıldığını gördüm. insanın içini hem hiddet hem teessür kaplıyor. medeniyetten ve çevreye saygıdan nasiplenmemiş bu ilkel kalabalıkların asla eğitilemeyeceğine dair kanaatim hâlâ yerli yerinde. yazık, memleketi başıbozuklarla doldurup şu içler acısı vaziyete sebep olanlar bilmeli ki, teknoloji çağında tüm bu görüntüler ve daha niceleri birer senettir. bu senetler, iktidar sahiplerinin düşünce ve eylemleri tarih ve vicdan mahkemesinde sanık olarak yargılandığında , suçlarına en büyük delil olacaktır. neresinden bakarsanız maskaralık, görevi ihmal, yurttaşına ve çevreye ihanet, saygısızlık.
devamını gör...
evdekilere küsüp kızınca yapılanlar
küçükken kendime bi çanta hazırlar sadece en sevdiğim eşyaları koyar ve evi terk edeceğimi söylerdim. çocuklar için olan çadırım vardı onu da evin önüne kurup orda yaşayacağımı düşünürdüm. yanii 7 yaşındaysanız evi o kadar terk edebilirsiniz.
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
başıma ne işler açtım...
kuzguncuk trafik denetleme şube müdürlüğündeyim. vişne'yi fena attırmışım. arabaların camlarına denk geldi hep zincirleme bir şeyler oldu. birazdan kısıklı karakoluna geçeceğiz. oradan bakırköy yapalım mı ne dersiniz gençler diye bir öneride bulundum.eğlenceli ve kalabalık bir ekip çünkü ama terslediler beni çok üzüldüm. bir bilseniz bunlar çok tuhaf insanlar hiç anlamıyorlar beni. her yer vişne lekesi olmuşmuş nasıl çıkartacaklarmış. belediyeden temizlik ekibi çağırdılar. onlarda arkamdan küfür etmişler. her şey'e rağmen iyi niyetimle yardım etmek istedim. tuz ruhu ile çamaşır suyu önerdim. iyice çitileyin dedim yerleri. komser şekspir, senin kafa iyice gitmiş dedi. balık kraker verdiler biraz önce bana midemde yanma yaptı. yanına vişne suyu alabilir miyim dedim. başlatma vişne'ne dediler bu çok kırıcı. yangın söndürücü tüpü kullanabilir miyim dedim sonuçta bir yangın var ortada. izin vermediler.. anlayacağınız bugün başım belaya girdi.
gelin alın beni buradan!
sakın ateist kaplumbağa gelmesin o yola çıkana kadar 10 karakol değiştiririm. kaşkolnikov gelsin boğaz havası sert kaşkol istiyorum. süngerbob çorabı giyen yiğit çorap getirsin. vişnelerimi ve hunimi vermiyorlar. onlar suç aleti sayılıyormuş. inanabiliyor musunuz? dışınnn dışınnnları var bunların hazırlıklı gelin...
not: vişnelerim bitti zannediyorlar halbuki stok yaptım. yer:kuzguncuk bostanı. emanetlerime sahip çıkın.
kuzguncuk trafik denetleme şube müdürlüğündeyim. vişne'yi fena attırmışım. arabaların camlarına denk geldi hep zincirleme bir şeyler oldu. birazdan kısıklı karakoluna geçeceğiz. oradan bakırköy yapalım mı ne dersiniz gençler diye bir öneride bulundum.eğlenceli ve kalabalık bir ekip çünkü ama terslediler beni çok üzüldüm. bir bilseniz bunlar çok tuhaf insanlar hiç anlamıyorlar beni. her yer vişne lekesi olmuşmuş nasıl çıkartacaklarmış. belediyeden temizlik ekibi çağırdılar. onlarda arkamdan küfür etmişler. her şey'e rağmen iyi niyetimle yardım etmek istedim. tuz ruhu ile çamaşır suyu önerdim. iyice çitileyin dedim yerleri. komser şekspir, senin kafa iyice gitmiş dedi. balık kraker verdiler biraz önce bana midemde yanma yaptı. yanına vişne suyu alabilir miyim dedim. başlatma vişne'ne dediler bu çok kırıcı. yangın söndürücü tüpü kullanabilir miyim dedim sonuçta bir yangın var ortada. izin vermediler.. anlayacağınız bugün başım belaya girdi.
gelin alın beni buradan!
sakın ateist kaplumbağa gelmesin o yola çıkana kadar 10 karakol değiştiririm. kaşkolnikov gelsin boğaz havası sert kaşkol istiyorum. süngerbob çorabı giyen yiğit çorap getirsin. vişnelerimi ve hunimi vermiyorlar. onlar suç aleti sayılıyormuş. inanabiliyor musunuz? dışınnn dışınnnları var bunların hazırlıklı gelin...
not: vişnelerim bitti zannediyorlar halbuki stok yaptım. yer:kuzguncuk bostanı. emanetlerime sahip çıkın.
devamını gör...
yazarların güne puanı
sıfffır sıfffır sıfffır sıffffffııırrr.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
sigara bağımlılığında sizi öldüren sigara değil iradeniz.
devamını gör...
bedri rahmi eyüboğlu
bedri rahmi'nin "karadutum, çatal karam, çingenem" diye seslendiği kadın, türkiye'nin ilk kadın heykeltıraşlarından biri olan ermeni asıllı mari gerekmezyan'dır.
--- alıntı ---
1949 yılının bir ilkbahar günü istanbul büyük kulüp'te bir toplantı vardı.
o gece büyük kulüp'tekiler özel konuk olan bedri rahmi eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını istediler.
bedri rahmi ayağa kalktı.
şiiri okumaya başladı.
ama gözyaşlarını tutamadı.
bir yandan mısraları söylüyor,bir yandan sular seller gibi ağlıyordu.
gözyaşlarına mendil yetmiyordu.
“karadutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
ağaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin. "
...
bedri rahmi'nin hemen yanında eşi eren eyüboğlu oturuyordu.
ama hiç tepki vermiyordu.
o da herkes gibi bu şiirin ona yazılmadığını biliyordu.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
1949 yılının bir ilkbahar günü istanbul büyük kulüp'te bir toplantı vardı.
o gece büyük kulüp'tekiler özel konuk olan bedri rahmi eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını istediler.
bedri rahmi ayağa kalktı.
şiiri okumaya başladı.
ama gözyaşlarını tutamadı.
bir yandan mısraları söylüyor,bir yandan sular seller gibi ağlıyordu.
gözyaşlarına mendil yetmiyordu.
“karadutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
ağaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin. "
...
bedri rahmi'nin hemen yanında eşi eren eyüboğlu oturuyordu.
ama hiç tepki vermiyordu.
o da herkes gibi bu şiirin ona yazılmadığını biliyordu.
--- alıntı ---
devamını gör...
at eti
kazakistanlı vatandaşların çokça tükettikleri et.
normal dana ya da kuzu etine göre biraz daha sert ve ekşimsi bir tadı var.
nerden mi biliyorum, çünkü yedim.*
normal dana ya da kuzu etine göre biraz daha sert ve ekşimsi bir tadı var.
nerden mi biliyorum, çünkü yedim.*
devamını gör...
yeni açılmada müzik yasağının 24'e çekilmesi
kusura bakmayın ile beraber başlayan cümlelerden sonra kusura baktığımız güncellemedir.
devamını gör...
samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
böyle bir olaya tanık olsam ne yaparım en ufak fikrim yok. çünkü daha önce defalarca tanık oldum, her birinde farklı bir aksiyon aldım fakat hangisi doğruydu bilmiyorum.
eşinin saçlarından tutup diğer eliyle kafasına vuran bir adama arkadan yaklaşıp kollarını tuttum, beni ittirdi ve yere fırlattı. olay çözüldüğünde polis merkezinde polis bana "böyle şeylere karışma, dönüp sana da saldırsaydı ne yapacaktın? karışma" dedi.
başka bir olayda komşumun evinden çığlıklar yükseliyordu, polisi aradım, geldi. aşağıdaydım, polise daireyi tarif ettim. polis girdi adamla kadını kolundan tuttu arabaya bindirdi. arabaya giderken kadın bana bakıp "sen mi aradın polisi .....çocuğu, görürsün sen" gibi bir cümle kurdu. ertesi gün evlerine geri göndermiş polisler bunları. orada geçici süre kalıyordum, kaldığım süre boyunca da mümkün olduğunca çıkmadım evden, korktum.
başka bir olayda bir parkta sevgilisini saçlarından tutup yerlerde sürükleyen birine denk geldim, uzaktaydım biraz, bağırdım. gençti saldırgan. bana doğru döndü, 4-5 adım attı, elinde parlayan bıçağı gördüm. yoluma devam ettim az ilerde polisi aradım ve izlemeye koyuldum kuytu bi yerden. çocukla kız yan yana gittiler polis gelmeden. kız ne bağırdı ne kaçmaya çalıştı. saçlarını düzeltiyordu. polis de geldi, arabayla parkın etrafında tur attı gitti.
başka bir olayda bir kitapçıda karısının kafasına kitapla vuran bir adamı durdurmaya çalıştım, çalışanlar geldi "karışma sen biz polisi aradık" dediler uzaklaştırdılar beni. adam da kadının kafasına vurmaya devam etti, çalışanlar da uzaktan adama bağırdılar, başka hiçbir şey yapmadılar.
üniversiteye ilk başladığım yıllarda yurtta kalıyordum, yurt da epey kötü bir yerdeydi: uyuşturucu, cinayet, hırsızlık alayı vardı. ismi duyulmuş bir semtti zaten. devasa bir park vardı. orada iki çocuğun bir kıza saldırdığını gördüm, kız birinin sevgilisiydi sanırım. korktum yaklaşamadım, çünkü berbat bir mahalleydi ve saldırganların tipleri de biraz tuhaftı. polisi aradım, 23 dakika sonra geldi polis siren çala çala. saldırganlar saldırmayı bırakıp birisi kızın kolunu tuttu, diğeri de başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi yaptı. polis parkın etrafında arabayla bir tur atıp gitti.
başka bir olayda çarşının orta yerinde karısını arabadan tartaklayarak çekip yere fırlatıp tekmeleyen bir adam görmüştüm. işlek bir yerdeydi. çevredekiler bağırıyordu, kimse müdahil olmadı ama. 30'larının başlarında bir adam atıldı saldırganın üstüne, saldırgan savuşturdu onu, sonra çektiği bıçağı sapladı adama. karnını tutan adam yere yığıldı, 10dk sonra polis geldi ambulans geldi herkesi topladı gitti.
mahallede apartmanın önünde karısına saldıran 30'larında bir adamı tüm mahalleli camdan izledi. ötedeki apartmanda 4. katta oturan bir adam elinde kürekle indi 5-10 dk sonra. saldırgana vurdu bi' tane. sonra kadın girdi araya, kocasına siper oldu, eve götürdü.
sevgilisine saldıran bir liseli/üniversiteli gördüm, kuytu bir yerdi. çocuğa bağırdım, küfürler savurdu bana. gittim üstüne, bana döndü saldırmaya kalktı. kız kolundan tuttu çocuğu yapma diye. çok canım sıkkındı zaten o gün. çocuğa laf attım bilerek, saldırmaya çalışsın istedim, saldırdı da. sonra savuşturdum, dövdüm. dinlene dinlene dövdüm, ciddiyim. yarım saat civarı. çocuğun gözünü hırs bürümüştü, yerlerde yuvarlanıyor ama küfür etmekten ağzından köpükler saçmaktan geri durmuyordu. çocuk yere yuvarlandıkça kız, çocuğun üstüne atıldı kaşına gözüne baktı. çocuk kızı kenara itip bana saldırmaya devam etti her seferinde. çocuğun kalkacak dermanı kalmayana kadar dövdüm. kaşını gözünü patlamadım, en fazla kolunda bacağında morluklar olmuştur. yoruldu zaten dayak yemekten. en son "bu kıza ya da başka birine saldırdığını görürsem bir daha böyle bırakmam, dahasını yaparım" dedim*. kız da beni itmeye, uzaklaştırmaya falan çalıştı. kızı da tuttum kolundan evine götürdüm, dedim ben teslim etmeyeyim ailene sokağın başında bekliyorum, sen kendin git. gitti sonra.
bu ve bunun gibi bir sürü şey daha... bizzat aile içinde de küçüklüğümden beri çok fazla şiddete tanık oldum. fakat halâ nasıl aksiyon alınır kestiremiyorum. söyleyeceğim tek bir şey var: böyle bir şeyi deneyimlemedikten sonra buraya "ben olsam şöyle yapardım böyle yapardım" demek inanın çok kolay oluyor. bu yüzden olaya müdahil olana da olmayana da kızamıyorum ben.*
çözüm ne inanın bilmiyorum.
ekleme: yaşadığım olaylarda saldırıya uğrayan kadınları asla suçlamıyorum yanlış anlaşılmasın. polisi de suçlayamıyorum. babam emekli polis memuru, yılların polisi. yaşadığı bin türlü olay var buna benzeyen. söylediği tek bir şey var: bu tür şiddet olaylarının %99'unda kabak polisin başına patlıyor. şiddete uğrayanların büyük çoğunluğu* karakolda polise saldırıyormuş, "neden geldiniz, işinize baksanıza siz" diye... anlamak çok güç gerçekten...
ekleme: bu tür olaylar sadece türkiye'de yaşanıyor zannediyorsanız yanılıyorsunuz. bu, insanlığın ortak sorunu.

eurostat’ın rakamlarına göre, kadına şiddetin her alanda yaygın olarak görüldüğü fransa’da 2019 yılı başından bu yana en az 130 kadın eski eşi ya da sevgilisi tarafından öldürüldü. bu rakam 2017 yılında 123 kadın iken, geçtiğimiz sene ise 108 olarak kayıtlara geçti.
fransa'da her yıl yaklaşık 200 bin kadının şiddet mağduru olduğu ifade ediliyor.
almanya’’da “kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü” kapsamında yayımlanan rakamlar da ülkede kadına şiddetin büyük bir sorun olduğunu ortaya koydu.
ülkede 2018 yılında tecavüz, taciz ve zorla fuhuş mağduru 114 binden fazla kadın olduğu belirtilirken, yine geçen sene üç günde bir kadının yani 122 kadının öldürüldüğü duyuruldu.
italya’da ise italyan araştırma enstitüsü tarafından yayınlanan rakamlarda kadın cinayetlerinin artış gösterdiği belirtildi. son beş yılda 538 bin kadının eşleri tarafından fiziksel veya cinsel istismar gördüğünü duyuran enstitü, geçen sene 142 kadının öldürüldüğünü açıkladı.
bu arada romanya ise milyon kişi başına düşen kadın cinayeti sayısında 4.3‘lük oranla avrupa’nın en yüksek seviyesine sahip. buna göre, romanya’yı 4.2 ile macaristan, 3.6 ile ise cinsiyet eşitliği bakımından örnek gösterilen finlandiya takip ediyor.
eşinin saçlarından tutup diğer eliyle kafasına vuran bir adama arkadan yaklaşıp kollarını tuttum, beni ittirdi ve yere fırlattı. olay çözüldüğünde polis merkezinde polis bana "böyle şeylere karışma, dönüp sana da saldırsaydı ne yapacaktın? karışma" dedi.
başka bir olayda komşumun evinden çığlıklar yükseliyordu, polisi aradım, geldi. aşağıdaydım, polise daireyi tarif ettim. polis girdi adamla kadını kolundan tuttu arabaya bindirdi. arabaya giderken kadın bana bakıp "sen mi aradın polisi .....çocuğu, görürsün sen" gibi bir cümle kurdu. ertesi gün evlerine geri göndermiş polisler bunları. orada geçici süre kalıyordum, kaldığım süre boyunca da mümkün olduğunca çıkmadım evden, korktum.
başka bir olayda bir parkta sevgilisini saçlarından tutup yerlerde sürükleyen birine denk geldim, uzaktaydım biraz, bağırdım. gençti saldırgan. bana doğru döndü, 4-5 adım attı, elinde parlayan bıçağı gördüm. yoluma devam ettim az ilerde polisi aradım ve izlemeye koyuldum kuytu bi yerden. çocukla kız yan yana gittiler polis gelmeden. kız ne bağırdı ne kaçmaya çalıştı. saçlarını düzeltiyordu. polis de geldi, arabayla parkın etrafında tur attı gitti.
başka bir olayda bir kitapçıda karısının kafasına kitapla vuran bir adamı durdurmaya çalıştım, çalışanlar geldi "karışma sen biz polisi aradık" dediler uzaklaştırdılar beni. adam da kadının kafasına vurmaya devam etti, çalışanlar da uzaktan adama bağırdılar, başka hiçbir şey yapmadılar.
üniversiteye ilk başladığım yıllarda yurtta kalıyordum, yurt da epey kötü bir yerdeydi: uyuşturucu, cinayet, hırsızlık alayı vardı. ismi duyulmuş bir semtti zaten. devasa bir park vardı. orada iki çocuğun bir kıza saldırdığını gördüm, kız birinin sevgilisiydi sanırım. korktum yaklaşamadım, çünkü berbat bir mahalleydi ve saldırganların tipleri de biraz tuhaftı. polisi aradım, 23 dakika sonra geldi polis siren çala çala. saldırganlar saldırmayı bırakıp birisi kızın kolunu tuttu, diğeri de başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi yaptı. polis parkın etrafında arabayla bir tur atıp gitti.
başka bir olayda çarşının orta yerinde karısını arabadan tartaklayarak çekip yere fırlatıp tekmeleyen bir adam görmüştüm. işlek bir yerdeydi. çevredekiler bağırıyordu, kimse müdahil olmadı ama. 30'larının başlarında bir adam atıldı saldırganın üstüne, saldırgan savuşturdu onu, sonra çektiği bıçağı sapladı adama. karnını tutan adam yere yığıldı, 10dk sonra polis geldi ambulans geldi herkesi topladı gitti.
mahallede apartmanın önünde karısına saldıran 30'larında bir adamı tüm mahalleli camdan izledi. ötedeki apartmanda 4. katta oturan bir adam elinde kürekle indi 5-10 dk sonra. saldırgana vurdu bi' tane. sonra kadın girdi araya, kocasına siper oldu, eve götürdü.
sevgilisine saldıran bir liseli/üniversiteli gördüm, kuytu bir yerdi. çocuğa bağırdım, küfürler savurdu bana. gittim üstüne, bana döndü saldırmaya kalktı. kız kolundan tuttu çocuğu yapma diye. çok canım sıkkındı zaten o gün. çocuğa laf attım bilerek, saldırmaya çalışsın istedim, saldırdı da. sonra savuşturdum, dövdüm. dinlene dinlene dövdüm, ciddiyim. yarım saat civarı. çocuğun gözünü hırs bürümüştü, yerlerde yuvarlanıyor ama küfür etmekten ağzından köpükler saçmaktan geri durmuyordu. çocuk yere yuvarlandıkça kız, çocuğun üstüne atıldı kaşına gözüne baktı. çocuk kızı kenara itip bana saldırmaya devam etti her seferinde. çocuğun kalkacak dermanı kalmayana kadar dövdüm. kaşını gözünü patlamadım, en fazla kolunda bacağında morluklar olmuştur. yoruldu zaten dayak yemekten. en son "bu kıza ya da başka birine saldırdığını görürsem bir daha böyle bırakmam, dahasını yaparım" dedim*. kız da beni itmeye, uzaklaştırmaya falan çalıştı. kızı da tuttum kolundan evine götürdüm, dedim ben teslim etmeyeyim ailene sokağın başında bekliyorum, sen kendin git. gitti sonra.
bu ve bunun gibi bir sürü şey daha... bizzat aile içinde de küçüklüğümden beri çok fazla şiddete tanık oldum. fakat halâ nasıl aksiyon alınır kestiremiyorum. söyleyeceğim tek bir şey var: böyle bir şeyi deneyimlemedikten sonra buraya "ben olsam şöyle yapardım böyle yapardım" demek inanın çok kolay oluyor. bu yüzden olaya müdahil olana da olmayana da kızamıyorum ben.*
çözüm ne inanın bilmiyorum.
ekleme: yaşadığım olaylarda saldırıya uğrayan kadınları asla suçlamıyorum yanlış anlaşılmasın. polisi de suçlayamıyorum. babam emekli polis memuru, yılların polisi. yaşadığı bin türlü olay var buna benzeyen. söylediği tek bir şey var: bu tür şiddet olaylarının %99'unda kabak polisin başına patlıyor. şiddete uğrayanların büyük çoğunluğu* karakolda polise saldırıyormuş, "neden geldiniz, işinize baksanıza siz" diye... anlamak çok güç gerçekten...
ekleme: bu tür olaylar sadece türkiye'de yaşanıyor zannediyorsanız yanılıyorsunuz. bu, insanlığın ortak sorunu.

eurostat’ın rakamlarına göre, kadına şiddetin her alanda yaygın olarak görüldüğü fransa’da 2019 yılı başından bu yana en az 130 kadın eski eşi ya da sevgilisi tarafından öldürüldü. bu rakam 2017 yılında 123 kadın iken, geçtiğimiz sene ise 108 olarak kayıtlara geçti.
fransa'da her yıl yaklaşık 200 bin kadının şiddet mağduru olduğu ifade ediliyor.
almanya’’da “kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü” kapsamında yayımlanan rakamlar da ülkede kadına şiddetin büyük bir sorun olduğunu ortaya koydu.
ülkede 2018 yılında tecavüz, taciz ve zorla fuhuş mağduru 114 binden fazla kadın olduğu belirtilirken, yine geçen sene üç günde bir kadının yani 122 kadının öldürüldüğü duyuruldu.
italya’da ise italyan araştırma enstitüsü tarafından yayınlanan rakamlarda kadın cinayetlerinin artış gösterdiği belirtildi. son beş yılda 538 bin kadının eşleri tarafından fiziksel veya cinsel istismar gördüğünü duyuran enstitü, geçen sene 142 kadının öldürüldüğünü açıkladı.
bu arada romanya ise milyon kişi başına düşen kadın cinayeti sayısında 4.3‘lük oranla avrupa’nın en yüksek seviyesine sahip. buna göre, romanya’yı 4.2 ile macaristan, 3.6 ile ise cinsiyet eşitliği bakımından örnek gösterilen finlandiya takip ediyor.
devamını gör...
doğal termometre
cırcır böceklerinden hava sıcaklığını tahmin etmek mümkün. olayın temeli erkek cırcır böceğinin hava sıcaklığının artışına vızıldamasındaki artışla karşılık vermesi temeline dayanıyor. özellikle eğer bulabilirseniz oecanthus fultoni* türünden çok daha hassas termometre olmakta. işte size termometrenin yapımı;
evet yanlış duymadınız.
a) önce bir adet cırcır böceği buluyoruz. vızır vızır ötenler erkek oluyor.
b) 14 saniye’de kaç kere ses çıkardığını hesaplıyoruz.
c) bulduğumuz sayıya 38 ekliyoruz.
d) bu bize fahrenheit cinsinden sıcaklığı veriyor.
e) c/100= (f-32)/180 formülünden sıcaklığı santigrat derece olarak buluyoruz.
evet yanlış duymadınız.
a) önce bir adet cırcır böceği buluyoruz. vızır vızır ötenler erkek oluyor.
b) 14 saniye’de kaç kere ses çıkardığını hesaplıyoruz.
c) bulduğumuz sayıya 38 ekliyoruz.
d) bu bize fahrenheit cinsinden sıcaklığı veriyor.
e) c/100= (f-32)/180 formülünden sıcaklığı santigrat derece olarak buluyoruz.
devamını gör...
pandeminin tek kelimelik özeti
'saçmalık' tır.
dünya saçma bir hale dönmüştür.
hayatta her şey değişmiş ve saçma bir şekile bürünmüştür.
dünya saçma bir hale dönmüştür.
hayatta her şey değişmiş ve saçma bir şekile bürünmüştür.
devamını gör...
yazarların unutamadıkları dizi replikleri
aga cinayet var! (bkz: behzat ç)
devamını gör...
kendini ateşe verip 10. kattan kar yığınına atlamak
"kızgın kumlardan serin sulara atlamak" ifadesinin sadece reklam olarak kalmasını istemeyen bir insan evladıdır. içinde bir tutam delilik olmayan hayat, eksik bir hayattır, denmiş. deliler iyidir sevin onları.
devamını gör...