sait faik abasıyanık

duyguları öyle yalın ve duru şekilde anlatır ki hislerin saflığından ağlayabilirsiniz. semaver öyküsü bunu en derin yaşatanlarındandır.

realizm akımından etkilenmiş yazar.
medarı maişet motoru ve kayıp aranıyor adında iki romanı vardır.

moupassant ve çehov tarzı durum öyküsünün türk edebiyatı'ndaki en önemli temsilcilerinden biridir. genellikle toplumun alt kesimlerinden seçtiği kahramanları gerçekçi bir yapıdadır.

sait faik'in abasıyanık kitabı. pardon. ilk aklıma gelen bu olmamalıydı. ilk tanışmam ortaokulda türkçe dersine giren hocamızın tavsiyesiyle olmuştu, sana yakın bir tarz diyerek. tabi o zamanlar durum hikayesi, olay hikayesi nedir ne değildir pek bilgim yoktu. son kuşlar kitabıydı ilk okuduğum. hiç unutmam bu nasıl bir tarz, bu adam nasıl böyle yazabilmiş demiştim.. olay hikayesinin sıradanlaştığı zamanlarda durum hikayesi kurtarıcı gibi. o uçsuz, bucaksızlığı, tamamıyla hayal kuvvesine iplerin bırakılması. hişt, hişt hikayesi çok acayip mesela o aklımda kalmış. bir de zemberek. insanda tarif olunmayan tuhaf bir hüzün bırakıyor, acayip. karnını yazıyla doyuran yazarlardan ama bir cümlesi yazmanın onun için değerini ifade ediyor:
yazmasam deli olacaktım.

durum(çehov) hikayesinin edebiyatımızda en önde gelen isimlerindendir.

abasıyanık'ın son kuşlar kitabından çok güzel bir alıntı bırakacağım buraya;
dünya değişiyor dostlarım. günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler görmeyeceksiniz. günün birinde yol kenarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da görmeyeceksiniz. bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. sizin için kötü olacak.

türk edebiyatinda öykü türünde degerli eser veren yazarimiz.

sait faik abasıyanık’ın semaver kitabını okuyordum. haksızlık etmeyeyim diye sonuna kadar bitirdim ve ben ömrü hayatımda beni bu kadar zorlayan bir kitap hatırlamıyorum. kitapta o kadar iğrenç tabirler vardı ki.
bu nedenle önyargılıyım. belki güzel kitapları vardır ancak okumayı düşünmüyorum.

yazılan bir cümle güzel kokar mı? evet.
ben sait faik’te bunu bizzat yaşadım. bir de orhan veli’de.
huzur içinde yatsınlar.

çağdaş hikayeler yazan sait faik abasıyanık türk edebiyatının önemli isimlerinden, hikayelerini hiç okumayanlar için dili ve anlatımı sade ve bakış açısı farklı o yüzden hikayeleri çok keyflidir. "havadaki bulut" hikayesinde altını çizdiğim bir cümle,

"içim ona nehirlerin denize aktığı gibi akıyordu"

gel iki tek atalım be sait abi gün batarken! diyebilecek kadar yakın olmayı ve o zamanlarda yaşamayı istediğim öykücü.

hala sait faik'in abasıyanık kitabında kaldım ben

bilmeyenleri buraya alalım

çehov öykücülüğünün öncüsü olan nadide yazarlarımızdandır. bildiğim kadarıyla amatör olarak boks ile ilgilenmiştir de. ismi bilinen değeri bilinmeyen yazarlardan olduğunu düşünüyorum nedense.

vefatının üzerinden 67 yıl geçmiş. buna rağmen sözcükleri, ifadeleri, tasvir ettiği haller halen içimizde bir yerlere dokunabiliyor.

havada bulut adlı kitabındaki öyküleri trt tarafından dizileştirilmişti, ben ilk çekildiği sıralar izleyememiştim. her şeyin bir zamanı var sahiden de, sakin bir kafayla izlediğimde sanki kitabının sokaklarında yürür gibi hissettim. bir eserin hem kendini hem farklı yorumlarını izledikçe esere dair bir evren oluşuyor akıllarda, bu evrenin gücünün yaratıcısına bağlı olduğunu kanıtlayan bir anlatıcıdır sait faik, bu nedenle türk edebiyatında apayrı bir yeri vardır.

havada bulut'un dizisi için:

-şimdi sevişme vakti-
çıplak heykeller yapmalıyım,
çırılçıplak heykeller
nefis rüyalarınız için
ey önümden geçen ak sakallı kasketli,
yırtık mintanından adaleleri gözüken
dilenci
sana önce
şiirlerin tadını
aşkların tadını
kitaplardan tattırmalıyım
resimlerden duyurmalıyım, resimlerden...
(canım abasıyanık'ın ilk ve tek şiir kitabıdır "şimdi sevişme vakti" başka bir mümkün'e yerleşmeden bizlere yaptığı son kıyak. eyvallah fötr şapkalı deli çay. 67 yıl geçti, şeftali ağaçları çiçek açtı ve marikula doğurdu).
(bkz: sait faik abasıyanık)

en sevdiğim kitap sait faik'in abasıyanık kitabı.

mahalleyi, denizi, rakı sofrasını bir da kalp kırıklığını öyle anlatır ki; o sayfaya girip, bir şiveli harf olarak tamamlayabilirim ömrümü.

(bkz: alemdağ'da var bir yılan)
kalbinden öpülesi....

sait faik’in abasıyanık kitabı

en sevdiğim öyküsüdür "hişt hişt"
nereden gelirse gelsin; dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten..., bir hişt hişt sesi gelsin”. yaşadığımız bu dört duvara mahkum günlerde ruhumuza tercüman bir cümledir.

adamcağızın adıyla dalga mı geçiliyor diye iki kez okudum.
geçilmemiş allahtan.
kendisi türk bir yazardır. yazardan çok denizci de denebilir. kitapları buram buram deniz ve balık kokuyor.