farah zeynep abdullah

çok farklı çok tatlı çok becerikli bir kadın

muhteşem kapak. çok güzel çakmış

duruşu güzelliği ve oyunculuğuyla zaten tebrik edilmesi gereken biriydi, artık daha çok öyle biri.

yılmaz güney denilen kıro magandanın kürtçü-bölücü ailesine ve avanelerine müthiş bir kapak yapmıştır. farah zeynep abdullah, duruşu, güzelliği ve her yönüyle takdir edilmesi gereken ender bir sanatçıdır. tebrik ederim..

yılmaz güney'in neyi temsil ettiği, türk sineması için artı yönleri, özel ve sosyal hayatındaki eksi yönleri pek tartışmaya açık değil açıkçası.

iyi bir yönetmen, senarist ve oyuncu olduğu net. ama bir hakim öldürdüğü, şiddet içerikli birliktelikler yaşadığı ve bölücü ve ayrıştırıcı propagandalar yaptığı da net!

bu kadın da bu gerçekler üzerine bir yorum yapmıştı geçtiğimiz günlerde. yani gerçekleri dile getirdiği için hakkında dava açılacak olması aşırı saçma olur. bu saçmalığa aşırı iyi bir tepki vermiş neticede.

manası çok derin...

(bkz: saksıya fesleğen gibi oturtmak)

edit: şu cinayet olayını anlatalım da sağa sola sallamadan önce üç beş bir şey öğrenirler belki.

öncelikle yılmaz güney, cinayet gecesinde niye silah taşıyordu bir fikriniz var mı? eminim yoktur. ben söyleyeyim. film çekimi için o bölgedeler ve yılmaz güney de filmde kullanacağı silahı test ediyor, montajda sesi beğenmemiş. evet evet halka açık bir alanda oluyor bu. öldürülen savcı da şikayet üzerine orada yılmaz güney ile konuşmaya geliyor zaten. eşine bir sarkıntılık etme ya da sarhoşluk durumu yok yani. kaldı ki eşine bir sarkıntılık olsa, sözde namus davasına çekip vursa niye mahkemede inkar etsin değil mi? ya da neden suçu akrabasının üstlenmesini istesin? açın okuyun biraz. cinayetten sonra kim ben vurdum diye ifade verip suçu üstlenmeye çalışmış? savcının ailesinin, gerçek tanıkların ifadeleri her yerde var. he yılmaz güney'in yakınlarının ben olayı görmedim yanında değildim gibi yalan ifadelerinden bahsetmiyorum. zaten hapisten kaçan da kendisi değil değil mi?

eşinin kafasına bardak koyup, gerçek silahla ateş eden de kendisi değil değil mi? eşi nebahat çehre'ye sürekli şiddet uygulayan da o değil? hatta araçla ezmeye çalıştığı da yalan! hepsi yalan tabi bunların! ya da dur belki eşi hakaret etmiştir de cezalandırmak için arabayı üzerine sürmüştür, olabilir yani. eşine biri laf attı diye öldürdüğü yalanına inanmak kolay sonuçta.

bir şey doğru ya da yanlıştır. iyi ya da kötü. olayları ve kişileri doğru değerlendirin! müthiş bir senarist ve yönetmen kendisi. ama bu, onu normal hayatta suçsuz günahsız yapmaz! yılmaz güney'i eleştirmenim faşizanlıkla ilgisi yok. herkesi faşizanlıkla eleştirmenin malum parti kafasından da hiçbir farkı yok!

