921.
aslında ruchy yok, aslında akp 'de yok.
2028 den bildiriyorum:))
2028 den bildiriyorum:))
devamını gör...
922.
ruchy bence insanın kendine yakışmayanı giymesidir. psikolog ama iddia oynuyor, evrime inat evlilik tavsiye etmiyor. müteahhit ama malzemeden çalmıyor. cem yılmaz parodisi gibi adam.
mesela bu cem yılmaz filmi olsa tutar. müteahhit var ortada bir tane. malzemeden çalması lazım ama çalamıyor. başı derde giriyor. oturur sinemada izlerim ben bunu. cem yılmaz'ın mizahtan acı çıkarmak gibi bir üslubu vardır.
mesela bu cem yılmaz filmi olsa tutar. müteahhit var ortada bir tane. malzemeden çalması lazım ama çalamıyor. başı derde giriyor. oturur sinemada izlerim ben bunu. cem yılmaz'ın mizahtan acı çıkarmak gibi bir üslubu vardır.
devamını gör...
923.
hayattaki anlam arayışı varoluş sancısı işte ama ben anlamlandırma çabası üzerine konuşmak istiyorum.
hayat nasıl anlamlı hale gelir bilmiyorum. fakat yardım etmek hayatı epey anlamlı hale getiriyor birçok insan için. ben de hayata anlam kattığını düşünüyorum. almak haz meselesi. elde edersin vücudun dopamin falan bir şeyler salgılar o an için sonra geçer gider, sonu da yoktur. hep fazlasını istersin. ama vermek huzur meselesi. başına yastığa rahat koyma meselesi. sana dünyayla etkileşim imkanı sunar. birisinin yarasını sarmak karşı taraftan çok yardımı yapanın yarasını sarar. çoğu insan birinden iyilik görünce, aslında onun iyilik yapanı iyileştirdiğini farketmez. varoluş sancısı mı çekiyorsun? iyilik yap.
hayat nasıl anlamlı hale gelir bilmiyorum. fakat yardım etmek hayatı epey anlamlı hale getiriyor birçok insan için. ben de hayata anlam kattığını düşünüyorum. almak haz meselesi. elde edersin vücudun dopamin falan bir şeyler salgılar o an için sonra geçer gider, sonu da yoktur. hep fazlasını istersin. ama vermek huzur meselesi. başına yastığa rahat koyma meselesi. sana dünyayla etkileşim imkanı sunar. birisinin yarasını sarmak karşı taraftan çok yardımı yapanın yarasını sarar. çoğu insan birinden iyilik görünce, aslında onun iyilik yapanı iyileştirdiğini farketmez. varoluş sancısı mı çekiyorsun? iyilik yap.
devamını gör...
924.
aman tanrım filminden;
'çorbayı ikiye bölmek mucize değildir bruce, sihirbazlıktır. iki işte çalıştığı halde çocuğunu futbol antrenmanına götürmeye vakit bulan bekar anne mucizedir. uyuşturcuya hayır, eğitime evet diyen bir genç mucizedir. insanlar onlar için herşeyi yapmamı istiyorlar. ama anlamadıkları şu ki, yapacak güçleri var. bir mucize mi görmek istiyorsun evlat, mucizenin kendisi ol.'
'çorbayı ikiye bölmek mucize değildir bruce, sihirbazlıktır. iki işte çalıştığı halde çocuğunu futbol antrenmanına götürmeye vakit bulan bekar anne mucizedir. uyuşturcuya hayır, eğitime evet diyen bir genç mucizedir. insanlar onlar için herşeyi yapmamı istiyorlar. ama anlamadıkları şu ki, yapacak güçleri var. bir mucize mi görmek istiyorsun evlat, mucizenin kendisi ol.'
devamını gör...
925.
yardım etmek bir insana kimi zaman zarar verebilir mi? merak ettiğim bir sorunsal.
edit : daha doğrusu yardım ederken yardım ettiğimiz insana zarar verebilir miyiz?
edit : daha doğrusu yardım ederken yardım ettiğimiz insana zarar verebilir miyiz?
devamını gör...
926.
işte aradığım terim. kurtarıcılık rolü. insanın kendini büyük görüp (teknik anlamda) yetemeyeceği durumlarda yeteceğini sanması. yetemeyince de gelsin depresyonlar. insanız, her şeye gücümüz yetmez.
devamını gör...
927.
zugra'nın sorusu üzerine şu konu geldi aklıma.
dr house zenci birine ilaç yazar. hasta bu ilacın deri renginden dolayı zencilere yazıldığını öğrenince beyazlara verilen ilacı ister. dr. house tamam tamam der gene zencilere verilen ilacı yazar. bunu duyan başka bir siyahi doktor şunu der;
siz beyazların sorunu da bu. ingilizler afrikadaki atalarımı medenileştirerek iyilik yaptıklarını düşündüler. o hastanın kendi kararı tedaviyi reddetmek. buna saygı duymalıydın. biz aptal değiliz.
dr house zenci birine ilaç yazar. hasta bu ilacın deri renginden dolayı zencilere yazıldığını öğrenince beyazlara verilen ilacı ister. dr. house tamam tamam der gene zencilere verilen ilacı yazar. bunu duyan başka bir siyahi doktor şunu der;
siz beyazların sorunu da bu. ingilizler afrikadaki atalarımı medenileştirerek iyilik yaptıklarını düşündüler. o hastanın kendi kararı tedaviyi reddetmek. buna saygı duymalıydın. biz aptal değiliz.
devamını gör...
928.
bence sağlıkçıların zaten misyonları açısından yardım etme güdüleri otomatik geliyor. nerede kime nasıl yardım edecekleri mevzusu kişisel tercih.
devamını gör...
929.
#2927509 verebilirsiniz.
bunun en net örneği kaza geçirmiş insanlara yardım konusunda ortaya çıkıyor. motosiklet sürücüsü kaza yapmış örneğin kaskını çıkarmaya çalışıyorlar. hayat boyu felce gidebilecek bir durum. bilmediği konuda yardım bizim ata sporumuz.
bunun en net örneği kaza geçirmiş insanlara yardım konusunda ortaya çıkıyor. motosiklet sürücüsü kaza yapmış örneğin kaskını çıkarmaya çalışıyorlar. hayat boyu felce gidebilecek bir durum. bilmediği konuda yardım bizim ata sporumuz.
devamını gör...
930.
aslında yukarda anlattığım olay "iyilik ne zaman iyilik yapmaktan çıkar?" üzerine etik bir soruydu. bugün diktatörler halklarına "iyilik" yaptığını düşünüyorlar. genel olarak iyilik dediğimiz şey de kendi kafamızda şekillendirdiğimiz bir şey. bunun üzerine günlük hayattan da örnekler verilebilir.
örneğin bir annenin oğluşuna helikoper ebevyn olması onun açısından iyilik fakat oğluşu açısından kötülüktür. onun hayata hazırlanamamasına sebep olur.
bu yüzden kartallar gücü olduğu halde yuvadan uçmak istemeyen yavruyu aç bırakır. o yavru da istemeye istemeye yuvadan uçar eninde sonunda. çünkü aç. dozajında kötülüğün iyileştirici bir tarafı var. örnek; baba dayağı. (bkz: swh)
örneğin bir annenin oğluşuna helikoper ebevyn olması onun açısından iyilik fakat oğluşu açısından kötülüktür. onun hayata hazırlanamamasına sebep olur.
bu yüzden kartallar gücü olduğu halde yuvadan uçmak istemeyen yavruyu aç bırakır. o yavru da istemeye istemeye yuvadan uçar eninde sonunda. çünkü aç. dozajında kötülüğün iyileştirici bir tarafı var. örnek; baba dayağı. (bkz: swh)
devamını gör...
931.
ruchy hocama katıldığım nokta var mantığımın almadığı bir nokta da var.
evet kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. bu konuda hemfikirim. fakat herkeste olmasa da birçok kişi iyilik yaptıkça huzur buluyor. kimyasal olarak oksitosin salgılıyor diyelim. mesela uç bir nokta olacak ama haluk levent. adam yardım yapma hastası. bu hiçbir şey olmasa da kendisi için huzur veya mutluluk toplum için bir ilerleme değil midir? burada ancak toplum içinde mutual bir iliskiden söz edebiliriz ki toplum yararına da bir şey bence.
evet kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. bu konuda hemfikirim. fakat herkeste olmasa da birçok kişi iyilik yaptıkça huzur buluyor. kimyasal olarak oksitosin salgılıyor diyelim. mesela uç bir nokta olacak ama haluk levent. adam yardım yapma hastası. bu hiçbir şey olmasa da kendisi için huzur veya mutluluk toplum için bir ilerleme değil midir? burada ancak toplum içinde mutual bir iliskiden söz edebiliriz ki toplum yararına da bir şey bence.
devamını gör...
932.
ruchy hocama toplumun kolaycılığa alıştırılması konusunda kesinlikle katılıyorum. zaten bir üst entry'de de buna değinmiştim. sosyal belediyecilik altında insanların yardımlara alıştırılmasına da karşıyım. daha doğrusu devletin asli görevi yardım yapmak değil, vatandaşın yardıma muhtaç hale gelmemesidir.
devamını gör...
933.
murathan mungan'ın güzel bir lafı vardır. bu şairler ile tanışma konusunda.
herkes kaz ciğerini sever ama kimse kaz ile tanışmak istemez
herkes kaz ciğerini sever ama kimse kaz ile tanışmak istemez
devamını gör...
934.
devamını gör...
935.
puura ile aykırı sohbetler, bu gece 00:00'da sözlük radyosunda yayında.
sevgili romalılar, bu gece sizlerle birlikte "türk halkına öğretilmesi gereken eksik kaldığı konular"ı konuşacağız.
malum garip bir milletimiz mevcut, sizin için eksik kaldığımız, türk halkının kesinlikle öğrenmesi ve uygulaması gerek diye nitelendirdiğiniz her şeyi sohbet muhabbet havasında siz değerli dinleyicilerimizle birlikte yayında üstünde duracağız.
şimdiden alarmları kurun,
zihninizi dinlendirin, çünkü oldukça dolu bir program olacak..
dinlemek için;
normaller.com/radyo/
sevgili romalılar, bu gece sizlerle birlikte "türk halkına öğretilmesi gereken eksik kaldığı konular"ı konuşacağız.
malum garip bir milletimiz mevcut, sizin için eksik kaldığımız, türk halkının kesinlikle öğrenmesi ve uygulaması gerek diye nitelendirdiğiniz her şeyi sohbet muhabbet havasında siz değerli dinleyicilerimizle birlikte yayında üstünde duracağız.
şimdiden alarmları kurun,
zihninizi dinlendirin, çünkü oldukça dolu bir program olacak..
dinlemek için;
normaller.com/radyo/
devamını gör...
936.
türk halkına öğretilmesi gereken konularla ilgili açtım word'ü yazıyorum şimdi. bittin sen puuraaaa:) şaka şaka tabii ki öyle bir şey yapmayacağım. excel'de tablo kullanmak daha mantıklı. çünkü türk halkının öğrenmesi gereken bir çok madde var. word kullanışlı değil. (bkz: swh)
devamını gör...
937.
gün içinde bu konu hakkında o kadar düşünüyor ve eleştiriyorum ki ustalaştım diyebilirim..
devamını gör...
938.
çayı koyayım mı? ancak yetişir dimi. ooo o ancak yetişir. 20 dakika kalmış. puura entry'i okumadan çayı demleyeyim.
(bkz: hoca ezanı okumadan sahurumu edip niyetleneyim)
(bkz: puura hoca)
(bkz: puura hoca ile tost hacı söyler)
(bkz: swh)
(bkz: hoca ezanı okumadan sahurumu edip niyetleneyim)
(bkz: puura hoca)
(bkz: puura hoca ile tost hacı söyler)
(bkz: swh)
devamını gör...
939.
çok derin ve önemli bir mevzu seçmiş puura. bizim en büyük eksikliğimiz bana göre yazılı hukuk ve kuralların farkında olunmamasıdır.
bakın adalet demiyorum, herkesin kendine göre bir adaleti var çünkü. kişisel olarak yorumlamalarıyla herhangi birşeyin adil yada adil olmadığına karar veriyor insanlar. bunun sebebi örfi ve şeri hukuktan yazılı hukuka geçişi özümseyememiş olmamızdır.
eskiden yani taşra kültüründe bu toplumsal bir otokontrol ve kabullere bağlıyken ama öyle ama böyle beğen, beğenme işleyen bir sistemdi. adaletine güvenilen insanların hükmü bile yeterli olurdu. büyük şehirlere göçlerle bu toplumsal refleks ortadan kalktı, adaletine güvenilen insanlar azaldı, herkes gittiği yerde kendi raconuna göre adalet belirler oldu.
yazılı hukuk ve kurallar tanışana yada lazım olana kadar insanların duyduğu ama bilmediği şeyler. biz istesek de istemesek de şehirleştik ve medeniyet bunlara göre yaşamamızı gerektiriyor. sana göre bana göre ona göre diye hukuk olamaz.
en basitinden kişisel alanına saygı ve anlayış gibi sorunların temelinde bu eğitimsizliğin rolü büyük. haksızlığa uğradığınız bir konuda karşınızdaki ne olmuş yani nedir yani bu sorun edilecek şey mi diye üstünüze gelmişse beni daha net anlamışsınızdır.
bakın adalet demiyorum, herkesin kendine göre bir adaleti var çünkü. kişisel olarak yorumlamalarıyla herhangi birşeyin adil yada adil olmadığına karar veriyor insanlar. bunun sebebi örfi ve şeri hukuktan yazılı hukuka geçişi özümseyememiş olmamızdır.
eskiden yani taşra kültüründe bu toplumsal bir otokontrol ve kabullere bağlıyken ama öyle ama böyle beğen, beğenme işleyen bir sistemdi. adaletine güvenilen insanların hükmü bile yeterli olurdu. büyük şehirlere göçlerle bu toplumsal refleks ortadan kalktı, adaletine güvenilen insanlar azaldı, herkes gittiği yerde kendi raconuna göre adalet belirler oldu.
yazılı hukuk ve kurallar tanışana yada lazım olana kadar insanların duyduğu ama bilmediği şeyler. biz istesek de istemesek de şehirleştik ve medeniyet bunlara göre yaşamamızı gerektiriyor. sana göre bana göre ona göre diye hukuk olamaz.
en basitinden kişisel alanına saygı ve anlayış gibi sorunların temelinde bu eğitimsizliğin rolü büyük. haksızlığa uğradığınız bir konuda karşınızdaki ne olmuş yani nedir yani bu sorun edilecek şey mi diye üstünüze gelmişse beni daha net anlamışsınızdır.
devamını gör...
940.
yayınımız başlamıştır.
buyrunuz.
buyrunuz.
devamını gör...