1.
türk toplumunun başarısızlığının altında yatan şeydir. sorumluluk bilinci bazen abartılırsa başkalarının sorumluluklarını ellerinden almanızla sonuçlanabilir. kimden mi bahsediyorum? tabii ki ebeveynlerden.
sorumluluk baskısı yetişkin bireyler üzerinde o de o derece baskındır ki çocuklarının sorumluluklarını ellerinden alarak onların yapmaları gereken işleri de kendileri yapmaya başlarlar. "çocuktur ne bilir" mantalitesiyle olaylara yaklaşır, çocuğunun oynadığı oyuncağa bile yeri geldiğinde müdahale ederler. özgüvensiz çocuk yetiştirmenin temel anahtarı, çocuklara sorumluluk vermemekten geçer.
türk toplumlarında anlamsız bir yük yükleme eğilimi mevcuttur. ebeveynler taşımamaları gereken yükleri taşıyıp, çocukların taşıması gerekenleri de üzerlerine alırlar. sonuç olarak o çocuklar da sorumluluk almaktan uzak, sorumluluk almaktan kaçan özgüvensiz tiplere dönüşür.
günü gelir ve çocuklar büyür. iş yapmaları gerekir, ciddi işler. ciddi sorumlulukları almaları gerekir. ama bu konuda tecrübesizdirler. tüm o yükler bir anda üzerlerine yüklenince hepsini taşıyamazlar. türk gençliğinin gençlik çağlarında bocalamalarının sebebi de işte budur. en verimli çağda, sorumluluklarını yerine getirmekten uzak bir yaşam örneği gösterirler. çünkü tecrübesizdirler, çünkü küçükken kendilerine güvenilmemiştir. sorumluluk almayı bilmezler.
türk toplumunun başarısızlığının ardında insanların en üretken olmaları gereken çağlarında, özgüvensiz bir yaşama sahip olmaları gelmektedir. sorumluluk almayı öğrendiklerinde ise iş işten çoktan geçmiş olur. bu yüzden çocuklarımıza sorumluluk almayı öğretmekle birlikte, onların yapmaları gereken işleri asla ve asla bizler yapmamalıyız.
sorumluluk baskısı yetişkin bireyler üzerinde o de o derece baskındır ki çocuklarının sorumluluklarını ellerinden alarak onların yapmaları gereken işleri de kendileri yapmaya başlarlar. "çocuktur ne bilir" mantalitesiyle olaylara yaklaşır, çocuğunun oynadığı oyuncağa bile yeri geldiğinde müdahale ederler. özgüvensiz çocuk yetiştirmenin temel anahtarı, çocuklara sorumluluk vermemekten geçer.
türk toplumlarında anlamsız bir yük yükleme eğilimi mevcuttur. ebeveynler taşımamaları gereken yükleri taşıyıp, çocukların taşıması gerekenleri de üzerlerine alırlar. sonuç olarak o çocuklar da sorumluluk almaktan uzak, sorumluluk almaktan kaçan özgüvensiz tiplere dönüşür.
günü gelir ve çocuklar büyür. iş yapmaları gerekir, ciddi işler. ciddi sorumlulukları almaları gerekir. ama bu konuda tecrübesizdirler. tüm o yükler bir anda üzerlerine yüklenince hepsini taşıyamazlar. türk gençliğinin gençlik çağlarında bocalamalarının sebebi de işte budur. en verimli çağda, sorumluluklarını yerine getirmekten uzak bir yaşam örneği gösterirler. çünkü tecrübesizdirler, çünkü küçükken kendilerine güvenilmemiştir. sorumluluk almayı bilmezler.
türk toplumunun başarısızlığının ardında insanların en üretken olmaları gereken çağlarında, özgüvensiz bir yaşama sahip olmaları gelmektedir. sorumluluk almayı öğrendiklerinde ise iş işten çoktan geçmiş olur. bu yüzden çocuklarımıza sorumluluk almayı öğretmekle birlikte, onların yapmaları gereken işleri asla ve asla bizler yapmamalıyız.
devamını gör...
2.
çocukları baskı altında tutarsanız veya çok fazla rahat bırakırsanız karşılaşılan durum, gelir ve ailenin eğitim seviyesiylede doğru orantılı olduğunu düşünüyorum
devamını gör...
3.
sadece çocuğu değil çevresini ve geleceğini de etkileyen durumdur.. lütfen güzel anne baba olun..
devamını gör...
4.
sümsük sümsük bireyler olmamıza neden olan durum. röportaj için bir mikrofon uzatılsa saniyesinde kaçacak delik arıyoruz. yabancılarda öylemi çocuklar bile çatır çatır konuşuyor.
devamını gör...
5.
türkiye 'ye has bir şey değildir belki de. zira, belki 'zengin' veya 'sosyetik' çevreden bahsederseniz böyledir ancak, orta halli, fakir ve kırsal kesim için bu kesinlikle geçerli değildir ülkemizde. zira, bugün özellikle yaz aylarında, çocuk çalışanlar görürsünüz etrafınızda, 11-12 yaşında çocuklar, konfeksiyonlarda, berberlerde, kasaplarda, marketlerde, araba tamircilerinde zibil gibidir. kimisi yaz ayını değerlendirsin diye gönderilir oralara, kimisi hakikaten para kazansın diye. bu çocukların mı sorumlulukları yoktur acaba?
peki kırsal kesim? 12-13 yaşından itibaren para kazanacağı bir işte çalışmaya mecburdur bu çocuklar. bu çocukların sorumluluklarını ebeveynleri mi yüklenmiştir acaba?
hadi onları geçtim, orta halli kesimin çocukları, daha 11-12 yaşında bir sınav, bir gelecek telaşına girmiyor mu bu ülkede? onlar sorumluluk almıyor mu? bunlar mı özgüvensiz yetişiyor, sen, ben, o, biz, siz, onlar??
çocukların özgüvensiz yetişmesi, ilgiden dolayı olmaz, ilgisizlikten, sevgisizlikten veya yokluktan olur. aile içinde mutluluk, sevgi yoksa, aile için çocuk sadece bir çocuksa, evlat değilse veya çocuğun anne veya babası yoksa, o çocuğun özgüvensiz bir birey olması daha yüksek bir olasılıktır..
peki kırsal kesim? 12-13 yaşından itibaren para kazanacağı bir işte çalışmaya mecburdur bu çocuklar. bu çocukların sorumluluklarını ebeveynleri mi yüklenmiştir acaba?
hadi onları geçtim, orta halli kesimin çocukları, daha 11-12 yaşında bir sınav, bir gelecek telaşına girmiyor mu bu ülkede? onlar sorumluluk almıyor mu? bunlar mı özgüvensiz yetişiyor, sen, ben, o, biz, siz, onlar??
çocukların özgüvensiz yetişmesi, ilgiden dolayı olmaz, ilgisizlikten, sevgisizlikten veya yokluktan olur. aile içinde mutluluk, sevgi yoksa, aile için çocuk sadece bir çocuksa, evlat değilse veya çocuğun anne veya babası yoksa, o çocuğun özgüvensiz bir birey olması daha yüksek bir olasılıktır..
devamını gör...
6.
her şeye müdahale eden, çocuğuna hiçbir konuda seçme ve karar hakkını vermeyen, sözüne değer vermeyen, “sen bilmezsin” diye susturan ebeveynlerin sebep olduğu durum.
devamını gör...
7.
çok zor bir durum. çocuğun bütün hayatı mahvoluyor yapabileceklerini yapamaz duruma geliyor ve aile bunu farketmiyor.
devamını gör...
8.
çocuğa sorulan her soruya ebeveynlerin cevap vermesi
bir süre sonra çocuk da nasıl olsa ailem benim yerime konuşuyor demek ki benim bir şey yapmama gerek yok rahatlığına giriyor. ailelerin şunu bilmesi gerekiyor ki çocuklarınızın sürekli yanında olamayacaksınız onların kendilerini geliştirmelerine en azından kendi adlarına konuşmalarına izin vermelisiniz
bir süre sonra çocuk da nasıl olsa ailem benim yerime konuşuyor demek ki benim bir şey yapmama gerek yok rahatlığına giriyor. ailelerin şunu bilmesi gerekiyor ki çocuklarınızın sürekli yanında olamayacaksınız onların kendilerini geliştirmelerine en azından kendi adlarına konuşmalarına izin vermelisiniz
devamını gör...
9.
çocukların hata yapmalarına, girişken olmalarına, bir işi kendilerinin yapabilmelerine izin vermeyen ailelerin çocuklarında gözlemleyeceği özgüvensizlik durumudur. çocuklarınız hayatının her anında olamayacağınız gibi, sürekli korumacı ve kısıtlayıcı olmamak gerekiyor. evet bulunduğumuz yaşadığımız ülke genelinde cinayetler, çocuk kaçırmalar ve dahası iğrençlikler dönüyor. o dünyaya çocuğunuz hazırlanırken bırakın kendisi bir şeyler yapabilsin. hata yaparsa yanında olun, çözebilirsiniz. bir iş hakkında ya da bir branş için çabalamak istiyor, bırakın yapsın. düştüyse elbet kalkacaktır, yemek yemiyorsa yine peşinden koşmak yerine bırakın acıktığında kendi gelsin yesin. bu tarz baskıcı ve koruyucu durumlara sığınarak ailesinin gölgesi altında devam etmesin. öğretebileceğiniz belki en güzel şey; kendisine değer vermesi kendisini sevmesi olacaktır. kendisine saygı duymasını, değer vermesini aşılayın.
devamını gör...
10.
çocukların özgüvenini mevcut ailelerin değil mevcut düzenin yok ettiği görüşündeyim babam anlatırdı 30-40 sene öncesinde dedeme bir şikayet gelince dedem dinlemeden babamlara amcamlara dalarmış şimdiki veliler öyle değil mesela
devamını gör...
11.
bir nesil baskılar sebebiyle ozguvensiz büyüdü,bu ozguvensiz bireyler çocukları böyle olmasin diye daha rahat bir ortam sunmaya calisti hatta bazen gereğinden fazla..şimdiki nesil ise özgüven ile hadsizlik arasında ince çizgide bu yüzden..
devamını gör...
12.
her istediğini yapın, her istediğini alın alın sevgili dostlar. dışarı da salmayın öcüler kapar diye yalnız bakkala da yollamayın. ileri de nur topu gibi bir özgüvensiz, millete muhtaç yetişkin bir evlat sahibi olun. ama kontrollü sorumluluk vermek diye bir şey var. bunu araştırın uygulayın, birey olduğunu hissettirin, bir şey isteyip tepindiğinde kendisine hedef koyun ve ileride arkanıza yaslanıp eseriniz ile evladınız ile gururdan gurura akın.
devamını gör...
13.
kurda koyun yetiştirmektir efendim.
devamını gör...
14.
türkiye için düşünürsek; çoğunlukla din ve cehalet karışımı ile gelen güçlüye boyun eğme anlayışının sonucudur. bu anlayışın gölgesinde büyüyen bireyler, kendi çocuklarını da aynı şekilde yetiştirirler veeeeee dadaaaa!! özgüvensiz ve sindirilmiş, nur topu gibi bir toplumunuz olur!
devamını gör...
15.
çocuğunuzu sürekli başkalarıyla kıyaslayarak ve yaptığı hiçbir şeyi beğenmeyerek özgüvensiz çocukk yetiştirmenin temellerini atabilirsiniz, gerisi kendiliğinden gelir zaten.
devamını gör...
16.
koruyacağım diye çocuğun üzerinde baskı kurarsan özgüvensiz bir çocuk yetiştirirsin. bu özgüvensiz çocuk da bulduğu ilk fırsatta yanlış olana yönelen bir birey olur.
devamını gör...
17.
çok kolaydır, sorumluluk vermeyerek yapılabilir.
sadece ders çalış, sadece yemeğini ye, sadece oyununu oyna dersek çocukta özgüvensiz olur.
ekmek alsa, dolmuşa binse, evi süpürse, bulaşık yerleştirse vb.
verilen sorumluluklar, kendini taşımak çocuğa özgüven yükler.
sadece ders çalış, sadece yemeğini ye, sadece oyununu oyna dersek çocukta özgüvensiz olur.
ekmek alsa, dolmuşa binse, evi süpürse, bulaşık yerleştirse vb.
verilen sorumluluklar, kendini taşımak çocuğa özgüven yükler.
devamını gör...
18.
iste bu bizim bugunumuzu mahvetti..-sen bir şey yapamazsin- hep bir karsilastirma aşağılama derecesin de çocuk terbiyesi !!! ile bu kadar olabildik..
devamını gör...
19.
sürekli olarak yaşıtlarıyla kıyaslanmaları sonucudur.
devamını gör...
