kadınlar parasız erkeği sevmez

yanlis olm o. kadinlar parkasiz erkegi sevmez asil.

bir sporcu olarak ve hayatını bundan kazanmaya çalışan biri olarak ben namı diğer cinderalla man james braddock un çok büyük bir hayranıyım. ondan çok benzerlikler buluyorum yaşantımda.
braddock amerika'nın büyük buhran döneminde yaşamış boks tarihinin en iyi boksörlerindendi ama o dönem insanların ekonomik durumdan ötürü kötü hallere düşmesi ve elini kıran james in maçlara da çıkamaması, organizatörlerin artık senden geçti diye braddock u prezervatif gibi kullanıp bir kenara atmaları, bu korkunç ekonomi de onu da ırgat gibi çalışmaya itti. amerikan borsası çökmüş ülke ekonomisi bir gün de boku yemişti, ve james de acınası hallere düştü ama mental ve psikolojik olarak kaya gibi güçlüydü ve bakması gereken bir ailesi vardı.
3 kuruş para için yapmadığı iş kalmadı ailesiyle birlikte bokun içinde yaşadı ama kaynaklara göre mae braddock eşi en büyük destekçilerinden biriydi. james i bırakıp gidebilirdi ama gitmedi.
bir zaman sonra tekrar boksa dönen ve max baer i yenerek tarihe geçen james tekrar kazanmaya başladı sonrasında hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.
burda bağlamak istediğim mesele dönem şartları insanları şekillendiriyor. bundan yüz yıl önce insanlar hayatta kalmaya çalışıyordu bu yüzden kadın da erkekle birlikte bu çaba içindeydi ama şimdi sosyal sınıflar çok çeşitli dünya yokluk içinde değil bazı ülkelerin ekonomisi kötü bile olsa akşam eve bir adet patates ile gelip hadi hanım haşla da bunu 3 e böl demiyoruz.
fakat ne değişti alt sınır çok yükseldi. ve bunun yükselmesi ile talep de arttı. ve genel olarak kadın seçen, erkek seçilen olduğundan dolayı -istisnalar olsa da- kadın en temel mantık ile kazanç olarak alt sınırdan en uzağı seçmek arzu ediyor. neden arzu ediyor çünkü var. daha çok kazananı artık eskiye nazaran daha fazla.
demek ki burda bireyleri suçlamak değil mesele her geçen yıl dünyanın da fakirlik alt sınırı yükseldiği için umumi bir sosyolojik değişim söz konusu.
peki fakirler ne yapsın. aslanlar gibi 31 e devam kardeşim. çünkü değişime ayak uyduracak şartları sağlamıyorsan dişliler arasında eziliyorsun maalesef. yada kendi kazanc sınıfına yakın birini bulmak için çaba göstereceksin. mesela daha fakir ülkelere gitmek bir çözüm olabilir.

kendi toplumsal gerçeğimiz bu klişeyi desteklemiyor.. erkekler bırakın kadınları, çocuklarına dahi nafaka ödememek için akıl almadık yöntemlere başvuruyorlar.
paraya ilişkin hastalıklı bakış ve yaklaşım, insana kişiliğe, kültüre, eğitime bağlı bir tutumdur. kadın ya da erkek farketmez. bir cinsiyet aleyhine saptamalarda bulunmak yanlıştır.
şeyma acunun parasını çatır çatır yiyor, ilginç olan bunu acun reklam ediyor kullanıyor. şeyma tipini de görücü usulü edinmedi. öylesini arıyordu: buldu. keza serdar ortaç bu işin mağduru olduğunu söyleyip zırlayan bir tip. sizce serdar ortaç, torunu yaşındaki o tipin kendisinin parası var zannettikleri için evlendiğini bilmeden mi abartılı sözleşme ve armağanlar alıp reklamlar yaptı. tatlıses, torunundan genç sezonluk evlilikler yapar armağanlar alırken onların hadi ilkinde yanıldı. ya ikincisinde.. beşincisinde..??
özetle, baktığınız kişilik ve ilişki tipleri sizi yanıltabilir. para için hareket eden yaşam formlarının cinsiyetleri hiç farketmez.yanılmayın yanlış düşünmeyin.

sosyal becerilerin iyiyse ve ortalama bi maddi gelirin varsa illaki senden hoşlanan birileri vardır. şeyma acun filan onlar bizden ayrı dünyalar. onlarda işin para ile de bir ilgisi yok zaten.

doğrudur. ayıplanacak bir şey de değildir.

öyle ahmaklık yapan kadınların geçmişine veya geleceğine çoook dikkatli bakmasını öneririm

hadi canım, dünyanın en zengin adamlarından bill gates ve ondan daha zengin jeff bezos'un popolarına tekme vurmazdı karıları bu doğru olsaydı...ikisinde de boşanma davalarını açan taraf kadınlardı...

haaa dersen ki, kadınlar parayı zimmetine geçirene kadar sana dost görünür, o zaman o iş kandırıkcılığa girer, onu ben de çok iyi yaparım, her yalanı söyler kadını aldatırım...

o beni aldatamaz, ben onu aldatırım, ve para benim cebimde kalır !!...e zaten önemli olan da o diil mi?! ..

sizin mantığınıza göre, yani.

kadınlar işine geldiğini sever.

kadınlar mental olarak güçsüz erkeği sevmezler. bir erkek her şeyden şikayet ediyor , sürekli olarak sızlanıyorsa insana bir cinnet hali geliyor. işin para kısmında ise herkes gibi kendi kendine yetebilmekle ilgili bir beklentileri olduğu için özür dileriz. devir öyle bir hal aldı ki erkekler sevgililerinden haraç ister gibi para istiyorlar. bahsettiğim hesabı ödemek, hediyeleşmek (bu gözler bana kaliteli hediyeler al diyenleri gördü) gibi normal şeyler de değil; çevremde tonla kredi çektirdi, arabamı sattırdı gibi hikayeler duyuyorum. kusura bakmazsanız devenin nalı artık dedirtiyor. *

parasız erkeği annesi bile sevmez. insanlar parasız erkekleri zavallı ve düşkün olarak görür.

sevmesinler önemli değil, biz de kazanır kazanır tek başımıza yeriz.
başkası yapmış bakımı bana kalmış! neden buna kendimi borçlu hissedeyim?
aynı o da benim gibi zamanla eskiyip yok olan biri için neden sahip olma duygunun sebep materyalin ezikliğini yaşayalım.

ya buna yatıp kalkıp dua etmeniz lazım yemin olsun sözlüğe geldim geleli bu konu konuşuluyor hala anlayamamış kimse. sevinin dostlarım yahu biri paranız yok diye insanlığınızdan vazgeçiyorsa nasıl bir güç tarafından korunuyor olduğunuzu düşünün ve şükredin. ateist falansanız iman edin o derece yırttınız demektir. defolsun gitsin öylesini yaka paça atın ciddiyim.

üniversite bitene kadar kızlar parayı çok umursamaz şehrinizdeki yollu kızları elden geçirin. yaş 25’e geldiğinde eviniz arabanız yoksa hanry cavill bile olsanız kız bulamazsınız. arada çok nadir gönülden seven kızlar çıkar ama bulmak zor.

parasız erkeği de sever ama hayatına alır mı esas mesele burada değil mi.



harun neden annesinin altınlarını bile bile larissa ile yedi / ona verdi. sevilmek için. insanlar pavyona neden gidiyor.

hani bir söz var ya felekten bir gece çalmak. bir gece için mutlu olmak istiyor. insanlar neden 1 gece düğün için o kadar para harcıyor. 1 gece için zengin gibi hissetmek için.

doğadan yaradılışı gereği erkek avcıdır, güçlüdür, savaşçıdır.
savaşır, avlanır, avını eve getirir, ailesini doyurur.
bu insanlar içinde, hayvanlar içinde böyledir.
günümüzde av yerini paraya bırakmıştır.
hayvanlarda bile dişi güçlü erkeği tercih ediyorken, insanda etmesi son derece normal.

50 yıllık erkeğim yalan yok bende sevmem şahsen parasız erkeği kadınların da işi zor yani.sevse bir türlü sevmese bir türlü. sevmiyorlar zaten genelde.

paralıyı seviyorlar sanki ae.

nasıl kadınlar peşinden gidiyorsunuz anlamıyorum.

bu coğrafyada yaşayan "parasız erkek"ler için gerçekten yaralayıcı bir söz. erkeğin erkekliğine saldıran, erkeği bir manada hadım eden bir söz. ama neden böyle? bunu yazarken anlamaya çalışacağım.

kendimden yola çıkayım: küçük yaşlardan itibaren hem babam hem de babannem tarafından ağır bir şekilde para kazanma kaygısı ile büyüdük kardeşimle. şehrin daha şehirli kısmında yaşıyorduk. babannem gecekonduda yaşıyor, babamsa annem sayesinde, veya ona göre "yüzünden", bu mahalleye gelmişti. babannem de babam da şehirli bebeler gibi yumuşak mizaçlı olmamızdan endişe ediyorlardı. bu endişenin altında hem kendilerini düşük hissetmeleri hem de onlara yabancılaşmamız ve yine ilk nedenden ötürü şehirlilere benzeyip onları hakir görmemiz vardı bence. bu açıdan amcamın oğlu ile kıyaslandık hep. ona göre daha zayıf, daha beceriksiz görüldük hep. bu bize dibine kadar hissettirildi. o gecekonduda yetişti, büyüdü. ortaokulda metal müzikle tanıştığımda heyecanlanıp ona da dinletmek istemiştim. dinlemişti ama bendeki kadar heyecan uyandırmamıştı. ben bizim mahallede odtü 'lü tarık abiye özeniyordum, o onların mahalledeki ilçe ülkü ocağı başkanı ramazan abisine özeniyordu. şimdiye gelecek olursak onun parayla arası bir şekilde daha iyi: evi, arabası, arsası falan var. zor bir hayat yaşadı ama babannemlerin benimsediği türden bir yaşam kurdu kendine, evlendi, iki çocuğu var. ben iki sene önce bir araba alabildim başka bir varlığım yok. bekarım, geçen elektro gitar aldım falan. babamla babannemin bu tavrı yüzünden paranın kendisinden uzunca bir süre nefret ettim. son üç dört senedir nefret etmiyorum.

bu söz bana bizimkilerin tavrını hatırlatıyor daha çok. hatta tam da bizimkilerin edeceği türden bir laf. artık diyemezler tabi. ama bu tavırları bizi o kadar çok yaraladı ki zamanında. kardeşimin de benim de iyileşmemiz çok zaman aldı. hala da azıcık bir para sorunum olsa kendimi zayıf, güçsüz, beceriksiz, işe yaramaz hissediyorum. yürüyüşüm bile değişiyor, postürüm bozuluyor.

meseleyi umduğum şekilde anlayamadım ama şöyle ki: toplum sizin dürüst, çalışkan, iyi bir insan olarak yetişmenizi ister ve sonrasında tam da bu nitelikleri kazandığınız için zayıf düştüğünüzde sizi aşağılamaya, yok etmeye çalışır. iyi bir insan olmazsanız cehenneme gideceğinize inandırırlar, zayıf bir insana ise cehennem hayatı yaşatırlar.

eyyorlamam bu kadar, iyi akşamlar.