depresyon bazen de seni sinsice ele geçirendir. asla belli ettirmez kendin. içine yerleşip, koca bir boşluk açana kadar…
devamını gör...
çarşafın kaydıktan sonra düzeltmemek. ilerleyen gecelerde çarşafın koşarak senden uzaklaşması ve emre aydı'nın "yatağın soğuk tarafı" dediği evreyi anlamak.
devamında; yorgan üstünden düştükten sonra seninde yorganın üstüne düşmen ve hipotermi geçirerek can verme yolunda geçirdiğin geceler.

not: yorgan meselesini özellikle 2.tekil yazdım çünkü bir tek ben yaşıyorsam ufaktan delirmiş hissedicem artık.
devamını gör...
yorgan için lastikli çarşaf çeşitleri alınarak aşılabilir bu sorun.

lastiksiz çarşaflar hep kayar tabi. alez de kullanmamak olmaz. su geçirmeyenleri var onlar süper.
devamını gör...
tüm ömrünü öyle geçirmişse balığın suda olduğunu anlaması gibidir.
devamını gör...
esas sanat, ömrü depresyondan ibaret olan birinin insan içinde normal biri rolünü iyi kıvırmasıdır.

depresyon benim karakterimdir.
devamını gör...
neo'nun matrix'te yaşadığını anlaması gibidir.
devamını gör...
insanların atladığı nokta şu; psikoloji öyle müthiş bir açmazdır ki her depresyonda insan, aslında depresyonda olduğunu bilir. bireysel olarak her insanda psikolojik olarak hasar aldığının farkındalığı vardır. sadece çoğunluk bunu önemsemez, çok minimalde olsa, bunu önemseyen ve anında ivme alan bir nüfusta vardır ve bu nüfus anında psikolojik desteğe başvurur. bu seçeneğe genelde pipirikli dediğimiz insanlar dahildir. kendilerinde sorun fark edince, hemen beklemeden doktora giden bu kesime bende dahilim aslında. dolayısıyla kısa vade de alınan reaksiyon içerisinde çözüm almak, zamana yayılmış probleme oranla daha kolay oluyor.

dolayısıyla herhangi bir çöküş esnasında 2 seçenek mevcuttur;

1) psikolojik desteğe başvurmak,

2) problemi fark edip, probleme karşı müthiş bir direnç sergileyip, kendi kendine bu durumu aşmak.

2. olan her zaman tavsiye ettiğim ve kendi kendime sıklıkla uyguladığım durumdur. bir insan yaşadığı zorluklarla doğru orantılı büyür. en azından benim kendi cümlelerimle kendime belirlediğim hayat mottom bu. dolayısıyla bunları aşmayı öğrenmek ve aşmak adına yollar türetmek müthiş bir kişisel gelişim sağlıyor. bu noktada kendi içinize yönelip, çıkışı kendinizde bulmalısınız. saçma sapan kişisel gelişim kitapları okuyarak orada yazanları taklit etmeye çalışırsanız, bu iş yürümez çünkü herkes kendine ait olan teknikleri yazıp; düşüncesini diğerlerine satıyor. birinde işe yarayan teknik, herkeste işe yarayacak diye bir kaide yok cünkü her insanın karakteri + psikolojisi birbirinden farklıdır.

bir yazarın yazdığı kişisel gelişim kitabı " onun bireysel gelişimini kapsar". yani okuyan herkesin gelişebileceği yargısını buradan çıkarmak ve dahası buna inanmak çok hatalıdır.

misal; yazar müzik dinleyerek sakinleşebiliyorken, müzik beni gerebilir. ne oldu simdi? ben mi hatalıyım , kitap mı? yoksa kitabı satmak için ortaya atılan boş ideoloji mi? sırf bu yüzden hiç kişisel gelişim kitabı almam ve okumam. kişisel gelişim standının önünden bile geçmiyorum. annem tonlarca alır eve getirir, kitaplığımı süsler, arada kapaklarına gözüm kayar ama o kadar. yani en yakın iletişimimiz bile göz bakışması kadar. elime bile almam kitapları. bunda farkındalığı yüksek bir edebiyatçı olmamın payı büyük ama bilhassa edebiyatçı olmamın ötesinde, farkındalığımın yüksek olması daha baskın bir etken.


herkes kendi kendisinin doktorudur. kimsenin beynini diğerinin ideolojileri tamir edemez. anahtar içinizde.

derinlerinize dalın ve çıkarın onu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"depresyonda olduğunu anlama sanatı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim