zeki ile metin... çok özledim sizi. nerdeyse yetişkin boyutlara erişene dek bakmıştım onlara. evimiz 2. kattaydı sepetle bahçeye sarkıtırdım, akşam olunca sepeti geri sarkıtırdım onlarda binerdi. bir süre sonra çok büyüdükleri ve artık onlara evde bakamayacağımız gerekçesi ile bahçeli bir evi ve kümesi olan bir tanıdığa göndermemiz gerektiği söylendi ailem tarafından. o gece yediğimiz tavukların zeki ile metin olduklarını yıllar sonra öğrendim. yetişkin hayatıma vejeteryan olarak devam ediyorum. dediğim gibi, zeki ile metin... çok özledim sizi.
devamını gör...
benimkiler maldı suya atlayıp intihar ediyorlardı.
devamını gör...
hiç unutmam üç tane civciv almıştı annem ben ve ablalarıma bir süre sona benim civcive bişey oldu yem yemiyor hareket etmiyordu, anneannemler bizdeydi, gidip rahmetli nineme benim civcivim neden böyle diğerleri geziyo bu ölecek galiba dedim ninem de o hasta olmuş ver onu iyileştireyim dedi aldı civcivi penyesinden içeri koynuna soktu ben inanamadım ninemin göğüslerinin arasında havasızlıktan ölecek sandım, bir gün öyle gezdirdi civcivi ve gerçekten sıcak ortam hayvana çok iyi gelmişti, ertesi gün civcivim daha normaldi gezip yem yiyordu. köy yaşamının insana kattıklarına bir örnek, okuma yazma bilmeyen kadından veteriner performansı almak gibi mesela. nur içinde yat canım ninem, rabbim de seni koruyup muhafaza etsin.
devamını gör...
annelik kontenjanından ben.
oğlumun küçüktü 2 ördek aldık ona. koca bir balkonu onlara tahsis ettim. leğen falan koyduk yüzsünler diye. iki ay canım çıktı. o nasıl bir metabolizma öyle. sonra köye yolculadık.
yıllar sonra ördeklerin halini unutunca, kızım civciv istedi. ona da bir balkon tahsis ettik. iki üç ay sonra, bir sabah namazı vakti, korku filmi fragmanı gibi bir ses duyunca, onun bir horoz olduğunu anladık ve köye yolculadık.
artık fikrim, evde hayvan olmaz olamaz.
uğur böceği, kelebek falan anca.
geçerken uğrasınlar kafi.
devamını gör...
bende 4 tane vardı. pazardan en ucuzlarından alıvermişlerdi fazla yaşamaz diye. en yakın arkadaşımla beraber hurda karton ve tahtalardan kümes yapmıştık bizim evin damında. ikimiz birlikte baya iyi baktık. büyüdüler, ibikleri çıkmaya başlamıştı. yağan ilk sonbahar yağmuru kartonları yumuşatınca kedi dalmış kümese. sabah hiç biri yoktu. üzülmüştük ama doğanın kanunu da buydu. hayat devam etmeliydi ve etti de.
devamını gör...
doğum günümde almıştı valide hanım tezgahta satıyolardı öyle aldık eve geldik bi ay sonra 3 öğün yemek yemeye başladı yemeğine para dayanmıyodu yemeği için okulu bırakıp çalışmaya başlayacaktım bi ara o da yetmezmiş gibi lavuğun boku resmen motor yağı gibi kokuyodu yazarken bile geldi burnuma kokusu bi de mal gibi bağırıyodu sürekli..
devamını gör...
muhtemelen küçük yaşta ölümle tanışmış yazarlardır
edi ve büdü isimlerini verdiğim iki civcivime cenaze töreni düzenleyip gömmüş mezarlarına mezar taşı bile yapmıştım...
devamını gör...
..
devamını gör...
benim de vardı annem depresyondan çıkayım diye almıştı ortaokuldayken. besledik büyüttük, yazın yazlıkta bahçeye kulübe yaptık. benim civcivlerin hepsini gece tilki yemiş, sadece tüyleri vardı sabah kalktığımda.
devamını gör...
lan bu konuyu kim açtı buraya. hayat felsefelerimden biriyle direkt alakalı bir konu. hassasım. anlatayım.

