necip fazıl kısakürek

çile kitabının yazarı olduğunun neredeyse herkes tarafından bilinen yazar

çoğu kişi tarafından sevilmeyen "vatan haini" denilebilecek bir yazar. lakin yine de şiirleri beni etkileyen şairlerden biridir. yazdığı şiirler ağırdır. ağır oldukları için güzeldir. içinde ölüm, korku, aşk, yalnızlık gibi sert duyguları barındırır şiirleri. öylesine güzeldir ki okuması yalnız bir zihin için "yalnızlığınızı paylaşmış" olursun onun şiirleriyle. çok güzel düşünceler de vardır şiirlerinde. mesela herkesin bildiği beklenen şiirinin aksine daha az bilinen bekleyen şiirinde sevdiği kadın ölse dahi mezar taşıyla sırdaş olup kıyamet günü bekleyeceğini, kıyamet günü gelir ise mezar taşı olup mezarının başından kalkmayacağını söylemiştir. bu beni çok etkilemiştir her zaman. keşke yazdıkları kadar iyi bir adam olsaydı.

ölürsün... kapanır yollar geriye
ben mezarınla sırdaş olur beklerim
varılmaz hayale işaret diye
toprağında bir taş olur, beklerim
nfk

siyasal islamın kıyıcı ve ayrıştırıcı jargonunu oluşmasında büyük etkisi olan, ideolojik dinin ağababasıdır. son derece faşist, ağır kumarbaz ve iktidar yancısı olan necip hayatını değer üreterek değil retorik ve lafbazlıkla kazanmıştır.

1930'lu yıllarda müthiş bir atatürk hayranı olan necip 1934'te ankarada'ki türk ocaklarında kubilay'ı anma törenlerinde konuşurken kelimesi kelmesine şöyle demiştir "türkiyenin nüfus kütüğündeki mürteci ve softaların yeşil kanı kurutulmaldır ki devrim ağacı yeşersin" 1932'de kaleme aldığı 'bir kaç hikaye bir kaç tahlil' isimli eserinde softayı
şöyle tanımlıyor "bu günün sarıklıları dünden daha çoktur ve aynı zamanda daha yezittir. zamanın akışını zorlayan her yeni şey karşısında eskisinde ısrarcı olan şey softalıktır. islamın ortaya çıktığı gün mekke'deki müşrikler softaydı, asırlardır cemiyyetin ilim ve ilerlemesi karşısında da islamiyet softalıktır."

1940'larda 'atatürk dirilecektir' başlıklı yazısında şöyle söyler; bir gün atatürk dirilecektir. laf ve hayal yahut fikir remiz aleminde değil doğrudan doğruya madde ve hakikat dünyasında atatürk hayata dönecektir.

yine aynı yıllarda chp'den millet vekili olmak için başvurusu inönü tarafından reddedilir.

1945'lerde ise ikini dünya savaşının tek galibi olan abd'nin dümenine yeni giren türkiye'de siyasal islam yeni yeni ısıtılırken birden bire muhafazakar oluverir. 1946'da muhafazakar demokrat parti kurulur. 1950'de demokrat parti iktidar olunca menderes'in "ezanı tekrar arapça yaptık, türkiye müslümandır müslüman kalacaktır'' şeklindeki konuşmasından sonra necip şu menderes güzellemesini kaleme alır. 'size karşı azat olmaz, iflah olmaz köleliğimizi lütfen kabul buyrunuz.'

hemen akabinde cumhuriyeti atatürkü ve devrimlerini fuhuş, içki, kumar, çıplak kadınla tanımlar. ismet inönü paşa'nın işitme sorunuyla 'başımıza kulak istiyoruz' şeklinde dalga geçer. 1951 yılında bir kumarhane baskınında tutuklanır.

kumarbazlığı yüzünden borç batağında sürünen necip menderesle olan mektuplaşmalarında "açım sefilim sürünüyorum bize 15bin lira aylık lütfetseniz" şeklinde cümleler yazmıştır. yassıada tutanaklarında ortaya çıktığı üzre kendisine örtülü ödenekten 147bin lira ödeme yapılmıştır. ve zaten kendisi de para aldığını "ben milliyetçi, ahlakçı, mukaddesatçı ideal uğruna örtülü ödenekten para aldım" şeklinde itiraf edecektir.

1970'lerde ise başka bir necip vardır. kendisi de o yıllarda oldukça retorik dolu cafcaflı bir gençliğe hitabe yazar. "dilinin, dinin, beyninin, evinin, ilminin kininin, öcünün davacısı bir gençlik" bu kin, devrimlere, laikliğe karşı olan ve fırsatını bulduğunda öcünü alacak olan kindir. ve necip artık muhafazakar milliyetçi gençliğin fikir babasıdır.

1970'lerde iktidara koalisyonla gelen erbakan'a alparslan türkeş ile birlikte mhp kanadına yaslanıp küfür eden necip "söyletmeyin vurun" diyecektir. "nasıl öteceği evvelden bilinen kargaya söz hakkı verilmez"

son derece ehli sünnet'çi olan necip (ehli sünnet damarını bu gün cüppeli temsil eder) ehli sünnetçi olmayan diğer islam alimlerine de sövmekten geri kalmaz.

iktidar kimdeyse ona yanlayarak sürdürülen bir hayat, bedava para ve kumarbazlığını sürdürmek uğruna sövülen değerler, saldırılan insanlar.

işte size necip'in öbür yüzü.

gençliğini, benim geçmişim çöplüktür karıştıran köpektir. cümlesi ile ifade etmiş, şair kişi.

cemil meriç'in kendisi hakkında "hayatı bir tezatlar mahşeridir" dediği türk şair ve yazardır.
hovarda ve bohem yaşamının ardından, türk-islam senteziyle sağın "üstadı" olmak gibi büyük bir değişim geçirmesi, kendisini sevenlerce hidayete erdiği şeklinde yorumlansa da bu hidayet, bazı yönleriyle biraz gariptir.



adnan menderes'e yazdığı mektuplarda "benim yaptıklarımı yapanlara, hükümetler servet bağışlardı, bense sefalet içindeyim." diyerek ifade ettiği örtülü para talebi, sonradan reklam ve propaganda yayınları için ayda şu kadar lütfedilirse, ayda bu kadar lira tahsis olunursa gibi açık para taleplerine dönüşmüştür. yassıada yargılamalarında, örtülü ödenek harcamalarının da bizzat iştirakçisi olduğu iddiasıyla yer alır.


kendisinin geçmiş süreçleriyle ilgili bilinen yönlerinden biri de yalçın küçük' ün deyimiyle 1940'lara kadar kemalist entelijansiyası çevrelere dahil olduğu yönünde.
esasında bu bir gelenek yaklaşımıdır. necip fazıl gibi çağdaşı ve paralel bir anlayışı benimsemiş bazı sanatçılar, iktidardan lütuf isteyen taleplerde bulunmuşlardır.
kendilerinin de benimseyip yakın oldukları divan edebiyatının "medhiyeci"likte mertebeye göre padişahın ihsanlarına mazhar olma, korunup kollanma, saray içre, sarayın adamı olma kirasıdır bu onlar için. kalemin rüzgara göre dümenini bulup kiraya göre yazıp çizdiği bu geleneğe, hala daha ana akım gazetelerin "üstadı" ağzından düşürmeyen köşelerinde rastlayabilirsiniz.

örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. perdesiz ev ya satılıktır ya kiralık.
sözü necip fazıla aittir. ama eşi neslihan kısakürek hayatının hiç bir evresinde kapanmamıştır.
tipik bir siyasi islamcıdır.

kelimelerle oynama kapasitesi gerçekten inanılmaz ötesi olan bir kelime üstadıdır.
ancak kalemini sattığı için sadece o seviyededir.
sanatçı değildir.

türkçeyi çok güzel bir şekilde kullanan şairlerden biridir ama kendisine hiç ısınamadım. şiirleri güzel olsa da fikirleriyle uyuşmuyorum.

iyi barbut atardı rahmetli.

vefatının yıl dönümünde sonsuz bir saygıyla andığım büyük insan. fikirleriyle islamı müdafaa etmiş. kendisini anlamak isteyenler o ve ben isimli eserini okumalıdır.

ah bir de ne güzel şiirleri vardır. necip fazıl sayesinde bir insan şiir aşığı olabilir.

üstad şarkın hep dudaklarımızda kalacak...

kırılır da bir gün bütün dişliler
döner şanlı şanlı çarkımız bizim
gökten bir el yaşlı gözleri siler
şenlenir evimiz barkımız bizim

yokuşlar kaybolur çıkarız düze
kavuşuruz sonu gelmez gündüze
sapan taşlarının yanında füze
başka alemlerle farkımız bizim

kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
görürler nasılmış, neymiş kahraman
yer ve gök su vermem dediği zaman
her tarlayı sular arkımız bizim

gideriz nur yolu izde gideriz
taş bağırda, sular dizde gideriz
bir gün akşam olur bizde gideriz
kalır dudaklarda şarkımız bizim

necip fazıl kısakürek

"kırılırda bir gün bütün dişliler" değil "kırılır da" olacak ama neyse, bazılarının üstadından daha iyi bilecek halimiz yok. gerçi aşağıdakilere bakınca alt tarafı -de eki...
menderes'in necip fazıl'a aktardığı örtülü ödenek sorgusu




edit: arizonalı faşist kertenkeleler de herkese kertenkele dayatması yapmış.*

ağır kumarcıdır. sana islâm satar kendisi yandan bakar. olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol düsturu oldukça bende, saygıyı hak etmeyecek bir şarlatandır gözümde.

ünlü kumarbazdır. kaç defa kumarhanede basılmıştır. üç beş şiir yazdı diye çok abartıyorlar halbuki nihal atsız’ın şiirlerini görseler yüzüne bakmazlar.

okuduğum kadarıyla iyi şiirleri vardır. iyi bir kalemdir. ama kiralık da bir kalemdir…muktedirseniz ve bedelini öderseniz, üstad hazretlerini döneminde gayet güzel kiralayabilirdiniz…

prototip dinci.
(bkz: fırıldak)
(bkz: karakter fukarası)

sabahtan akşama kadar koşsa gölgesinden çıkamayacakları ulu çınar necip fazıl’a dil çıkaran kertenkele’ler de gelmiş…

40 yıl önce vefat etmiş birinin arkasından sallayıp da karakterden bahsedemezsin.. üç beş şiir yazdı diye abartıyorlar dediği adam modern türk şiirinin zirvesi bu arada..

araptapar islamcıların çok sevdiği dümbüğün, karaktersizin ve ahlaksızın tekidir. bu hırt, zamanında chp'ye başvurmuştur fakat başvurusu sonradan reddedildiği için 1950'lerdeki demokrat parti döneminde atatürk ve cumhuriyet aleyhine yazılar yazmıştır. kısakürek necip fazıl, soğuk savaş yıllarında amerikan politikasını korumakla mükellefiz diyerek kendisinin aşşşağılık bir amerikan uşağı olduğunu itiraf etmiştir. ayrıca kendisi müsrif bir kumarbazın tekidir. ateşi bol olsun kısakürek necip fazıl denilen itoğlu itin...
kısakürek necip, iyi ve etkileyici bir şairdir; aynı zamanda kiralık, tetikçi bir kalemdir...
resmi internet sitesi: nfk.com.tr/

çemkirmekte haklısınız, şöyle bir şey yazdıysanız demek ki :
(bkz: sakarya türküsü)
insan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
bir yanda akan benim, öbür yanda sakarya.

su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

fakat sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
hey sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
sırtına sakaryanın, türk tarihi vurulur.

eyvah, eyvah, sakaryam, sana mı düştü bu yük?
bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

ne ağır imtihandır, başındaki, sakarya!
binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

insandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

şimdi dövün sakarya, dövünmek vakti bu ân;
kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

hani yunus emre ki, kıyında geziyordu;
hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

nerede kardeşlerin, cömert nil, yeşil tuna;
giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
bulur mu deli rüzgâr o sedayı: allah bir!

bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
sakarya, kandillere katran döktü geceler.

vicdan azabına eş, kayna kayna sakarya,
öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

insan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

sakarya; sâf çocuğu, mâsum anadolu'nun,
divanesi ikimiz kaldık allah yolunun!

sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
sen kıvrıl, ben gideyim, son peygamber kılavuz!

yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, sakarya!..

necip fazıl kısakürek

o zaman buyrun vatan çocuğu süleyman seba'ya...

şairler parkında bir fener...
bir heykel...
şair değildi ama heykeli orada
şair değildi ama, bir şiir yazmışlığı vardı.
88 yılda yazdı.
her mısrası beşiktaş'tı.
88 yılı daha olsa
aynı şiiri yazardı.

şiir yazabilen puşta değil, şiir yazılan insanadır saygım.