güne iyi başlatan şeyler
minnacık bir kızçenin kikirdemesi..
şahane sesiyle şarkılar söylemesi. hadi yiyosa geç uyudum deyin. enerjisini bulaştırıyor benim rengarenk kızım. *
şahane sesiyle şarkılar söylemesi. hadi yiyosa geç uyudum deyin. enerjisini bulaştırıyor benim rengarenk kızım. *
devamını gör...
herkesin naziler hakkında atıp tutması
"hiçbir iktidar masum değildir. bütün iktidarlar öyle ya da böyle, birinin katilidir…"
serenad - zülfü livaneli
serenad - zülfü livaneli
devamını gör...
halley kuyruklu yıldızı
adını yörüngesini hesaplayan edmond halley'den alan, çıplak göz ile görülebilenler arasında bir insan ömrüne sığacak sürede yörüngesini tamamlayabilen tek kuyruklu yıldızdır. dünyamızı 75 yılda bir ziyaret eden halley en son 1986 yılında yakınımızdan geçmiştir.
son görüldüğü tarihte dünya ile birlikte ülkemizde de ilgi odağı olmuştur. ülker çıkardığı çikolata kaplı bisküviye halley adını vermiştir. 1986 eurovision şarkı yarışmasında candan erçetin ve seden gürel'in de içinde olduğu "klips ve onlar" grubunun seslendirdiği şarkının ismi ise halleydir.
çok ilginçtir şarkının yarışmada 9. olması sebebi ile inönü stadında turgut özalın da katıldığı bir kutlama yapılmış. diyenin yalancısıyım
son görüldüğü tarihte dünya ile birlikte ülkemizde de ilgi odağı olmuştur. ülker çıkardığı çikolata kaplı bisküviye halley adını vermiştir. 1986 eurovision şarkı yarışmasında candan erçetin ve seden gürel'in de içinde olduğu "klips ve onlar" grubunun seslendirdiği şarkının ismi ise halleydir.
çok ilginçtir şarkının yarışmada 9. olması sebebi ile inönü stadında turgut özalın da katıldığı bir kutlama yapılmış. diyenin yalancısıyım
devamını gör...
kesmeşeker
33 yaşımda tanıştım kesmeşeker'le. iyi olan şeyler bana hep geç geldi. işimi geç buldum, eşimi geç buldum, kendimi geç tanıdım.
geç bulduğum şeylerin tadı da hep başka oldu, derin oldu, kıymetli oldu. işimi çok sevdim, eşimi çok sevdim, evimi çok sevdim, kendimi çok sevdim.
kesmeşeker de böyle. toyluğuma denk gelse harcar giderdim. kafam oturduktan, ruhum serpildikten, gözüm baktığını görür, aklım gördüğünü anlar hale geldikten sonra tanıdım. ve tanıdığım için de çok şanslı sayıyorum kendimi. kesmeşeker'i hissedebilmek, şu engin kalabalık içerisinde biri olabilmek, bir bakış sahibi olabilmek, incinebilmek, acıtılmaya açık olmak ve düşmekten korkmamak demek benim için.
bu kusursuz cinayetler çağında, kulağa girebilecek en iyi üç beş şeyden biri...
geç bulduğum şeylerin tadı da hep başka oldu, derin oldu, kıymetli oldu. işimi çok sevdim, eşimi çok sevdim, evimi çok sevdim, kendimi çok sevdim.
kesmeşeker de böyle. toyluğuma denk gelse harcar giderdim. kafam oturduktan, ruhum serpildikten, gözüm baktığını görür, aklım gördüğünü anlar hale geldikten sonra tanıdım. ve tanıdığım için de çok şanslı sayıyorum kendimi. kesmeşeker'i hissedebilmek, şu engin kalabalık içerisinde biri olabilmek, bir bakış sahibi olabilmek, incinebilmek, acıtılmaya açık olmak ve düşmekten korkmamak demek benim için.
bu kusursuz cinayetler çağında, kulağa girebilecek en iyi üç beş şeyden biri...
devamını gör...
la bu islam ne etti size
sivas'ta aydınlarımız yandı.
çorum da maraş'ta katliamlar yapıldı.
turan dursun, bahriye üçok, ahmet taner kışlalı, muammer aksoy öldürüldü.
bütün bu katliamlar islam adına yapıldı.
iktidarın gücü eline geçince de kendi hayat tarzını topluma empoze etmeye çalıştı.
daha ne etsin?
çorum da maraş'ta katliamlar yapıldı.
turan dursun, bahriye üçok, ahmet taner kışlalı, muammer aksoy öldürüldü.
bütün bu katliamlar islam adına yapıldı.
iktidarın gücü eline geçince de kendi hayat tarzını topluma empoze etmeye çalıştı.
daha ne etsin?
devamını gör...
kazım koyuncu
hoşçakal şarkısını yazdıktan aylar sonra vefat etmesi çok manidar
33 yaşında vefat etmiştir
işte gidiyorum, birşey demeden
arkamı dönmeden, şikayet etmeden
hiçbir şey almadan, birşey vermeden
yol ayrılmış, görmeden, gidiyorum
33 yaşında vefat etmiştir
işte gidiyorum, birşey demeden
arkamı dönmeden, şikayet etmeden
hiçbir şey almadan, birşey vermeden
yol ayrılmış, görmeden, gidiyorum
devamını gör...
yazarların içinde oldukları yaş ile ilgili fikirleri
ya evlenen var daha gencim ne evleneceğim diyen var ehliyetini alıp 2 seneyi dolduran var ehliyetini almamış olan var okulu bitirip işini eline almış hatta patron olan var okulu okuyan var onu da geç bu sene de hazırlanıyorum diyen var hayatın ikiye bölündüğü yaştayım ya büyüdüm ya da çocuk kaldım daha kötü olansa o ikiye bölen çizginin de ortasında ben varım.
devamını gör...
23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı
saankii heer tarafta vaar bir düğüün.
çüünküü en şereflii, een muutluu güün.* ne kadar ince ve engin bir vizyon çocuklar için bir bayram düşünebilmek. kutlu olsun!
çüünküü en şereflii, een muutluu güün.* ne kadar ince ve engin bir vizyon çocuklar için bir bayram düşünebilmek. kutlu olsun!
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
duydum ki nizanim yine isyanlarda
yeneceğim onu diyormuş ortamlarda
baştan söyleyeyim ben kül bırakmam mangalda
haydi gel başlayalım bakalım gözüm kaldı yollarda
yeneceğim onu diyormuş ortamlarda
baştan söyleyeyim ben kül bırakmam mangalda
haydi gel başlayalım bakalım gözüm kaldı yollarda
devamını gör...
normal sözlük köy okuluna kitap yardımı etkinliği
duygulandıran.
+1 ile mutlaka yanınızda olduğum.
+1 ile mutlaka yanınızda olduğum.
devamını gör...
havada amaçsızca uçan naylon poşet
işini savsaklayan belediyenin yanısıra düzenden bihaber halkın da habercisi olan torbadır.
devamını gör...
öyle günler gördüm ki
sabahattin ali’nin sevilen bir şiiridir.
öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu
her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp
hayaller alev alev beynimi yakar oldu
ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı
uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı
öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile
gözümde canlanırdı eşkiya masalları
varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
kafada çelik gibi fikirler dursa bile
kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri.
bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum
kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum
öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
ben yanına varınca dudağını kıvırdı
bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
en alçak tekmelerle beni yere devirdi
ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı
bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda
tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı.
gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
tabancanın namlusu ısındı yanağımda
parmağım istemedi tetiğini çekmeyi
bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.
ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur
dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam
seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur.
yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider
gözyaşları içinde seneler yürür gider
yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman
bana yaşa der gibi gülen senin yüzündü
dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi
sen aklıma gelince her şey gülümserdi
ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi
ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi.
garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı
içinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı
ılık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de
aradığım yerlere benzeyiş buldum sende - sabahattin ali.
kızı filiz ali, babasının cesedinin bulunduğu dere yatağının yakınındaki düzlükte, arkasını ıstıranca ormanları'na dayamış koskoca bir kayanın üzerine bir mermer parçası koyar ve mermerin üstüne “başım dağ, saçlarım kardır, benim meskenim dağlardır” diye yazar.
şiirinde “dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam, etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur” demiştin zaten.
“herkes ne diyecek? fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki? bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hâle sokmaktan başka ne yaptı?” da demiştin.
çok haklı olduğunu yaşadığım her gün daha iyi anlıyorum, bıktım herkes ne diyecek diyenlerden, sağ olasın.
sevdiceği insanın aklına gelince gerçekten her şey gülümsüyor, gerçek sevgiyi tatmışsın, ne mutlu sana.
öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu
her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp
hayaller alev alev beynimi yakar oldu
ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı
uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı
öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile
gözümde canlanırdı eşkiya masalları
varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
kafada çelik gibi fikirler dursa bile
kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri.
bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum
kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum
öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
ben yanına varınca dudağını kıvırdı
bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
en alçak tekmelerle beni yere devirdi
ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı
bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda
tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı.
gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
tabancanın namlusu ısındı yanağımda
parmağım istemedi tetiğini çekmeyi
bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.
ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur
dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam
seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur.
yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider
gözyaşları içinde seneler yürür gider
yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman
bana yaşa der gibi gülen senin yüzündü
dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi
sen aklıma gelince her şey gülümserdi
ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi
ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi.
garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı
içinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı
ılık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de
aradığım yerlere benzeyiş buldum sende - sabahattin ali.
kızı filiz ali, babasının cesedinin bulunduğu dere yatağının yakınındaki düzlükte, arkasını ıstıranca ormanları'na dayamış koskoca bir kayanın üzerine bir mermer parçası koyar ve mermerin üstüne “başım dağ, saçlarım kardır, benim meskenim dağlardır” diye yazar.
şiirinde “dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam, etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur” demiştin zaten.
“herkes ne diyecek? fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki? bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hâle sokmaktan başka ne yaptı?” da demiştin.
çok haklı olduğunu yaşadığım her gün daha iyi anlıyorum, bıktım herkes ne diyecek diyenlerden, sağ olasın.
sevdiceği insanın aklına gelince gerçekten her şey gülümsüyor, gerçek sevgiyi tatmışsın, ne mutlu sana.
devamını gör...
the office
esasında ingiliz bbc yapımı bir ricky gervais dizisi. lakin amerikan nbc uyarlaması olanı daha popüler olmuş, daha güzel olmuş, adeta bir efsane olmuştur. komedi dizisi denince akla gelen dizilerden biridir. mockumentary tarzında olması sebebiyle kendine has bir hava edinebilmiş, mükemmel tasarlanan karakterleri de tuzu biberi olmuştur.
dünya televizyonlarına michael scott gibi şahane bir karakter kazandırmıştır.
dünya televizyonlarına michael scott gibi şahane bir karakter kazandırmıştır.
devamını gör...
dünyanın en güzel bisikleti
ilk bisikletimdir.
bisiklet aşkım çocukluğumdan beri devam eder. en sevdiğim ulaşım aracıdır açık ara.

o zamanlar yaşadığım kuzeydeki bir şehirde sınır kapısı açıldığında rus pazarları kurulmuştu şehirde. büyük bir dram ve çöküş göstergesi olsa da benim yaşımdaki çocuklar için bulunmaz bir nimetti. onlarca oyuncağım olmuştu rus pazarından alınan.
ve bir gün babam eve kırmızı bir bisikletle geldi. benim ilk bisikletim. kardeşim küçük olduğu ve diğer kardeşimin henüz dünyaya gelmek gibi bir niyeti olmadığı için bisiklet bana aitti.
ama babam için bisikleti almak yeterliydi. bana bisiklet kullanmayı öğretmedi. evin bir odasında duvara dayalı olarak duran bisikletin selesine oturup gittiğimi hayal ettiğim çok zamanlar yaşadım.
sonra bir gün babam evde yokken, annem mutfakta bir şeylerle uğraşırken bisikleti alıp şehrin en büyük okulunun bahçesine gittim. bisiklet elimde dolaşıp durdum bir süre.
sonra mahallenin abilerinden biri geldi ve bana bisiklet kullanmayı öğretti. hızlı öğrenen biriyimdir. çok çabuk öğrendim bisiklet sürmeyi. bisikletim kontra pedal olduğu için başlarda durmakta zorlansam da zamanlarına da alıştım.
o gün akşam ezanı okunana kadar bisiklet sürdüm. hayatımın en güzel günlerinden biriydi. görselini bulamadım ama markası kama idi.
o bisikleti hiç unutmadım. bana bisiklet sürmeyi öğreten o abiyi de.
bisiklet aşkım çocukluğumdan beri devam eder. en sevdiğim ulaşım aracıdır açık ara.

o zamanlar yaşadığım kuzeydeki bir şehirde sınır kapısı açıldığında rus pazarları kurulmuştu şehirde. büyük bir dram ve çöküş göstergesi olsa da benim yaşımdaki çocuklar için bulunmaz bir nimetti. onlarca oyuncağım olmuştu rus pazarından alınan.
ve bir gün babam eve kırmızı bir bisikletle geldi. benim ilk bisikletim. kardeşim küçük olduğu ve diğer kardeşimin henüz dünyaya gelmek gibi bir niyeti olmadığı için bisiklet bana aitti.
ama babam için bisikleti almak yeterliydi. bana bisiklet kullanmayı öğretmedi. evin bir odasında duvara dayalı olarak duran bisikletin selesine oturup gittiğimi hayal ettiğim çok zamanlar yaşadım.
sonra bir gün babam evde yokken, annem mutfakta bir şeylerle uğraşırken bisikleti alıp şehrin en büyük okulunun bahçesine gittim. bisiklet elimde dolaşıp durdum bir süre.
sonra mahallenin abilerinden biri geldi ve bana bisiklet kullanmayı öğretti. hızlı öğrenen biriyimdir. çok çabuk öğrendim bisiklet sürmeyi. bisikletim kontra pedal olduğu için başlarda durmakta zorlansam da zamanlarına da alıştım.
o gün akşam ezanı okunana kadar bisiklet sürdüm. hayatımın en güzel günlerinden biriydi. görselini bulamadım ama markası kama idi.
o bisikleti hiç unutmadım. bana bisiklet sürmeyi öğreten o abiyi de.
devamını gör...
kitap okumak
alışkanlıktır. açıkcasi eskiden çocukken edinildiğine inanıyordum ama babam 60 yaşında okumaya başladı ve şu an haftada en az iki kitap bitiriyor. okudukça benim tabirimle kitaplara yönelik damak zevki de gelişti ve bu resmen zaten hoşgörülü ancak disiplinli bir yapıya sahip olan babamın kendi kurallarını esneterek daha duyarli ve anlayışlı olmasına sebep oldu. şu an kendisi de zamanında olaylara verdiği tepkilere inanamıyor. ki bu adam o zaman 4 yıllık fakülte okumuş. neyse geç olsun da güç olmasın.
kendi adıma benim hayattaki ibadetimdir diyebilirim. okudum, hep okudum çok okudum. eskiden liste tutardım, çünkü okuduğum kitaplarla övünmek isterdim. bir edebiyat hocamız ben ömrüm boyunca iki binden fazla roman okudum derdi eh ben onu geçeli çok oldu. hatta yapı itibarıyla kendini ön plana koyabilen bir insan olmadığım için okuyup öğrendiklerimi de argo tabirle millete satamadığım için hep böyle bir burukluk duyardım. benim çok detaylı bildiğim konularda başkalarının karşımda saatlerce konuştuğu ve beni kendi gözünde bilgisiz ya da cahil gördüğü çok zaman oldu. baktım böyle olmuyor ben de insanlara karşı bildiklerimi savunmaya anlatmaya başladım. bu sefer hiç arkadaşım dostum kalmadı. kimse kendini yetersiz hissetmek istemiyor ya da eleştirilmekten nefret ediyor. hatta çoğu insanın emek verip sağda solda anlatmak için öğrendiği şeyin sizin tarafınızdan çok daha derinlemesine bilinmesi ve bunun bir ortamda dile getirilmesi baya baya düşmanlık sebebi oluyor. işte hayatta zamanla bunları öğrendim.
şimdi ne mi yapıyorum. susuyorum, birisi sorarsa kısa cevaplar veriyorum ya da aa evet ben de okudum ama senin bakış açın çok daha değişik tebrikler diyorum. insanlar mutlu olsun mutsuz olacak çok sebep varken bir de ben kendi egom için insanları üzmeyeyim değil mi? ha sonuç, düşünsel anlamda yalnızlık. okuduk da ne oldu. cidden okudum, okuyorum ama ne için ya da kim için? bunun bu toplum içerisinde yeri ve cevabı yok. sadece kendi merakım için. ama bu noktada her okuma eyleminin de hem kişi bazlı hem de kümülatif toplamda toplumsal açıdan etkili olması gerektiği kanaatindeyim. ama zor iş.
kendi adıma benim hayattaki ibadetimdir diyebilirim. okudum, hep okudum çok okudum. eskiden liste tutardım, çünkü okuduğum kitaplarla övünmek isterdim. bir edebiyat hocamız ben ömrüm boyunca iki binden fazla roman okudum derdi eh ben onu geçeli çok oldu. hatta yapı itibarıyla kendini ön plana koyabilen bir insan olmadığım için okuyup öğrendiklerimi de argo tabirle millete satamadığım için hep böyle bir burukluk duyardım. benim çok detaylı bildiğim konularda başkalarının karşımda saatlerce konuştuğu ve beni kendi gözünde bilgisiz ya da cahil gördüğü çok zaman oldu. baktım böyle olmuyor ben de insanlara karşı bildiklerimi savunmaya anlatmaya başladım. bu sefer hiç arkadaşım dostum kalmadı. kimse kendini yetersiz hissetmek istemiyor ya da eleştirilmekten nefret ediyor. hatta çoğu insanın emek verip sağda solda anlatmak için öğrendiği şeyin sizin tarafınızdan çok daha derinlemesine bilinmesi ve bunun bir ortamda dile getirilmesi baya baya düşmanlık sebebi oluyor. işte hayatta zamanla bunları öğrendim.
şimdi ne mi yapıyorum. susuyorum, birisi sorarsa kısa cevaplar veriyorum ya da aa evet ben de okudum ama senin bakış açın çok daha değişik tebrikler diyorum. insanlar mutlu olsun mutsuz olacak çok sebep varken bir de ben kendi egom için insanları üzmeyeyim değil mi? ha sonuç, düşünsel anlamda yalnızlık. okuduk da ne oldu. cidden okudum, okuyorum ama ne için ya da kim için? bunun bu toplum içerisinde yeri ve cevabı yok. sadece kendi merakım için. ama bu noktada her okuma eyleminin de hem kişi bazlı hem de kümülatif toplamda toplumsal açıdan etkili olması gerektiği kanaatindeyim. ama zor iş.
devamını gör...
yazarların psikolojisini bozan filmler
jagten (film)'dir. izlerken yumruklarınızı sıkıyorsunuz. korktuğunuzdan değil, orada olsaydınız işleri yoluna koyabileceğinize inandığınızdan dolayı... mads mikkelsen ağbimiz ince çizgimizdir. alem aktör görsün.
devamını gör...
flora
sözlükte "bir ülkede ya da bir bölgede yetişen bitkilerin tür olarak tümü." anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...