101.
başlı başına yaşamak işte.
devamını gör...
102.
katlanmak, lime lime olmak bu hayata katlanmaya çalışırken.
devamını gör...
103.
insan gibi yaşamak ve insan olmak çok zor, her türlü sınayanı var çünkü.
devamını gör...
104.
bütün yaşanmışlıkları geride bırakıp yeni bir sayfa açmanın verdiği rahatsızlıktır.
devamını gör...
105.
geçirdiğin zamana, yaptığın fedakârlıklara, verdiğin değere arkanı dönüp gitmek. sadece kendi doğrularını önemseyen, seni dinlemeyen söylesen de işine geldiği açıdan bakan birine laf anlatmak.
devamını gör...
106.
(bkz: kafa rahatlığı)
devamını gör...
107.
saygılı olmak.
doğaya, hayvana saygı göstermek. bakınız sevgi demiyorum. sevgi bir histir. ama saygı zorunluluktur.
bir ağaca, bir kuşa, bir kediye, bir köpeğe, bir yunusa, bir denize, bir akarsuya, bir aslana, bir kirpiye, bir tilkiye, bir kumsala kısaca gözün görebildiği ve bu dünyayı daha güzel yapan her şeye ve bu dünyayı paylaşmak zorunda olduğumuz her canlıya saygı göstermek. onların varoluş haklarını anlayabilmek.
çok mu zor?
zor olmalı ki, doğaya zarar veriyor insanlar. ağaçları yakıyorlar, yeşil alanları yok edip evler yapıyorlar, denizleri kirletiyorlar, vahşi hayvanları kafeslere ya da havuzlara kapatıyorlar, kedi ve köpeklere zarar veriyorlar. bu dünyayı sadece kendilerinin zannediyor insanlar. dağın başında akan kaynak suyu bile sadece kendi kursaklarından geçsin istiyorlar. dağların tepelerine siteler inşa edip, yaşam alanı yok edilen domuzlar, tilkiler aşağılara inince, onlardan şikayet ediyorlar.
insanlar bu dünyanın etobur bakterileridir. yaşam hakkı sadece kendilerinin zannediyorlar.
sadece öldüklerinde, mezarlarının başucundaki selvi ağacının kökleri tarafından emilip doğayla 'bir' olmayı becerebiliyorlar. sadece ölünce, bedenleri toprak altında eriyince çiçeklere karışıp doğayı güzelleştiriyorlar. oysaki yaşarken dünyaya hep zarar veriyor insanlar.
tüm canlıların en akıllı ve en şereflisi diye de bir şey uydurmuşlar. bu yüzden kendilerini bu dünyadaki her şeyin sahibi zannediyorlar. oysaki ben şerefsiz çok insan gördüm ama şerefsiz tek bir hayvan bile görmedim.
doğaya, hayvana saygı göstermek. bakınız sevgi demiyorum. sevgi bir histir. ama saygı zorunluluktur.
bir ağaca, bir kuşa, bir kediye, bir köpeğe, bir yunusa, bir denize, bir akarsuya, bir aslana, bir kirpiye, bir tilkiye, bir kumsala kısaca gözün görebildiği ve bu dünyayı daha güzel yapan her şeye ve bu dünyayı paylaşmak zorunda olduğumuz her canlıya saygı göstermek. onların varoluş haklarını anlayabilmek.
çok mu zor?
zor olmalı ki, doğaya zarar veriyor insanlar. ağaçları yakıyorlar, yeşil alanları yok edip evler yapıyorlar, denizleri kirletiyorlar, vahşi hayvanları kafeslere ya da havuzlara kapatıyorlar, kedi ve köpeklere zarar veriyorlar. bu dünyayı sadece kendilerinin zannediyor insanlar. dağın başında akan kaynak suyu bile sadece kendi kursaklarından geçsin istiyorlar. dağların tepelerine siteler inşa edip, yaşam alanı yok edilen domuzlar, tilkiler aşağılara inince, onlardan şikayet ediyorlar.
insanlar bu dünyanın etobur bakterileridir. yaşam hakkı sadece kendilerinin zannediyorlar.
sadece öldüklerinde, mezarlarının başucundaki selvi ağacının kökleri tarafından emilip doğayla 'bir' olmayı becerebiliyorlar. sadece ölünce, bedenleri toprak altında eriyince çiçeklere karışıp doğayı güzelleştiriyorlar. oysaki yaşarken dünyaya hep zarar veriyor insanlar.
tüm canlıların en akıllı ve en şereflisi diye de bir şey uydurmuşlar. bu yüzden kendilerini bu dünyadaki her şeyin sahibi zannediyorlar. oysaki ben şerefsiz çok insan gördüm ama şerefsiz tek bir hayvan bile görmedim.
devamını gör...
108.
bazıları için: götlük yapmamak.
yapmadan duramaz oe'ları.*
yapmadan duramaz oe'ları.*
devamını gör...