81.
son teknolojiyle donatılmış gemiler, yeni bilimsel ekipmanlar ve insansız su altı araçlarına rağmen okyanus diplarinin %80'inden fazlası henüz haritalanamamış. hatta yaklaşık bir milyondan fazla deniz canlısının keşfedilmeyi beklediği tahmin ediliyor.
devamını gör...
82.
2. dünya savaşı sırasında avrupa da bazı ülkelerde , ağzındaki dişleri 6 dan az olan askerler çürüğe ayrılıp askerden geri gönderilmekteydi, ancak sonradan bazı askerlerin evlerine dönmek için kasıtlı olarak tüfek dipçiği ile kendi dişlerini kırması üzerine bunun yerine takma dişleri yaptırılıp cepheye geri gönderilmesi uygulamasına gidildiği söylenir.
devamını gör...
83.
84.
sağ yumruğunuzu 90 saniye sıkarsanız bu işlem hafıza oluşumunuza yardımcı oluyormuş. sol elinize aynı işlemi uygularsanız ise bu da hatırlamayı kolaylaştırıyormuş.
-yormuş diyorum çünkü hiç denemedim. deneyenler bana yazabilir edit yaparım alta.
kaynak: tık tık
-yormuş diyorum çünkü hiç denemedim. deneyenler bana yazabilir edit yaparım alta.
kaynak: tık tık
devamını gör...
85.
güneş'in atomları tamamen sıkışırsa güneş bir portakal boyutuna kadar küçülebilir. ama sonrası ne olur bilmiyorum!
güneş süpernovalık bir yıldız olmamakla birlikte portakal boyutuna küçülürse bir nova olur da o nova süper mi hiper mi orası muamma!
güneş süpernovalık bir yıldız olmamakla birlikte portakal boyutuna küçülürse bir nova olur da o nova süper mi hiper mi orası muamma!
devamını gör...
86.
bay bay kemal “kuzeniyle” evli.
devamını gör...
87.
sözlükte bir yazarın profil fotoğrafının üstüne 2 kez hızlı şekilde tıklayıp mause sabit tutunca , o yazarın sizin nickinizle ilgili girdiği veya sildiği tüm tanımlar sıralanıyor. kaçırdığım bütün tanımları bu sayede buluyorum.
devamını gör...
88.
"bokunu çıkarma" deyişi, nasreddin hocanın bir fıkrasından geliyormuş, bunu öğrendim geçen gün.
hoca bir şeyler yapıp tepside satıyormuş (ne sattığını unuttum). hoca da sattığı ürün bol gözüksün diye alta tezek koyarak şişirmiş tepsiyi.
gelen müşteriler sattığı şeyi elleriyle yoklamaya başladıklarında "yapmayın, bokunu çıkarırsınız" demiş.
ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilmiyorum. anlatan arkadaş öğretmendi. yalan söylemiş bile olabilir ama bana ilginç bir bilgi olarak geldi. benim ufkum açıldı, sizin de açılsın.
hoca bir şeyler yapıp tepside satıyormuş (ne sattığını unuttum). hoca da sattığı ürün bol gözüksün diye alta tezek koyarak şişirmiş tepsiyi.
gelen müşteriler sattığı şeyi elleriyle yoklamaya başladıklarında "yapmayın, bokunu çıkarırsınız" demiş.
ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilmiyorum. anlatan arkadaş öğretmendi. yalan söylemiş bile olabilir ama bana ilginç bir bilgi olarak geldi. benim ufkum açıldı, sizin de açılsın.
devamını gör...
89.
okan bayülgen, tefsir alimi elmalılı hamdi yazır'ın torunudur.
devamını gör...
90.
ingilizce swims kelimesini baş aşağı çevirince yine swims olur. batmıyor yani. her koşulda yüzüyor. hahahahahs.
devamını gör...
91.
devamını gör...
92.
93.
kadın futbolunda maçtan sonra forma degistirmek yasak. boşuna beklemeyin yani.
devamını gör...
94.
- dünyanın en yüksek dağı ile en derin okyanusu arasındaki mesafe dünya yüzeyinin kalınlığının sadece 5.000'de 1'ikadardır. bu yüzden güzel dünyamız bir bowling topu kadar gıcırdır.
bir de bonus;
- çin'de hava o kadar kirlidir ki çin seddi uzaydan görünemez ama o görünür.
bir de bonus;
- çin'de hava o kadar kirlidir ki çin seddi uzaydan görünemez ama o görünür.
devamını gör...
95.
akıllı telefon, dizüstü bilgisayar, elektrikli araçlar vs gibi bir çok teknoloji ürününde kullanılan kobalt madeni için binlerce çocuk madenci çalıştırılıyor, şu an bu tanımı okurken kullandığın telefonun bataryasında çocukluğunu yaşayamamış hatta hayatını yaşayamamış bir çocuğun emeği var, teknolojik ürünler çoğu zaman bir gereksinim ancak, bir üst model telefon almak için kuyruğa girdiğinde bu bilgi aklında bulunsun.
devamını gör...
96.
her cep telefonunun yapımında çok az bir miktar altın kullanılırmış. tuşlulardan akıllı telefonlara geçiş dönemi başlayınca, herkes eski tuşlu telefonlarını çöpe atmaya başlamış ve japonya'da bir kişi bu telefonlardan yüzbinlercesini yok pahasına toplayıp, altını ayrıştırmış ve 1 milyon usd para kazanmış.
devamını gör...
97.
98.
99.
ispanya'da yaşayan bir sanatçı olan alicia martin, kullanılmayan binlerce kitabı pencerelerden dökülen çalkantılı kulelere dönüştürüyor. adeta pencereden başlayıp aşağıdaki caddede biten bir kitap kasırgası gibi tarif edilebilir.
yaklaşık 5000 kitaptan oluşan bu şelale, madrid'deki casa de america'dan 'akar'. dışarıdaki muazzam büyüklüğü açıkça insanları görmek istemeye çekmiştir. kitapların ağır ağırlığını desteklemek için her heykelin içinde özel bir metal çerçeve bulunur. kurulumu güvenli ve sağlam hale getirirler ancak kitapların sayfaları gevşek kalır ve rüzgarda hışırdamaya başlar.
yaklaşık 5000 kitaptan oluşan bu şelale, madrid'deki casa de america'dan 'akar'. dışarıdaki muazzam büyüklüğü açıkça insanları görmek istemeye çekmiştir. kitapların ağır ağırlığını desteklemek için her heykelin içinde özel bir metal çerçeve bulunur. kurulumu güvenli ve sağlam hale getirirler ancak kitapların sayfaları gevşek kalır ve rüzgarda hışırdamaya başlar.
devamını gör...
100.
milli şair `mehmet akif ersoy` ile `neyzen tevfik`'in dost olduğunu biliyor musunuz? akif, "hayatımın iki tatlı belası ile aynı gün tanıştım, biri neyzen, biri zevcem" demiş. bu iki dostun dostluğu toplumsal bir merhem, aynı yol üzere yoldaş kılması değil de nedir? bu iki dost gibi olmak varken, tarafeyn olmanın manasızlığı topluma küflü bir maya olur. bu maya da nefesleri kötü eder.
1998 nobel edebiyat ödülü sahibi `jose saramago`'nun yazarken sadece virgül ve nokta kullandığını, bununla beraber editörlük desteğine gerek görmeyip kitaplarının tümünün bu şekilde yayınlandığını biliyor musunuz? muhtemelen biliyorsunuz ve size bildiğiniz bir şey daha söyleyeyim; ülkemizde böylesi nadide ve olağanüstü devrim niteliğinde olan bir yazarı, virgül ve nokta dışında imla fakiri olduğu için yayınevleri kitap taslağını okumaz, taslağı da çöpe atarlar. ünlem ve soru işaretleri olmayan bu yazarı okuyun, okutun.
modern iran edebiyatının yapıtaşlarından olan `sadık hidayet`'in yoğunlaştırılmış acı ile öykülerini kaleme aldığı ve kafkavari bir üslûp ile yazdığını, yazım hikâyesinin bir otel odasında "intihar" ile sonlandığını biliyor musunuz? bazı iranlı edebiyat tarihçileri, yazarın kafka'dan daha iyi olmadığı için intihar ettiğinin altını çizer. iran demiş iken: kitaplari iran'da yasaklı, şah karşıtlığı sadece politik anlamda değil dini anlamda da kendine yer bulur. hint seyahatleri ile veganlık üzerine kaleme aldığı kitabı okuduktan sonra bir süre et yemeyi kesiyor, kaz tüyü yastığı bir kenara atıyor ve deri mamulü kullanmıyorsunuz. sonrasında unutuyorsunuz tabii. ama `kör baykuş` unutulup gitmiyor, zihniniz satırları emiyor. okuyun, okutun.
arap ve özelde mısır edebiyatının en büyük yazarı olan `necib mahfuz`'un 1988 yılında edebiyat ödülü aldığını ve ödülü almaya gitmediğini, bununla beraber hayatı boyunca `kahire`'den çıkmadığını biliyor musunuz? mısır el ahram gazetesi edebiyat ödülü üzerine, "nobel mahfuz'u kazandı" manşetini atmıştır. yazar, 1994 yılında uğradığı bıçaklı saldırı sonucu ellerini yazmakta bir daha kullanamamış, 30 ağustos 2006 günü kahire'de 95 yaşında vefat etmiştir. kendi deyişi ile, "nil üstünde gevezelik" yapmak isterseniz, bu yazar ideal bir kalem. okuyun, okutun.
1998 nobel edebiyat ödülü sahibi `jose saramago`'nun yazarken sadece virgül ve nokta kullandığını, bununla beraber editörlük desteğine gerek görmeyip kitaplarının tümünün bu şekilde yayınlandığını biliyor musunuz? muhtemelen biliyorsunuz ve size bildiğiniz bir şey daha söyleyeyim; ülkemizde böylesi nadide ve olağanüstü devrim niteliğinde olan bir yazarı, virgül ve nokta dışında imla fakiri olduğu için yayınevleri kitap taslağını okumaz, taslağı da çöpe atarlar. ünlem ve soru işaretleri olmayan bu yazarı okuyun, okutun.
modern iran edebiyatının yapıtaşlarından olan `sadık hidayet`'in yoğunlaştırılmış acı ile öykülerini kaleme aldığı ve kafkavari bir üslûp ile yazdığını, yazım hikâyesinin bir otel odasında "intihar" ile sonlandığını biliyor musunuz? bazı iranlı edebiyat tarihçileri, yazarın kafka'dan daha iyi olmadığı için intihar ettiğinin altını çizer. iran demiş iken: kitaplari iran'da yasaklı, şah karşıtlığı sadece politik anlamda değil dini anlamda da kendine yer bulur. hint seyahatleri ile veganlık üzerine kaleme aldığı kitabı okuduktan sonra bir süre et yemeyi kesiyor, kaz tüyü yastığı bir kenara atıyor ve deri mamulü kullanmıyorsunuz. sonrasında unutuyorsunuz tabii. ama `kör baykuş` unutulup gitmiyor, zihniniz satırları emiyor. okuyun, okutun.
arap ve özelde mısır edebiyatının en büyük yazarı olan `necib mahfuz`'un 1988 yılında edebiyat ödülü aldığını ve ödülü almaya gitmediğini, bununla beraber hayatı boyunca `kahire`'den çıkmadığını biliyor musunuz? mısır el ahram gazetesi edebiyat ödülü üzerine, "nobel mahfuz'u kazandı" manşetini atmıştır. yazar, 1994 yılında uğradığı bıçaklı saldırı sonucu ellerini yazmakta bir daha kullanamamış, 30 ağustos 2006 günü kahire'de 95 yaşında vefat etmiştir. kendi deyişi ile, "nil üstünde gevezelik" yapmak isterseniz, bu yazar ideal bir kalem. okuyun, okutun.
devamını gör...