eğitim hayatı boyunca en sevilen ders
başlık "usiv" tarafından 14.12.2020 02:06 tarihinde açılmıştır.
241.
türkçe ve matematik öğretmenlerim çok iyiydi. iki dersi de keyifle izlerdim.
devamını gör...
242.
ingilizce. lisede verilen sinav kagidini bitirmem 10 dakika almiyordu.
devamını gör...
243.
sanırım beden eğitimi. hayatım boyunca hep başkalarının koyduğu kurallarla sıkıntısı olan bir kadındım. karakterim gereği, kendimle ilgili kuralları hep ben koyarım. başkalarının koyduklarını ise sürekli delerim çünkü benim dışımda kimsenin hayatımla ilgili söz sahibi olduğuna inanmıyorum. kendi bilincimin dışında dayatılan herhangi bir olgu, beni yönetmeye girer ve bu haddi kimseye tanımadım. hiç birimiz diğerinin kuklası değiliz, kendi ebeveyenlerimizin dahi.
böyle bir dikliğe sahip olmamın yaradılışım dışındaki diğer sebebi ise; birbirinden çok zıt, fakat güçlü birer alfa olan 2 insanın çocuğu olmam. evde herkes kendi kurallarına göre yaşar. hepimizin çizgileri vardır. kimse diğerinin çizgisini geçmez, geçtiğinde uzun soluklu huzursuzluk çıkar evde. annem- babam ve ben diklik konusunda inanılmaz güçlü bir üçlemeyiz. babam ve annem yıllarca müdanasız ve asi olmayı öğrettiler ama özellikle babam bu konuda daima eğitti beni. güçlü bir insan olmanın ilk koşulunun; prensiplerimi doğru konumlandırmak ve hayatım konusunda sadece benim söz sahibi olmamla düz orantılı olduğunu öğütledi.
"savaşa bile girerken sadece kendine güveneceksin, yanındakine ya da arkandaki orduya değil. müdanan sadece kendine olmalı. " der babam.
bu yüzden okullada ciddi problemlerim vardı. asla anlamadığım, başkalarının dayattığı saçma kurallar bütününe ait bir rejim içerisinde en sevdiğim ders beden eğitimiydi çünkü "özgürdük." giydiğimiz ayakkabılar, saçlarımız, kıyafetlerimiz konusunda özgürdük ve seçimi bana kalan her şeyden aşırı zevk alırdım özellikle okulun koyduğu
" siyah kundura ayakkabı" kuralına rağmen, inatla okula aşık olduğu beyaz converseleri ile giden, kenara çekilse de asla terbiye olmayan dik bir çocuğun başka bir dersi sevmesi beklenemezdi. bakıyorumda ben hep kendi borumu öttürmüşüm zaten. :)
üniversiteye geçince bu durum tamamen alt üst oldu. sevdiğim ve istediğim bölüme kabul aldığım için, her dakikasından deli gibi zevk almaya başladım. üniversite- yüksek lisans ve doktora hayatımın everestini kaplayan bir süreci tanımlıyor benim için.
böyle bir dikliğe sahip olmamın yaradılışım dışındaki diğer sebebi ise; birbirinden çok zıt, fakat güçlü birer alfa olan 2 insanın çocuğu olmam. evde herkes kendi kurallarına göre yaşar. hepimizin çizgileri vardır. kimse diğerinin çizgisini geçmez, geçtiğinde uzun soluklu huzursuzluk çıkar evde. annem- babam ve ben diklik konusunda inanılmaz güçlü bir üçlemeyiz. babam ve annem yıllarca müdanasız ve asi olmayı öğrettiler ama özellikle babam bu konuda daima eğitti beni. güçlü bir insan olmanın ilk koşulunun; prensiplerimi doğru konumlandırmak ve hayatım konusunda sadece benim söz sahibi olmamla düz orantılı olduğunu öğütledi.
"savaşa bile girerken sadece kendine güveneceksin, yanındakine ya da arkandaki orduya değil. müdanan sadece kendine olmalı. " der babam.
bu yüzden okullada ciddi problemlerim vardı. asla anlamadığım, başkalarının dayattığı saçma kurallar bütününe ait bir rejim içerisinde en sevdiğim ders beden eğitimiydi çünkü "özgürdük." giydiğimiz ayakkabılar, saçlarımız, kıyafetlerimiz konusunda özgürdük ve seçimi bana kalan her şeyden aşırı zevk alırdım özellikle okulun koyduğu
" siyah kundura ayakkabı" kuralına rağmen, inatla okula aşık olduğu beyaz converseleri ile giden, kenara çekilse de asla terbiye olmayan dik bir çocuğun başka bir dersi sevmesi beklenemezdi. bakıyorumda ben hep kendi borumu öttürmüşüm zaten. :)
üniversiteye geçince bu durum tamamen alt üst oldu. sevdiğim ve istediğim bölüme kabul aldığım için, her dakikasından deli gibi zevk almaya başladım. üniversite- yüksek lisans ve doktora hayatımın everestini kaplayan bir süreci tanımlıyor benim için.
devamını gör...
244.
beden eğitimi demeyen erkek*
devamını gör...
245.
yöneylem.
devamını gör...
246.
eski voleybolcu olmamdan mütevellit beden eğitimi.
ha bir de türkçe ve mat da severdim
ha bir de türkçe ve mat da severdim
devamını gör...
247.
türkçe ve coğrafya
üstelik de hocalarından bağımsız olarak. zira birinin hocası okuduğum kitapları beğenmezdi *, diğeri de gestapodan farksızdı. peki bu benim aşkımı engeller mi? asla!
yaşasın uslu görünen dik kafalılık!
üstelik de hocalarından bağımsız olarak. zira birinin hocası okuduğum kitapları beğenmezdi *, diğeri de gestapodan farksızdı. peki bu benim aşkımı engeller mi? asla!
yaşasın uslu görünen dik kafalılık!
devamını gör...
248.
1)edebiyat, felsefe
2)tarih ve coğrafya olabilir belki
ve psikoloji dersini lisede görebilseydim en sevdiğim ders o olurdu galiba
2)tarih ve coğrafya olabilir belki
ve psikoloji dersini lisede görebilseydim en sevdiğim ders o olurdu galiba
devamını gör...
249.
milli güvenlik. gözümüzün(bkz: swh) ve zihnimizin açıldığı dersti. tatlı bir ciddiyet ile dersi anlatan, küçük espiriler yapan ama aynı zamanda disiplini sağlayabilen rütbeli ögretmenlerimizin olduğu güzel bir dersti. kaldırılması hiç iyi olmadı. bu dersi alamayan nesile çok üzülüyorum.
devamını gör...
250.
felsefe , fizik , matematik
devamını gör...
251.
içerik olarak biyoloji (labaratuvar derslerine hep heyacanla girmişimidir, devlet okulu olduğundan pek bir şey görmedik ama hiç olmamasindan iyidir. bu arada benim ortaokulda notlarım berbattı(bir çok sebebi vardı, sağlık, zorbalık , devlet okullarındaki öğretmenlerin boşvermişligi, ilkokul öğretmenimin berbat olmasi vs)
yani ingilizce matamatik falan 05 di (100 üzerinden ama fen bilgisi 90 larda idi (en düşük 70 lerde olmuştur) . hatta şu anı hala aklımda, laboratuvar çıkışı fen bilgisi
hocası kadın bana aferin demişti. hala unutmadım. zaten şu an okuduğum lisans bölümü de biyoloji
dinleme olarak tarih(hani böyle güzel tarihi olaylar/savaşlar /kişiler vs var ya işte bunu dinlemeyi yada televizyonda bu konudaki belgeselleri severim çok detaya girmediği sürece. yani öyle bir olay ki tarihi hem seviyorum hem nefret ediyorum . ilgimi çeken güzel konular olmalı aksi taktirde en sevmediğim ders ama mesela lisedeki tarih öğretmenimin dersine girmek için bir çok şey defa ederdim.
felsefede güzeldi ama tam olarak adam gibi bir felsefe dersi görmedim ona üzülüyorum (sırf bunun için ileride felsefe okuyacağım maddi durumum ve çalışma koşullarım el verirse)
fizik bize gösterilen şekli ile berbat ama üniversitede (bkz: serway fizik) ile temelden fiziğe bakınca ve size gerçek fizik anlatılınca aslında sevimli güzel bir ders. ama tabi çok ayrıntısına girmesseniz yoksa karadelik gibi bir şey ve saçı kalan çok az fizikçi var. (ama fizikçileri ve fizik hocaları güzeldir severim. kimyacılar sıkıntı, hocaları bile bir garip bu kimyacıların. valla ısınamadım hiç kimyaya)
ayrıca görsel sanatlarda güzeldi, keyifli saatlerdi.
edebiyat dersleri genel olarak sıkıcı (özellikle lanet dil bilgisi) geçsede bazı dersler güzeldi yine hakkını yiyemem.
yani ingilizce matamatik falan 05 di (100 üzerinden ama fen bilgisi 90 larda idi (en düşük 70 lerde olmuştur) . hatta şu anı hala aklımda, laboratuvar çıkışı fen bilgisi
hocası kadın bana aferin demişti. hala unutmadım. zaten şu an okuduğum lisans bölümü de biyoloji
dinleme olarak tarih(hani böyle güzel tarihi olaylar/savaşlar /kişiler vs var ya işte bunu dinlemeyi yada televizyonda bu konudaki belgeselleri severim çok detaya girmediği sürece. yani öyle bir olay ki tarihi hem seviyorum hem nefret ediyorum . ilgimi çeken güzel konular olmalı aksi taktirde en sevmediğim ders ama mesela lisedeki tarih öğretmenimin dersine girmek için bir çok şey defa ederdim.
felsefede güzeldi ama tam olarak adam gibi bir felsefe dersi görmedim ona üzülüyorum (sırf bunun için ileride felsefe okuyacağım maddi durumum ve çalışma koşullarım el verirse)
fizik bize gösterilen şekli ile berbat ama üniversitede (bkz: serway fizik) ile temelden fiziğe bakınca ve size gerçek fizik anlatılınca aslında sevimli güzel bir ders. ama tabi çok ayrıntısına girmesseniz yoksa karadelik gibi bir şey ve saçı kalan çok az fizikçi var. (ama fizikçileri ve fizik hocaları güzeldir severim. kimyacılar sıkıntı, hocaları bile bir garip bu kimyacıların. valla ısınamadım hiç kimyaya)
ayrıca görsel sanatlarda güzeldi, keyifli saatlerdi.
edebiyat dersleri genel olarak sıkıcı (özellikle lanet dil bilgisi) geçsede bazı dersler güzeldi yine hakkını yiyemem.
devamını gör...
252.
matematik genelde kimsenin sevmediği derstir ama ben çok severim..
devamını gör...
253.
matematik ve tarih.
devamını gör...
254.
5 yaşında başlayan meteoroloji merakım nedeniyle coğrafya.
sayısal sınıfta coğrafya sınavlarının hepsinden 100 alan tek öğrenciydim.
sayısal sınıfta coğrafya sınavlarının hepsinden 100 alan tek öğrenciydim.
devamını gör...
255.
matematik. anlamak haz veriyor.
devamını gör...
256.
ben her dersi sevip öğretmenlerinden dolayı soğudum hatta nefret ettiklerim bile var.
dersler benim hobim gibiydi. hem farklı alanlar hem de yeni bilgiler. zevklilerdi yani.
ilk yılda sayısal derslerin öğretmenleri berbattı özellikle fizik. en güzel bulduğum derslerdendi. ve allah'tan benden büyük kuzenlerimden bazıları sayısaldı ve ben onlardan öğrenerek ilerliyordum. öğretmene kalsa 50-60 alsam mutluluktan sevinç gözyaşları dökmeliydim. çünkü sınıf sayılarla değil rakamla cebelleşiyordu.
bu ara eğitim hayatım bozunca 50-70 benim için hep düşüktü. bazen 80-90 bile. kafanızda üstün zekalı olduğum oluşmasın lütfen. öyle olduğumu sanmamakla birlikte sevilen şeylere ilgi ve çaba gösterilmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
ve o bahsettiğim öğretmenler yüzünden bir ara ben de 60-80'e hasret kalmıştım. bu öğretmenler 11-12. sınıfta benim oluşturduğum temeli bile yıkmıştı.
kimyacı daha 4 işlemi yapamıyordu.
fizikçi dil anlatım dersinden farksız hep uzun uzadıya yazdırıp bize soru tiplerini gösteremiyordu. ve akademik dilde anlatıyor. cern deneyini bilir misiniz bilmem adam bunda görevliyken bizim okula ders vermeye gelmişti. ve beynimiz olmadığına inandırdı ona teşekkür ediyorum. çünkü adamı anlayamıyorduk. 8-10 netim 4-5' e düştü. adama sövdum mu evet. müdüre de sövdum. fizik dersinde kitap okuyordum veya soru çözüyordum çünkü vaktim değerliydi ve kusura bakmasın yani. saygısızlık olmasın diye bir dönem dinlemeye çalışmıştım ama ikincide ve ben hâlâ ilerleyemezken artık saygısızlık olabilirdi...
kaynak kitap ve youtube videoları sağ olsun yani. beni öğretmenlerden çok bunlar sınava hazırladı...
dersler benim hobim gibiydi. hem farklı alanlar hem de yeni bilgiler. zevklilerdi yani.
ilk yılda sayısal derslerin öğretmenleri berbattı özellikle fizik. en güzel bulduğum derslerdendi. ve allah'tan benden büyük kuzenlerimden bazıları sayısaldı ve ben onlardan öğrenerek ilerliyordum. öğretmene kalsa 50-60 alsam mutluluktan sevinç gözyaşları dökmeliydim. çünkü sınıf sayılarla değil rakamla cebelleşiyordu.
bu ara eğitim hayatım bozunca 50-70 benim için hep düşüktü. bazen 80-90 bile. kafanızda üstün zekalı olduğum oluşmasın lütfen. öyle olduğumu sanmamakla birlikte sevilen şeylere ilgi ve çaba gösterilmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
ve o bahsettiğim öğretmenler yüzünden bir ara ben de 60-80'e hasret kalmıştım. bu öğretmenler 11-12. sınıfta benim oluşturduğum temeli bile yıkmıştı.
kimyacı daha 4 işlemi yapamıyordu.
fizikçi dil anlatım dersinden farksız hep uzun uzadıya yazdırıp bize soru tiplerini gösteremiyordu. ve akademik dilde anlatıyor. cern deneyini bilir misiniz bilmem adam bunda görevliyken bizim okula ders vermeye gelmişti. ve beynimiz olmadığına inandırdı ona teşekkür ediyorum. çünkü adamı anlayamıyorduk. 8-10 netim 4-5' e düştü. adama sövdum mu evet. müdüre de sövdum. fizik dersinde kitap okuyordum veya soru çözüyordum çünkü vaktim değerliydi ve kusura bakmasın yani. saygısızlık olmasın diye bir dönem dinlemeye çalışmıştım ama ikincide ve ben hâlâ ilerleyemezken artık saygısızlık olabilirdi...
kaynak kitap ve youtube videoları sağ olsun yani. beni öğretmenlerden çok bunlar sınava hazırladı...
devamını gör...
257.
kimya
devamını gör...
258.
matematik.
devamını gör...
259.
çoğu dersi sevdiğim için karar vermesi zor. ama biyolojiyi kayıracağım sanırım. bu dersi berbat öğretmenlere rağmen sevmeye devam ettim. hiçbir şey beni soğutamadı. (başlarda coğrafya da beni çok mutlu ediyordu. ne zaman ki hoca sınıfı ikiye bölüp performans ödevi olarak dış ve iç kuvvetleri verip, özenli ve baya görsel kullandığım yaklaşık 38-43 sayfalık performans ödevime 85'i layık gördü o zamandır sevmiyorum. başak burcu olarak kağıt düzeninden, yazımdan vs. bahsetmeme gerek yok. eğri büğrü kesilen resimlerle düzensiz yapıştırılmış ve yazıda bile düzeni yakalayamamış çirkin yazılı kişiye 90-95 vermişti. ve yanlış hatırlamıyorsam 95 yani. kağıtları da kırışıktı. bu tamamen zoruma gitmiş, beni hem ondan hem de dersten soğutmuştu. yazım güzel ve hızlı yazdığım için diye sınıfta tahtaya hocanın notunu geçirende bendim. hakkımı yemeye utanmadın mı? anladım utanmadın. helal etmemekten utanmıyorum ben de.)
devamını gör...
260.
(bkz: biyoloji)
8 yaşındayken duvarımda bilim teknik dergisinin posteri asılıydı ve hayalim, büyüyünce ilk kopya koyun dolly’den yapmaktı.
ulan 8 yaşındaki vizyonumu bir daha hiç yakalayamadım.
neyse eve gidip bezelyeli pilav yapayım. *
8 yaşındayken duvarımda bilim teknik dergisinin posteri asılıydı ve hayalim, büyüyünce ilk kopya koyun dolly’den yapmaktı.
ulan 8 yaşındaki vizyonumu bir daha hiç yakalayamadım.
neyse eve gidip bezelyeli pilav yapayım. *
devamını gör...