yaş 12. konum evin bahçesi. cücüklerim* var. deli besliyorum. sevgi bağı değil. satmayı düşünüyorum. evet 12 yaşındayken para düşünüyordum. neyse. mahallede bir eleman var benden 3 yaş büyüktür. hafif belalı bir tip okula falan gitmez. sürekli karakola düşmeli. kollara rütbeleri* çiziktirmiş. bizim bahçeye dadanıyor, hayvan sevesi tuttu herhalde elemanın. bir geliyor iki geliyor cücüklerimi seviyor falan. ama biraz sert seviyor. kafasına vurmalı falan. küçüğüz ses çıkartamıyoruz. neyse bu günlerin ardından yine bahçeye geliyor. benim cücükler atarlı. biri artık bir gaga darbesi atıyor. elemanda karşılık olarak benim yavruya tekme atıyor. lan küçücük hayvan bir sıkımlık canı var zaten tekme atmak ne. arif'in ''jurasik parka çevirdiniz lan'' tekmesinin aynısı. artık benim kayışın koptuğu noktaya gelmiş oluyoruz. bir minik göz kararması ve saldırı gerçekleşiyor. eleman kas gücü olarak benden çok çok üstün olmasına rağmen boğuşma 4-5 dakika kadar sürüyor. zaten bayılana kadar pes etmem huyumdur. bizimkiler gelene kadar sağlam bir dayak yiyorum ama damage vermeden ayrılmıyorum sahadan. kavga bitince kalan enerjimi elamanın evini taşlamak ve annesinin yüzüne küfürler ederek geçiriyorum. olay yaklaşık bir saat kadar sürüyor. saatlerce ağlıyorum yediğim dayağın üstüne ama hayatım boyunca kullanacağım bir tecrübe kazanıyorum. elaman bana dayak attığı halde benim bahçeme asla girmiyor yönünü bile dönmüyor yıllar yılı. asla konuşmuyor. dünyanın en salça herifi yanıma yaklaşmıyor.

özetle karşındaki insan sana üstün gelse bile eninde sonunda bir zarar göreceğini biliyorsa sana bulaşmaktan vazgeçiyor. bunu hissettirseniz yeterli. bir kişi bana zarar verecekse az yada çok zarar görecek bu kesin. biliyor ki pes etmeyeceğim. hayatımın bir çok noktasında fiziksel ve psikolojik olarak kullandım bu anıyı. başarılı. tavsiyedir.
devamını gör...
bir nevi travmalarımı canlandıran başlık. küçükken iki tane civciv besliyorduk. biri sarı biri de siyahtı. çok severdim ikisini de, hatta beraber uyumak istediğim için ağladığım da olmuştur. çocukluk arkadaşımın bahçeli evleri vardı, kapalı balkonumuzda beslediğimiz civcivlerimizi onlara verdik, kim bunu niye önerdi hatırlamıyorum. bu arkadaşlar da kutunun içindeki civcivleri bahçeye bırakmışlar kendi civcivleri ile beraber. hava alsınlar diye. evet. sonra kedinin biri gelip yemiş onları. sabah kalktığımda bazen seslerini duyuyorum sanardım, öyle travmatik bir olay benim için.
devamını gör...
komşumuzun kümesine bıraktığımızda peşimden koşarak gelirdi. aramızda güzel bir bağ vardı sarı civcivimle. tavuk olduktan sonra allah bilir kimin tabağına yemek oldu. umarım benimkine değildir. *
devamını gör...
ben besledim, sonra kedi kaptı.hayattaki ilk kaybımdı.
devamını gör...
ördek yavrusu ucundan kıyısından bir yerinden falan civciv sayılabilirse benim de dahil olduğum başlık.*

iki küçük ördek yavrum vardı. peşimde ördeklerle terasta dolanırdım kjkgjffhhchg.
bir ara biri elimdeki cipsi kapıp kaçmıştı. sonra cipsi ne yaptı bilmiyorum.

taşınırken bu iki şerefsizi aydın müzesine vermiştik. orada da ördekler vardı ve tahmin edebileceğiniz üzere onlar tarafından da kovalandım.* ördekler üzerinde tuhaf etkilerim var sanırım. swh.
elimdeki simit için kovalamıştı onlar da jkjkgjffhhchg.

ördekler kaç yıl yaşıyor bilmiyorum ama umarım simitli çocukları kovalayarak geçirdikleri güzel birer ömürleri olmuştur.*
devamını gör...
çocukken beslemiştim. aldığım fiyatı bile dün gibi hatırlıyorum nedense. 1.5 ytl ye civciv alıyorduk.
devamını gör...
evde hiciv beslemiş yazarlar diye okudum iyi mi?
(bkz: hiciv beslemek)
devamını gör...
uf civciv ne ki ördek, tavşan, tavuk, kuzu hepsini evde biricik anneannem sayesinde bakma şansım oldu şu anda bir sürü kedim ve köpeğim var. ne mutlu hayvan sevgisiyle yetiştirilen çocuklara!
devamını gör...
sözlüğün bana garezi var bu gece anlaşıldı, hayır niye hatırlatıyorsunuz bana rahmetli şaziye'yi ha?!

şaziye, civcivim efet. çok tatlış bi şeydi efenim ama maalesef elim bir kaza sonucu şu fani dünyadan erkenden göçüp gitti. aah ah şaziye, nurlar içinde yat benim tatlı, pembe küçüğüm.

evet, pembe. efenim hatırlar mısınız eskiden boyalı civcivler vardı; artık ne yapıyorlardı gariplere de o renklere bulanıyorlardı bilmiyorum ama, pazarda babacığımla gezerken o pembiş şeyi görmüş ve "istiyorum, al bağa al al al" diyerek babamın beynini yemiştim. kendimi yerlere atarak parçaladığım o ağlama krizinin ardından "tamam sus kızım tamam alıyorum lanet olsun!" diyerek şaziye'yi bana almıştı. canım şaziye'm, ona bu ismi annemle beraber vermiştik.

gözüm gibi baktım şaziye'ye; ona, içini pamuklarla doldurduğum küçük bir sepetten yatak bile yapmıştım. tanrım o kadar alışmıştı ki bana, her yere peşimden geliyordu. evin içinde civciv boku temizlemekten artık kriz geçirmek üzere olan annem "morticia, dedenlerin bahçesine götürelim de oraya salalım, oraya gittikçe bakarsın ha?" diyerek beni şaziye'yi evden çıkarmak konusunda ikna etmeye çalışıyordu. nihayetinde direnemedim ve ikna olmuştum.

o gün dedemlere ziyarete şaziye'yle birlikte gittik. anneannem'in müstakil evinin bahçesinde minik bir kümesi ve iki üç tavuğu vardı zaten. düşündüm ki onlarla, kendi cinsi arasında daha mutlu olabilirdi şaziye. tanrım, onu alışması için bahçeye çıkardım, her yeri gezdirdim. dedem de bahçenin bir köşesine enginar ekmiş ve onlara bakıyordu. şaziye koştura koştura enginarların arasına girdi ve gözden kayboldu. onu aradım, bulamadım. ancak nasıl olsa ortaya çıkacaktır diye de rahattım.

neyse efenim, dedem enginarları arasında biraz daha bakımlarını yaparak, yapraklarına fısfıslar sıkarak gezindi ve yanıma gelerek "morticia, terliğimin altına bir şey yapıştı kızım, eğilemedim. şunu bi sopayla kazıyıversene" dedi. herhalde bir meyve çürüğüne filan basmıştı.

dedem ayağını kaldırıp terliğinin altını bana doğrulttu ki ne göreyim... allah belanı vermesin dede, şaziye'yi yapıştırmışsın tabanına. off... aklıma geldi bak yine lanet olsun. zavallı şaziye. bastığın yere bi baksaydın bi dede be!

ay gidiyorum bu başlıktan! travmamı şey ettiniz öf.
devamını gör...
evde kuluçka makinası yapıp civciv bile çıkardım 2014 te.
devamını gör...
o zevke erişemedim. eve kaplumbağa girdi,tüm balık türleri girdi ama civciv girmedi. gerçekten civciv istiyorum şuan hem de şimdi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"evde civciv beslemiş normal sözlük yazarları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim