sabaha bir ayet bırak
başlık "köylü yazardan ironiler" tarafından 16.06.2021 09:07 tarihinde açılmıştır.
241.
"...وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ..."
"...kim allah'a güvenip dayanırsa, allah ona yeter..."
kur'an - talâk, 3.
"...kim allah'a güvenip dayanırsa, allah ona yeter..."
kur'an - talâk, 3.
devamını gör...
242.
size doğrusunu söyleyeyim, kutsal diye inandıklarınızın kaynağı insandır. bunlar, birikerek bugüne ulaşmış tasavvurlardan öte bir şey değildir. bunlar, size tanrıyı, tanrının doğrusundan değil, insanın doğrusundan gösterir ve tanrı adına yanlış anlamlar üretir. size doğrusunu söyleyeyim, onu aramaktan ve tanımaktan alıkoyan her yanlış, yalan düşünce, inanç bu kutsalların içindedir.
devamını gör...
243.
mücadele suresi12.ayet;peygambere gizli ma'ruzatta bulunmak istediğiniz zaman fısıltınızdan önce bir sadaka takdim ediniz, bu sizin için hem bir hayır hem daha ziyade bir temizliktir, fakat gücünüz yetmezse şübhe yok ki allah gafurdur rahîmdir
devamını gör...
244.
devamını gör...
245.
tamam da, 4000 civarı din var yahu. çıkıp 600'lü yıllları neden beklemiş bu allah? attila zamanındaki insanlara ne olacak bir de? cennete mi gidecekler cehenneme mi?
devamını gör...
246.
fakat onları kurtarınca, bir de bakarsın ki yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapıyorlar. ey insanlar! sizin taşkınlığınız, sırf kendi aleyhinizedir. (bununla) sadece dünya hayatının yararını elde edersiniz. sonunda dönüşünüz bizedir. (biz de) bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz.
yunus suresi 23
yunus suresi 23
devamını gör...
247.
"şüphesiz allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır." nebe suresi 33. ayet
devamını gör...
248.
tevbe 5/ müşrikleri, puta tapanları gördüğünüz yerde öldürün.
peki kabe'ye tapanları?
kendisiyle çelişen bir din.
peki kabe'ye tapanları?
kendisiyle çelişen bir din.
devamını gör...
249.
tevbe 5 genel bir emir degil.
siz 100 yil once, ataturk'un mesela, dusmani öldürün diye bir yazisini okudugunuzda, ataturk her yuzyilda nerde anti kemalist gorsek gebertmemizi istiyor diye mi anliyosunuz.
hani cahilsiniz de bu kadar da olmayin la dhwnhsn
hani bari zimmi kulturunu biliyosunuzdur, seriat devletlerindeki zimmiler neden öldürülmüyor diye azicik neden kafa yormuyosunuz onu ben de anlamiyorum
ki kimse kabe'ye tapmiyor, kabe'de rituel yapmak, kabe'ye tapmak degil
seccadede secde etmeyi, seccadeye secde etmek sanmak kadar sacma sapan bir dusunce bu
hani biraz metin okuma, tarih okuma, bunlari yapin ya. neden bu kadar dusunme, sorgulama karsitisiniz. bi insan beynine savas acar mi
t: bir baslik
siz 100 yil once, ataturk'un mesela, dusmani öldürün diye bir yazisini okudugunuzda, ataturk her yuzyilda nerde anti kemalist gorsek gebertmemizi istiyor diye mi anliyosunuz.
hani cahilsiniz de bu kadar da olmayin la dhwnhsn
hani bari zimmi kulturunu biliyosunuzdur, seriat devletlerindeki zimmiler neden öldürülmüyor diye azicik neden kafa yormuyosunuz onu ben de anlamiyorum
ki kimse kabe'ye tapmiyor, kabe'de rituel yapmak, kabe'ye tapmak degil
seccadede secde etmeyi, seccadeye secde etmek sanmak kadar sacma sapan bir dusunce bu
hani biraz metin okuma, tarih okuma, bunlari yapin ya. neden bu kadar dusunme, sorgulama karsitisiniz. bi insan beynine savas acar mi
t: bir baslik
devamını gör...
250.
apış arasından ayet yorumlayan dingillerin saçmaladığı yer.
müşrik ulema, kalkmış üzüm danesine " genç kız memesi" demiş ( halbuki atayist için genç yada yaşlı diye bir şey yok, affetmez) atayist de mal bulmuş mağribi gibi saldırıyor. lan olm senin dininde kural yok. bugün bok dediğine yarin ak diyorsun.
kemal'a anlatır gibi:
o müşrikleri bulduğnuz yerde öldürün?
hangi müşrikleri?
"tüm müşrikleri" gibi anlayan gerizekalı sunepeler var!
cevap: uhud, hendek ve bedir savaşına katılıp müslümanları katleden ve yurtlarından çıkaran buna rağnen imzaladıkları " hudeybiye antlaşması" na uymayan müşrikleri..
adalar konusunda " akp adaları teslim ediyor, direnmiyor" diyorsunuz ya gundiler! çözüm süreci politikası delinince pkk'yı yok eden, bulduğu yerde duman eden askeri ve polisi alkışladınız ya gundiler. üstelil pkk, kürtlere yapılmış bir asimile sonucu ortaya çıktı. islam ise tefeci, köleci ve tekelci rejimleri devirmek için... insafınıza gadahlayalar yeri siziğ.
müşrik ulema, kalkmış üzüm danesine " genç kız memesi" demiş ( halbuki atayist için genç yada yaşlı diye bir şey yok, affetmez) atayist de mal bulmuş mağribi gibi saldırıyor. lan olm senin dininde kural yok. bugün bok dediğine yarin ak diyorsun.
kemal'a anlatır gibi:
o müşrikleri bulduğnuz yerde öldürün?
hangi müşrikleri?
"tüm müşrikleri" gibi anlayan gerizekalı sunepeler var!
cevap: uhud, hendek ve bedir savaşına katılıp müslümanları katleden ve yurtlarından çıkaran buna rağnen imzaladıkları " hudeybiye antlaşması" na uymayan müşrikleri..
adalar konusunda " akp adaları teslim ediyor, direnmiyor" diyorsunuz ya gundiler! çözüm süreci politikası delinince pkk'yı yok eden, bulduğu yerde duman eden askeri ve polisi alkışladınız ya gundiler. üstelil pkk, kürtlere yapılmış bir asimile sonucu ortaya çıktı. islam ise tefeci, köleci ve tekelci rejimleri devirmek için... insafınıza gadahlayalar yeri siziğ.
devamını gör...
251.
252.
bakara suresi, 79. ayet: artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "bu allah katındandır" diyenlere. artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.
devamını gör...
253.
ey iman edenler! peygamber’in evlerine izinsiz ve yemek vakti dâvetsiz girmeyin. yemek için çağrıldığınızda da, yemeğin hazırlanmasını bekleyecek kadar erken gelmeyin. yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yer yemez birbirinizle sohbete dalmadan hemen dağılın. çünkü bu hareketiniz peygamber’i rahatsız ediyor, fakat utandığından o size bunu söylemekten sıkılıyor. allah ise gerçeği söylemekten asla çekinmez. peygamber’in hanımlarından bir şey isteyeceğiniz zaman da onu perde arkasından isteyin. böyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri bakımından çok daha nezih ve temizdir. artık allah rasûlü’nü üzmek de, onun ölümünden sonra hanımlarını nikâhlamanız size ebediyen yasaklanmıştır. bunları yapmanız, allah katında büyük bir günahtır.
devamını gör...
254.
yerde gökte nerde ne varsa hepsi benimdiiirr. işte o da benim, aha şu da benim.. orası da benim.. ben istesem var yaaa.. ben var ya ben.. siz benim kim olduğumu biliyo musunuz.. hele bi itiraz edin.. ben adamı naaparım biliyo musunuz.. ???
böyle bir tanrı olabilir mi.. bir tanrı bunları söyleme ihtiyacı duyar mı.. bu normal bir psikoloji midir..
buna benzer bir davranışı, bir insan bile gösterdiğinde, itici bulup yadırgamıyor muyuz.
bir yerlerde bir yanlışlık yok mu..
böyle bir tanrı olabilir mi.. bir tanrı bunları söyleme ihtiyacı duyar mı.. bu normal bir psikoloji midir..
buna benzer bir davranışı, bir insan bile gösterdiğinde, itici bulup yadırgamıyor muyuz.
bir yerlerde bir yanlışlık yok mu..
devamını gör...
255.
ey îmân edender! sakın mallarınız ve çocuklarınız sizi allah’ın zikrinden alıkoymasın. kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
minafikun 9.
mal biriktirme tutkun varsa çocuğuna servet de yığmak istersin. bu da adamı lüksçü, kibirli ve bencil yapar. bencil biri de halkının ve devletinin kalkınması için girişimde bulunmaz. dolayısıyla ,allah'ın zikrinden ( kitabından) yüz çevirmiş olur.
dötten uydurma ile allah'tan gelen nasıl da fark ediliyor!
minafikun 9.
mal biriktirme tutkun varsa çocuğuna servet de yığmak istersin. bu da adamı lüksçü, kibirli ve bencil yapar. bencil biri de halkının ve devletinin kalkınması için girişimde bulunmaz. dolayısıyla ,allah'ın zikrinden ( kitabından) yüz çevirmiş olur.
dötten uydurma ile allah'tan gelen nasıl da fark ediliyor!
devamını gör...
256.
vakitli vakitsiz gelen misafire hangimiz böyle bir ayet okumak istemedik ki?
"53. ey iman edenler! yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) peygamber'in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. yemeği yiyince de hemen dağılın. sohbet için beklemeyin. çünkü bu davranışınız peygamber'i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. allah'ın resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyen söz konusu olamaz. çünkü bu, allah katında büyük bir günahtır." ahzab 53
"53. ey iman edenler! yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) peygamber'in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. yemeği yiyince de hemen dağılın. sohbet için beklemeyin. çünkü bu davranışınız peygamber'i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. allah'ın resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyen söz konusu olamaz. çünkü bu, allah katında büyük bir günahtır." ahzab 53
devamını gör...
257.
allah affetsin sobaya diye okudum. o derece yani.
devamını gör...
258.
vaiz 1:1-18
her şey bomboş
[1] bunlar yeruşalim'de krallık yapan davut oğlu vaiz'in sözleridir: [2] “her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor vaiz. [3] ne kazancı var insanın güneşin altında harcadığı onca emekten? [4] kuşaklar gelir, kuşaklar geçer, ama dünya sonsuza dek kalır. [5] güneş doğar, güneş batar, hep doğduğu yere koşar. [6] rüzgar güneye gider, kuzeye döner, döne döne eserek hep aynı yolu izler. [7] bütün ırmaklar denize akar, yine de deniz dolmaz. ırmaklar hep çıktıkları yere döner. [8] her şey yorucu, sözcüklerle anlatılamayacak kadar. göz görmekle doymuyor, kulak işitmekle dolmuyor. [9] önce ne olduysa, yine olacak. önce ne yapıldıysa, yine yapılacak. güneşin altında yeni bir şey yok. [10] var mı kimsenin, “bak bu yeni!” diyebileceği bir şey? her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı. [11] geçmiş kuşaklar anımsanmıyor, gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak. [12] ben vaiz, yeruşalim'de israil kralıyken [13] kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. tanrı'nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu. [14] güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır! [15] eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz. [16] kendi kendime, “işte, bilgeliğimi benden önce yeruşalim'de krallık yapan herkesten çok artırdım” dedim, “alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.” [17] kendimi, bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. [18] çünkü çok bilgelik çok keder doğurur, bilgi arttıkça acı da artar.
vaiz 2:1-26
zevklerin anlamsızlığı
[1] kendi kendime, “gel, zevki tat. iyi mi, değil mi, gör” dedim. ama gördüm ki, o da boş. [2] gülmeye, “delilik”, zevke, “ne işe yarar?” dedim. [3] insanların göklerin altında geçirdiği birkaç günlük ömürleri boyunca, yapacakları iyi bir şey olup olmadığını görünceye dek, bilgeliğimin önderliğinde, bedenimi şarapla nasıl canlandırayım, akılsızlığı nasıl ele alayım diye düşündüm durdum. [4] büyük işlere girdim. kendime evler inşa ettim, bağlar diktim. [5] bahçeler, parklar yaptım, oralara türlü türlü meyve ağaçları diktim. [6] dal budak salan orman ağaçlarını sulamak için havuzlar yaptım. [7] kadın, erkek köleler satın aldım; evimde doğan kölelerim de vardı. ayrıca benden önce yeruşalim'de yaşayan herkesten çok sığıra, davara sahip oldum. [8] altın, gümüş biriktirdim; kralların, illerin hazinelerini topladım. kadın, erkek şarkıcılar ve erkeklerin özlemi olan bir harem edindim. [9] böylece büyük üne kavuştum, benden önce yeruşalim'de yaşayanların hepsini aştım. bilgeliğimden de bir şey yitirmedim. [10] gözümün dilediği hiçbir şeyi kendimden esirgemedim. gönlümü hiçbir zevkten alıkoymadım. yaptığım her işten zevk aldı gönlüm. bütün emeğimin ödülü bu oldu. [11] yaptığım bütün işlere, çektiğim bütün emeklere bakınca, gördüm ki, hepsi boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. güneşin altında hiçbir kazanç yokmuş. [12] sonra bilgelik, delilik, akılsızlık nedir diye baktım; çünkü kralın yerine geçecek kişi zaten yapılanın ötesinde ne yapabilir ki? [13] ışığın karanlıktan üstün olduğu gibi bilgeliğin de akılsızlıktan üstün olduğunu gördüm. [14] bilge nereye gittiğini görür, ama akılsız karanlıkta yürür. ikisinin de aynı sonu paylaştığını gördüm. [15] “akılsızın başına gelen, benim de başıma gelecek” dedim kendi kendime, “öyleyse kazancım ne bilgelikten?” “bu da boş” dedim içimden. [16] çünkü akılsız gibi, bilge de uzun süre anılmaz, gelecekte ikisi de unutulur. nitekim bilge de akılsız gibi ölür! [17] böylece hayattan nefret ettim. çünkü güneşin altında yapılan iş çetindi bence. her şey boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. [18] güneşin altında harcadığım bütün emekten nefret ettim. çünkü her şeyi benden sonra gelecek olana bırakmak zorundayım. [19] kim bilir, bilge mi olacak, akılsız mı? güneşin altında bilgeliğimi kullanarak harcadığım bütün emek üzerinde saltanat sürecek. bu da boş. [20] bu yüzden güneşin altında harcadığım onca emeğe üzülmeye başladım. [21] çünkü biri bilgelik, bilgi ve beceriyle çalışır, sonunda her şeyini hiç emek vermemiş başka birine bırakmak zorunda kalır. bu da boş ve büyük bir hüsrandır. [22] çünkü ne kazancı var adamın, güneşin altında harcadığı bunca emekten, bunca kafa yormaktan? [23] günler boyunca çektiği zahmet acı ve dert doğurur. gece bile içi rahat etmez. bu da boş. [24] insan için yemekten, içmekten ve yaptığı işten zevk almaktan daha iyi bir şey yoktur. gördüm ki, bu da tanrı'dandır. [25] o'nsuz kim yiyebilir, kim zevk alabilir? [26] çünkü tanrı bilgiyi, bilgeliği, sevinci hoşnut kaldığı insana verir. günahkâra ise, yığma, biriktirme zahmeti verir; biriktirdiklerini tanrı'nın hoşnut kaldığı insanlara bıraksın diye. bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.
vaiz güzel insanmış. vesselam.
her şey bomboş
[1] bunlar yeruşalim'de krallık yapan davut oğlu vaiz'in sözleridir: [2] “her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor vaiz. [3] ne kazancı var insanın güneşin altında harcadığı onca emekten? [4] kuşaklar gelir, kuşaklar geçer, ama dünya sonsuza dek kalır. [5] güneş doğar, güneş batar, hep doğduğu yere koşar. [6] rüzgar güneye gider, kuzeye döner, döne döne eserek hep aynı yolu izler. [7] bütün ırmaklar denize akar, yine de deniz dolmaz. ırmaklar hep çıktıkları yere döner. [8] her şey yorucu, sözcüklerle anlatılamayacak kadar. göz görmekle doymuyor, kulak işitmekle dolmuyor. [9] önce ne olduysa, yine olacak. önce ne yapıldıysa, yine yapılacak. güneşin altında yeni bir şey yok. [10] var mı kimsenin, “bak bu yeni!” diyebileceği bir şey? her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı. [11] geçmiş kuşaklar anımsanmıyor, gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak. [12] ben vaiz, yeruşalim'de israil kralıyken [13] kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. tanrı'nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu. [14] güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır! [15] eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz. [16] kendi kendime, “işte, bilgeliğimi benden önce yeruşalim'de krallık yapan herkesten çok artırdım” dedim, “alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.” [17] kendimi, bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. [18] çünkü çok bilgelik çok keder doğurur, bilgi arttıkça acı da artar.
vaiz 2:1-26
zevklerin anlamsızlığı
[1] kendi kendime, “gel, zevki tat. iyi mi, değil mi, gör” dedim. ama gördüm ki, o da boş. [2] gülmeye, “delilik”, zevke, “ne işe yarar?” dedim. [3] insanların göklerin altında geçirdiği birkaç günlük ömürleri boyunca, yapacakları iyi bir şey olup olmadığını görünceye dek, bilgeliğimin önderliğinde, bedenimi şarapla nasıl canlandırayım, akılsızlığı nasıl ele alayım diye düşündüm durdum. [4] büyük işlere girdim. kendime evler inşa ettim, bağlar diktim. [5] bahçeler, parklar yaptım, oralara türlü türlü meyve ağaçları diktim. [6] dal budak salan orman ağaçlarını sulamak için havuzlar yaptım. [7] kadın, erkek köleler satın aldım; evimde doğan kölelerim de vardı. ayrıca benden önce yeruşalim'de yaşayan herkesten çok sığıra, davara sahip oldum. [8] altın, gümüş biriktirdim; kralların, illerin hazinelerini topladım. kadın, erkek şarkıcılar ve erkeklerin özlemi olan bir harem edindim. [9] böylece büyük üne kavuştum, benden önce yeruşalim'de yaşayanların hepsini aştım. bilgeliğimden de bir şey yitirmedim. [10] gözümün dilediği hiçbir şeyi kendimden esirgemedim. gönlümü hiçbir zevkten alıkoymadım. yaptığım her işten zevk aldı gönlüm. bütün emeğimin ödülü bu oldu. [11] yaptığım bütün işlere, çektiğim bütün emeklere bakınca, gördüm ki, hepsi boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. güneşin altında hiçbir kazanç yokmuş. [12] sonra bilgelik, delilik, akılsızlık nedir diye baktım; çünkü kralın yerine geçecek kişi zaten yapılanın ötesinde ne yapabilir ki? [13] ışığın karanlıktan üstün olduğu gibi bilgeliğin de akılsızlıktan üstün olduğunu gördüm. [14] bilge nereye gittiğini görür, ama akılsız karanlıkta yürür. ikisinin de aynı sonu paylaştığını gördüm. [15] “akılsızın başına gelen, benim de başıma gelecek” dedim kendi kendime, “öyleyse kazancım ne bilgelikten?” “bu da boş” dedim içimden. [16] çünkü akılsız gibi, bilge de uzun süre anılmaz, gelecekte ikisi de unutulur. nitekim bilge de akılsız gibi ölür! [17] böylece hayattan nefret ettim. çünkü güneşin altında yapılan iş çetindi bence. her şey boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. [18] güneşin altında harcadığım bütün emekten nefret ettim. çünkü her şeyi benden sonra gelecek olana bırakmak zorundayım. [19] kim bilir, bilge mi olacak, akılsız mı? güneşin altında bilgeliğimi kullanarak harcadığım bütün emek üzerinde saltanat sürecek. bu da boş. [20] bu yüzden güneşin altında harcadığım onca emeğe üzülmeye başladım. [21] çünkü biri bilgelik, bilgi ve beceriyle çalışır, sonunda her şeyini hiç emek vermemiş başka birine bırakmak zorunda kalır. bu da boş ve büyük bir hüsrandır. [22] çünkü ne kazancı var adamın, güneşin altında harcadığı bunca emekten, bunca kafa yormaktan? [23] günler boyunca çektiği zahmet acı ve dert doğurur. gece bile içi rahat etmez. bu da boş. [24] insan için yemekten, içmekten ve yaptığı işten zevk almaktan daha iyi bir şey yoktur. gördüm ki, bu da tanrı'dandır. [25] o'nsuz kim yiyebilir, kim zevk alabilir? [26] çünkü tanrı bilgiyi, bilgeliği, sevinci hoşnut kaldığı insana verir. günahkâra ise, yığma, biriktirme zahmeti verir; biriktirdiklerini tanrı'nın hoşnut kaldığı insanlara bıraksın diye. bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.
vaiz güzel insanmış. vesselam.
devamını gör...
259.
araf 164. içlerinden bir topluluk şöyle dedi: "allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? dediler ki: "rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
emre1974tr.blogspot.com/201...
emre1974tr.blogspot.com/201...
devamını gör...