filtre kahve

size kıyak geçeceyim. 1 lt filtre kahvenizin içine 1 tatlı kaşığı hindistan cevizi yağı atın. verimi baya bi katlayacaktır. beynin ilacı yağdır. yağ ile çalışır. deneyiniz.

sıcak çikolata varken esamesi bile okunmayacak üründür.

öyle bir devirdeyiz ki insanlar kendi iradeleriyle bok içiyor ve kimse bunu yadırgamıyor sorgulamıyor..

kız kardeşimin müptelası olduğu bunu nasıl içiyorlar ya dediğim kahve türü.

sade türk kahvesinin dışında içtiğim tek kahve. beni kendime getiriyor. *

en rafine zevklerimden. farklı aromalar denemek kadar keyifli çok az şey var. bağımlısıyım.

kopi luwak varken bunu içen de yani...

(bkz: overrated)

içtiğim için fakir demişti bir arkadaşım. pardon da sen gingerbread frappuccino duble shot cream vs. işte her ne pohsa* içince zengin değil midesiz oluyorsun.

şu anda içtiğimdir.

starbucks, tchibo ve jacobs'un yeni serisininkileri denedim. hala içlerinde en keyif aldığım ne yazık ki starbucks'ın çekirdeğidir.

el değirmenim var, demlemeden hemen önce ihtiyacım kadar öğütüyorum. kendi deneyimlerimle bana en uygun ölçüyü de hala bulabilmiş değilim...

denemeye devam, kendi keşfimi gerçekleştirdiğimde hatırlarsam editleyeceğim.*

250 gr'ı 50-60 lira gibi bir fiyata satılan kahve.

yaklaşık 10 gr'dan 1 bardak çıkıyor desek, 1 kupası 2-3 lira oluyor.
(sütlü yaparsan 5-6 lira olur)
dışarıda aynı kahveye 50 lira veriyorsun.
hadi özel kahveleri anlarım da bazı mekanlar direkt frenç presi getiriyor önüne.
maliyet 3 lira fiyat 50 lira.

kahve hastası değilim, kahve gurmesi de değilim. fakat kahveyi seviyorum.
makinem var, bana yetiyor.
1 tane de moka pot aldım mı tamamdır.

öf yerin dibine batasıcadır.

eskiden tek derdim kahve içmekti buna bulaştığımdan beri kahvenin iyisinden de anlamak zorundayım. en iyi hangi makinede, hangi aparatla, hangi sıcaklıkta, hangi sürede... "4 dakika diyorlar ama ben ancak 6 dakikada aromasını alabiliyorum bebişim". kağıdı var, frenç presi var... çok çok kalabalık ya. gereksiz bir yorgunluk. benim derdim kahve içmek arkadaşım ya. parayı sonradan bulmuş yazılımcı gibi instagram'a kahveli reels atacağım neredeyse, böyle çadırımın önündeyim manuel bir zımbırtıyla kahve öğütüyorum, o sırada güneş doğmakta ve ufka bakıyorum. vsco'ya kahve fotosu yükleyeceğim az kaldı bak şuramda.

bas nescafe classic zift edition'ı geç ya. ben niye millete kahveden anladığımı ispat etmek zorundayım lan?

kahveden anlayan biri olarak icerken iyi mi değil mi hemen anladığımdir. bazılarında aromatik tatlar gelir ama herkes anlayamaz tabii.

anladığım kadarıyla "gerçek kahve fanlarının" sevdiği şey bu.

benim gibi kahveyi sütlü vesair içen insanlara leş geliyor bu
çamur gibi yau, hani bi' şeyi sevmek için ekstra çaba harcarsın ya
filtre kahve için bunu çok denedim ama her içtiğimde yarım bırakıyorum, ağzımın tadı kaçıyor.

çaycıyız biz galiba
çaydan devam.

kokusu güzel.

sevmem. türk kahvesinin kokusunu hiçbir şey tutmaz. tabi bana içmesi acı geliyor (şeker kullanmam). bu sebeple adıyaman dibek içerim.

üniversitenin içerisine coffy açıldı. artık ben de derslere girmeden önce gidiyorum, büyük boy filtre kahvemi alıyorum*. daha mezun olmadan kendimi beyaz yakalı gibi hissettim ve hiç hoşuma gitmedi.

kamera arkasında sıçacak uygun ağaç dibi arayan karavancı influencer'lerin, kamera önünde manzaralı yerde artistik demleme yaparak meşhur ettiği kahve. içenin kendisine saygısı yoktur.

bir çok farklı çekirdek denedim ama her içişimde ağzımda izmarit tadı gibi bir tat bırakıyor. en sağlıklı kahve olmasına rağmen hiç sevmiyorum.