eğitim hayatı boyunca en sevilen ders
başlık "usiv" tarafından 14.12.2020 02:06 tarihinde açılmıştır.
201.
beden eğitimi
devamını gör...
202.
iş eğitimi ve ev ekonomisi dersi
devamını gör...
203.
economics of money and banking . kesinlikle alıdğım açık ara en güzel dersti, hocamız papyonlu bocconi mezunu italyan bir profesördü . o kadar güzeldi ki faiz enflasyon ilişkisi anlatıldığında eski fed başkanı yellen'in koltuğuna giderdi aklım lol .
devamını gör...
204.
türkçe yi severdim, lisede psikoloji. psikolojiye hep ilgim vardı ama üniversitede okuyamadım malesef.
devamını gör...
205.
türkçe'ydi. ilk ve ortaokulda öğretmenlerim haftanın belli günlerinde okuma ve yazma saati yaparlardı. bazen sadece okur bazen de yazardım. şiir, deneme, hikaye falan allah ne verdiyse işte. belki beni destekleyip teşvik ettikleri içindi bilemiyorum. ama ne zaman elime kalem alsam heyecanlanırdım, hala da öyleyim. o günler ufkumu çok açtı nedense. insan önce kendi dilini öğrenmeli diye düşünmeye başladım. lisede de edebiyatla bu düşüncemi pekiştirdim. güzel günlerdi vesselam.
devamını gör...
206.
matematik.
devamını gör...
207.
çağdaş çin'in temelleri isimli, üniversitede sinoloji bölümünden aldığım seçmeli ders. hocamız efsaneydi; ders müthiş eğlenceli ve bilgilendiriciydi. zaten hocamız 20 yılını falan uzak doğu'da geçirmiş, çoğunluğunu çin'de.
devamını gör...
208.
matematik ve tarih. onun dışındakiler ile hiç ilgilenmezdim. eğitim hayatım hep sınırda oldu zaten. çok sıkıcı geliyordu. kız anadolu lisesinin ilk erkekleri olunca pek derse vakit ayıramıyorduk.
devamını gör...
209.
matematik. roman okuyup bulmacalar çözebilidiğim tek dersti.
devamını gör...
210.
ingilicceydi.
devamını gör...
211.
ingiliççe.
devamını gör...
212.
geçen sene aldığım ortaçağ fransız edebiyatı dersi. normalde fransız edebiyatı ile ilgili ders almayı hiç sevmiyorum. ben karşılaştırmalı edebiyat ve modern edebiyat görmeye geldim diye söyleniyorum ama geçen sene öyle komik, öyle tatlı bir ders vardı ki hiç eğitim hayatım boyunca bu kadar eğlenerek, bu kadar heveslenerek katılmadım bir derse.
derste fabl öncesi bir türü ele alıyoruz. biliyorsunuz fabl türünden masallar çok çok eskidir. bu tür onun öncülü ve hayvanlarla alakası yok. fabliaux diye geçiyor türün adı. bu türde insanlar var birkaç sayfalık komik, gerçekliğe bağlı, eleştirel fakat bazı açılardan ilkel bir tür. güzel kısımsa şu. türü ortaya çıkaran şey insanların kilise baskısından ve ruhban sınıfının zorbalıklarından, dolandırıcılıklarından bıkıp usanması. insanlar rahiplerin alçaklıklarını yaymak ve insanları rahiplere karşı bilinçlendirmek istiyorlar ve bu hikayeleri yazmaya başlıyorlar. hikayeler de genel olarak epey pornografik. komik ve erotikler.
ben eski fransızcadan çevirdiğim(ciddi bir çeviri değil vurmayın yarım saatte çevirdim) hikaye üzerine bir inceleme yazısı yazmıştım ders için. jean bodel'in yazdığı fabliaux çalışmasında 2 rahip konaklamak için bir eve konuk olur ve evdeki kadınlara hallenmeye başlarlar... merak edenler için spoiler altına ekliyorum hikayeyi.
anlattığım bu masalda paralarını tahsillerinden dönen, paralarını ilimden çok eğlenmeye harcayan iki rahipten bahsediyorum…
bir köylünün evinde kalırlar. rahiplerden biri adamın karısına aşık olur ancak nasıl yaklaşacağını bilemez. hanım ufacıktır, zariftir ve gözleri elmas gibi ışıltılıdır. tüm gün rahipler kapı aralarından buldukları her fırsatta hanımı izlerler. diğer bir zarafet olan güzel kızı ise aşığın yoldaşının gözlerinden kaçmamıştır. yoldaşına göre daha iyi bir seçim yapmıştır çünkü kız sağlıklı ve güzeldir hatta diyebilirim ki bakir bir aşktır bu ve bakir bir aşk kendine yaraşan bir kalp olmadığından diğer tüm aşklardan daha asildir. tıpkı çakır kuşu gibi.
cesur kadın evinde beşikteki çocuğunu besliyordu. çocuğuyla meşgulken rahiplerden biri yaklaştı. tavanın kenarında duran yüzüğü alıp kimse fark etmeden kendi parmağına takıverdi. gombert biraderin azığı o gece konuklara sunuldu: kırsal kesimde olduğu gibi bolca sunulan sıcak süt, peynir ve komposto. tüm gece gille hanım rahiplerden biri tarafından süzüldü ve bundan bir türlü kurtulamadı.
köylünün aklında kötü bir düşünce yoktu, iyi hizmet ettiğinden emindi ve yatakları hazırlattı. soğuktan korunacaklarından ve iyi uyuyacaklarından emindi. sonrasında gombert efendi odun ateşinde ısınır ısınmaz uykuya daldı. kızı tek başına uyuyordu. tüm ev uykuya dalar dalmaz rahipler vakit kaybetmeden harekete geçtiler. tavadaki yüzüğü alan rahip kalbi atarak bakirenin yatağına gitti. fakat dinleyin neler geldi başına. yattı bakirenin yanına ve açtı çarşafı.
‘’kim açıyor üstümü?’’ dedi kız rahibin varlığını fark edince. ‘’efendi, tanrı aşkına ne işiniz var bu saatte burada?’’
‘’güzelim, yüce isa bana yardım et… korkmayın, üstünüze çıkayım ama sessiz olun, gürültü yapmayın, korkudan babanız uyanmasın, sizden sadece kendi isteğim doğrultusunda faydalandığımı sanmasın. ancak kabul ederseniz beni hoş etmeyi, size büyük bir mutluluk verecek bu hemencecik ve bu dört sikke değerinde altın yüzük sizin olacak. bakın, hissedin ne kadar ağır ve benim parmağım için ne kadar büyük.’’
kız ona yaklaşırken rahip yüzüğü kızın parmağının ilk boğumundan geçirdi, kız yüzüğü almayacağına dair yeminler ediyordu. öyle ya da böyle rahip ve kızın birbirlerine sundukları iyi niyetler coştu ve rahip o işi kızla yapıverdi. kıza sarılıp öptükçe seslerini duyan yoldaşı evin hanımına yanaşamadığı için kahroluyordu. yoldaşların biri cenneti yaşarken diğeri cehennemi tadıyordu.
o ara gombert efendi uyandı ve tamamen çıplak bir şekilde işemeye kalktı. rahip yatağın kenarına sindi ve çocuğun uyuduğu beşiği kendine doğru çekti. işte bu gombert efendiyi yanılttı çünkü efendi ne zaman işese dönüşte beşiğe bir göz atardı. alışkanlık hali, gombert efendi yatağa yaklaştı ancak beşik yerinde yoktu. tam bir aptal olduğunu düşündü ve yolunu değiştirdi.
‘’hay şeytan… şaşırttı beni. çünkü misafirlerin yatağı bu…’’
örtülü beşik oradaydı, rahip de duvarın dibinde olsa bile gombert efendi hiçbir şey fark etmedi. karısını bulamadığı için etrafına bakındı durdu, uyku hali kafasını karıştırdı. karısının da işemeye ve başka ihtiyaçlarını görmeye gittiğini düşündü. köylü sıcacık çarşafların rahatlığına kapıldı ve kendini yatağa bırakıverdi.
rahip hiç vakit kaybetmedi, evin hanımıyla yatmaya gitti. nefes almasına bile izin vermeden kadının üstüne atlayıverdi.
‘’efendi gombert…dedi gille hanım. sizin gibi bir eski toprak için fazla ateşlisiniz bu gece. ne düşündünüz bilemem ama bayadır böyle değildiniz. sizce memnun muyum? son gecenizmiş gibi yaptınız efendi… çok iş yaptınız, hiç boş durmadınız…’’
rahip çok karşı çıkmadı bu duruma. keyfine bakmayı tercih etti, ihtiyaç duymadığı kelimelerle zaman kaybetmeyerek. o esnada kızla yatan rahip iyice tatmin olduktan sonra gün doğmadan yatağına dönmesi gerektiğini düşündü. ona evini açan gombert efendinin yatmakta olduğu yatağına döndü. dürtüverdi boynundan. uyanmadı.
‘’zavallı herif…dedi rahip. iyi tuttun yatağı. çimdiğe ihtiyacın yok ama gitmeden bir tane vereyim sana.’’
sıçradı gombert efendi. hemen anladı alay edildiğini ve rahipler tarafından kandırıldığını.
‘’nerden geliyorsun, söyle hele.’’ dedi.
‘’nereden mi?’’ diye cevapladı beriki. ‘’hay aksi, sikişten. bil bakalım kimi? ev sahibimizin kızını. duvardan duvara vurdum, kaseyi patlattım sonra da ateşteki tavanın yüzüğünü verdim ona.’’
‘’cehennemde yanasın o halde!’’ diye bağırdı gombert efendi. ‘’binlerce şeytan tarafından yakılasın!’’
tuttu omuzlarından bir yumruk attı tam gözüne. beriki şimşek gibi bir tokatla cevap verdi. yapıştılar birbirlerinin saçlarına(nasıl desek?) biri diğerini başka bir köye, öbürü başka bir dağa kaldırmaya çalışır gibi.
‘’efendi gombert…’’ dedi gille hanım. ‘’galiba bu rahipler kavga ediyorlar. kim durduracak bunları bilmem ki?’’
‘’ben ayırırım onları hanımefendi.’’dedi beriki.
vardığında çok geç olmuştu. yoldaşı yerdeydi. yaklaştığında gombert efendi diğer rahibi de altına alıverdi. birini yumruklarken öbürünü tekmeliyordu. birini diğerine öyle sert fırlattı ki sanırım midesi ezilmiştir. rahipler bir saniyelik boşluk buldukları anda açık kapıdan kaçıverdiler.
bu masaldan öğreneceğimiz odur ki güzel karısı olan bir adam hiçbir dua için evine rahipleri alıp ona bu tür oyunlar oynamasına izin vermemelidir. gombert’in masalından çıkarılacak ders bu tür insanlara iyilik yaparsanız kaybedeceğinizdir.
jean bodel
bu derste o kadar gülmüştüm, o kadar eğlenmiştim ki. monsieur gombert'i ''gombert efendi'' diye çevirip adeta can yücel'leşmiştim... hikayede türlü ırz düşmanlıkları, erotizm, din düşmanlığı, alçaklık, puştluk, leblebi karakterlilik olunca severim tabi.
derste fabl öncesi bir türü ele alıyoruz. biliyorsunuz fabl türünden masallar çok çok eskidir. bu tür onun öncülü ve hayvanlarla alakası yok. fabliaux diye geçiyor türün adı. bu türde insanlar var birkaç sayfalık komik, gerçekliğe bağlı, eleştirel fakat bazı açılardan ilkel bir tür. güzel kısımsa şu. türü ortaya çıkaran şey insanların kilise baskısından ve ruhban sınıfının zorbalıklarından, dolandırıcılıklarından bıkıp usanması. insanlar rahiplerin alçaklıklarını yaymak ve insanları rahiplere karşı bilinçlendirmek istiyorlar ve bu hikayeleri yazmaya başlıyorlar. hikayeler de genel olarak epey pornografik. komik ve erotikler.
ben eski fransızcadan çevirdiğim(ciddi bir çeviri değil vurmayın yarım saatte çevirdim) hikaye üzerine bir inceleme yazısı yazmıştım ders için. jean bodel'in yazdığı fabliaux çalışmasında 2 rahip konaklamak için bir eve konuk olur ve evdeki kadınlara hallenmeye başlarlar... merak edenler için spoiler altına ekliyorum hikayeyi.
anlattığım bu masalda paralarını tahsillerinden dönen, paralarını ilimden çok eğlenmeye harcayan iki rahipten bahsediyorum…
bir köylünün evinde kalırlar. rahiplerden biri adamın karısına aşık olur ancak nasıl yaklaşacağını bilemez. hanım ufacıktır, zariftir ve gözleri elmas gibi ışıltılıdır. tüm gün rahipler kapı aralarından buldukları her fırsatta hanımı izlerler. diğer bir zarafet olan güzel kızı ise aşığın yoldaşının gözlerinden kaçmamıştır. yoldaşına göre daha iyi bir seçim yapmıştır çünkü kız sağlıklı ve güzeldir hatta diyebilirim ki bakir bir aşktır bu ve bakir bir aşk kendine yaraşan bir kalp olmadığından diğer tüm aşklardan daha asildir. tıpkı çakır kuşu gibi.
cesur kadın evinde beşikteki çocuğunu besliyordu. çocuğuyla meşgulken rahiplerden biri yaklaştı. tavanın kenarında duran yüzüğü alıp kimse fark etmeden kendi parmağına takıverdi. gombert biraderin azığı o gece konuklara sunuldu: kırsal kesimde olduğu gibi bolca sunulan sıcak süt, peynir ve komposto. tüm gece gille hanım rahiplerden biri tarafından süzüldü ve bundan bir türlü kurtulamadı.
köylünün aklında kötü bir düşünce yoktu, iyi hizmet ettiğinden emindi ve yatakları hazırlattı. soğuktan korunacaklarından ve iyi uyuyacaklarından emindi. sonrasında gombert efendi odun ateşinde ısınır ısınmaz uykuya daldı. kızı tek başına uyuyordu. tüm ev uykuya dalar dalmaz rahipler vakit kaybetmeden harekete geçtiler. tavadaki yüzüğü alan rahip kalbi atarak bakirenin yatağına gitti. fakat dinleyin neler geldi başına. yattı bakirenin yanına ve açtı çarşafı.
‘’kim açıyor üstümü?’’ dedi kız rahibin varlığını fark edince. ‘’efendi, tanrı aşkına ne işiniz var bu saatte burada?’’
‘’güzelim, yüce isa bana yardım et… korkmayın, üstünüze çıkayım ama sessiz olun, gürültü yapmayın, korkudan babanız uyanmasın, sizden sadece kendi isteğim doğrultusunda faydalandığımı sanmasın. ancak kabul ederseniz beni hoş etmeyi, size büyük bir mutluluk verecek bu hemencecik ve bu dört sikke değerinde altın yüzük sizin olacak. bakın, hissedin ne kadar ağır ve benim parmağım için ne kadar büyük.’’
kız ona yaklaşırken rahip yüzüğü kızın parmağının ilk boğumundan geçirdi, kız yüzüğü almayacağına dair yeminler ediyordu. öyle ya da böyle rahip ve kızın birbirlerine sundukları iyi niyetler coştu ve rahip o işi kızla yapıverdi. kıza sarılıp öptükçe seslerini duyan yoldaşı evin hanımına yanaşamadığı için kahroluyordu. yoldaşların biri cenneti yaşarken diğeri cehennemi tadıyordu.
o ara gombert efendi uyandı ve tamamen çıplak bir şekilde işemeye kalktı. rahip yatağın kenarına sindi ve çocuğun uyuduğu beşiği kendine doğru çekti. işte bu gombert efendiyi yanılttı çünkü efendi ne zaman işese dönüşte beşiğe bir göz atardı. alışkanlık hali, gombert efendi yatağa yaklaştı ancak beşik yerinde yoktu. tam bir aptal olduğunu düşündü ve yolunu değiştirdi.
‘’hay şeytan… şaşırttı beni. çünkü misafirlerin yatağı bu…’’
örtülü beşik oradaydı, rahip de duvarın dibinde olsa bile gombert efendi hiçbir şey fark etmedi. karısını bulamadığı için etrafına bakındı durdu, uyku hali kafasını karıştırdı. karısının da işemeye ve başka ihtiyaçlarını görmeye gittiğini düşündü. köylü sıcacık çarşafların rahatlığına kapıldı ve kendini yatağa bırakıverdi.
rahip hiç vakit kaybetmedi, evin hanımıyla yatmaya gitti. nefes almasına bile izin vermeden kadının üstüne atlayıverdi.
‘’efendi gombert…dedi gille hanım. sizin gibi bir eski toprak için fazla ateşlisiniz bu gece. ne düşündünüz bilemem ama bayadır böyle değildiniz. sizce memnun muyum? son gecenizmiş gibi yaptınız efendi… çok iş yaptınız, hiç boş durmadınız…’’
rahip çok karşı çıkmadı bu duruma. keyfine bakmayı tercih etti, ihtiyaç duymadığı kelimelerle zaman kaybetmeyerek. o esnada kızla yatan rahip iyice tatmin olduktan sonra gün doğmadan yatağına dönmesi gerektiğini düşündü. ona evini açan gombert efendinin yatmakta olduğu yatağına döndü. dürtüverdi boynundan. uyanmadı.
‘’zavallı herif…dedi rahip. iyi tuttun yatağı. çimdiğe ihtiyacın yok ama gitmeden bir tane vereyim sana.’’
sıçradı gombert efendi. hemen anladı alay edildiğini ve rahipler tarafından kandırıldığını.
‘’nerden geliyorsun, söyle hele.’’ dedi.
‘’nereden mi?’’ diye cevapladı beriki. ‘’hay aksi, sikişten. bil bakalım kimi? ev sahibimizin kızını. duvardan duvara vurdum, kaseyi patlattım sonra da ateşteki tavanın yüzüğünü verdim ona.’’
‘’cehennemde yanasın o halde!’’ diye bağırdı gombert efendi. ‘’binlerce şeytan tarafından yakılasın!’’
tuttu omuzlarından bir yumruk attı tam gözüne. beriki şimşek gibi bir tokatla cevap verdi. yapıştılar birbirlerinin saçlarına(nasıl desek?) biri diğerini başka bir köye, öbürü başka bir dağa kaldırmaya çalışır gibi.
‘’efendi gombert…’’ dedi gille hanım. ‘’galiba bu rahipler kavga ediyorlar. kim durduracak bunları bilmem ki?’’
‘’ben ayırırım onları hanımefendi.’’dedi beriki.
vardığında çok geç olmuştu. yoldaşı yerdeydi. yaklaştığında gombert efendi diğer rahibi de altına alıverdi. birini yumruklarken öbürünü tekmeliyordu. birini diğerine öyle sert fırlattı ki sanırım midesi ezilmiştir. rahipler bir saniyelik boşluk buldukları anda açık kapıdan kaçıverdiler.
bu masaldan öğreneceğimiz odur ki güzel karısı olan bir adam hiçbir dua için evine rahipleri alıp ona bu tür oyunlar oynamasına izin vermemelidir. gombert’in masalından çıkarılacak ders bu tür insanlara iyilik yaparsanız kaybedeceğinizdir.
jean bodel
bu derste o kadar gülmüştüm, o kadar eğlenmiştim ki. monsieur gombert'i ''gombert efendi'' diye çevirip adeta can yücel'leşmiştim... hikayede türlü ırz düşmanlıkları, erotizm, din düşmanlığı, alçaklık, puştluk, leblebi karakterlilik olunca severim tabi.
devamını gör...
213.
edebiyat.
devamını gör...
214.
rehberlik dersi.
devamını gör...
215.
lise de kimya . açıköğretim de anatomi.
devamını gör...
216.
biyoloji, sonrasında mikrobiyoloji
devamını gör...
217.
felsefe hocam sayesinde felsefe derim
devamını gör...
218.
beden.
devamını gör...
219.
aerodinamik.
o kadar sevdim ki 6 kere aldım dersi.
o kadar sevdim ki 6 kere aldım dersi.
devamını gör...
220.
çok var 5 tane falan sayabilirim. matematik, fizik, akışkanlar mekaniği, termodinamik, ısı transferi. çoğunu iyi veremesem de çok severek aldım. 1 tane söyleyebilecek olsam matematik derdim. ilerde vaktim olursa yurtdışında eğitimini almak isterim, türkiye'de bu bölümü yazmak üzereydim direkten döndüm iyi ki de yazmamışım diyorum
devamını gör...