instagram kullanmayan insan
gizliden hayranlık duyduğum insandır.
zaman zaman bende denedim ama çok sıkılıyorum özellikle bir film veya dizi bitirdikten sonra ilk yaptığım şey oyuncuların sosyal medya hesaplarına bakmak oluyor. yani tebrik ederim
zaman zaman bende denedim ama çok sıkılıyorum özellikle bir film veya dizi bitirdikten sonra ilk yaptığım şey oyuncuların sosyal medya hesaplarına bakmak oluyor. yani tebrik ederim
devamını gör...
geceye bir düşünce bırak
kafanızda sizi meşgul eden bir düşünceyi buraya bırakıp ufak bi ihtimal rahatlayabileceğiniz başlık.
önceden her şey geçer diyerek kendimi teselli eder ve bunu gerçekten beni teskin eden bir düşünce olarak bilirdim.
güzel olan duygular, kötü zamanlar, en mutlu sabahlar, hayatının en sevdiğin dönemi, kahrolduğun tüm geceler hepsi geçiyor. bu gerçekten iyi hissettirirdi. çok kötü zamanlarımda bunun geçeceğini düşünüp teselli ederdim kendimi. nihayetinde öyle de oldu. hepsi geçti, bitti. şimdi belki de daha çok büyüdüm. anladım ki geçip gitmek artık beni teselli etmeye yetmiyor. belki de içimi burkuyor.
evet her şey geçiyor, bunun için neden mutlu hissetmeliyim? soruyorum kendime.
ben de geçiyorum halbuki. her yıl bu dünyadan biraz daha geçiyorum. zaman zaman farkında bile olmuyorum. ama geçiyorum. ben de bitiyorum. bedenim bile değişiyor, başkalaşıyor. kötü zamanlarım geçerken rahat bir nefes aldığımı düşündüğüm an arkasından mutlu anlarım da el sallıyor bana. ne kalıyor peki? gidilen yer gelinen yer bunları düşündüğümde çıkış yolları bulabilir insan. ama sadece geçiyor olmak beni artık mutlu etmiyor. aksine düşündükçe bir şeylerin geçmesi içime bir şey oturtuyor. istediği oyuncağı alamadan büyümüş bir çocuğun geç kalmış hevesi, bir kez deniz göremeden büyümüş bir coğrafya kurbanı insanın merakı, bazen de hiç yaşanmamış bir zamanın özlemi.. bilmiyorum. ama teselli bulamıyorum artık bir şeylerin geçmesiyle. her şey geçici iken ironik şekilde kalıcı olan bir şeylerin varlığına muhtaç hissediyor ruhum. baki olana gitmek, sonsuzluk kavramı içinde yaşamak.. ölmemek, son bulmamak, üzülmemek, yarım kalmamak..
bunun tek yolu ölüm müdür? belki de hepliğe arzu duyan ruhumun, sonu olan bir zaman diliminde sıkış tepiş haykırışlarıdır bu hislerim.
önceden her şey geçer diyerek kendimi teselli eder ve bunu gerçekten beni teskin eden bir düşünce olarak bilirdim.
güzel olan duygular, kötü zamanlar, en mutlu sabahlar, hayatının en sevdiğin dönemi, kahrolduğun tüm geceler hepsi geçiyor. bu gerçekten iyi hissettirirdi. çok kötü zamanlarımda bunun geçeceğini düşünüp teselli ederdim kendimi. nihayetinde öyle de oldu. hepsi geçti, bitti. şimdi belki de daha çok büyüdüm. anladım ki geçip gitmek artık beni teselli etmeye yetmiyor. belki de içimi burkuyor.
evet her şey geçiyor, bunun için neden mutlu hissetmeliyim? soruyorum kendime.
ben de geçiyorum halbuki. her yıl bu dünyadan biraz daha geçiyorum. zaman zaman farkında bile olmuyorum. ama geçiyorum. ben de bitiyorum. bedenim bile değişiyor, başkalaşıyor. kötü zamanlarım geçerken rahat bir nefes aldığımı düşündüğüm an arkasından mutlu anlarım da el sallıyor bana. ne kalıyor peki? gidilen yer gelinen yer bunları düşündüğümde çıkış yolları bulabilir insan. ama sadece geçiyor olmak beni artık mutlu etmiyor. aksine düşündükçe bir şeylerin geçmesi içime bir şey oturtuyor. istediği oyuncağı alamadan büyümüş bir çocuğun geç kalmış hevesi, bir kez deniz göremeden büyümüş bir coğrafya kurbanı insanın merakı, bazen de hiç yaşanmamış bir zamanın özlemi.. bilmiyorum. ama teselli bulamıyorum artık bir şeylerin geçmesiyle. her şey geçici iken ironik şekilde kalıcı olan bir şeylerin varlığına muhtaç hissediyor ruhum. baki olana gitmek, sonsuzluk kavramı içinde yaşamak.. ölmemek, son bulmamak, üzülmemek, yarım kalmamak..
bunun tek yolu ölüm müdür? belki de hepliğe arzu duyan ruhumun, sonu olan bir zaman diliminde sıkış tepiş haykırışlarıdır bu hislerim.
devamını gör...
körili tavuk
ortamlarda popi yapmanızı sağlayacak basit ama lezzetli bir yemek. noodle ya da bu yemeği yapıp ben mutfakta çok iyiyim diye gezmeyeceğinize söz veriyorsanız basit birkaç uygulama ile bu yemeği "kremaya eklenen bir tatlı kaşığı çiğ köri" seviyesinden bir üst seviyeye nasıl çıkarabileceğinizi anlatabilirim.
köri bir karışım baharat. çok keskin. son derece kokulu. hint menşeili. ama kesinlikle ısı ile tepkimeye girerek gerçek versiyonuna ulaşabiliyor. öncelikle bunu bilelim. iyi bir körili tavuk yapmak için öncelikle bildiğimiz menemen harcı hazırlıyoruz. soğanlı mı diye bir soru varsa aklınızda devamını okumanıza gerek yok. soğansız yaptığınız o şey, domates ve biberli yumurta. başka bir şey değil. sarımsak, soğan, biber (acı olmayan) ve domatesten oluşan bu harcı hazırladıktan ve gerçekten iyice pişirdikten sonra ayrı bir küçük çelik tencerede iyice ısıttığımız köriyi karışıma ekliyoruz. dikkat edin çabuk yanar, küçük bir kaşıkla karıştırarak 2,3 dk ısıtın yeterli. köriyi eklendikten sonra tuz dışında başka bir ekleme yapmanıza gerek yok, başka bir baharatın ön plana çıkmasını istemiyoruz, yaklaşık 5 dk daha pişiriyoruz ve biraz ılınmaya bırakıp tavuğa geçiyoruz. tavuk da diğer parça et protein arkadaşları gibi yüksek ısıda ve birbirine değmeden pişirilmesi gereken bir et. yapışmaz bir tavayı iyice ısıttıktan sonra (n'olur o yağsız, sası göğüs etini kullanmayın schnitzel haricinde başka bir yemekte, kemiksiz but kuşbaşı en idealidir bu tarif için) tavuk parçalarını birbirine değmeyecek şekilde tavada alıyoruz. tavuklar birbirine değmediğinde sularını salmazlar. mühürleme dediğimiz yöntemi mutlaka duymuşsunuzdur bir yerlerde. masterchef? hıhm, ben de öyle tahmin etmiştim. az pişmiş tavuk lezzetsizdir. bundan da önemlisi tehlikelidir. çiğ tavuğu özellikle fırın yemeklerinde bütün ya da parça halinde pişirirken dikkatli olmanız gerekiyor. tencere yemeklerinde çiğ kalma olasılığı düşük olmakla birlikte yine de risk mevcut. bu yemek içinse güzel haberlerim var. az pişirmeniz neredeyse imkansız. anlatacağım.
tavukların iki yüzünü de yaklaşık 1.5 dk ateşe gösterdikten sonra altın rengi olduklarında tavadan alabilirsiniz. alabilirsiniz değil. alın. sıcak tavada pişmeye devam etmesinler. daha sosu çekecekler içlerine. şimdi sosa geri dönelim. körili menemen harcımız ılındı. rondoya alıyoruz. blender kullanmayın. parçacıklı kalır. yüksek devirde harç son derece kıvamlı, kırmızı bir püre oluncaya dek çekin. sonra bir tencereye alıp altını açmadan içine krema (tercihen hindistan cevizi kreması ama bulamazsanız süt kreması da olur) ekleyin ve iyice karıştırın. bingo. köri sosunuz hazır. tavukları da tencereye alıp yaklaşık 20 dk düşük ateşte kapağı kapalı şekilde pişirin. yanına basmati pirinci çok yakışıyor. aklınızda olsun.
afiyet.
köri bir karışım baharat. çok keskin. son derece kokulu. hint menşeili. ama kesinlikle ısı ile tepkimeye girerek gerçek versiyonuna ulaşabiliyor. öncelikle bunu bilelim. iyi bir körili tavuk yapmak için öncelikle bildiğimiz menemen harcı hazırlıyoruz. soğanlı mı diye bir soru varsa aklınızda devamını okumanıza gerek yok. soğansız yaptığınız o şey, domates ve biberli yumurta. başka bir şey değil. sarımsak, soğan, biber (acı olmayan) ve domatesten oluşan bu harcı hazırladıktan ve gerçekten iyice pişirdikten sonra ayrı bir küçük çelik tencerede iyice ısıttığımız köriyi karışıma ekliyoruz. dikkat edin çabuk yanar, küçük bir kaşıkla karıştırarak 2,3 dk ısıtın yeterli. köriyi eklendikten sonra tuz dışında başka bir ekleme yapmanıza gerek yok, başka bir baharatın ön plana çıkmasını istemiyoruz, yaklaşık 5 dk daha pişiriyoruz ve biraz ılınmaya bırakıp tavuğa geçiyoruz. tavuk da diğer parça et protein arkadaşları gibi yüksek ısıda ve birbirine değmeden pişirilmesi gereken bir et. yapışmaz bir tavayı iyice ısıttıktan sonra (n'olur o yağsız, sası göğüs etini kullanmayın schnitzel haricinde başka bir yemekte, kemiksiz but kuşbaşı en idealidir bu tarif için) tavuk parçalarını birbirine değmeyecek şekilde tavada alıyoruz. tavuklar birbirine değmediğinde sularını salmazlar. mühürleme dediğimiz yöntemi mutlaka duymuşsunuzdur bir yerlerde. masterchef? hıhm, ben de öyle tahmin etmiştim. az pişmiş tavuk lezzetsizdir. bundan da önemlisi tehlikelidir. çiğ tavuğu özellikle fırın yemeklerinde bütün ya da parça halinde pişirirken dikkatli olmanız gerekiyor. tencere yemeklerinde çiğ kalma olasılığı düşük olmakla birlikte yine de risk mevcut. bu yemek içinse güzel haberlerim var. az pişirmeniz neredeyse imkansız. anlatacağım.
tavukların iki yüzünü de yaklaşık 1.5 dk ateşe gösterdikten sonra altın rengi olduklarında tavadan alabilirsiniz. alabilirsiniz değil. alın. sıcak tavada pişmeye devam etmesinler. daha sosu çekecekler içlerine. şimdi sosa geri dönelim. körili menemen harcımız ılındı. rondoya alıyoruz. blender kullanmayın. parçacıklı kalır. yüksek devirde harç son derece kıvamlı, kırmızı bir püre oluncaya dek çekin. sonra bir tencereye alıp altını açmadan içine krema (tercihen hindistan cevizi kreması ama bulamazsanız süt kreması da olur) ekleyin ve iyice karıştırın. bingo. köri sosunuz hazır. tavukları da tencereye alıp yaklaşık 20 dk düşük ateşte kapağı kapalı şekilde pişirin. yanına basmati pirinci çok yakışıyor. aklınızda olsun.
afiyet.
devamını gör...
üstat kadir mısıroğlu'na denk kemalist tarihçi olmaması
üstad değil üstat.
kadir mısırlıoğlu değil fesli kadir.
tarihçi değil vatan haini.
ee tartışılacak başlık kalmadı yani.
kadir mısırlıoğlu değil fesli kadir.
tarihçi değil vatan haini.
ee tartışılacak başlık kalmadı yani.
devamını gör...
hayal kırıklığı
yeterince hayal kırıklığına uğrayınca bir süre sonra hiçbir şey sizi şaşırtmayacaktır.
ben iç dünyama dönüyorum. orada hayal kırıklığına yer yok.
(bkz: oğuz atay)
ben iç dünyama dönüyorum. orada hayal kırıklığına yer yok.
(bkz: oğuz atay)
devamını gör...
osmanlı döneminde sözlük olsaydı alınabilecek nickler
vakayı vakvakiyye kaçağı ördek
devamını gör...
mükemmeliyetçilik
çağımız insanının temel hastalığı. depresyon sebeplerinden biridir ayrıca.
halbuki ortaçağı gördüm rüyamda, yoktu böyle bişi.
halbuki ortaçağı gördüm rüyamda, yoktu böyle bişi.
devamını gör...
güne psikolojik bir tespit bırak
bizi korkutan şeyler yapmak, daha mutlu olmamızı sağlar.
devamını gör...
ölmek
öleceğini bilerek yaşayan tek canlı olan insanın aklında evirip çevirip büyüttüğü durum. korku içinde yaşar insan, evet. hobbesçu bir bakış açısı belki. ama evet, doğru olan da budur sanıyorum.
lakin insan zamanını öleceğini bilerek geçiriyorsa madem, o halde niçin bedbaht bir yaşam geçirmeye göz yumar? bedbaht bir yaşam diyoruz. talihsiz, mutsuz ve bir noktada yazgısız. bedbaht bir yaşamın son demleridir insanın yazgısının sonunda düzeleceğini sandığı zaman. fakat bu mudur nihai sonuç? tamamen ümitsizliğe kapılamayan insan-ki içten içe ümitsizdir aslında-yitip gitmemek için yırtınırcasına tutunur hayata.
gelgelelim insan için hiç de önemi olmasa gerek bunların. öleceğini biliyormuş! kim biliyor? hem bilmek yeterli midir? aydınlanmak gerekir! tabloyu bütünüyle görmek gerekir. ve şunun şurasında kaç kişiyiz? kaç kişi? içimizde bile, halen, bizlere ihanet etmekten geri durmayacak insanlar var...
kırmızı kanepeme gömülmüş, işte bunları düşünüyordum biraz önce. dışarıda lapa lapa kar yağıyor. ve inanır mısınız gökyüzü olabildiğince aydınlık şimdi. bütün şehri temizliyor günahından. insanlar umarsızca yaşıyor belki ama ben hep aynı kırmızı kanepemde hayaller kuruyorum. sanki bedenimin ve zihnimin geçirdiği tüm badirelerin ardından evhamlanmak için yaşıyorum. bir trajedinin içerisinde olduğumu fark etmesem herhalde hayal kurmayı da bırakırdım. ama huyum kurusun; fark ettiğimi bile itiraf edemezken kendime... şimdi, evet tam şu anda, kendi budalalığımı ilan ediyorum. trajediymiş... olsa olsa komedi olur.
kılımı bile kıpırdatacak halim yok. durumun ne kadar acınası olduğuyla ilgili şaka yapardım birkaç gün önce. fakat bugün gözyaşlarım tüm güzelliğiyle aktı. yaşamak için birkaç şey... ve ben hepsini kaybettim. kumarı kaybettim!
hem edebiyatın günahı olmaz.
lakin insan zamanını öleceğini bilerek geçiriyorsa madem, o halde niçin bedbaht bir yaşam geçirmeye göz yumar? bedbaht bir yaşam diyoruz. talihsiz, mutsuz ve bir noktada yazgısız. bedbaht bir yaşamın son demleridir insanın yazgısının sonunda düzeleceğini sandığı zaman. fakat bu mudur nihai sonuç? tamamen ümitsizliğe kapılamayan insan-ki içten içe ümitsizdir aslında-yitip gitmemek için yırtınırcasına tutunur hayata.
gelgelelim insan için hiç de önemi olmasa gerek bunların. öleceğini biliyormuş! kim biliyor? hem bilmek yeterli midir? aydınlanmak gerekir! tabloyu bütünüyle görmek gerekir. ve şunun şurasında kaç kişiyiz? kaç kişi? içimizde bile, halen, bizlere ihanet etmekten geri durmayacak insanlar var...
kırmızı kanepeme gömülmüş, işte bunları düşünüyordum biraz önce. dışarıda lapa lapa kar yağıyor. ve inanır mısınız gökyüzü olabildiğince aydınlık şimdi. bütün şehri temizliyor günahından. insanlar umarsızca yaşıyor belki ama ben hep aynı kırmızı kanepemde hayaller kuruyorum. sanki bedenimin ve zihnimin geçirdiği tüm badirelerin ardından evhamlanmak için yaşıyorum. bir trajedinin içerisinde olduğumu fark etmesem herhalde hayal kurmayı da bırakırdım. ama huyum kurusun; fark ettiğimi bile itiraf edemezken kendime... şimdi, evet tam şu anda, kendi budalalığımı ilan ediyorum. trajediymiş... olsa olsa komedi olur.
kılımı bile kıpırdatacak halim yok. durumun ne kadar acınası olduğuyla ilgili şaka yapardım birkaç gün önce. fakat bugün gözyaşlarım tüm güzelliğiyle aktı. yaşamak için birkaç şey... ve ben hepsini kaybettim. kumarı kaybettim!
hem edebiyatın günahı olmaz.
devamını gör...
özelden mesajlaşmak yerine nickaltından yazışmak
yüzde yüz şeffaf yönetim anlayışımızın gereğidir.
biz de kılıçlar er meydanında çekilir.
hieyyyttt dağılın ulen.
biz de kılıçlar er meydanında çekilir.
hieyyyttt dağılın ulen.
devamını gör...
zeka sorusu
40'ın yarısını, yarısına bölmek: 20'yi, 10'a bölmektir. yani elimizde 2 olur
eğer 40'ın yarısını, 40'ın yarısının yarısına bölmeyip de 40'ın yarısına bölüyorsak 20'yi 20'ye böleriz yani elimizde bu sefer de 1 olur.
28 ekliyoruz. birinci 30'a, ikinci yol 29'a çıktı.
yarıma bölmek. yarıya değil, yarıma. yani bölü 2 değil, bölü 1/2
1. yol 60, 2. yol 58'e çıktı.
üzerine 15 ekliyoruz. birinci yol 75'e, ikinci yol 73'e çıktı.
sorunun iq ile değil soruyu yazanın türkçesi ile bağlantısı vardır. geçiniz efendim.
eğer 40'ın yarısını, 40'ın yarısının yarısına bölmeyip de 40'ın yarısına bölüyorsak 20'yi 20'ye böleriz yani elimizde bu sefer de 1 olur.
28 ekliyoruz. birinci 30'a, ikinci yol 29'a çıktı.
yarıma bölmek. yarıya değil, yarıma. yani bölü 2 değil, bölü 1/2
1. yol 60, 2. yol 58'e çıktı.
üzerine 15 ekliyoruz. birinci yol 75'e, ikinci yol 73'e çıktı.
sorunun iq ile değil soruyu yazanın türkçesi ile bağlantısı vardır. geçiniz efendim.
devamını gör...
en çabuk unuttuğumuz şey
ölüm.
devamını gör...
anormal sözlük haber ajansı
evet değerli okur yazarlar sözlük gündemi yoğun, sözlük gündemi yorucu ve dahi sözlük gündemi yıpratıcı...
benjamin nedenyahu'nun kayıplara karıştığı günden bugüne sözlük fokur fokur kaynıyor. benjamin'in rotasını doğunun ayısından isaac'in altınlarına çevirmesiyle birlikte sözlükte enteresan olaylar yaşanmaya başladı. kimileri benjamini devirip hilafet bayrağını sözlük surlarına dikmek isterken, kimileri de doğunun ayısı geri gelecek dertler bitecek kafasında orada burada slogan atıyor. tabi tüm bu karmaşa içerisinde bazı hususlar gözden kaçıyor. özellikle benjamin'in kayıplara karıştığı tarihlerde sözlükte elim bir vakıa yaşandı. lan bırak adlı yazarımıza garip bir rütbe takıldı. sözde bu hareket sehven yapılmıştı. böyle bir hareketin sehven yapıldığına inanmak gerçekten zor. bu hareketin sözlük yönetimine sızmış olan sözlük mafyası tarafından yazarlara ve yönetime üstü kapalı bir mesaj vermek kaygısı ile yapıldığını düşünüyoruz. özellikle bu meselenin lan bırak gibi gayet efendi ve düzgün bir profil sergileyen bir yazar üzerinden yapılması ise manidar! bu olayın yaşanması ile birlikte benjamin nedenyahu'nun bir anda sözlükten topuklamasıysa konu üzerinde ciddi bir şüphenin uyanmasına sebep oldu.
lan bırak için neden peker rütbesi seçildi?
burada benjamin nedenyahu'ya ciddi bir nota verilmiş gibi gözüküyor; ''biz sözlükte istediğimiz gibi at koştururuz. senin bilgi içerikli tanım giren düzgün yazarların üzerinde dahi algı yönetimi yapabiliriz. sizin ininize girdik ve size şah damarınızdan bile yakınız!'' tarzı bir yaklaşımla karşı karşıyayız. evet benjamin kurucu babalıktan, şirin babalığa, sonrasında da haham babalığa dönüşen dengesiz bir yönetim anlayışı sergiliyor. ancak her ne olursa olsun, onun sözlükte bulunduğu zaman diliminde, kör de olsa topal da olsa demokrasinin can çekişen küçük unsurları halen hayattaymış gibi hissediyorsunuz. işte bu kalkışmayla hedef alınan şey, tam olarak bu küçük demokrasi zerrecikleridir. sözlüğe ve yönetime sızmış olan bu klik sözlüğü kendi istek ve arzuları doğrultusunda şekillendirmek istemektedir. bejamin'e yapılan şantaj'ın ne boyutlarda olduğundan haberimiz dahi bulunmamaktadır. bu konuyla ilgili kendisinin halen sessizliğini koruyor olmasıysa şüphelerimizi haklı çıkarmaktadır. sarı göbekli pavlov'un da bu süreçte çok fazla ortalarda olmaması ve sözlüğün akışına sadece arada bir müdahale ediyor oluşu da şüphelerimizi doğrular niteliktedir. moteratörler akıştan elini eteğini çekmiş, bazıları sadece mahlaslarını listeye asıp gitmiş ve sözlükte ciddi bir başı bozukluk durumu boy göstermiştir. bu duruma isyan eden sadece tek bir moderatör olduğunu görüyoruz. o da bol giyinmeyi seven kuklacı arkadaşımızdır. tahminimizce kendisinin bu tehdit ve şantaj işlerinden haberi yoktur ve tek başına direnmeye çalışmaktadır.
benjamin nedenyahu'nun şu sorulara yanıt vermesi elzemdir;
1- sizi kimler hangi sebeple tehdit etmektedir? neden bu tehditlere pabuç bırakmakta ve pabucu tamir etmeye yeltenmemektesiniz?
2-moderetörler neden bu klikten korkmakta ve akışa dahi çıkamamaktadır?
3- moderatörlerin bu iç burkan haliyle ilgili önlem almayı düşünüyor musunuz?
tabi bu soruların dışında şeytanın avukatlığını da yapmak durumundayız. peki ya tüm bunlar bir illüzyonsa ve bu yönetim boşluğunun arkasında nedenyahunun bizatihi kendisi varsa ne olacak? bu durumda yoldaş yakında geri dönerek bir takım paketler açıklama yoluna gidebilir. bazı yenilikler yapıldığını ve tüm bunların bizi rahatlatmak için olduğunu söyleyebilir. yeni eklentiler ve özelliklerle bu yaşananların üzerini örtmeye çalışabilir. peki sözlük ahalisi bu yönetimsel oyunu yiyecek midir? ona yazarlar olarak sizler karar vereceksiniz. ajans olarak sizlere iki olasılığı da tarafsızca aksettirmeye çalıştık. nedenyahu neden bunların olmasına izin veriyor durum elbet ortaya çıkacaktır.
tüm bunların yanında lan bırak'ın uğradığı itibar kaybıyla ilgili de bir takım girişimlerin yapılması elzemdir. kendisine konuyla ilgili konuşmaması için tehditler yağdığı kulağımıza gelen bilgiler arasında. ama biz onun sırtındaki bu yükü alacağız. kendisi çocukluktan kalma bir fotoğrafıyla tehdit ediliyormuş; ''obagezeni sileceğiz rütbeni obayaasılan yapacağız !'' minvalinde mesajlar alıyormuş. o fotoğrafı ele geçirdik ve yayınlıyoruz. lan bırak'ın bu oluşumdan çekinmesine artık gerek yok. sözlük ahalisi bu fotoğrafı görsün ve lan bırak'a karşı yürütülen bu hayasızca akın son bulsun!

değerli lan bırak; artık çekinmene, sinmene, korkmana gerek yok. hepimiz küçükken bazı yaramazlıklar yaptık. ebeveynlerimiz bizleri çeşitli şekillerde cezalandırdı. bu fotoğrafın indimizde hiç bir değeri yoktur. bundan sonra seni bu fotoğrafla tehdit etmeye çalışanlar korksun! artık ellerinde şantaj malzemesi kalmadı. obaya'da asılsan, bozkıra da çivilensen sözlük ahalisi seninle birliktedir. bu mafyatik düzen yıkılacak, yeni obalar kurulacak ve ocakları her daim tütecektir. gönlün ferah olsun! biz burada bulunduğumuz müddetçe itibar suikastlarına asla izin vermeyeceğiz!
özgür basın susturulamaz! herkes susar biz neden yahu diye sorarız!
açık mert korkusuz anormal sözlük haber ajansı özel haberini okudunuz.
sürç-i lisan ettiysek af ola!
benjamin nedenyahu'nun kayıplara karıştığı günden bugüne sözlük fokur fokur kaynıyor. benjamin'in rotasını doğunun ayısından isaac'in altınlarına çevirmesiyle birlikte sözlükte enteresan olaylar yaşanmaya başladı. kimileri benjamini devirip hilafet bayrağını sözlük surlarına dikmek isterken, kimileri de doğunun ayısı geri gelecek dertler bitecek kafasında orada burada slogan atıyor. tabi tüm bu karmaşa içerisinde bazı hususlar gözden kaçıyor. özellikle benjamin'in kayıplara karıştığı tarihlerde sözlükte elim bir vakıa yaşandı. lan bırak adlı yazarımıza garip bir rütbe takıldı. sözde bu hareket sehven yapılmıştı. böyle bir hareketin sehven yapıldığına inanmak gerçekten zor. bu hareketin sözlük yönetimine sızmış olan sözlük mafyası tarafından yazarlara ve yönetime üstü kapalı bir mesaj vermek kaygısı ile yapıldığını düşünüyoruz. özellikle bu meselenin lan bırak gibi gayet efendi ve düzgün bir profil sergileyen bir yazar üzerinden yapılması ise manidar! bu olayın yaşanması ile birlikte benjamin nedenyahu'nun bir anda sözlükten topuklamasıysa konu üzerinde ciddi bir şüphenin uyanmasına sebep oldu.
lan bırak için neden peker rütbesi seçildi?
burada benjamin nedenyahu'ya ciddi bir nota verilmiş gibi gözüküyor; ''biz sözlükte istediğimiz gibi at koştururuz. senin bilgi içerikli tanım giren düzgün yazarların üzerinde dahi algı yönetimi yapabiliriz. sizin ininize girdik ve size şah damarınızdan bile yakınız!'' tarzı bir yaklaşımla karşı karşıyayız. evet benjamin kurucu babalıktan, şirin babalığa, sonrasında da haham babalığa dönüşen dengesiz bir yönetim anlayışı sergiliyor. ancak her ne olursa olsun, onun sözlükte bulunduğu zaman diliminde, kör de olsa topal da olsa demokrasinin can çekişen küçük unsurları halen hayattaymış gibi hissediyorsunuz. işte bu kalkışmayla hedef alınan şey, tam olarak bu küçük demokrasi zerrecikleridir. sözlüğe ve yönetime sızmış olan bu klik sözlüğü kendi istek ve arzuları doğrultusunda şekillendirmek istemektedir. bejamin'e yapılan şantaj'ın ne boyutlarda olduğundan haberimiz dahi bulunmamaktadır. bu konuyla ilgili kendisinin halen sessizliğini koruyor olmasıysa şüphelerimizi haklı çıkarmaktadır. sarı göbekli pavlov'un da bu süreçte çok fazla ortalarda olmaması ve sözlüğün akışına sadece arada bir müdahale ediyor oluşu da şüphelerimizi doğrular niteliktedir. moteratörler akıştan elini eteğini çekmiş, bazıları sadece mahlaslarını listeye asıp gitmiş ve sözlükte ciddi bir başı bozukluk durumu boy göstermiştir. bu duruma isyan eden sadece tek bir moderatör olduğunu görüyoruz. o da bol giyinmeyi seven kuklacı arkadaşımızdır. tahminimizce kendisinin bu tehdit ve şantaj işlerinden haberi yoktur ve tek başına direnmeye çalışmaktadır.
benjamin nedenyahu'nun şu sorulara yanıt vermesi elzemdir;
1- sizi kimler hangi sebeple tehdit etmektedir? neden bu tehditlere pabuç bırakmakta ve pabucu tamir etmeye yeltenmemektesiniz?
2-moderetörler neden bu klikten korkmakta ve akışa dahi çıkamamaktadır?
3- moderatörlerin bu iç burkan haliyle ilgili önlem almayı düşünüyor musunuz?
tabi bu soruların dışında şeytanın avukatlığını da yapmak durumundayız. peki ya tüm bunlar bir illüzyonsa ve bu yönetim boşluğunun arkasında nedenyahunun bizatihi kendisi varsa ne olacak? bu durumda yoldaş yakında geri dönerek bir takım paketler açıklama yoluna gidebilir. bazı yenilikler yapıldığını ve tüm bunların bizi rahatlatmak için olduğunu söyleyebilir. yeni eklentiler ve özelliklerle bu yaşananların üzerini örtmeye çalışabilir. peki sözlük ahalisi bu yönetimsel oyunu yiyecek midir? ona yazarlar olarak sizler karar vereceksiniz. ajans olarak sizlere iki olasılığı da tarafsızca aksettirmeye çalıştık. nedenyahu neden bunların olmasına izin veriyor durum elbet ortaya çıkacaktır.
tüm bunların yanında lan bırak'ın uğradığı itibar kaybıyla ilgili de bir takım girişimlerin yapılması elzemdir. kendisine konuyla ilgili konuşmaması için tehditler yağdığı kulağımıza gelen bilgiler arasında. ama biz onun sırtındaki bu yükü alacağız. kendisi çocukluktan kalma bir fotoğrafıyla tehdit ediliyormuş; ''obagezeni sileceğiz rütbeni obayaasılan yapacağız !'' minvalinde mesajlar alıyormuş. o fotoğrafı ele geçirdik ve yayınlıyoruz. lan bırak'ın bu oluşumdan çekinmesine artık gerek yok. sözlük ahalisi bu fotoğrafı görsün ve lan bırak'a karşı yürütülen bu hayasızca akın son bulsun!

değerli lan bırak; artık çekinmene, sinmene, korkmana gerek yok. hepimiz küçükken bazı yaramazlıklar yaptık. ebeveynlerimiz bizleri çeşitli şekillerde cezalandırdı. bu fotoğrafın indimizde hiç bir değeri yoktur. bundan sonra seni bu fotoğrafla tehdit etmeye çalışanlar korksun! artık ellerinde şantaj malzemesi kalmadı. obaya'da asılsan, bozkıra da çivilensen sözlük ahalisi seninle birliktedir. bu mafyatik düzen yıkılacak, yeni obalar kurulacak ve ocakları her daim tütecektir. gönlün ferah olsun! biz burada bulunduğumuz müddetçe itibar suikastlarına asla izin vermeyeceğiz!
özgür basın susturulamaz! herkes susar biz neden yahu diye sorarız!
açık mert korkusuz anormal sözlük haber ajansı özel haberini okudunuz.
sürç-i lisan ettiysek af ola!
devamını gör...
normal sözlük - yedikule hayvan barınağı yardım kampanyası
güzel bir kampanya. haydi bakalım arkadaşlar.
devamını gör...
hamam böceği
genelde kendisinden korkan kişinin yanına giden,amacı sadece kendini sevdirmek olan ufak bir böcekcik.
devamını gör...
kadir mısıroğlu
tam yobaz engellemelik başlık. bakıyorsun kim bu fesliyi övmüş, övenin tanımını kimler oylamış; şaaak engel. bu hizmetinden dolayı teşekkür ederim sayın yobaz.
devamını gör...
hayatın akışında başımıza gelen küçük mutluluklar
sabah kahve içerken şeker-kahve-süt dengesini iyi ayarlayabilirsem keyiften dört köşe oluyorum.* bir de yanında sevdiğim bir şarkı varsa offf offff değmeyin bana.
hadi siz de sizi mutlu eden şeyleri yazın. bakalım kimler nelerden mutlu oluyor?
hadi siz de sizi mutlu eden şeyleri yazın. bakalım kimler nelerden mutlu oluyor?
devamını gör...
öğretmen mi öğretemez yoksa öğrenci mi öğrenemez sorunsalı
aslında şu örnek ve devamındaki soruların cevaplarını tam alabilsek, o zaman biseyler yapılabilir.
devlet okulunda öğretmenlik yapan öğretmenlerin, çocuklarını kendi eğitim verdikleri okullara değilde, özel okullara kayıt ettirmesi;
devlet okulundaki öğretmenin kendi verdiği eğitime güvenmemesi midir?
yoksa bu ülkedeki eğitim sisteminin tamamen çöktüğü anlamına mı gelir?
devlet okulunda öğretmenlik yapan öğretmenlerin, çocuklarını kendi eğitim verdikleri okullara değilde, özel okullara kayıt ettirmesi;
devlet okulundaki öğretmenin kendi verdiği eğitime güvenmemesi midir?
yoksa bu ülkedeki eğitim sisteminin tamamen çöktüğü anlamına mı gelir?
devamını gör...
hayat nasıl yaşanmalı sorunsalı
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
nazım hikmet
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
nazım hikmet
devamını gör...
