lüzumsuz adam hikâyesinin yazarıdır. bu eser sonrasında birçok yazara alternatif metinler yaratma imkânı vermiştir.
devamını gör...

“hani bazı ressamlar vardır. resimlerini şöyle rastgele, kalenderce, gelişigüzel yapmışlardır, dersiniz. eserlerinde en ufak bir titizlik, aşırı bir itina sezilmez. öyle resimler ki herkese:
‘a… a… bu kadarını ben de yaparım yahu!’ dedirtir. ve bu yüzden başımıza bir sürü amatör çıkartırlar.
bu, gelişigüzel resimlerin peşine takılır, o ressamın hayatını incelersiniz, bir de bakarsınız ki o kolaylığın altında, o kalenderliğin, o sallapatiliğin altında domuzuna bir gayret, kahredici bir sabır, şaşırtıcı bir inat saklıdır. ressam o gevşekliği, o başıboşluğu, o yumuşaklığı, uysallığı çok uzun, çok zahmetli etütlere borçludur. sait’in yazılarındaki o canım kolaylık, o kendiliğinden akış, o kalenderlik de öyle bir kalenderlikti. şöyle bir çırpıda döktürdüğü yazısı olacağını pek sanmıyorum.”

diyor bedri rahmi eyüboğlu, “sait’ten hatıralar” isimli yazısında. mina urgan’ın bir dinozorun anıları kitabında ise,

“sait faik, kılık kıyafeti ve davranışlarıyla, yazar çizer takımının aydınlarına hiç mi hiç benzemezdi. koltuğunun altında kitap taşımaz, okuduklarını anlatmaz, düşüncelerini iddialı iddialı savunmaya kalkmaz, kişiliğini ikide birde ileri sürmez, kendinden hiç söz etmezdi. sait faik ile tanışanlar, bir halk adamı sanırlardı onu. hakları da vardı; çünkü sait faik gerçekten bir halk adamıydı.” şeklinde sözü geçiyor. sanırım sait faik’le ilgili izlenimlerimi en güzel doğrulayan ifadeler bunlar oldu benim için. avareliği, kalenderliği, adalara olan aşkı, oğlan çocuklarına olan zaafı, birçok şeyi çok önemseyip de önemsemez görünüşü ve yazar çizer camiasında çok itibar edilen değerlere itibar etmeyişi ile sait faik, şüphesiz şahsına münhasır bir insan.

ben onu niçin sevdiğimi biliyorum, saydığım özellikleriyle değil, son nitelendirişim ile. kendine özgü olması ile, bir yeni ortaya koyuşu ile seviyorum. kırgınlığı, hassasiyetleri ve duyarlılığı şüphesiz kendine çekiyor ancak yaptığı şeyi tüm “kendiliğiyle” yapması beni büyüleyen. anladım ki ben böyle insanları seviyorum, ister yazsın, ister yaşasın, ister sessiz sedasız yalnızca var olsun.
devamını gör...

yalnızlık dünyayı doldurmuş. sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
devamını gör...
"ben böyleyim işte. kederimi unutmak için sanki kedersizmişim gibi yaparım."
sait faik abasıyanık
devamını gör...
türk öykücülüğünün usta kalemi, 18 kasım 1906 yılında adapazarı'nda dünyaya gelmiş. 11 mayıs 1954 yılında da istanbul'da vefat etmiş. mezarı zincirlikuyu'da bulunan edebiyatçı, 50 yaşına ulaşamadan hayata veda etmiş. edebiyat ile tanışması okul yıllarında yazdığı şiir ile başlamış, daha sonra yazmış olduğu öyküler ile ünlenmiştir. öykülerinde istanbul'un kenar semtlerine, sürekli ikamet ettiği burgaz adasındaki balıkçılara, doğa güzelliklerine değinmiştir.

sait faik, aslında büyük edebiyat ustası değil de, sanki orhan veli'nin şiirlerinde bahsettiği sıradan bir vatandaştır. hayattayken çoğu kişinin dikkatini çekmemiş ve tanıyamamışlardır. burgazada ile istanbul arasında kendisini taşıyan motorcu, taşıdığı kişinin dünya çapında bir edebiyatçı olduğunu uzun süre anlayamamıştır. istanbul'da edebiyatçıların buluşacağı salona girmek istemiş ve kendisini
" burada edebiyatçılar buluşacak, balıkçıları alamıyoruz. " diyerek kapıdan çevirmişlerdir. salona girememesine rağmen de öykülerindeki benzettiği kişilerden sayıldığı için de kendisiyle gurur duymuş. daha sonra yine böyle edebiyat sempozyumunun birinde kürsüye çıkıp konuşmaya başlarken salon boşalmaya başlamış ve kendisini tanıyanlar da, izleyicilere müdahale de bulunup, " arkadaşlar, konuşan bizim ünlü öykücü sait faik'tir. " diyerekten, tekrar salona döndürmeye çabalamışlardır.
devamını gör...
türk öykücülüğünün en önde gelen isimlerinden olan sait faik 18 kasım 1906 adapazarı doğumludur. türk yazar, şairdir.
11 mayıs 1954' de istanbul' da hayatını kaybetmiştir.

semaver.
son kuşlar.
seçme hikayeler.
mahalle kahvesi.

eserlerinden bazılarıdır.


yazmasaydım deli olacaktım.
devamını gör...
birazdan "mahalle kahvesi" kitabını okumaya başlayacağım. yazarın kalemiyle biraz geç tanışmış olucam ama olsun... bittikten sonra buraya bi yorum eklemesi yaparım artık. bakalım bizi saracak mı?
devamını gör...
yine beni benden iyi anlatan bir sözünü paylaşmak istiyorum.

" ne kadar kaçmak ve uzaklaşmak arzusu ile dolu isem, o kadar da bağlanmak, kalmak ve bağdaş kurup oturmak istiyorum."

sait faik abasıyanık
devamını gör...
babası eski belediye başkanıdır. varlıklı bir ailede, adapazarında doğmuş ve çocukluğunu orada geçirmiştir. ilkokulu da adapazarında bulunan rehber-i terakki mektebi adındaki özel okulda bitirmiştir.
eğitim hayatına ortaöğrenim ile istanbul erkek lisesi’nde devam ederek, bursa lisesini bitirmiştir. istanbul üniversitesi edebiyat fakültesine girmesine rağmen iki sene sonra fakülteyi bırakarak babasının isteği üzerine ekonomi öğrenimi için önce isviçre'ye, daha sonra fransa’ya gitmiştir. üç sene boyunca yurt dışında eğitim görmesine rağmen düzenli ve verimli bir eğitim almadığı söylenir. 1935 yılında tekrar türkiye'ye dönmüştür. ülkeye döndüğünde öğretmenlik, gazetecilik ve ticaret gibi çeşitli alanlarda meslek sahibi olmuştur fakat hiçbir işte uzun süre kalmayı başaramamıştır ve işi bırakıp kendisini babasından kalan varlığa da güvenerek yazarlığa adamıştır.

edebiyata okul sıralarında başlayan sait faik, ilk hikâyelerini de henüz lise yıllarında yazmıştır. varlık dergisine yazdıkları ile büyük dikkat çekmiş ve hikaye türünde başarılı bir yazar olarak ismini kazımıştır.

1954 yılında, henüz 48 yaşında sirozdan ötürü hayatını kaybetmiştir.

sait faik ve insan sevgisi
sait faik durum hikayecisidir. bundan ötürü hikâyelerinde, olaylardan daha çok istanbul'un kenar semtlerini, yoksul insanlarını, burgaz adasının balıkçılarını ele almış ve şiirsel bir dille bunları yazıya aktarmıştır. yeri geldikçe güçlü bir eleştiriye girişerek toplum ve birey ilişkileri üstünde durmuş, çoğunlukla insan sevgisini, doğanın el değmemiş güzelliklerini işlemiştir. kendi döneminde; çile çekmiş, hakkı yenmiş insanların yanında olması ile bilinmiştir.

sait faik’in burgaz adasında oturduğu ev annesi tarafından 1964’te müze haline getirilmiştir. müzede şu anda yazarın kişisel eşyaları, kitapları ve fotoğrafları sergileniyor. ayrıca yine annesi tarafından her yıl, yılın en başarılı hikâye kitabına verilmek üzere bir sait faik hikâye armağanı ödülleri verilmiştir. hâla ödül, makbule abasıyanık’ın isteği üzerine dârüşşafaka cemiyeti tarafından, o yılın en iyi hikâye yazarı seçilen sanatçıya verilmektedir.

1953 mayıs ayında amerika birleşik devletlerindeki uluslararası mark twain derneği, sait fasik abasıyanık’ı çağdaş dünya edebiyatına verdiği hizmetler nedeniyle şeref üyeliğine seçmiştir.

bedri rahmi eyüboğlu'nun fırçasından sait faik abasıyanık:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ben rahatlıkla kitap önerebilen birisi değilim. karşımdaki insanın karakterini çok iyi bir şekilde tahlil edebildiysem ancak kitap önermekte sorun yaşamıyorum. gerçi kitap tavsiyesi sayılmaz ama, yazdıklarımı okuyan hiçbir yazarın adını dahi bilmememe rağmen gönül rahatlığı ile sinağrit baba öyküsünü tavsiye etmek istiyorum. umarım okursunuz ve beğenirsiniz.
www.siirparki.com/sfaikoyku...
devamını gör...
semaver kitabını yeni bitirdiğim, türk öykücülüğünün altın yazarlarından biridir.bütün kitaplarını kitaplığıma ekledim ve sırayla yavaş yavaş okuyarak bitirmek istiyorum. stresli,rutin iş hayatımın verdiği yorgunluktan zaman ayıramadığım için uzun kitaplara odaklanma sorunu yaşıyorum. hikâyeden kopuyorum. tam da bu noktada sait faik reyiz yetişiyor. . bir oturuşta okunan ve bitse de kafamın içinde devam eden hayatların lezzeti dimağımda hoş tatlarıyla günümü tamamlatıyor.
aynı lezzeti duyduğum bir diğer öykücü yazar ise haldun tanerdir.
devamını gör...
11 mayıs 1954 tarihinde ölen edebiyatçı.

nefes aldığın şehir ne kadar şanslı
kimbilir
sesini gökyüzü sanan
kuşlar bile vardır
devamını gör...
“yani nasıl bir dünya arzuluyorsunuz?
- nasıl bir dünya mı? haksızlıkların olmadığı bir dünya... insanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... hırsızların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı... pardon efendim! bol bol bulunmadığı ne demek? hiç bulunmadığı bir dünya... sevilmeye layık, küçücük kızların orospu olmadığı, geceleri hacıağaların minnacık kızları caddelerden yirmi beş lira pazarlıkla otellere götürmediği, her genç kızın namuslu bir delikanlıyla konuşabildiği, para için namus, ar, haya, hayat, gece, gündüz satılamadığı bir dünya... muhabbet tellallarının günde otuz lira kazanmadığı bir dünya... sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği,bir dünya... içinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya...”
havada bulut - sait faik abasıyanık
devamını gör...
türkiye'de hikayeciliğin zirvesi olarak gördüğüm yazardır.

kendisini pek bilmezdim. vaktiyle haldır haldır politik kitaplar okuduğum bir dönemde, fakültede kitapçıların açtığı standa bakınırken benim gibi kitap bakınan, tanımadığım biri tarafından "pişman olmazsın" telkiniyle okumaya başladım sait faik'i ve evet hiç pişman olmadım.

mitler, masallar, destanlar gibi abartılı anlatım türlerinin çok yaygın olduğu bir toplumun algısına, neredeyse ilginç hiçbir olay ve sıradışı hiçbir kahramanı karıştırmadan oldukça sıradan metinlerle giriş yapıyordu sait faik. bu çok büyük bir riskti.
üstelik eleştirel edebiyat çevrelerinin hala takım elbiseli ve traşlı elit "beylerin" tekelinde olduğu bir dönemde; bu paspal görünümlü, özensiz giyimli, toplum ve insandan kendini soyutlayıp kıyıya köşeye itilmiş şeylere sarılan bu adam, işi biliyordu. bu yüzden şimdi çokça muadilinin piyasada cirit attığı bir türün ilk öncüsü olmakla, kazanacağı ya da kaybedeceği şeyleri pek de umursamıyordu. evet o, insanların uğruna yaşadığı şeyler de dahil çoğu şeyi, gerçekten umursamıyordu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

üslup açısından yazdığı şeyler, kendini öyle bir okutur ki ne olay ne sonuç... sadece bir sonraki cümleyi merak edersiniz. bu cümlelerin kaynağı, yürektir. en çirkin ya da en itici gibi görünen şeylerde bile güzel ve sevilebilir tarafları gören(dülger balığının ölümü)iki soğuk yalnızlığın birbiriyle üleşen yerlerindeki sıcaklığa dokunan (iki kişiye bir hikaye)henüz istanbul'un eski güzel insanlarını ve dokusunu kaybetmediği zamanları en ince detayıyla betimleyen(dolapdere) bir kalemdir onun kalemi. güzel şiirsel anlatımını özetlediği şu sözler gibi:
"biz böyleyiz. kötü edebiyat terbiyesi aldık. ne yapalım? hemen şairleşmeye başlarız."
devamını gör...
roman okumayan, özellikle son senesine kadar roman okumayı sevmeyen birisi olarak 2022 yılında, yakın zamanda ''son kuşlar'' kitabını okuduğum yazar. bu romanı pek beğenmedim desem yalan olmaz. kitap beni bir yerlere götürmedi, akıcı değil ve çok sokak ağzı ve argolarla süslenmiş. bu tarz anlatıları öyküleri elbette seven kişiler vardır. ben, dilini ve öykülerini pek beğenemedim.
devamını gör...
bugün doğum günü.
kutlu olsun. sait faik abasıyanık

yazmasam deli olacaktım..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
öykülerini okurken deniz, martı, balıkçı kavramlarını derinden hissettiğim türk öykücü.

yazmasa deli olacaktı.
devamını gör...
kitap seven ve okuyan birisi olarak öykülerine ve romanlarına alışamadığım ancak bir kaç kitabını okuduğum rahmetli yazar. balık; deniz, doğa temalı öyküleri ve acı içeren romanlarıyla, denizciliği, balıkçılığı ve adada yaşayan yerleşik yabancıları anlatmayı seven bir cumhuriyet dönemi yazarı.
devamını gör...
neredeyse tüm eserlerini okuduğum, bana öyküyü sevdiren güzel yazar.. okuyalım, okutalım.
devamını gör...
en az bilinen kitaplarından biri mahkeme kapısı'dır. 1940'lı yılların istanbul'unda yazarın bir gazete için kaleme aldığı adliye gözlemlerinden oluşur. başlıklardan her biri yaşanmış adli bir olayı öykücünün gözünden inceler aslında.
‘bu senenin meşhur karakışı cinayeti’nde, o yıl istanbulluların iflâhını kesen kışta, kadın meselesinden işlediği cinayeti, içine bahar sızan duruşma salonunda pervasızca anlatırken vicdanını çoktan yitirdiği izlenimi veren berber kalfası s.’nin, kendisi yerine tercih edileni acımasızca öldürmesindeki anlamsızlığa kızar, üzülürken yazar:

"...korkunç bir kış gecesinde, insanların mangala, sobaya, hatta birbirlerine sokulmaya, odalarda nefesle ısınmaya, birbirlerini hasretle sevmeye müsait bir kış gecesinde, karların savrulduğu, servilerin siyah ve beyaz uluduğu, sokakta kalmışların ruhlarının donmaması için bir insan eli sıkmaya muhtaç olduğu saatlerde, bir insanı öldürmek. aranızda hiçbir mukaddes rabıta olmadan, yalnız senin beğendiğin bir kadını başka bir adamın beğenmesinden haz duymayacak
kadar bedbahtsan, yatarsın bir servinin altına o kış gecesi. iki saatte tatlı bir uyku ile bu dünyadan göçebilirsin. bu belki senin için daha hayırlı idi arkadaş berber kalfası. sana anan baban insanların en acımaz yeri olan insan sakalını bile itina ile, sabunlarla köpürterek sıcak sularla yıkayarak, hiç acıtmadan kesmeyi öğretmek istemişler. sana, bir usta hiç acımayan o insan sakalını keserken ne türlü itinâlar göstermeyi öğretmedi mi? sabunlar sıcak sular, havlular, kolonyalar, pudralar, kremler.
(…)
sen berber kalfası olsaydın, fırçanın altında yumuşayan bir sakal düşünür, aynada bir esmer insan yüzü görür, bıçağını çekmişken uzaklara atar, koluna öldüreceğin insanı takar: -gel ağam derdin, gel sakalın uzamış, seni bir tıraş edeyim demeliydin" diyecektir.

çok büyük yazardır çook..!
devamını gör...
100.
en güzel reçeteyi sait faik yazmış: “tek ihtiyacım olan şey; bir deniz kıyısında sabaha kadar oturup, olan biteni gözden geçirdikten sonra kafasında her şeyi aşmış bir insan olarak kalkıp gitmek.”
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sait faik abasıyanık" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim