merve dizdar'ın boşanması
iyi de bundan bize ne dediğim haber.
edit: başlık sahibi kaçmış başlık başıma kalmış.
edit: başlık sahibi kaçmış başlık başıma kalmış.
devamını gör...
friedrich nietzsche sözleri
sabit fikir,sahibini hapseder.
devamını gör...
türkan saylan
türkiyenin önde gelen doktorlarından. akla türkan saylan gelince düşünülen ilk şey şüphesiz cüzzam oluyor. cüzzamla savaş derneği ve vakfı'nı kurarak sadece türkiye’de değil, tüm dünyada yaygın olan hastalığın azalmasını sağlayan doktorlardan. 1986 yılında uluslararası gandhi ödülünü aldı. çağdaş yaşamı destekleme derneği'ni kurdu. başta kızlar olmak üzere çocukların eğitimine çok önem verdi eğitimlerine destek olmayı amaçladı. uzun yıllar mücadele ettiği kanser hastalığının en ağır döneminde, ergenekon soruşturması kapsamında hakkında soruşturma açıldı. 18 mayıs 2009’da hayatını kaybettikten bir süre sonra, hakkındaki tüm suçlamaların asılsız olduğu ortaya çıktı. ''modern, çağdaş türk kadını'' dendiğinde benim aklıma ilk gelenlerdendir. okuduğum bölümü okumamda katkısı büyüktür. kendisine teşekkür etmek istiyorum. bütün türk kadınları adına. umarım daha nice kadınlarımız bu başarıyı elde eder. huzur içinde uyusun...
devamını gör...
yeni takipçi bildirimi
sözlükteki yazarların sizi takip edince bildirim ekranında çıkan ve mutlu eden haber niteliğindeki bir cümledir.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
giden gitmiştir, gittiği gün bitmiştir, ben gideni değil, giden beni kaybetmiştir...
devamını gör...
geceye yaşamak için bir sebep bırak
daha yaşayamadığımız o mükemmel günler...
gelecek hakkında hayaller kurdukça heyecanlanıyorum ve bu benim için mükemmel bir sebep. mükemmel bir hayatım olacağından ya da şu an çok kötü bir hayatım olduğundan değil. özgürlüğümü kendi elime alacağımı düşününce hayat çok güzel. kendime yaşatmam gereken acısıyla tatlısıyla güzel olan günler var. kimse karışmadan, kendi istediğim şekilde yaşayacağım birkaç sene bile yeterli bir sebep. mesela gecenin bir vakti şarkı söyleye söyleye sahilde gezmek bile yeter.* çok küçük şeyler aslında ama zaten küçük şeylerle mutlu olmayı bilirsen bu hayat çekilir. ondan sonra da başka sebepler buluruz elbet.
gelecek hakkında hayaller kurdukça heyecanlanıyorum ve bu benim için mükemmel bir sebep. mükemmel bir hayatım olacağından ya da şu an çok kötü bir hayatım olduğundan değil. özgürlüğümü kendi elime alacağımı düşününce hayat çok güzel. kendime yaşatmam gereken acısıyla tatlısıyla güzel olan günler var. kimse karışmadan, kendi istediğim şekilde yaşayacağım birkaç sene bile yeterli bir sebep. mesela gecenin bir vakti şarkı söyleye söyleye sahilde gezmek bile yeter.* çok küçük şeyler aslında ama zaten küçük şeylerle mutlu olmayı bilirsen bu hayat çekilir. ondan sonra da başka sebepler buluruz elbet.
devamını gör...
vesvese
vesvese ; kaygı bozukluğunun psikolojideki adıdır.
okb olduğunu kendi adıma kesinlikle redd ediyorum çünkü vesvese kişiye şeytanın yaptığı bir soyut baskıdır.dini çok fazla tanımayan kişilerin tıpta ‘’vesveye’’ extra uydurduğu bir addır “okb ve kaygı bozukluğu.”
okb hastalığı daha cok fiziksel davranışı temel alır bana sorarsanız , zihinsel baskılamayı ve illüzyonu değil.
kişi takıntılı hareketler eder.
bir yeri bir kaç defa yürümek, elleri sayı ile sabunlamak, evin kapısını bir kaç kez döndürüp kilitlemek, tabanda bulunan çizgileri aşmadan yürümeye çalışmak, kıyafetleri belirli sayı ile yıkamak vb.
temelde fiziksellik var işin içerisiinde.
psikolojinin alan olarak çok abartıldığını düşünüyorum.bana sorarsanız, dini eksikliği olan herkes yaşadığı semptomları tibbi bir alana yönlendirmiş ve adı psikoloji olmuş.
bunu deneyimleme şansım olduğu için böyle söylüyorum.psikolojik problemi olduğu düşünülen kişi çokta rahat kendisini iyileştirebilir zihinsel bir problem olmadığı sürece( şizofreni/ çoklu kişilik bozukluğu).zihinsel olarak güçlü bir kadınım.kişisel her depresyonun , her kaygının üstesinden kendim geldim hala geliyorum. hayat zor bir yarış alanı.hiç bir şey tam anlamıyla pozitif değil.insan her düştüğünde kalkmak için birine ihtiyaç duyarsa, çok kolay yönetilir/ yok edilir hatta yanlışa sürüklenebilir.dolayısıyla yapan biri olarak söylüyorum psikoloji bence gereksiz abartılan bir alan. senin kendi üstünde kullanamadığın mekanizmayı, başkaları kullanamaz.sadece farklı öğütler verir, başka açıdan bakmanı sağlar ki onu sende çevrenden destek alarak yapabilirsin.bu aradakaygı bozukluğu olan birine psikolojik olarak verilen öğüt ile dini kitaplarda vesvese ile alakalı verilen öğüt aynı.
arada tek fark var ; modern dünya insan zihnini aşırı şişirip, onu fazla abartıyor.tanrısal bir yapı değildir zihin arkadaşlar.pozitif düşünce diye bir yapı cıkartıldı, zihnin gücü gökyüzünde.ne alakası var arkadaşım? zihin dediğin 5 gr bir organ.
kafanda mr ile 5 boyutlu hali çekilen organın neyi yaratabilme gücü olabilir? zihin kendi kendine üretemez, sadece kişinin yaşadıkları ve deneyimledikleri ile illüzyonlar yaratır.vesvese kişiye dışarıdan dokunan bir yapıdır.aslında zihin üretmez, kişinin kalbine şüphe sokulur ve zihinsel olarak onu döndürmeye başlarsınız.
eğer farkındalığı güçlü biri iseniz, bunu kısa zamanda yenersiniz.vesvese herkeste her durumda ortaya çıkar.bazı durumlarda çok yoğun hale gelebilir ama baskılamanın yolu basittir.
‘’takmayın, duymayın.’’
“duyduğunuzda büyür, duymadığınızda küçülür.”
konu basit.
ilaçlara hiç gerek yok.düzgünce bir araştırma ve bunu hayatınıza uygulama ile çözebilirsiniz durumu.çok çok ileri bir psikiyatrlık durumunuz olmadığı sürece kendinizi uyuşturmayı tercih etmeyin çünkü ilacın etkisi bittiğinde, zihin aynı zihin.yine başa çıkmayı öğrenmeniz gerekecek. sürekli çözmektense, kendinizi uyuşturmayı tercih ederseniz böyle böyle bağımlı olabilirsiniz.
bu arada psikolojik destek alma fikrine karşı kesinlikle değilim fakat insanların kendilerini kontrol edebilecekleri fikrinin yok edilmesini ve umudun diploması olan birilerine bağlandırılmasını sevmiyorum.oda insan sonuçta. senin yapabildiğinin üzerinde yapabileceği ne var?
o yüzden kendinize fayda sizde dostlar.ilaçları içip, ayık gezdiğiniz zamanları minimum’a indirmeyin.
yazık günah.her önüne gelen anti depresan alıyor günümüzde.sorunlarınızdan kaçmayın.bugünün ağacı , yarın çam olur başınıza.yarının çam’ı öbür gün ağaç ev.kısacası kaçtıkça büyür.yüzleşin ve takmayın.
bağımlılığınız çikolataya, süte olsun.
kendinizi sevin, inanın ve unutmayın ; söylenen / düşündüğünüz her şey illüzyon.
okb olduğunu kendi adıma kesinlikle redd ediyorum çünkü vesvese kişiye şeytanın yaptığı bir soyut baskıdır.dini çok fazla tanımayan kişilerin tıpta ‘’vesveye’’ extra uydurduğu bir addır “okb ve kaygı bozukluğu.”
okb hastalığı daha cok fiziksel davranışı temel alır bana sorarsanız , zihinsel baskılamayı ve illüzyonu değil.
kişi takıntılı hareketler eder.
bir yeri bir kaç defa yürümek, elleri sayı ile sabunlamak, evin kapısını bir kaç kez döndürüp kilitlemek, tabanda bulunan çizgileri aşmadan yürümeye çalışmak, kıyafetleri belirli sayı ile yıkamak vb.
temelde fiziksellik var işin içerisiinde.
psikolojinin alan olarak çok abartıldığını düşünüyorum.bana sorarsanız, dini eksikliği olan herkes yaşadığı semptomları tibbi bir alana yönlendirmiş ve adı psikoloji olmuş.
bunu deneyimleme şansım olduğu için böyle söylüyorum.psikolojik problemi olduğu düşünülen kişi çokta rahat kendisini iyileştirebilir zihinsel bir problem olmadığı sürece( şizofreni/ çoklu kişilik bozukluğu).zihinsel olarak güçlü bir kadınım.kişisel her depresyonun , her kaygının üstesinden kendim geldim hala geliyorum. hayat zor bir yarış alanı.hiç bir şey tam anlamıyla pozitif değil.insan her düştüğünde kalkmak için birine ihtiyaç duyarsa, çok kolay yönetilir/ yok edilir hatta yanlışa sürüklenebilir.dolayısıyla yapan biri olarak söylüyorum psikoloji bence gereksiz abartılan bir alan. senin kendi üstünde kullanamadığın mekanizmayı, başkaları kullanamaz.sadece farklı öğütler verir, başka açıdan bakmanı sağlar ki onu sende çevrenden destek alarak yapabilirsin.bu aradakaygı bozukluğu olan birine psikolojik olarak verilen öğüt ile dini kitaplarda vesvese ile alakalı verilen öğüt aynı.
arada tek fark var ; modern dünya insan zihnini aşırı şişirip, onu fazla abartıyor.tanrısal bir yapı değildir zihin arkadaşlar.pozitif düşünce diye bir yapı cıkartıldı, zihnin gücü gökyüzünde.ne alakası var arkadaşım? zihin dediğin 5 gr bir organ.
kafanda mr ile 5 boyutlu hali çekilen organın neyi yaratabilme gücü olabilir? zihin kendi kendine üretemez, sadece kişinin yaşadıkları ve deneyimledikleri ile illüzyonlar yaratır.vesvese kişiye dışarıdan dokunan bir yapıdır.aslında zihin üretmez, kişinin kalbine şüphe sokulur ve zihinsel olarak onu döndürmeye başlarsınız.
eğer farkındalığı güçlü biri iseniz, bunu kısa zamanda yenersiniz.vesvese herkeste her durumda ortaya çıkar.bazı durumlarda çok yoğun hale gelebilir ama baskılamanın yolu basittir.
‘’takmayın, duymayın.’’
“duyduğunuzda büyür, duymadığınızda küçülür.”
konu basit.
ilaçlara hiç gerek yok.düzgünce bir araştırma ve bunu hayatınıza uygulama ile çözebilirsiniz durumu.çok çok ileri bir psikiyatrlık durumunuz olmadığı sürece kendinizi uyuşturmayı tercih etmeyin çünkü ilacın etkisi bittiğinde, zihin aynı zihin.yine başa çıkmayı öğrenmeniz gerekecek. sürekli çözmektense, kendinizi uyuşturmayı tercih ederseniz böyle böyle bağımlı olabilirsiniz.
bu arada psikolojik destek alma fikrine karşı kesinlikle değilim fakat insanların kendilerini kontrol edebilecekleri fikrinin yok edilmesini ve umudun diploması olan birilerine bağlandırılmasını sevmiyorum.oda insan sonuçta. senin yapabildiğinin üzerinde yapabileceği ne var?
o yüzden kendinize fayda sizde dostlar.ilaçları içip, ayık gezdiğiniz zamanları minimum’a indirmeyin.
yazık günah.her önüne gelen anti depresan alıyor günümüzde.sorunlarınızdan kaçmayın.bugünün ağacı , yarın çam olur başınıza.yarının çam’ı öbür gün ağaç ev.kısacası kaçtıkça büyür.yüzleşin ve takmayın.
bağımlılığınız çikolataya, süte olsun.
kendinizi sevin, inanın ve unutmayın ; söylenen / düşündüğünüz her şey illüzyon.
devamını gör...
bilerek reklamlara tıklayan yazar
benim. sözlük reklam alır almaz bu hareketi yapacağım.
adam gibi adamım. ben gibi üç beş yazar bilerek reklamlara tıklasa. adblock kapatsa bu devran döner.
adam gibi adamım. ben gibi üç beş yazar bilerek reklamlara tıklasa. adblock kapatsa bu devran döner.
devamını gör...
kaygı bozukluğu
dünya üzerinde insanın başına gelebilecek en kötü iki şeyden birisi olduğunu düşünüyorum.belki de bu ikisi hayatımda tattığım en acı deneyimlerden olduğu için böyle bir genellemeye başvurdum, bilmiyorum.yaşanabilecek en s.ktiri boktan iki şey: depresyon ve kaygı bozukluğu.depresyon sosyalleşmenizle doğrudan bağlantılı olmasa da, kaygı bozukluğu sizin sosyalliğinizin kökünü kurutan bir bozukluk.eğer siz de kaygı bozukluğuna sahip olduğunuzdan şüpheleniyorsanız lütfen vakit kaybetmeden bir uzmana danışın.çünkü şu devirde influencer adı arkasına saklanan sude alkış isimli bireyler gibileri şey diyor: depresyonunu sonuna kadar, dibine dek yaşa! :d
{böyle (bkz: herbokolog) kişileri çevrenizden ve görüş alanınızdan uzak tutun.}
ilk başta sosyalleşme olmak üzere, birçok alanda hayatınızı kısıtlayan, düşmanınız mı dostunuz mu bilinmeyen varlık.evet 'varlık'.çünkü bazen sizi ateşleyen de o, ateşe veren de.özellikle şey lafı sizin dostunuz olur: 'abartmıyor musun biraz ya?'.gülüp s. ktir lan diyip geçeceğiniz dönemler ne yazık ki henüz yakınlarda değildir eğer yeni yeni tanışıyorsanız.muhtemelen birkaç yıl içerisinde sevmeye, parçanız olarak görmeye başlayacaksınız bu kaygı bozukluğunu.asla nefret beslemeyin, hor görmeyin.gözlerinizi açar, etrafınızdakileri elekten geçirir, birçok 'ince taneler' kayıp gider.
kısacası çevrenizi gözlemleme, kendinizi tanıma ve insanları yorumlama şansı sunar size.bunun karşılığında aldıklarını yaşayanlar bilir...
{böyle (bkz: herbokolog) kişileri çevrenizden ve görüş alanınızdan uzak tutun.}
ilk başta sosyalleşme olmak üzere, birçok alanda hayatınızı kısıtlayan, düşmanınız mı dostunuz mu bilinmeyen varlık.evet 'varlık'.çünkü bazen sizi ateşleyen de o, ateşe veren de.özellikle şey lafı sizin dostunuz olur: 'abartmıyor musun biraz ya?'.gülüp s. ktir lan diyip geçeceğiniz dönemler ne yazık ki henüz yakınlarda değildir eğer yeni yeni tanışıyorsanız.muhtemelen birkaç yıl içerisinde sevmeye, parçanız olarak görmeye başlayacaksınız bu kaygı bozukluğunu.asla nefret beslemeyin, hor görmeyin.gözlerinizi açar, etrafınızdakileri elekten geçirir, birçok 'ince taneler' kayıp gider.
kısacası çevrenizi gözlemleme, kendinizi tanıma ve insanları yorumlama şansı sunar size.bunun karşılığında aldıklarını yaşayanlar bilir...
devamını gör...
sodomites
bana anlamsız gelen gaspar noé filmi.
bazıları için fazlasıyla rahatsız edici görüntüler içeren filmdir. pornografi içerir. o yüzden izlemeye kalkışmayabilirsiniz, öyle bildiğiniz pornografi de değil sonuçta. (bkz: sanat)
yani illaki bir anlam arayacaksak anlam bulunur. sembolizm de var üstelik filmde... ama öyle her şeye anlam katmanın da bir mantığı yok. sadece bir tencereyi çekerim buna da film derim, adım da tanınmışsa, alın size film. sonuçta zihnimden fikirler geçiriyor, onları süzüyorum. işliyorum ve yaratıyorum! fazlası neme gerek! *
iyi de efendim, bu filmde anlam niye arayayım ben? önemli olan anlamın yüzeysel bir şekilde görülebilmesi ve derinlere indikçe yüceliğinin artması değil midir? öyledir elbette. yani benim kanaatim bu yönde. o yüzden bu filme 5 üzerinden 1 buçuk veriyorum. o da yine bana anlamı düşündürttüğü için. film süresince mantıklı bir şey aradım. ama hatırlamıyorum. *
günün sonunda, vpn ile girip de izlemek zorunda kaldığım bu kısa filmden hiçbir şey kazanmadığımı fark ettim ayrıca. bazen quentin tarantino'yu özlüyorum böyle anlarda.
kısacası saçma, anlamsız ve olağan bir film idi. gaspar noe severim ama bu film pek mantıklı değildi.
hem beethoven böyle mi sanat yapıyordu? 9. senfoniyi dinleyince halen gözlerim yaşarıyor.
farklı kulvardalar ama aynı dünyadalar.
ayrıca bazı filmlerde anlam aramak yersiz olur diyebilirsiniz. bu mantıklı bir argüman olur. o zaman da cevabım şu ama: anlamsız olan bir film bile insanda anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırır. örneğin, david lynch'in mulholland drive (film) filmi.
tabii mulholland dr. çok ama çok muazzam bir filmdi. mesela bu filmde anlamı düşünüyorsun yine ama filmin sonuna gelince şöyle diyorsun: yahu ben izledim ama sanki film rüya gibiydi! (ya da kabus (kime göre neye göre)) yani film anlamsız gibiydi... cidden de öyleydi. gerçi anlam da yok gibi değil de neyse... ama mükemmel ötesi bir filmdi. nihayetinde anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırmıştır içimde. rüya görmek istedikçe açasınız gelir böylece. *
edit: yazıda nerede hata yaptım diye düşünüyordum uzun zamandır ve sonunda gözüme çarptı. dehşet verici bir hataydı gerçekten. düzeltildi.
bazıları için fazlasıyla rahatsız edici görüntüler içeren filmdir. pornografi içerir. o yüzden izlemeye kalkışmayabilirsiniz, öyle bildiğiniz pornografi de değil sonuçta. (bkz: sanat)
yani illaki bir anlam arayacaksak anlam bulunur. sembolizm de var üstelik filmde... ama öyle her şeye anlam katmanın da bir mantığı yok. sadece bir tencereyi çekerim buna da film derim, adım da tanınmışsa, alın size film. sonuçta zihnimden fikirler geçiriyor, onları süzüyorum. işliyorum ve yaratıyorum! fazlası neme gerek! *
iyi de efendim, bu filmde anlam niye arayayım ben? önemli olan anlamın yüzeysel bir şekilde görülebilmesi ve derinlere indikçe yüceliğinin artması değil midir? öyledir elbette. yani benim kanaatim bu yönde. o yüzden bu filme 5 üzerinden 1 buçuk veriyorum. o da yine bana anlamı düşündürttüğü için. film süresince mantıklı bir şey aradım. ama hatırlamıyorum. *
günün sonunda, vpn ile girip de izlemek zorunda kaldığım bu kısa filmden hiçbir şey kazanmadığımı fark ettim ayrıca. bazen quentin tarantino'yu özlüyorum böyle anlarda.
kısacası saçma, anlamsız ve olağan bir film idi. gaspar noe severim ama bu film pek mantıklı değildi.
hem beethoven böyle mi sanat yapıyordu? 9. senfoniyi dinleyince halen gözlerim yaşarıyor.
farklı kulvardalar ama aynı dünyadalar.
ayrıca bazı filmlerde anlam aramak yersiz olur diyebilirsiniz. bu mantıklı bir argüman olur. o zaman da cevabım şu ama: anlamsız olan bir film bile insanda anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırır. örneğin, david lynch'in mulholland drive (film) filmi.
tabii mulholland dr. çok ama çok muazzam bir filmdi. mesela bu filmde anlamı düşünüyorsun yine ama filmin sonuna gelince şöyle diyorsun: yahu ben izledim ama sanki film rüya gibiydi! (ya da kabus (kime göre neye göre)) yani film anlamsız gibiydi... cidden de öyleydi. gerçi anlam da yok gibi değil de neyse... ama mükemmel ötesi bir filmdi. nihayetinde anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırmıştır içimde. rüya görmek istedikçe açasınız gelir böylece. *
edit: yazıda nerede hata yaptım diye düşünüyordum uzun zamandır ve sonunda gözüme çarptı. dehşet verici bir hataydı gerçekten. düzeltildi.
devamını gör...
ayrı evlerde yaşanan evlilik
dünyanın en saçma fikri olabilir. bunun için evli olmaya gerek yok ki. öyle bir müesseseye dahil olmak anlamsız kalıyor. diğer türlü destekleyebileceğim bir görüş olabilirdi.
devamını gör...
örgü ören yazarlar veri tabanı
haftaya iplerimi alıp başlıyorum. yamalı bi hırka yapmıştı biri ondan yapıcam da önce ilmek atmayı öğrenmem lazım..
devamını gör...
j harfi ile başlayan kelimeler
isim şehir hayvan mi oynuyoruz dedirten başlık.
düdüt: jandarma
düdüt: jandarma
devamını gör...
antroposen çağı
ilk olarak paul crutzen ve eugene stoermer tarafından, "insan faaliyetlerinin gezegen sağlığı üzerinde önemli etkileri olmaya başladığı zaman" anlamına gelen resmi olmayan bir zaman dilimi olarak tanımlanmıştır.
devamını gör...
whatsapp felsefe grubu
bir gaflettir katıldığım ve nezaketsizlik etmemek için çıkamadığım whatsapp grubum. kitap okumayı seviyorum diye herkes beni felsefeden anlıyorum zannediyor. daha doğrusu ben bile öyle zannediyormuşum. fakat grupta konuşulanlardan anladığım şu ki: ben felsefe bilmiyorum. ve bırak felsefe bilmeyi öğrenmek falan da istemiyorum.
bana çeşitli araştırma kitapları, tarih, arkeoloji, psikoloji türünden kitaplar verin, satır aralarına da felsefe serpiştirilmiş olsun bana yeter. öyle kalıp kalıp felsefe kitaplarını okuyup derin analizler kasacak kadar meraklısı değilim galiba felsefenin.
mesela bir örnek: spinoza ne demiş: sevmek, sevinç duymaktır. işte bu felsefi bilgi benim için kâfi. ethica’ya kafam basmıyor benim.
bana çeşitli araştırma kitapları, tarih, arkeoloji, psikoloji türünden kitaplar verin, satır aralarına da felsefe serpiştirilmiş olsun bana yeter. öyle kalıp kalıp felsefe kitaplarını okuyup derin analizler kasacak kadar meraklısı değilim galiba felsefenin.
mesela bir örnek: spinoza ne demiş: sevmek, sevinç duymaktır. işte bu felsefi bilgi benim için kâfi. ethica’ya kafam basmıyor benim.
devamını gör...
deniz gezmiş
türkiye'nin bağımsızlığı adına amerikan emperyalizmi ve iş birlikçilerine karşı mücadele veren, davası uğruna canını feda eden cesur kahraman. devrimciliğimizin olanca ateşiyle biz de seni selamlıyor, anıyoruz güzel insan.
devamını gör...
nektarin
nektarindir o.
devamını gör...
eski sevgiliden gelen anlamsız mesajlar
aslında gayet manidardır. köpek gibi pişman olmuştur.
-niye meşgule attın?
+niye meşgule atmayayım?
-öylesine aramıştım.
+öylesine arama.
-niye meşgule attın?
+niye meşgule atmayayım?
-öylesine aramıştım.
+öylesine arama.
devamını gör...
akp öncesi türkiye
başbakanın yakasından tutup hesap soruluyordu yahut yazar kasa atılıp protesto ediliyordu.
şimdi mi ?
-yooo dostum , o yazar kasayı adama silivride monte ederler , fabrika çıkışı öyleymiş dersin. o denli güzel işçilik yaparlar , aklın gider.
-bereket artık yazar kasalar küçük.
şimdi mi ?
-yooo dostum , o yazar kasayı adama silivride monte ederler , fabrika çıkışı öyleymiş dersin. o denli güzel işçilik yaparlar , aklın gider.
-bereket artık yazar kasalar küçük.
devamını gör...
sevgiliyi kısıtlamak
(bkz: şiddet)
devamını gör...