20.
ebeveyn ve okul kaynaklı etkenlere bağlı gelişen bir sorundur, özellikle çocuğun yaşıtları ile kıyaslanması en büyük etkenlerden biri diyebilirim. oysa ebeveyn olarak küçük yaştan itibaren çocuğa ev işlerine yardım etme, ekmek alma gibi ufak sorumluluklar verilirse doğal olarak çocuğa bir özgüven gelecektir. mesela bir kıyafet alırken anneler hemen çocuğun üstüne bir şey giydirip kendi beğenip alır, oysa çocuğu mağaza içinde bırakarak kendi kendine bir şey beğenmesini karar vermesini (başlarda gerekirse zorlayarak) sağlamak ona verebileceğiniz en faydalı eğitim olur. ayrıca küçük esnaftan alışveriş yaparken pazarlık yapmayı öğretmek ilginç bir şekilde aşırı bir özgüven getirir (tecrübeyle sabittir) oldukça faydalı bir özelliktir ayrıca*
öte yandan ebeveyn olarak siz sorumluluklarınızı yerine getirerek belli bir özgüvene ulaşmış bir çocuk yetiştirseniz bile ilkokul dönemi oldukça kritik bir dönem. maalesef o yaştaki çocuklar çok acımasız olabiliyor ve bu yaşlarda yaşanan bir akran zorbalığı çocuğun bütün özgüvenini götürdüğü gibi eğer çocuk sizle bu yaşadığı olayları paylaşamazsa geriye kalan eğitim hayatı boyunca da aynı olayları yaşaması kaçınılmaz oluyor. bu konuda öğretmenlere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. işini severek gönülden yapan saygıdeğer öğretmenlerimizi ayrı tutuyorum lakin maalesef pek çok ilkokul öğretmeni dersi anlatayım teneffüs olsun da öğretmenler odasında çay içip dedikodu yapayım kafasıyla işlerini icra ediyor. hatta bazen bu zorbalığa fark etmeden kendileri sebep oluyor mesela o yaşlarda genelde bazı sesleri olması gerektiği gibi söyleyememek oldukça yaygın (mesela r harfi) eğer sınıf içinde aşırı düzeyde bu çocuğa baskı yaparak doğru şekilde söyletmeye çalışırsanız bu çocuklarda unutulamayan anılar oluyor sevgili öğretmenler oysa ders arası çocukla birebir ilgilenseniz gerekirse boş bir saatinizden feragat etseniz emin olun ömür boyu size minnettar bir tatlı bir yürek kazanırsınız yada sadece 5 dakika bahçede olan biteni süzseniz arkadaşları tarafından dışlanan itilen kakılan o çocukları görmemeniz imkansız.
öte yandan ebeveyn olarak siz sorumluluklarınızı yerine getirerek belli bir özgüvene ulaşmış bir çocuk yetiştirseniz bile ilkokul dönemi oldukça kritik bir dönem. maalesef o yaştaki çocuklar çok acımasız olabiliyor ve bu yaşlarda yaşanan bir akran zorbalığı çocuğun bütün özgüvenini götürdüğü gibi eğer çocuk sizle bu yaşadığı olayları paylaşamazsa geriye kalan eğitim hayatı boyunca da aynı olayları yaşaması kaçınılmaz oluyor. bu konuda öğretmenlere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. işini severek gönülden yapan saygıdeğer öğretmenlerimizi ayrı tutuyorum lakin maalesef pek çok ilkokul öğretmeni dersi anlatayım teneffüs olsun da öğretmenler odasında çay içip dedikodu yapayım kafasıyla işlerini icra ediyor. hatta bazen bu zorbalığa fark etmeden kendileri sebep oluyor mesela o yaşlarda genelde bazı sesleri olması gerektiği gibi söyleyememek oldukça yaygın (mesela r harfi) eğer sınıf içinde aşırı düzeyde bu çocuğa baskı yaparak doğru şekilde söyletmeye çalışırsanız bu çocuklarda unutulamayan anılar oluyor sevgili öğretmenler oysa ders arası çocukla birebir ilgilenseniz gerekirse boş bir saatinizden feragat etseniz emin olun ömür boyu size minnettar bir tatlı bir yürek kazanırsınız yada sadece 5 dakika bahçede olan biteni süzseniz arkadaşları tarafından dışlanan itilen kakılan o çocukları görmemeniz imkansız.
devamını gör...