benim garip olmayan rüyam yok. hangisini anlatayım?
devamını gör...
kaykılarak oturduğum koltukta bir anda doğruluyorum. karnımda devasa bir şişlik var. sanki hamile gibiyim. üzerimdeki gömlek yırtılacak gibi görünüyor. durumun şaşkınlığı ile ne yapacağımı şaşırıyorum. odadan çıkıyorum. geniş bir holdeyim. dört bir yanı kapılarla dolu. tek tek bütün kapılara girmeye başlıyorum. ilk girdiğim kapıda karşıma lisedeki kimya hocam çıkıyor. devasa bir kütleye dönüşen karnımı gösteriyorum. "ne kadar ekmek o kadar köfte!" diyor. işinin başına dönüyor. çıkıyorum. bir sonraki odada abim var. ona durumu anlattığımda beni tanımamazlıktan geliyor. üçüncü kapıyı araladığımda karşımda eski kız arkadaşım var. hamile. karnıma dokunup "kızın olursa benim adımı koy, ben de oğluma senin adını vereceğim" diyor. ardından girdiğim odada en yakın arkadaşlarımdan biri var. resim yapıyor. gelip gömleğimin düğmelerini çözüyor ve karnımı boyamaya başlıyor. dua edip, "her şey ondan gelir, elbet en doğrusunu o bilir" diyor. son girdiğim odada ise doktor arkadaşım bir ameliyatın ortasında, elinde neşter ile yanıma geliyor. karnımdaki şeyin ne olduğunu anlayabilmek için açıp içine bakması gerektiğini söylüyor. ve bir anda neşter ile karnımı yarmaya başlıyor...

başım yastıkların arasında sıkışmış vaziyette uyanıyorum; karnımda şişkinlik ve berbat bir sancıyla.
devamını gör...
muhabbet kuslarini cok severim.ama rüyamda muhabbet kuşu tokatliyodum garibim pinpon topu gibi sekiyordu.sonradan cok pisman oldum rüyada uyaninca da naptim ya bn demistim gercekten canim sıkılmıştı.
devamını gör...
daha dün gece gördüğüm rüyadır. 90 lı yıllardan bizimkiler dizisini hatırlayan hatırlar. onun fakepornosunu buluyordum. herkes orgy ve biseksüel birbirlerine yumuluyorlardı. güzeldi de.
devamını gör...
yıllardır bunları derleyip hikayeler yazma niyetim var ama bir türlü detaylı hatırlayıp kağıda dökemiyorum. geçen gece yine ulan tam oscarlık film senaryosu dediğim bir rüya gördüm sabaha mavş ekran oldu.
devamını gör...
bir kötü adam vardı şehre böcek salgını mı ne yapıyodu beni de yanına çırak olarak alıyodu.. salgını yaparken böceeeek böceeek böceeeek diyodu.
devamını gör...
bodrum katında yavru ayı besliyormuşum. küçücük bir boydayken yavaş yavaş büyüyerek gittikçe orta boy bir ayıya dönüşmeye başlıyor. bu ayı üstelik utangaç bir ayı. bol bol uyuyor, ara sıra bodruma inip postunu okşuyorum. ortalığa çıkmayı da pek sevmiyor. insan içine çıkarsa, insanlar bizden de uzaklaşır endişesi var. hele yarın kocaman bir ayıya dönüştüğünde ne yapacağımız konusunda iyice sıkıntıya düşüyoruz. kedimiz varken bir de ayı çıktı başımıza diye söylenip duruyoruz.
devamını gör...
ruyamda bu uykudan uyaniyodum.
devamını gör...
helikopter kazasında helikopter düşüp öldürülmem hiç anlayamadım.
devamını gör...
rıhtım da bi suru insan var o sırada gemi düdüğü çalıyor ve rüyamdaki tüm insanlar sesin geldiği yöne doğru kafalarını çevirdi senkronize bi sekilde çok acayip bi histi. tabi akabinde uyandım ve bilin bakalım alarm sesim neydi.
devamını gör...
babam uzun saçlı,esmer,çekik gözlü bir adamdı,üzerinde bembeyaz kalınca montu vardı aynı eskimolardaki güçlü bir adamdı,atıyla beni dağın tepesinden aşağı götürdü.vay bee diyordum.vay bee... etraf kar kış kıyametti.
atı da bembeyazdı,belki gitme vaktim yaklaşıyordur... :)
devamını gör...
malum beynimiz zaman zaman bizi uyandırmak için rüyaları kullanabiliyor. benimki de geçen gün garip bir suç hikayesiyle yaptı bunu.

bizim burda sık gittiğimiz bir cafe nero'ya gidiyorum bi kahve içmeye. ama mekan değişmiş, nero yerine pahalı bir mekan olmuş. zarif bir pahalılık değil, böyle çok nazik olmayan çalışanların olduğu, zengin olmadığınızı anladıklarında nezaketin seviyesini daha da düşürdükleri türde bi yer. mekana giriyorum, önce çişim geldiği için tuvalete gidiyorum. pisuvar yüksekliğinde sıra sıra lavabolar, üzerlerinde de çiçekler sarmaşıklar falan var. yanımda beliren mekan çalışanı, onları artık pisuvar olarak kullanmıyoruz diyor.

bu ince uzun koridorumsu yerden daha geniş, salon gibi bir tuvalet alanına geçiyoruz. buranın ortası boş, çevresine pisuvar yüksekliğinde lavabolar dizilmiş kare şeklinde. bir önceki bölümde pisuvar yerine lavabo olduğu için bunların pisuvar olarak kullanıldığını düşünerek işemeye başlıyorum. bu arada mekan çalışanı adam arkamdan gelmiş, ters ters orası lavabo, pisuvar şurada deyip az ötede lavabodan daha yüksekte bulunan bir pisuvarı işaret ediyor. ben onu başta görmemiştim. pardon deyip ona işemeye başlıyorum. bu arada burası tamamen kapalı bir yer değil, bir duvarının üst yarısı ile tavanın bir kısmı yok, ordan mekanın dışını görüyor. mekanın dışında da güvenlik şefi gibi görünen bir adam var.

bu ikisi kendi aralarında bi şeyler konuşurken kulak misafiri olunca dikkatim dağılıyor ve kafamı çeviriyorum. çevirince de çişimin yönü sapıyor ve çiş o kadar mesafeyi aşıp güvenlikçi adamın yüzüne geliyor. önce pisuvar diye lavaboya işeyip sonra da adamın yüzüne işeyince bir sakarlık mahcubiyeti hissediyorum. adamsa sinirden çılgına dönüyor. "polis çağırın, siciline işlesin!" diye bağırıp çağırmaya başlıyor. adli sicil kaydımda bir adamın yüzüne işemiş olmak görünecek. ama sadece o da değil, üzerimde illegal bir madde var o sırada.

o sakarlık mahcubiyeti yerini illegal bir maddeyle polise yakalanma kaygısına bırakırken tırıs tırıs geldiğim yoldan mekanın çıkışına yöneliyorum. tam bir üst kata, yani giriş katına çıkacakken ninja taklasıyla karşıma çıkıp "geçemezsin" işareti yapan bir kadın beliriyor karşımda. kızın yüzü, birkaç ay önce bir ara flörtleştiğim ama sonuçta bir şey olmayan bir kızın yüzü. bunu uyandıktan sonra fark ettim. beynim beceriksizlik üzerine yazdığı senaryonun sonuna bu kızı eklemiş. bu arada, rüyalarımızda genelde daha önce gördüğümüz insanların yüzlerini görürüz. beynimiz sıfırdan insan bedenleri de yaratabilir ama böylesi daha kolaydır. bir grafik tasarımcının her şeyi kendi oluşturmak yerine stok görsel kullanması gibi. sonuçta amaç bir figür yaratmak değil, hikayeyi anlatmak.

neyse, kız ufak tefek de olsa ileri düzeyde yakın dövüş teknikleri biliyormuş izlenimi verdiğinden onu geçip gidemeyeceğimi düşünüyorum. ulan keşke en başta koştur koştur kaçsaydım, en azından polis gelmeden malzemeyi atardım diye düşünüyorum. gerektiğinde çabu harekete geçme konusunda kıssadan hissemi çıkardıktan sonra uyanıp saate bakıyorum. uyanma saatime yaklaşık 50 dakika var. kalkıyorum, tuvalete gidiyorum, çişimi yapıyorum, dönüp kafayı vurup alarm saatine kadar yine uyuyorum.
devamını gör...
kumsalda bir evde yaşıyorum. cam yere kadar ve bir ahtapot her gün beni görmeye geliyor, korkuyorum.
(bkz: dideral) kullanırken gördüğüm bir rüya.
devamını gör...
yine ilkokuldayım sanırım. çocukken okulumuzun karşısında küçük bir kırtasiye dükkanı olan yaşlı bir adil amca vardı. ona uğruyorum. fakat kısa bir süre sonra ruya saçmalıklarına başlıyor. hemen yan tarafta küçücük dükkanda bir kadın leblebi tozu satıyor; adile naşit! adil amca ile adile naşit dükkanlarını birleştirmek için evlenmek(!) istiyorlar. okulun bahçesinde düğün yapılıyor ve hemen ardından dükkanlar birleşiyor. işleri iyi gitmiyor. benden fikir istiyorlar. kahve işine girmelerini söylüyorum ve zengin oluyorlar. bu kadar çok para bizim için fazla, zaten ihtiyarladık ve bir ayağımız da çukurda deyip bütün servetlerini bana bırakacaklarını söyleyerek vasiyetnamelerini okurken kapıdan içeri elinde tüfekle münir özkul giriyor! adile naşit'in eski kocası olduğunu, parasını kimseye koklatmayacağını söyleyip beni vurmaya çalışırken kalp krizi geçiriyor. sinirlenen adile naşit bu durumdan beni sorumlu tutup elinde terlikle(!) kovalamaya başlıyor. hızla kaçarken okulun bahçe duvarına tırmanıyorum ve arka tarafa yuvarlanıyorum. yataktan düşmüş bir şekilde uyanıyorum...

adile naşit ve münir özkul vefat edeli yıllar geçti. adil amca nerede, ne yapar, ölmüş mü bilmiyorum. bir çentik daha, meraklarıma yenilerini eklemeyi bekliyorum.
devamını gör...
bugün uzun zamandan sonra ilk defa gerçekten korkutucu bir rüya gördüm.

rüyamda eve giderken bir çingene çocuk peşimden zorla gelip bana su satmaya çalışıyordu. ben çocuğa git dedikçe o beni takip ediyordu ve en nihayetinde apartmanımın kapısının önüne kadar geliyordu. bu noktada ben de duruyorum ve çocuk bana sabit bir yüz ifadesiyle gıcık bir şekilde gülümsediğini görüyorum. sonrasında ise neden öyle gelişti bilmiyorum, çocuğa gıcık oluyorum ve çocuğu boynundan tutarak havaya kaldırıyorum. daha sonrasında ise çocuğun elindeki su şişesini alarak kapağını açıyorum ve zorla çocuğun ağzına döküyorum. bu sırada çocuğu apartman bahçesinin kapısına doğru sürüklüyorum ve arabanın altına doğru fırlatıyorum. çocuk oracıkta yatarak duruyor.

ben çocuğu bayılttığımı zannederek eve gidiyorum ama sonrasında çocuğun etrafında toplanan millet çocuğun öldüğünü haykırıyor. bir süre sonra üç beş tane polis arabası apartmanın kapısına doğru dayanıyor ve rüya burada noktalanıyor.
devamını gör...
bugüne şöyle uyandım efendim. çok büyük, kıyamet gibi bir felaket olacak, yer kabuğu kırılacak, deprem olacak, denizler taşacak falan filan. ben bunu nasılsa bir şekilde biliyorum, o lokasyondan kaçıyorum. arkadaşlarıma da haber veriyorum birlikte güvenli bir yere gidiyoruz. sonra benim tuvaletim geliyor, eve gitmem lazım diyerek tüm yolu geri dönüyorum? tekrar güvenli yere yetişmeye çalışırken asfalt ayağımın altında kırılıyor ve düşmeye başlıyorum. arkadaşlarım kurtulurken ben literal anlamda bok yoluna gidiyorum sonuç olarak.
devamını gör...
kendi ölüm nedenimi ve ölüm tarihimi görmüştüm bir kere. benim böyle çok garip rüyalarım var. babamın ölümünü birkaç ay öncesinden görmüştüm rüyamda, herhangi bir sağlık sorunu olmadığı için gerçek olabileceğine hiç ihtimal bile vermemiştim. babamın ölümünden sonra sıradaki kişinin halam olduğuna dair resmi bir bilgi gibi birisi söylemişti rüyamda. birkaç ay sonra kanser teşhisi konuldu halama. ve yine yakın zamanda tedaviye cevap vermediği için eve gönderdiler. buna benzer görmemeyi tercih ettiğim çok rüyam var.
devamını gör...
cok var.

mesela gecen ruyamda sansar salvo babasini öldürüyodu canli yayinda.
devamını gör...
#3237854

özür dilerim* ama görüp de gerçekleşmeyenlerden n'aber?!
devamını gör...
şiddetle tekmelenen kapının sesi, gözlerimi açıyorum. daha evvel hiç görmediğim bir odadayım. her şey o kadar eski ve yabancı ki bir an zaman yolculuğu yoksa gerçek mi oldu acaba diye düşünmeden edemiyorum. kapıyı açıyorum, o da ne! brad pitt upuzun sakalları ve saçları, başında fesi ve elinde bastonuyla tam karşımda duruyor. cebinden bir kağıdı çıkarıp masada açarak anlatmaya başlıyor. bu bir suikast planı. sultan abdülhamit'i öldürücekmişiz! sonra anlıyorum ki kendisi abdülhamit'in arnavut bir kadından olma gayrimeşru oğluymuş. iyi de benim bu ortamda işim ne!? yıldız sarayı'nın önünde büyük bir kalabalık toplanmış padişahı görmek için birbirlerini ezerken elimdeki peketi yere bırakıp kaçıyorum. birkaç dakika geçiyor ve kulakları sağır eden bir ses duyuluyor. fakat ne ölen var ne de yaralanan. patlayan şeyin ardından etraf rengarenk pasta parçalarına bürünüyor. insanlar üzerlerine bulaşan krema ve pastaları birbirlerine atarak eğlenmeye başlarken mehteran ekibi başlıyor çalmaya... az sonra brad abimiz yanıma geliyor. öfkeli. dır dır dır konuşup başımı şişiriyor; bir işi doğru yapamadığımdan kelli çok öfkelenmiş belli. benim de bir sabrım var sonuçta; dayanamıyorum. "başlarım böyle işe de böyle rüyaya da!" diyerek basıyorum suratına osmanlı tokadını ve dişlerimin ağrısıyla uyanıyorum…
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının garip rüyaları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim