21.
siyah rengini, korkuyu, bilinmezliği çağrıştıran kelime.
güvende hissettiğiniz yerde zifiri karanlığın sizi sarmasına izin verirseniz huzuru ve sakinliği hissedebilirsiniz.
güvende hissettiğiniz yerde zifiri karanlığın sizi sarmasına izin verirseniz huzuru ve sakinliği hissedebilirsiniz.
devamını gör...
22.
sonsuz değildir. onsuzdur.
devamını gör...
23.
içinde bilinmeyenler değil bilinenler gizlidir.
devamını gör...
24.
ışıksızlık hali
ayrıca karanlıkta duş almak harikadır.
ayrıca karanlıkta duş almak harikadır.
devamını gör...
25.
önüm, arkam, sağım, solum, sobe. (saklanan) ebe.
devamını gör...
26.
rahat bir uyku için ve dahi baş ağrısının geçmesinde de oldukça iyidir karanlık ya da loş ortam.
devamını gör...
27.
"örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları."
devamını gör...
28.
ışığın yüzeye çarpıp gözümüze gelmeme hali.
devamını gör...
29.
karanliga dusenlere ve hatta karanliga bilerek dusenlere gelsin.
devamını gör...
30.
o varsa ben yokum. o yoksa ben yokum.
devamını gör...
31.
karanlığı ikiye bölüyordu ay ışığı; ilerleyen arabalar içinde birbirini tanımayan insanlar katlanarak gecenin karanlığına yolculuğun bitmesini bekliyordu. bu yolculuk bütün sıradanlığıyla meydan okuyordu gecenin karanlığına ve karanlığı alt ederek ilerliyordu. ben gecenin ateşi ve gelip geçen şu yalnızlığımla güneş doğana kadar teslim oluyordum karanlığa.
insan, bilinen ve bilinmeyen canlılar içerisinde en karmaşık olanıydı; akıl ve duygu iç içe girdiği zaman ne yapacağı pek kestirilemezdi. hal böyle olunca gecenin karanlığında süren bu yolculukta duygular bir adım daha öne çıkıyor ve insanı gerçekleşmesi mümkün olmayan ütopik düşüncelere itiyordu. ben de başımı koltuğun sol yanına yaslamış kendimi düşüncelere teslim etmiştim. gecenin karanlığı, durmaksızın ilerleyen arabalar, ağlayan çocukların sesi, karşımda duran mavi ekran; düşünceler değişim üzerineydi. kötülüğün yerine iyilik sonra yeniden kötülüğün yerine iyilik... birden aklıma çaba gösterip elde ettiklerimiz ile edemediklerimiz geliyor; o an bütün sesleri yitiriyor ve kargaşalardan uzaklaşıyorum. sanki bir otobüste değilim ve gökyüzüne doğru süzülen bir yıldız gibiyim.
bizi düşündüren neydi? hiç bilmediğim bir coğrafyanın tam ortasında, kalabalık ve homurdanmalar... yaşamın en büyük gizemini düşünmeden edemiyorum. bizi düşündüren yalnızlık hissi olmalı. insan kendini yalnız hissedince düşünmeye başlar. sonra da kendi dünyasının baş kahramanı olur. bu ucuz ve gerçekleşmeyecek bir kahramanlıktır. ara ara gelir ve güneşin doğuşuyla ortada kalkar. peki insan bu ucuz kahraman düşüncelerinden vazgeçer mi? asla; çünkü bilir içindeki yaşam umudunun kaynağı bu kahramanlıktır, çünkü bilir bunlar olmazsa yaşamın kıymeti kalmaz.
insan, bilinen ve bilinmeyen canlılar içerisinde en karmaşık olanıydı; akıl ve duygu iç içe girdiği zaman ne yapacağı pek kestirilemezdi. hal böyle olunca gecenin karanlığında süren bu yolculukta duygular bir adım daha öne çıkıyor ve insanı gerçekleşmesi mümkün olmayan ütopik düşüncelere itiyordu. ben de başımı koltuğun sol yanına yaslamış kendimi düşüncelere teslim etmiştim. gecenin karanlığı, durmaksızın ilerleyen arabalar, ağlayan çocukların sesi, karşımda duran mavi ekran; düşünceler değişim üzerineydi. kötülüğün yerine iyilik sonra yeniden kötülüğün yerine iyilik... birden aklıma çaba gösterip elde ettiklerimiz ile edemediklerimiz geliyor; o an bütün sesleri yitiriyor ve kargaşalardan uzaklaşıyorum. sanki bir otobüste değilim ve gökyüzüne doğru süzülen bir yıldız gibiyim.
bizi düşündüren neydi? hiç bilmediğim bir coğrafyanın tam ortasında, kalabalık ve homurdanmalar... yaşamın en büyük gizemini düşünmeden edemiyorum. bizi düşündüren yalnızlık hissi olmalı. insan kendini yalnız hissedince düşünmeye başlar. sonra da kendi dünyasının baş kahramanı olur. bu ucuz ve gerçekleşmeyecek bir kahramanlıktır. ara ara gelir ve güneşin doğuşuyla ortada kalkar. peki insan bu ucuz kahraman düşüncelerinden vazgeçer mi? asla; çünkü bilir içindeki yaşam umudunun kaynağı bu kahramanlıktır, çünkü bilir bunlar olmazsa yaşamın kıymeti kalmaz.
devamını gör...
32.
hiclik
devamını gör...
33.
karanlıkta görenler ışıksız da yaşar. yani azla yetinenler çoğa tamah etmez.
devamını gör...
34.
ne zaman düşsem bu yalnızlığa
kitaplar koştu hep yardımıma
binlerce yıl önce mum ışığında
kavuşmuşlar insanlar aydınlığa
şimdi tüm bu ustalar izlerlerken
ve güya tanrılar da bizlerleyken
ne yaptık da düştük bu karanlığa?
sanki uzanıyor ta yanıbaşımdan sonsuzluğa
kitaplar koştu hep yardımıma
binlerce yıl önce mum ışığında
kavuşmuşlar insanlar aydınlığa
şimdi tüm bu ustalar izlerlerken
ve güya tanrılar da bizlerleyken
ne yaptık da düştük bu karanlığa?
sanki uzanıyor ta yanıbaşımdan sonsuzluğa
dolu kadehi ters tut /karanlık
devamını gör...
35.
çevrendeki karanlığı dağıtmak zordur içindeki ışığı söndürmekten.
izleyen, hatırlayan var mı merak ettim.
izleyen, hatırlayan var mı merak ettim.
devamını gör...
36.
karanlık gözümü kamaştırıyor, ben kapkaranlıktayım. sağ baştan, hep bir eksik çıkıyor sayım.
bir eksik. bine bedel bir eksik.
bir eksik. bine bedel bir eksik.
devamını gör...
37.
korkarim. evet.
devamını gör...
38.
bir renkten ötedir. geceden ötedir. zamandan ötedir.
devamını gör...
39.
merhaba kadim dostum. evet sen zaten hep buradaydın, ben uyuduğumu sandığımda unutuyordum seni. duvarların artık o kadar kalın ki, ışığım yetmiyor ileriyi görmeye. biliyorum herkeste bu kadar misafir değilsin ama bende ev sahibimsin. kapıları kilitli, pencereleri kapalı bir evsin. tükenmemi izlemekten sıkılmadın değil mi? bu film de ileriye sarıyor yalnız, bitecek elbet.
devamını gör...
40.
bu aralar daha da içindeyim. eskiden bu zifiri karanlığın içinde bir mum yakar, onun önünde gölge oyunları oynar, kendi kendimi eğlendirirdim. ara sıra da arsız havai fişekler patlatıp karanlığı yırtmaya çalışırdım.
peki şimdi? artık karanlığın bir önemi yok. belki de kör taklidi yaparak yaşamalıyım. sanki çevrem karanlık değil de, zaten karanlık olmalıymış gibi bunu kabul etmeliyim.
kaç gündür depremde evleri yıkılacak, diye korkarak bize yatılı gelen akrabalar bile ilk fırsatta kedilerimi sokağa atmayı düşünecek kadar arsız olabiliyor. oysa ikisi de o süreçte odamdan hiç çıkmadı. yine de "neden onların olduğu yerde kediler olsun ki" kafasındalar.
kendimi hep inandırmak istedim. paramı kazandığım müddetçe, kenara bir şeyler biriktirdiğim sürece kurtuluş umudum var diye düşündüm. sonra gördüm ki bunlar beni ne namus, ne de başka bir sebepten esir ediyor. bunların yegane emeli, bir ömür tüm hizmetlerini görecek ve hayatlarının tüm yükünü çekecek bir köle...
peki bu köle bu ortamdan çıkarsa ne olur? tüm rahatları kaçar.
böyle zamanlarda karakterimden nefret ediyorum. başkası olsa bunca derdi yaşamak yerine birini evlilik bahanesi ile kullanır, evlenip ayrılır ve hayatına bakardı. b*k vardı bu kadar idealist olacak.
ne karakterim değişir, ne de bu şartlar. bu karanlığın bir sonu var gibi durmuyor. eskiden ağlardım artık gözümün yaşı da akmıyor. içten bir neşeyle dans bile edesim gelmiyor. derin denizdeki bir taş gibi hissediyorum. karanlıkta ve seslerden uzak. eskiden sokak kedilerimi beslemeden uyuyamayan ben, artık aşağı inmeyi istemiyorum. trabzonlu teyze saldırır diye korkudan geceleri beslemeye inerdim. şimdi o memleketine gitti deprem korkusu yüzünden o yok yine de inmek istemiyorum. sanki bir yerlerde bağlantım kopmuş gibi, oysa en kötü zamanlarda bile onları ihmal etmezdim.
çok uzun zamandır hiçbir şeyi canım çekmiyor. üç yıldan uzun süredir şu olsa da yesem dediğimi hatırlamıyorum. hiçbir şeye iştahım yok. son zamanlarda ise tamamen yabancılık çekiyorum yaptığım her şeye, sanki benim değil gibi yıllardır giydiğim pijama bile.
temizlik yaparken bile sanki başkası yapıyor gibi hissediyorum. herşey tüm olanlar soyutmuş gibi bir his. dokunsam dokunurum biliyorum. yine de tüm o şeylerin varlığına dair hislerim donuk. çünkü her yer karanlık.
peki şimdi? artık karanlığın bir önemi yok. belki de kör taklidi yaparak yaşamalıyım. sanki çevrem karanlık değil de, zaten karanlık olmalıymış gibi bunu kabul etmeliyim.
kaç gündür depremde evleri yıkılacak, diye korkarak bize yatılı gelen akrabalar bile ilk fırsatta kedilerimi sokağa atmayı düşünecek kadar arsız olabiliyor. oysa ikisi de o süreçte odamdan hiç çıkmadı. yine de "neden onların olduğu yerde kediler olsun ki" kafasındalar.
kendimi hep inandırmak istedim. paramı kazandığım müddetçe, kenara bir şeyler biriktirdiğim sürece kurtuluş umudum var diye düşündüm. sonra gördüm ki bunlar beni ne namus, ne de başka bir sebepten esir ediyor. bunların yegane emeli, bir ömür tüm hizmetlerini görecek ve hayatlarının tüm yükünü çekecek bir köle...
peki bu köle bu ortamdan çıkarsa ne olur? tüm rahatları kaçar.
böyle zamanlarda karakterimden nefret ediyorum. başkası olsa bunca derdi yaşamak yerine birini evlilik bahanesi ile kullanır, evlenip ayrılır ve hayatına bakardı. b*k vardı bu kadar idealist olacak.
ne karakterim değişir, ne de bu şartlar. bu karanlığın bir sonu var gibi durmuyor. eskiden ağlardım artık gözümün yaşı da akmıyor. içten bir neşeyle dans bile edesim gelmiyor. derin denizdeki bir taş gibi hissediyorum. karanlıkta ve seslerden uzak. eskiden sokak kedilerimi beslemeden uyuyamayan ben, artık aşağı inmeyi istemiyorum. trabzonlu teyze saldırır diye korkudan geceleri beslemeye inerdim. şimdi o memleketine gitti deprem korkusu yüzünden o yok yine de inmek istemiyorum. sanki bir yerlerde bağlantım kopmuş gibi, oysa en kötü zamanlarda bile onları ihmal etmezdim.
çok uzun zamandır hiçbir şeyi canım çekmiyor. üç yıldan uzun süredir şu olsa da yesem dediğimi hatırlamıyorum. hiçbir şeye iştahım yok. son zamanlarda ise tamamen yabancılık çekiyorum yaptığım her şeye, sanki benim değil gibi yıllardır giydiğim pijama bile.
temizlik yaparken bile sanki başkası yapıyor gibi hissediyorum. herşey tüm olanlar soyutmuş gibi bir his. dokunsam dokunurum biliyorum. yine de tüm o şeylerin varlığına dair hislerim donuk. çünkü her yer karanlık.
devamını gör...
"karanlık" ile benzer başlıklar
ay karanlık
13
karanlık mod
16