leonardo da vinci

soguk esprilere konu olan buyuk ustad.

"sen kamyonu al leonardo da vinci."

leonardo'nun kendi porotresi oldu idda edilen lucan portresi.*
gözlerdeki şehlalıktan yola çıkarak binocular bakış açısıyla çizildiği söyleniyor.

bu adamın niye rozeti yok? olsa acımam alırım

titanic'te iyi oynamıştır.

anatomi, jeloji, morpholoji, optik, mekanik, hidrolik gibi bütün herşeyin içinden geçen adam. ya dehbliydi ya da manyak.

leonardo da vinci (15 nisan 1452 – 2 mayıs 1519), çok iyi bir ressam olarak tanınsa da aynı zamanda iyi bir filozof, matematikçi, heykeltıraş ve anatomi ile çok yakından ilgilenen bir bilim insanıdır. anatomik çizimlerindeki ayrıntılar hayranlık uyandırır. yaşamı boyunca onlarca insan ve hayvan kadavrası üzerinde çalışan da vinci şöyle diyor;

''sadece damarların nasıl çalıştığını, işlevini anlayabilmek için 10 tane cesedi açmak zorunda kaldım.''




ayrıca resimlerindeki mekanik aletlere ait çizimlere bakarak mucitlik denemelerini de görürüz. denemelerinden biri de uçma üzerinedir ki birçok çizimi bulunur bunun üzerine.




şöyle der:

''resim bir bilimdir ve tüm bilimler matematiğe dayanır. insanın ortaya koyduğu hiçbir şey matematikte yerini bulmaksızın bilim olamaz.''

leonardo da vinci genellikle mona lisa tablosu ile anılsa da, üç kadın portresi daha vardır yaptığı.

lady with an ermine'nin görseli;


ginevra de 'benci'nin portresi (1474–1478);


la belle ferronnière (1490–1496);


başka bir sözünde ise şöyle der:

''ruhun elle birlikte çalışmadığı yerde sanat olmaz.''

en buyuk ressamlardan biri. mona lisa'nin gozlerine gizli gazoz sifresini koyan insan. evet.

neredeyse herkes bilir ki sadece ressam değil, aynı zamanda bir bilim insanı, mühendis ve mucitti. doğa, mekanik, anatomi, fizik, mimari, silah gibi bir çok konuya ilgisi 1490’ların başlarında tuttuğu defterlerindeki notlarında, çizimlerinde ve yorumlarında görülüyor. defteri bugün müze koleksiyonlarında muhafaza ediliyor ama yaşadığı dönemden asırlar sonra yayınlandı.

şimdi eskizleri üç boyutlu bir kitapta toplanmış; nasıl isterdim şu kitaptan bir tane edinmek, muhteşem bir şey olmalı...

biyografi kitabı var bende, bir ara okuyacağım başlığı görünce aklıma geldi. bir çok alanda yetkin bir polimat abimizdir. dünyaya gelmiş en zeki insanlardan biri bence.

bu dünyadan geçen en enteresan dahilerden birisi.
"sanat eseri hiçbir zaman bitirilemez,sadece terk edilir" sözlerinin sahibi,
bir projeden diğerine atlayarak çoğunu tamamlamayan ve günümüzde yaşasa dehb tanısı alacak olan zat-ı şahane.

louvre müzesindeki mona lisa tablosunu görmek için her yıl 10 milyon civarında insanın gittiği açıklanmıştı bir ara.)
leonardo,mona lisa'yı (nam-ı değer la gioconda)1503- 1506'da tamamladı. resmi enteresan kılan birçok şey olmakla birlikte pozlaması o dönem için yeni bir bakış açısı sunuyordu.
kadın, izleyiciden uzağa bakacak şekilde oturmuş, ama bedeni bize doğru döndürülmüş ve eksen dışı konumuyla figüre bir hareket duygusu katılmıştı.
ah bir de o tereddütlü bakışları ve esrarengiz tebessümü vardı ki, bu hala teorilere gebe.
resim sanatına hayran bir çocukken bununla alakalı enteresan şeyler okumuştum. mona lisa'nın aslında bir erkek olduğu, mona lisa'nın aslında da vinci'nin kendisi olduğu, aynalama tekniğiyle olmayan birisinin aksinin yaratıldığı, otizmli bir gariban köylünün portresi olduğu ilk aklıma gelenler.)
bir de şu meşhur kaş sorunu var.) figürün kaşları yok.bununla alakalı olarak da sanat tarihçilerinin bazı senaryoları var. bazısına göre lisa gherardini, floransa modasına kapılarak kaşlarını aldırmış olabilirdi.gerçi o dönemin diğer eserlerine bakıldığında bu pek mümkün görünmüyor, çünkü leonardo'nunkiler de dahil olmak üzere diğer portrelerde kaşlar var.
ya leonardo onları hiç resmetmedi ya da sonraki bir restorasyonda yanlışlıkla sildiler.*)

son olarak film ve dizilerde anlatılan saklı mesajlar ve gizli cemiyetlerin kurmaca olduğunu hepimiz biliyoruz değil mi? .)

bilim adına mezarlığa gidip kadavraları inceleyen ilginç, enteresan bilim insanı, sanatçı, doktor, öğretmen vs.(hangi meslek varsa ondan)

meşhur mona lisa tablosunu ziyaret ettiğim sanatçı. ziyaretim sırasında yanımdaki arkadaşıma “iyi ki bu tabloya epeydir bir şeyler fırlatılmıyor” dedikten tam üç gün sonrasında tabloya çorba fırlatıldığını öğrendim. benim yüzümden olmuş gibi kahroldum. swh