yüce gönüllü türkiye cumhuriyeti adaleti sivas katliamı davasını zaman aşımından düşürdü. sanıklar masum birer vatandaş olarak aramızda dolaşacak. eh bunun konuşulmaması gerek? ne yapalım? fza gibi gerekmez bir karıya yılmaz güney konusunu debert, bizim ırkçı faşist tosuncuklar peşinden gelir elbet, bu arada sivas aktüel olmaktan çıkar, üç beş kişinin ağzında kalır demişlerdir. bir de dizide başrol vermişlerdir çapsız karıya.
bizim faşist tosuncuklara da ağızlarındaki salyalarını akıtmak için doğan fırsatı kaçırır mı? hemen koro halinde ulumaya başladılar.
olm güney, yanındaki kadına tasallut eden faşist bir herifi vurdu. siz yanınızdaki kadının götüne biri parmak atsa, atan herife "bir de gel önden vur mu" diyorsunuz?
üstelik olayın üstünden 50 yıl geçmiş. zaman aşımı iki kere geçmiş. fail ölmüş. bu ne kin? sabahattin ali'yi öldürdüğünüz gibi yılmaz güney'i öldüremediğiniz için mi bu hırsınız?
fza yılmaz güney'in burnunu sildiği mendilin içindekilerdir. sizler de kıçını sildiği tuvalet kağıdının içindekiler.

gündemdeki patirtidan bağımsız ben bu kadının geçimsiz, aksi, bokuyla bile kavga eden, kimse tarafından sevilmeyen biri oldugunu düşünüyorum. acaba benim gibi düşünen var mıdır?
neyse, ben pek yanilmam. kesin öyledir.

(bkz: komünizmle mücadele dernekleri)

1989 istanbul doğumlu aktris.
st. michel fransız lisesi ve kent üniversitesi ( ingiltere) fransızca ve drama bölümü mezunudur.
baba tarafından ırak kökenli osmanlı tebaasındandır.

ekşi sözlük'e konuk olduğunda "sadece gözlerin değil kompile güzelsin" minvalinde bir entry girerek güldürmüşlüğüm olan kadın. farah'ı güldürmeyen de yani... xbfbx tamam geyiği bırakırsak bildiğim kadarıyla evlidir mutlu olsundur.

meşhur olmayı kafasına takmış (ama öyle böyle değil tarih boyu unutulmayacak bir kalıcılıkta meşhur olup adını tarihe yazdırmaya yeminli) bir arap ne yapmış ve bunu nasıl başarmış biliyor musunuz.. gitmiş zemzem kuyusuna işemiş..!
adı, sanı, tarihi belli.. işedikten sonra başına ne gelmiş, ne yapmışlar bilmiyorum.. şimdi içinizde zemzem içenlerden kızıp tiksinenler olacak, kızmasınlar olay bin yıl öncesinde olmuş, keza 'yani bu da aktarmaya değer bir bilgi mi, şöhret ve tarihe yazılmak bu mudur' diyenleri de duyuyorum merak etmeyin. kardeşim arabın aklı da öyle çalışıyormuş ne diyebiliriz..
fza'da arap asıllıymış bilmiyordum, yılmaz güney hakkında da nadide fikir sahibiymiş miş de..
öylesine geldi aklıma işte..

bihter (film) filmindeki oyunculuğu ile kızılcık şerbeti'ndeki konuk oyunculuğu, bana küçük şımarık bir kız çocuğunu andıran oyuncu. öyle bir performans sergiliyor ki sanki birden kahkaha atıp "ben burada eğleniyorum siz de oturmuş beni izliyorsunuz." der gibi...

"bizim için şampiyon" filminde rolünün hakkını veren oyuncu.

fakat fikret kuşkan abi'yi ayrı tutarım; o başka.

aklıma gelmişken; bir ara bizim için şampiyon'u da yorumlamayı düşünüyorum. bana "babam ve oğlum"'un yapamadığını "ayla" ile beraber yapabilmiş bir filmdi.

eğitim hayatını çok ciddiye aldığım bir hanımefendi değil. keza yabancı vatandaş olduğu için, fransız lisesine gitmesi çok normal çünkü o okulların öncelikli var olma sebebi, ülkede ki kendi vatandaşlarına ve diğer yabancı uyruklu nüfusa eğitim vermek. zaten ülkede oturum hakkı olan bütün yabancı vatandaşlarımız, cocuklarını kendi topluluklarının okullarına gönderiyor. ( alman lisesi, italyan lisesi, fransız lisesi, avusturya ticaret lisesi, robert college vb.) yani, yabancı kökenli olması, liseye kabulü için gayet yeterli bir sebep. ayrıca ingiltereye kabul almış olması da, yine yabancı vatandaş olmasıyla alakalı bana kalırsa. türkiye'de yaşayan yabancı vatandaşların yüksek öğrenim için yurt dışına kabulü kolay oluyor.

bu sebeple ballandıra ballandıra başlık açan arkadaşa söylemek zorundayım, bunlar başarı değil. en azından türkiye bazında başarı değil. başarı olabilmesi için, yabancı uyruklu vatandaş olmadan bunları başarması gerekirdi çünkü maalesef eğitim sistemimiz kendi öğrencilerimizin önünü fazlasıyla kapatıyor ve istesende yurt dışına ekonomik ve eğitimsel sebeplerden ötürü kolaylıkla kabul alamıyorsun. üniversite öncesi eğitiminin fransız lisesi olması ve aile kökeni bu konuda avantaj. emin ol, ingiltereye kabul almasaydı; fransa'da herhangi bir okul banko kabüldü.

ırkçı bir insan asla değilim. öyle anlaşılmasın, sadece birinin avantajlarını göz ardı ederek, onu herkese karşı pohpohlamayı sevmiyorum ve adil bulmuyorum. onun hayat standartlarına bu ülkede ki her öğrenci sahip olsa, herkes o eğitimle avrupa'da iyi -kötü bir üniversiteye yerleşir. türkiye'de yabancı uyruklu vatandaş olmak özellikle eğitim için bir lüks konumunda. bakın boğaziçi üniversitesi dahil olmak üzere, bir çok köklü üniversite çoğunlukla yabancı uyruklu vatandaşlara eğitim veriyor. şu dönemde bu oran hayli artmış durumda. yani yineliyorum " eğitimi, başarısı değil. sadece şansı."


mesleki açıdan; kendisini oyuncu olarak sevmiyorum, izlemiyorumda. bana biraz fazla kibirli geliyor nedense. bu bir ön yargı değil, aksine kendisinden aldığım his bu. hislerime sözlü iletişimde çok güvenirim. bu yüzden o hissim, izlediği karakterle sempati kurmamı engelliyor. nedense, çok sık ekranda yer almıyor. 3-5 yılda bir, bir dizide oynuyor sonra kayboluyor. mesleğini oyunculuk olarak seçen biri için aslında çok garip bir durum. neyse, tüm hayalleri gerçek olsun diyelim. :)

ceren yılmaz aka sihirbazbayan

öyle bir geçer zaman ki dizisindeki, ayla rolü dışında pek beğenmediğim oyuncu.

biyografi filmlerinin aranan ismi. ünlülerin dublörü gibi. başrol oynayan dublör.
oyunculuğu iyi, çıkışları daha iyi. yılmaz güney için dedikleri harfiyen doğru.

şöyle güzel ve ince dokunuşlar çok hoşuma gidiyor : link

yine depreşmiş yılmaz güney aşkınız. yok kralmış da yok devrimciymiş de. ya hadi görüşünü falanını filanını geçtim bu adam katil, bu adam ruh hastası. işini iyi yapan bir sanatçı olması bir adamın kötü olmayacağı anlamına gelmiyor. ki bana göre bir adam apo sevdalısıysa ya da katilse iyi bir sanatçı olması onu benim gözümde o.ç.'likten düşürmez.

bir de görüyorum ki bazı insanlarda gerçekten utanma duygusu yok. katil bir adamı değil onlarca yüzlerce kişi önünde özlemle anmayı, kendi kendime konuşurken ağzıma almaya bile utanırım.

son olarak ; türkü söyleyen , çay içen , cebinde nazım hikmet taşıyan adamdan zarar gelmez

bu kadın nedense bana çok samimi ve güzel geliyor.
ses tonu da harika.
gerçi ben bana ait olmayan güzele güzel demem ama bu bana ait olamayacak kadar uzakta.iltifat edebilirim.