sanat mı üstündür bilim mi sorunsalı

hiç emzirmeyecekleri halde neden erkeklerin de memesi var ?

bu muhteşem sorunun cevabını hangisi verebiliyorsa o üstündür.

bilim olmasaydı sanat da asla gelişemeyecekti, en fazla mağara duvarına cin ali karalamaktan ibaret kalacaktı. bunları göz önüne alarak “bilim daha üstündür.” çıkarımını yapmamı sağlayan sorunsaldır.

aynı kulvarda olmayan iki ayrı şeyi kıyaslamak saçmadır. dolayısıyla iki alanın da kendine has artıları, faydaları var. şahsen bu sorunsalı oldukça saçma buldum.

ikisinin de aynı amaca hizmet etmesinden dolayı gereksiz bulduğum sorunsal. sonuç olarak ikisi de düşünmeye sorgulamaya ve farklı bakış açıları geliştirmeye sevk ediyor.

bu iki kavram birbirinden nefret ettiğini düşünen, ancak aslında birbirine aşık olan iki kavramdır. hiçbir bilimsel makale dahi düpedüz, duygusuz ve soğuk olamaz. o makaleyi yazmak bile "duygu" ister, "aşk" ister, "sanat" ister. sanat da bilim ister, mükemmel daireler, yüz hatları ve estetik ister. öyle olmasaydı eğer, leonardo abimiz mona lisa'yı altın orana göre çizer miydi hiç?

not: bugün de entel olduk çok şükür.

sanat ve bilim insan/toplum doğasının ayrılmaz bir bütünüdür
(bkz: aslında iç içe olan kavramları ayırma sevdamız)
bırakın sevsinler birbirlerini zira biri olmadan diğeri varlığını sürdüremez

#856633 no'lu tanımda denmiş. cevaplayalım hemen. hamileliğin ilk haftalarında dişi ve erkek embriyolar aynı şekilde gelişim gösteriyor. (her iki cinsiyette de x kromozomu bulunuyor) bildiğiniz üzere meme bezlerinin gelişimi ile ilgili genler x kromozomunda bulunur. y kromozomu ise erkek bireye özgü özellikleri barındırıyor.* erkeklerde y kromozomunun aktif hale gelmesi 4 hafta kadar sürüyor. y kromozomu aktif hale gelene kadar meme uçları çoktan oluşmuş oluyor. yapacak bir şey yok.
erkeklerde bulunan meme dokusunun hiçbir işlevi, avantajı/dezavantajı yok.
* * * * * * * * * * * * **
sanattan pek anladığım söylenemez.

bence asıl üstün olan ikisini aynı anda kullanan kişilerdir.

benim için her daim sanat daha üstündür. çünkü bilim var olanı açıklar. sanat ise büsbütün başka bir evren, başka bir yaratı sürecidir.

üstünlük meselesi değil de, sanat özgür düşüncenin olduğu yerde başlar. özgür düşünce için de bilim şarttır. yani şöyle anlatayım yediğiniz yemek, giydiğiniz kıyafet, içinde yaşadığınız ev bilimin eseridir. yaşamak için temel ihtiyaçları karşıladıktan sonra sanat ruhun doyum noktasına ulaşmasını sağlar. insanın kendini gerçekleştirme noktasıdır sanat.

avrupada sanat çok ilerde çünkü avrupa bilime yöneldikten sonra ihtiyaçlarını karşılayıp sanata vakit ayırabildi. nitekim osmanlının yükselme döneminde de sanat büyük bir yer kaplıyordu. nasıl ki giydiğimiz dondan kullandığımız kürdana kadar bilimin eseriyse, felsefe, şiir ve bilumum insana estetik veren tüm uğraşlar sanatın alanına girer.

yani üstünlük yoktur sanat ve bilim arasında, birbirini tamamlama vardır.

neden ve nasıl karşılaştırılacağını bir türlü kafamda oturtamadım ama deneyeceğim. muğlak bir cevap vermekten kaçıp sanat üstündür diyorum.

bilime hayatın her evresinde ihtiyacımız var. bu ihtiyacı örneklendirmek için illa büyük şeyler düşünmeye gerek yok. günlük yaşamın kısacık bir kesitine bile bakmak yeterlidir. anlamak için, anlatmak için, dünün yanlışlarından kaçıp bugünün birikimlerini yarına aktarmak için... bu denli hayata karışmış bir kavramın gelişimi beni bir noktaya kadar şaşırtabiliyor. takdir etmekle karıştırmayın lütfen bu söylediğimi. yalnızca sanata kıyasla daha çok insanın uğraş verdiğini düşünüyorum. işte tam olarak burada belirgin bir ayrım var. birincisi; sanat bireyseldir. ankesörlü telefonun günümüzde geldiği noktayı düşünün. kaç insanın emeği var? ama ben tutup van gogh'un bir tablosunu daha iyi hâle getirmeye çalışamam öyle değil mi? ikincisi; sanat ruhunun sadece bazı insanlara bahşedilmiş kadar özel olduğuna inanıyorum. sanatla ilgilenmek, ortaya bir eser çıkarabilmek, hatta bir sanatta usta olmak bile bu ruhun taşındığı anlamına gelmez. öyle insanlar çok nadir geçer dünyadan. sanatta büyük gelişmeler de bu nadir zamanlarda gerçekleşir. yaşadıkları dönemde anlaşılmazlar, hatta neredeyse hepsinin deli sanılması gibi ortak bir yazgısı vardır. kolay sindirilememiştir belki de. yüzyıllar gerekiyordur. ah işte tüm bunlar üstünlük değil de nedir?

sanat ruhu besler bilim aklı ikisine de eşit ölçüde ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

illa birinin diğerinden üstün olması birinin yukarıda birinin daha aşağıda olması mı gerekir? bir şeylerin herhangi bir şeylerin birbirini besleyerek günü geldiğinde ayrılıp günü geldiğinde buluşarak yollarına kendi yollarına devam etmeleri ihtimaller dahilinde değil mi?
kendi özgürlüğümüzle başkalarını özgür kılmanın bir yolu var mı? sanat özgürlüğüyle bilimi de özgür kılabilir mi? pek tabi tersi de geçerlidir.

böyle bir başlık açıldığına mı şaşayım, güzel ülkem için umut mu dolayım şaşırttınız
velhasıl cevabım ikisinin de birbirini tamamlayıcı olduğunu düşünüyorum. ne sanat bilime üstün ne de bilim sanata

ikisinin birbirini tamamladığını düşünüyorum. bence üstün bir taraf yok.

ikisinin de aynı olduğunu farkedince sorun kalmıyor.

sanat tanrı olamamanın keyfini çıkarmak ya da ızdırabını yaşamak ise bilim insan olmanın neşesi ile dizlerinde yaralar eksik olmayan çocuklar gibi.. *

bilim tabii ki de. sanat zevk işidir, lükse kaçar. bilim hayatidir.

1 tane doktor 100 tane sanatçıdan daha faydalıdır. bilimin olmadığı yerde hastalıktan ölen insanların mezarını süslesen ne fark eder ?

sanat tabii ki. sanat muhaliftir, bilim her zaman otorite tarafından yönlendirilmiştir. sanat topluma, bilim iktidara göre değişir.