sabahattin ali

politik gorusleri sebebiyle bulgaristan civarında olduruldugu rivayetleri dolasan yazar.

kim kime dum duma adamın biri gitmis gume der can baba.

boyle seyler tehlikeli geliyor bana.
aman zaten ben anlamam.

anonim olan leylim ley türküsü sabahattin ali tarafından şiir -güfte yapılmıştır. ses kitabı hikayelerinde geçer.

aklımda kalan hikayeden tabi,bindiği araç bozuluyor tamirat uzun sürüyor ,
şair dolaşırken epey uzaklaşmış bir çoban bu türküyü söylüyor ....???

bazı densizler ajan falan diyor, atsız gibi (ki aynı dergide yazmışlar 30'larda) huysuzmuş aklına geleni söylermiş ,o yüzden pek arkadaşı da olmazmış.

kimse laf etmeye kalkmasın ,katil kemalist rejim tarafından katledildi.

ölüm şekline hep çok üzülürüm.

"kadını hiçbir zaman inkar etmedim. hatta geceleri beni odama o kadar karışık halde yollayan, ekseriye bir kadın muvaffakiyetsizliğidir. ve ben, bilmiyorum neden hiçbir kadından âşıkça iltifat görmüş değilimdir. benden hoşlanıyorlar, fakat beni sevmiyorlar. "

değirmen, sayfa 76 / sabahattin ali

sabahattin ali su gibi türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan ali diksiyon takıntısına sahipmiş. yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. hatta bu durumundan eşi aliye hanım oldukça rahatsız olur bunu da kendisine söylermiş. sabahattin ali bu olayı arkadaşlarına “ aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.

türk edebiyatının "bana edebiyat yapma kardeşim" lafını en naif ve en duygusal bir şekilde bertaraf eden; cumhuriyet tarihinin en "içimizden biri" yazarıdır.

1907'de doğup, 1948'de faili meçhul bir cinayetle hayatını kaybeden sabahattin ali, hem kalemiyle hem de kaderiyle bu toprakların sarsılmaz yazgısını yansıtır aslında.

kürk mantolu madonna'sı birçok insanın okumaya ilk başladığı kitap olmakla birlikte günümüzde instagram'ın bu kadar büyüyüp, benzeri bütün uygulamaları da konu dışı yapmasına da katkı sağlamış edebi bir tuzaktır.* *. kuyucaklı yusuf'u tam anlamıyla sert anadolu çocuğudur ama pamuk gibi kalbi olanlardan.

sabahattin ali, yeri gelince bir köy öğretmeni, yeri gelince dağ basinda bir kaçak, bazen almanya'da bir öğrenci, bazen de istanbul'un arka sokaklarında hayat ile mücadele eden bir aydın oluverir. karakterlerini anlatmaz adeta yaşatır.

devletin radarına da "fazla dürüst" olduğu için girmiş. "yazma kardeşim" demişler; "ben yazarım" deyip gönlünün açtığı yolda yürümüş, o yolda da bir faili meçhule kurban gitmiş.

syf. 62
kağnı ses esirler

görüyorsunuz sabahattin ne kadar haklı. yaşamımıza mana katan insanlar iyi ki var. böyle birinin varlığı bile şu anlamsız dünyayı daha yaşanılır kılıyor. çok değerli. birine yakın olma hissi çok nadir rastlanan bir şey. ruhların bir olması insanı et ve kemikten arındırıp harika bir şeye dönüştürüyor. hayatımın çoğunda karşıki dağlarda taş olaydım oy gibi isyanlarım olsa da insan olmayı çok seviyorum. birini ve birbirini sevmek ne güzel şey.

kürk mantolu madonna/ sabahattin ali

bu adamı okumak ah…