dünya klasikleri / roman
9.6 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

en unutulmayacak roman kahramanlarından biridir. bir hedef doğrultusunda çok okuyup çalışan, okuduklarını sorgulayıp süzgecinden geçirerek kendi düşüncelerini oluşturan ve kendi olduğu için başkalarının gözünde bir değeri olsun isteyen karakterdir.

jack london tarafından 1909'da yazılan ve otobiyografik özellik taşıyan romandır. martin, denizcilikle uğraşan ve hayatın herkese aynı imkanları sunmamasından dolayı tahsilini tamamlayamamış, neredeyse sadece okuma yazma bilmekten öteye gidemeyen bir karakterdir. güçlüdür, çalışkandır, çetin ve çevresindeki kızlara hiç mi hiç yüz vermeyen, belki biraz 'egoist' olarak tanımlanabilecek bir karakterdir. fakat kitabı okuyanlar elbette 'egoist' olarak değerlendirmenin yanlış olacağını belirtebilir fakat martin'i dışarıdan görenlerin algısının bu yönde olduğunu kimse inkar etmez sanırım.

sonra bir gün, bir konuda yardımı dokunduğu arthur tarafından arthur'un evine davet edilir. oradaki farklı yaşam stili kendisini çok etkiler ve fazlasıyla çekinir. eksikliklerinden, bilgisizliğinden, nasıl davranacağını bile bilemediği o kaba benliğinden çekinir. aynı zamanda da belki de hayatının değişmesinde başlangıç olarak görülebilecek ruth ile karşılaşır. zaten sonrasında bu zinya çiçeği'ne benzettiği kadın gelişmesinde ona yardımcı olacaktır. fakat martin aydınlanmanın getirdiği hüzünle nasıl tanışacaktır?


ben masa başı işlerde, muhasebe ofisinde çalışmak, ufak tefek işler için ağız dalaşına, hukuki çekişmelere girmek için yaratılmadım. beni böyle işler yapmaya zorlarsan, beni diğer adamlara benzetirsen, onların yaptığı işleri yapmamı, onların soluduğu havayı solumamı, onların bakış açılarıyla bakmamı istersen, aradaki farkı ve beni yok edersin, sevdiğin şeyi yok edersin.
devamını gör...
inanılmaz bir duygusal bağ kurduğum, kitabın hem ismi, hem de baş karakteri.

tam hatırlamamak ile birlikte kitapta şöyle bir cümle geçiyordu. hayalleriniz konusunda dikkatli olun. gerçekleşmez ise mutsuz olabilirsiniz, ama gerçekleşirse cok daha mutsuz olabilirsiniz. böyle bir şeydi sanırım ama inanılmaz doğru inanılmaz iyi bir tespit.

benimde bir hayalim vardı. baya uğraştım. vee gerçekleşti. ama işler beklediğim gibi olmadı. duygusal, hüzünlü yazmak istemiyorum. hele hele bugün çok uzak durmam gerekiyor.

ama siz bu kitabı okumadıysanız mutlaka okuyun derim. klasik, başyapıt diyebileceğim kitapların başında geliyor.
devamını gör...
hikayesinde emek, idealler, hayaller ve sınıf farkı arasında aşka tutulan, ulaştığı hayallerinin sonunda; işçi sınıfından yazarlığa geçen martin'in romanıdır. tesadüfen bir kavganın ortasında kardeşini kurtardığı ruth denen lanet kadına olan aşkının onu sürüklediği bunalım ve aslında ulaşabileceği her şeye sahip olmanın verdiği o mutsuzluk, daha doğrusu karşısına çıkan iki yüzlülüğü hazmedememe hali, sevgili martin'in sonuna neden olmuştur, halen okumadıysanız mutlaka okuyunuz.
devamını gör...
--! spoiler !--

kitaptan o kadar etkilenmiştim ki malum sahnede nefes nefese kalmış boğuluyor gibi olmuştum.
bundan ayrı olarak martin'in hissettiklerinin ve düşündüklerinin jack londonın hayatından yansımalar olması da işin sarsıcılığını üst seviyelere çıkarıyordu tabii

--! spoiler !--

sağlam bir psikolojisi olduğunu düşünmeyen insanların okumaması gereken kitaptır.
devamını gör...
bazen kitaplarda insanlar kendilerini bulurlar ya hani. bu kitapta başından sonuna kadar ben kendimi okudum. martin eden'in kitaplara ve bilgiye doymaması , doymadıkça okuması okudukça içinden çıktığı kültüre ve insanlara yabancılaşması tam olarak kendimim. sonunda dünyaya yabancılaşması ve kendini buraya ait hissetmemesini çok iyi anlıyorum.

--! spoiler !--

allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.

--! spoiler !--
devamını gör...
1909'da amerikalı yazar jack london tarafından yazılan ve yazar olmanın mücadelesini veren genç işçi martin eden'i konu edinen romandır.
kitabın yazarı olan london'ın aksine protagonist eden, sosyalizmi "köle ahlakı" olarak niteleyerek reddetmekte ve onun yerine nietzsche'nin bireyciliğine inanmaktadır.
jack london, romanının motiflerinden birinin de eden'in inandığı individualizmi eleştirmek olduğunu belirtmiştir.
devamını gör...
"hiçbir süreç, insanı tek hat üzerinde yürütmez, inişli çıkışlı bir yol gibidir yaşam, işte martin de böyle bir süreç yaşıyordu." --! spoiler !--

kitapta geçen bu alıntıya bağlı olarak gerçekten de martin inişli çıkışlı bir hayat yaşamıştır. kendini geliştirebilen, mücadeleci bir yapıda olduğu için birçok zorluktan zaferle ayrılabilmiştir. güçlüdür, inatçıdır ve aynı zamanda aşıktır. ruth'un onda uyandırdığı şeyler, onun yaşamını fazlasıyla değiştirmiştir.

--! spoiler !--
jack london'ın olay örgüsü ve teknik olarak en iyi kitaplarından biridir. (fakat benim favori london kitabım martin ile birlikte demir ökçe'dir.) son zamanlarda çok fazla popülerleşti. bu bir bakıma güzel. fakat değerini içindeki aşk hikayesine indirgemeye devam ederseniz orada bozuşuruz sevgili bookstagramcılar. bir de siz türediniz ya.
devamını gör...
favori yazarım jack london'ın kült romanı.

roman boyunca martinle beraber umutlanıp onun gibi yazar olma hevesiyle büyük keyif alarak okumuştum. jack london'ın her kitabında olduğu gibi kendi hayatından parçalar barındırmaktadır.
devamını gör...
mutlaka okunması gereken bir kitaptır. jack london’un oto biyografisi olduğu da söylenir.

beni en çok etkileyen bölümü ünlü bir yazar olup insanların kendisine olan tavrı değiştikten sonra “ ben aynı benim değişen ne oldu” sorgulamalarında boğulması ve insanların menfaat odaklı tavırlarını gördükçe insanlarla arasına adeta set çekmesidir.
devamını gör...
hedefine sonuna kadar sadık, olmak istediği insan için var olan her şeyini kaybetmeye hazır bir karakter martin.

otobiyografik sayılabilecek bir eser. martin eden ve jack london'ın hayatındaki birçok olay benzer. bu nedenle eğer okunacaksa iş bankası'nın modern klasikler dizisinden okunmasını tavsiye ederim. çünkü çevirmen kitabın sonuna müthiş bir notlar kısmı hazırlamış. bu notlarla okumak çok daha keyifli oldu benim için.

--! spoiler !--

ruth'un martin için 'işlenecek insan ruhu' şeklindeki yaklaşımı beni aşırı rahatsız hissettirdi. aşırı küstahça bi hareket bence. oturup martin'e ağlamamak için zor tuttum kendimi.

--! spoiler !--
devamını gör...
yazar olmak isteyen genç bir denizcidir martin. sınıf atlamak ve kendini ıspatlamak istemektedir. bir gün zengin sınıfından artur'u bir sokak çetesinin elinden kurtarır. arthur da martin'i yemeğe davet eder. martin'in arthur'ların evine gelişi aslında hepimize tanıdık gelecek bir sahnedir. fakir ama gururlu gencin eli ayağı dolaşır; sağa sola çarpmaktan, bir şeyleri düşürüp kırmaktan korktuğu için dikkatlice yürür. ama bu sefer de, kendi kafasında büyüttüğü bu dehşet, hata yapmasına yol açar, kitapları devirmekten sakınırken piyano taburesini düşürecek olur. london, kitabın açılışı olan bu sahneyi o kadar iyi anlatır ki, benzer deneyimi yaşamamış olanlar bile (ille de zengin birinin evine gitmeniz gerekmiyor, çok dikkatli ve saygılı olmanız gereken, yabancı bir ortamda da pekala aynı duygular yaşanabilir) genç adamla empati kurabilirler. burada martin, kapıdan girer girmez, şapkasını çıkarır ve ne yapacağını bilemez bir halde, cebine tıkıştırmaya çalışır. bana göre, bu hareketi, martin'in ilk hatası; kendinden bir şeyleri gizleyerek farklı görünmeye çalışmak, o sınıfa dahil olma çabasının bir parçası ve onu, inancını yitirmeye doğru adım adım götüren değişimin başlangıcı. bu değişimi hissetmek ve her başarının aslında hayallerin gerçekleşmesi demek olmadığını anlamak istiyorsanız martin eden sizi bekliyor.
devamını gör...
bitirdiğim zaman çok abartıldığını düşündüğüm ancak ara sıra dönüp bölüm bölüm okuma isteği duyduğumu fark ettiğimde neden bu kadar abartıldığını
anladığım jack london abimizin mükemmel eseri.
devamını gör...
mardin eden, okuduğum kitaplar arasında çok başka yere sahip bir eserdir.

--spoiler olabilir--

üst sınıftan birine aşık olan fakir ve eğitimsiz bir genç olan martin, elit olarak gördüğü oysa gerçekte sadece varlıklı oldukları için ayrıcalıklı olan insanların dünyasına girmek için gecesini gündüzüne katar. bilginin kaynağına indikçe, bu gücün nasıl bir manipülasyon aracı olduğunu ve daha önceden hayranlıkla baktığı elit kesimin aslında kofti insanlar topluluğu olduğunun farkına varınca büyük bir boşluğa düşer. kitap içindeki yan karakterler de çok iyi tasarlanmıştır ve her birinde inanılmaz mükemmel iç görüler mevcuttur. mesela martin'in tanıştığı brissenden bir yerde ona şu mükemmel sözleri söyleyerek aslında çok önceden kendisini uyarmıştır;

“madem ki yükseklere kanat çırpacaksın ve madem ki kanatların en iyi malzemeden dokunmuş, üstüne en güzel renkler serpilmiş, sakın ateşe fazla yaklaştırıp kavurayım deme onları.”

son olarak kitabın iş bankası yayınlarından levent cinemre çevirisi ile okunmasını tavsiye ederim.
devamını gör...
jack london'ın hoyrat ve cahil denizci delikanlısının; aydın ve toplumunun iki yüzlülüğünü gören yorgun bir adama dönüşmesinin romanıdır.
martinimizi öldüren ruthun onu kabul etmemesi değil, aksine zengin ve ünlü olduktan sonra kabul etmesidir.
''her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek.'' demiş dostoyevski. ha şunu bileydin martin.
devamını gör...
jack london'un üstünden 1 milyon yıl geçsede eskimeyecek muhteşem eseri.(ha robotlar dünyayı ele geçirir ve insanlık yok olursa bilemiyorum)
bu eseri bitirince aklınıza gelen şu oluyor insanlık her zaman böyledir ve böyle kalacak.

hepimiz bazen birileri gibi olmak isteriz ve onların yaptığı şeyleri yapmaya başlarız peki ya biz o şeyleri onlardan daha iyi yapabiliyorsak...

martin'de böyle bir insandı, onların yıllarca öğrendiği şeyleri o kısa bir sürede öğrendi ve onlardan daha iyi oldu .fakat o kişiler martin in kapasitesini anlamadılar çünkü parasınında olması gerekiyordu.burjuvaysanız her zaman ciddiye alınırsınız çünkü sistem öyle.
martin kitaplarını satmadan önce de martin 'di sattıktan sonra da ama insanlar farklılaştı.
bu her sistemde geçerlidir kapitalistlikte veya komünistlikte bile hiç değişmez güçlüyseniz önemlisinizdir.
son 20 sayfasını soluksuz okudum ve ---

karanlığın içindeydi artık.bunu fark ettiği anda da farkındalığı sona erdi


kitabı özetleyen cümledir.hatta bu söz üzerine bence bir çok makale bile yazılabilir.o kadar derinlikte bir sözdür.bu bize kitapta martin'in tüm yapmaya çalıştığı şeylerin sonucunun ne olduğunu gösteriyor.
ruth karakteri de burjuvazinin insanlaştırılmış halidir.

martin'in ilk sayfalardaki konuşma biçimiyle son sayfadaki konuşma halinin arasında yıllar kadar fark vardır.
martin en son vücudunun çok sağlıklı olduğunu ama aklının öyle olmadığını söyler bu da karakterin gelişimini bize anlatır.
ben iş bankası modern klasiklerinden okumuştum muhteşemdi.
(bkz: martin eden sendromu)
devamını gör...
beni en çok etkileyen kitaplardan biridir. yazarın kendi hayat hikayesini anlattığı da varsayılır bu romanda. doğru düzgün okuma yazma bilmeyen kitaplardan anlamayan fakat kavgada çok cesur olan bir adamın yazar olma sürecini ve her seferinde yoksulluğu ve eğitimsizliğinin yüzüne vurulmasını daha sonrasında ise burjuvanın nasıl iki yüzlü davrandığını göstermesi kitapta beni etkileyen şeylerdi. yoksul bir yazarken kimsenin yüzüne bakmadığı adam bir anda sofraların daimi konuğu olmaya başlar. orada şöyle bir sözü vardı sanırım dün ekmeğe çok ihtiyacım vardı hiçbiriniz yüzüme bile bakmıyordunuz oysa şimdi zaten ihtiyacım yok ama her sofranın şeref konuğuyum. ben açken neredeydiniz
devamını gör...
yer yer jack london dan esintilerin yer aldığı efsanevi bir kitaptır. martinin kaba bir denizciden asil bir yazara dönüştüğü ve bunun getirdiği ondan asla kopmayan asi ruhun martini sürüklediği muhtemel son. spoiler vermek istemem ama kesinlikle herkes okumalı. yazar ne kadar vahşetin çağrısı kitabıyla adını duyursa da beyaz diş benim yazar tarafından kaleme alınan favori kitabımdır.
devamını gör...
yine abartılmakla haklı olmak arasında kalan kitaplardan biri. jack london'ın kaleminden çıkma ve onun yarı otobiyografisi.


kitapta martin eden isimli bir gencin zihnen sınıf çatışmasına uğraması ve ait olmak istediği sınıfla alakalı verdiği mücadele anlatılıyor. elbette bu mücadeleye başlamasındaki etken üst sınıfa mensup bir hanımefendi oluyor. genç adam, gördüklerine hayret ediyor, heyecanlanıyor ve kendisinin de onlardan biri olması için çaba gösteriyor. zamanla kıza olan tutkusu artığı gibi, öğrendikleri neticesinde dünyaya olan bakışı da değişip artıyor. en sonunda kafasında kurduğu üst mertebeyle karşısına çıkan bambaşka oluyor. gördükleri onu ruth'tan, ailesinden, kendisinden ve dahi dünyadan soğutuyor. son ise kaçınılmaz elbette.


kitap hakkında yazılan yorumları görünce hayli yüksek bir beklenti içerisinde okudum ama istediğim sonucu alamamış olabilirim. belki de anlatılmak isteneni anlamadım yahut bir şey bana dokunmadı, bilmiyorum fakat öğrendiğim yazarlar/eserler harici çok etkilemedi. güzeldi, kelimeleri sıkmıyordu, anlatım hoştu falan da... ne bileyim yahu.

herhalde ölümün detaylandırılması bir miktar etkiledi. kitap bitince gözlerimi kapattım, bir an okyanusun dibindeymişim gibi oldum. o an eminim her okuyucuyu etkilemiştir. haricinde "oha ulan" tepkisi veilecek olağan üstü olaylar yaşanmadı. şey hariç; "ben aynı martin'im, ünlü olmadan önce de buydum" ibaresinin derinlerime işlediğini söylemeyi unutmayayım.

eğer okuyacaksanız beklentiyi arşa çıkarmadan okuyun derim. * düşünce yapısı insandan insana değişiyor tabii ama siz yine de dikkat edin.

birkaç cümle:
-"önceki hayatının edebi gerekliliklerine aşina bir hayalet gibi çalışıyordu. hayaletlerin ölmüş ama öldüğünü fark etmemiş insanların ruhları olduğunu duyduğunu hatırlayınca, öldü de bundan haberi mi olmadı, diye anlamak için bir an çalışmasını kesti."

-"yaşamayı arzu etmeyen bir hayat, sona erme yoluna girmiş demektir."

-"uyanık geçirdiği her an etrafında ve üzerinde çiğ bir öfkeyle parlıyordu. acıtıyordu. dayanılmaz bir acı veriyordu."

-"hayat dayanılmaz ölçüde sıkıcı ve aptaldı; feci bir tat bırakıyordu ağzında."

edit: kelime düzenleme.
devamını gör...
jack london'ın en iyi eseri.kendi hayatından izler taşıyan sosyalizm ve bireycilik ile ilgili anlamlı tartışmalar içeren hayli hisli bir roman.boşluk hissinin ne demek olduğunu bilmeyenler bu kitapla anlayabilir. jack london'ın romanda ruth diye adlandırdığı karaktere gerçek hayatındaki yazdığı mektubu kendisinden ve eserlerinden bahsettiği (bkz: bana göre hayatın anlamı) kitabında okuyabiliriz.bu içinizi biraz acıtabilir.
devamını gör...

şimdiki ve gelecekteki tüm güzellikleri bir kadına adayan, karşındaki kadının sığ bir burjuvazi olduğunu anlayan , içindeki ruhu çabucak tüketen bu yüzden tükenen karakter. hepimiz biraz martin'iz. gözümüzde büyütüp kendimizi küçülttüğümüz her şeyin acısını çıkarırcasına eriştiğin başarı için teşekkür ederim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"martin eden" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim