zaman tüneli

taraftarını pek sevmezdim. ama futbolu harlamalarını sevdim.
devamını gör...


don't look at me like
ı am a monster
frown out your one face
but with the other
stare like a junkie
ınto the tv
stare like a zombie
while the mother
holds her child
watches him die
hands to the sky crying
"why, oh why?"


şarkının mükemmelliği hakkında daha sonra bir şeyler yazarım belki. şu kısmı çok şey anlatıyor aslında.

edit: başlık nickaltı başlığıymış *
devamını gör...

aaa lennie gelmiş, hoşgelmiş. yokluğu hissedilen biri. evet.
okuyanmatmazel girmiş araya, olsun yabancı değil. bizden biri.
devamını gör...

dün bir hışımla hemcinsinizin size ilgi duyması başlığını açıp, beni tanımayıp yalnızca oraya yazdıklarımdan çıkarım yaparak (haklı olarak) yanlış kanıya varılması sonucu yazdığım entry’yi silmiştim. üzerine pek konuşulması gereken bir durum değil ama şu başlığa girip asıl söylemek istediklerim başka şeyler.

hakkında hiçbir şey bilmediğiniz insanları yargılama işinden psikopatça bir haz aldığınızı düşünüyorum. insan bazen herkesi kendi gibi sanabiliyor. mesela ben. kimseye karşı önyargılı ve yargılayıcı yaklaşmam, zannediyorum ki herkes böyle. ah!

öyle değişik ruh halinde ve karakterde insanlar var ki. evet bir noktada bu çeşitlilik güzel. herkes aynı olsaydı muhtemelen sıkılırdık. ama bazıları gerçekten çekilir gibi değil. özellikle yaşını başını almasına rağmen 0-3 yaş zekası gösteren kimseler.. sandığımızdan daha fazlalar.

ya düşünüyorum da, gerçekten çok traji komik olaylar yaşamışım özellikle ikili ilişkilerimde. anlatsam ağzınızla gülmeyi tercih etmezsiniz o derece.

tuhaf.
neyse. iyi olsun geceniz.
devamını gör...

ne natonun nede rusyanın böyle bir şeye paçası sıkmaz.

avrupa da yükselen milliyetçiliğin sonuçları biraz bu.
devamını gör...

tatlı mı tatlı yazar tanesiiii
iyi ki burada ve iyi ki yazıyor
milkseyh içindi
.
hoş gelmiş diyelim. sözlüğün kıymetli yazarlarından lennie
devamını gör...

günlük kedo görme ihtiyacımı fazlasıyla karşılıyor*
devamını gör...

3-5 gündür seksi habercilerden bahsediliyor. ne görmüştüm, ne de haberim vardı.

çok uzun süredir gazete, uzun süredir de televizyon seyretmiyorum. maç, yabancı film gibi şeyler hariç.
devamını gör...

sufleyi dinlemesek de yesek ya, öf hiç anlaşamıyoruz ada ben ayrılmak istiyorum
(güzel geceler, uzanmaya geçiyorum)
devamını gör...

kimsenin özlenen bi eski sevgilisi olmadım. daha çok başlarda arkamdan sövülen, sonra sakin kafayla hak verilen, verilen haktan dolayı daha beter sövülen biriydim her daim. unutamadığını söyleyeni duydum da özledim diyeni hiç duymadım.

beni sorarsanız ben gamsız ve neşeli herifin tekiyim olum, bende barınmıyo bu tarz duygular.

duygusuz sekse karşı hatunlar eklesin.
devamını gör...

yeni kelimelerimiz.

kibir, açgözlülük, kıskançlık, tembellik, öfke...

yazınız arkadaşlar. aşdslkfşdslkfsşdl
devamını gör...

nisan ve eylül ilk aklıma gelenler. kasım da erkek ismi olarak kullanılır, ancak a'sı uzun okunur. aslında haziran da hem söylenişi hoş, hem de sevilen bir ay olmasından dolayı güzel bir kız ismi olabilir.

bu arada kişi ismi olarak kullanılan aylar hep 30 gündür. nisan, eylül, kasım, hiç duymadığım ama yine de güzel bir isim olabilecek haziran.. hepsi de 30 gün sürer.
devamını gör...

kelımeleri tekrarlar mısın?
devamını gör...

önce o saf rengarenk çocuk düşlerini bırakırlar malesef.. (ya da düşler onları..)
devamını gör...

ya inş sincaplar da bizi görünce mutlu oluyorlardır.
yoksa onların gözünden çok salak gibi görünüyoruz.
düşünsene, bir canlı var ve seni görünce şebek gibi gülümsüyor*
devamını gör...

şarkı için istek yapabiliyor muyuz
devamını gör...

hellöö. ben de geldim şimdi. temayı anladım. yeni sözcükleri beklemedeyim. ğğğğaaaa çoksel. kesin 0 veya 1 puan alacağım ama olsun *
devamını gör...

nail kırmızıgül sever birisi.
devamını gör...

çok boş vakti var gibi.
devamını gör...

akşamüstü sahil boyunca yürürken içini kaplayan yalnızlık duygusunu bastırmaya çalışıyordu. dalgaların sesi, gün boyu aklını kurcalayan izsu faturası kadar gerçekti; kaçsan da peşinden geliyordu. bir bankta durup nefeslendi, çantasından küçük bir defter çıkardı. hayatın tuhaf ayrıntılarını yazmayı severdi: markette “glüten içermez” etiketini yanlış rafta görmesi, parkta fındık kemiren bir sincapın ona uzun uzun bakması gibi.

akşam serinliği çökerken, yakınlardaki küçük kafeye girdi. garson masaya bir kadeh şarap ve yanında yerel peynir getirdi. hafif bir müzik çalıyor, pencereden sahilin ışıkları görünüyordu. yan masadaki kadının elbisesinin altından görünen koyu renkli jartiyer, kimseyi rahatsız etmeyen ama hikâyesi olan bir ayrıntı gibiydi; tıpkı herkesin hayatındaki küçük sırlar gibi.

kadeh boşalırken yalnızlık da biraz seyrelmişti. defterine son bir cümle yazdı: “bazen hayat, sahilde içilen bir şarap kadar sade; bazen de bir sincap kadar beklenmedik.” sonra kalktı, sözlüğe girip zugra'nın yayınında böyle saçmaladı*
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim