tarikatlar

tarikatlar, cemaatler ile birlikte bu ülkenin başına gelmiş en kötü şeylerden birisidir. anca masal anlatıp cahilleri sömürmeyi bilirler.

islam dininin tam tersi olan ruhçu öğretinin tarikatlarıdırlar genellikle.

zaten kabala ve tasavvuf da ruhçuluğun truva atlarıdır. aslında din dışıdırlar ve hatta dediğim gibi bizim dinimizin tam tersi bir öğretiye sahiptirler.

www.kurandakidin.com/2011/1...

ruhçuluk ve uzantısı olan tasavvufun içyüzünü anlattığımız videolarımız:

kapatılması
dağıtılması
gereken
cumhuriyet düşmanı insanların sürüsüyle bulunduğu yerlerdir.
ülkenin kanını emen en büyük topluluklardır.

herkes tarikatları cumhuriyet düşmanı olarak bilir ama ben de çoğunun islam düşmanı olduğunu düşünüyorum. onlar aslında rejime karşı gelmeyen, kıl namazı, çek tesbihini, et duanı başka da işe karışma derler yani insanları etliye sütlüye karışmayacak şekilde koyun gibi yaparlar. halbuki bizler namaz kılan köleler olmayacağız, böyle olması lazım.


tarikatlarda hiç bulunmadım ama bulunanları gördüm, onlar filistin'de kan gövdeyi götürürken kendi cemaatlerinin kalacağı otelin yapımıyla meşguldüler.

(bkz: istismar)(bkz: sömürge) yuvası.
hem maddi hem manevi hem ahlaki hem vicdanı anlamda insanları soyan manipüle eden
ve kendilerine kulluk yaptıran küfür ehl-i.

iktidarların beyin uyuşturmada kullandıkları fil ayakları.

bidattir

ticari işletmelerdir. kendine has bir ekonomileri vardır. teknik terimlere hakim değilim, şöyle söyleyeyim. "içerde deli para dönüyor hacı".*

insanların dini duygularını ekonomik olarak, psikolojik olarak sömüren pislik yuvaları. geçenlerde bir dizi bu pislik yuvaları yüzünden durduruldu.

yasal bir statüye kavuşmaları elzemdir. bunun yanında sıkı bir devlet denetimine tabi tutulmaları icap eder.
kapatmak çözüm değildir, mümkün de değildir.
zamanında yapıldı şimdi de yapılır denilemez. aynı nehirde iki kez yıkanılamaz.
bu gerçeği yadsıyarak problem çözülemez.

bi seven de yok şu tarikatları

bi de sevenden dinleseydik ne'liklerini

hem nüfusumuz hangi oranda tarikat takipçisi birey içeriyor bilmek iyi olur, ben bilmiyom da...

gelecek dönemlerde hepsi lağvedilmeli. oyumu vereceğim insanlardan net beklentim din ve tarikatlarla savaşması.

özellikle o menzil köyünü kim yıkacağım derse direkt peşindeyim.

din öğretimi için varolan ama din eğitimi dışında tüm konulara vakıf olan günümüzün kurumları.

tarikatlar, tarih boyunca insanların manevi arayışlarını karşılamak için ortaya çıkmış yapılardır. kimileri gerçekten topluma faydalı işlere imza atmış olsa da, bazıları ciddi anlamda tehlikeli olabiliyor. işin gerçeği şu ki, tarikatlar bazen insanları manipüle etmek, izole etmek ve radikalleştirmek için kullanılıyor.

bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelip örneklendirirsek;

bazı tarikatlarda lider, neredeyse tanrı seviyesine çıkarılıyor ve o kişi ne derse doğru kabul ediliyor. bu da üyelerin kendi akıllarını kullanmalarını engelliyor. mesela jim jones'un halk tapınağı. adamın mutlak otoritesi, 900'den fazla kişinin toplu intiharına yol açtı. düşündüğümüz zaman sadece bir adamın sözüyle insanların hayatlarını sonlandırmaları, gerçekten korkunç. ulan önce insanları evlerinden uzaklaştır sonra da siyanürlü üzüm hoşafını zorla içererek kendilerini öldürmeye zorla.

daha da ileri gidip, üyelerini toplumdan tamamen soyutlayan tarikatlar da var. bunlar, insanları ailelerinden ve arkadaşlarından koparıp sadece tarikatın içinde tutuyor. böylece dış dünyadaki fikirlerden uzaklaşıyorlar ve sadece liderin görüşünü doğru kabul ediyorlar. buna en güzel örnek aum shinrikyo. üyelerini izole edip, radikal bir şekilde kendi görüşlerini dayatarak, 1995'te tokyo metrosuna sarin(sinir) gazı saldılar.

tarikatlar bazen sadece manevi değil, maddi açıdan da sömürüyebilir. üyelerinden ciddi paralar alabilirler. scientology bunun en popüler örneklerinden biri. insanların paralarını alıp, onları çeşitli seanslar ve hizmetler için zorlayarak zenginleşen bir yapı kuruyorlar. üyeler, ödedikleri paralarla maddi olarak tükeniyorlar ama liderlerini "aman padişahım, sen itibardan tasarruf etme, audiler senin köpeğin olsun diyerek" zenginleştiriyorlar.

duygusal manipülasyon da cabası. tarikatlar, üyelerini sürekli suçlu hissettirerek ve korkutarak onları kontrol altında tutabiliyor. osho tarikatı buna örnektir. burada, insanlar sürekli olarak liderin onayını almak zorunda hissediliyordu. her duygusal zaaf, liderin menfaatine dönüştürülüyordu.

tabii işin daha karanlık tarafları da var. bazı tarikatlar, şiddet içeren eylemlere girebiliyor. waco katliamı mesela. david koresh ve branch davidian tarikatı, polisle çatışmaya girdi ve çok sayıda ölüm yaşandı. koresh’in üyelerine yaptığı psikolojik baskılar ve şiddet ideolojisi, tüm bu olayı tetikleyen unsurlardan biriydi.

bu kadar tehlikeli yapılarla karşı karşıya kalınca, insanlar bir tarikata katılmadan önce ciddi bir araştırma yapmalı. liderin kim olduğu, tarikatın nasıl işlediği, maddi durumunun ne olduğu ve üyeleriyle olan ilişkileri önemli faktörler. diğer üyelerin deneyimlerini dinlemek de bir fikir verebilir.

ez cümle, her tarikat böyle değil. bazıları gerçekten insanlar için faydalı olabilir, manevi destek sunabilir. ama her zaman dikkatli olmak gerek, çünkü bazıları uzun menzil de tehlikeli olabiliyor. her bireyin kendi inançlarını seçme hakkı var, ama buna saygı gösterirken sağduyulu olmak da önemli.

en iyi tarikat hiç.olmayandır tarikatlar kapatılmalı üyeleri ya sürgün ya idam edilmeli bu kadar.

atatürk tekke ve zaviyeleri kaldırdım zannetti 100 yıl sonra sultan 1. mahveddin ile tarikat ve cemaatler zirve yaptı.tekke ve zaviyelerin adı değişti tarikat ve cemaat oldu.
enteresan değil mi ?

mikrop yuvası

yaşa mustafa kemal paşa
kurtardın bizi bunlardan
ama senden sonra gelenler
yıktı yaptıklarını

zavallı körpe çocuklar tarikat eline kaldı...

anadolu/küçük asya ele geçirilirken türklerin işine çok yaramış yapılardır. türkler küçük asya'ya geldikçe bölgedeki hristiyan ahalinin islamlaşması ardından da türkleşmesini sağlamış böylece türk kültürü yayılmıştır.

fakat bu anadolunun fethedilemeye çalışıldığı bir dönem olduğu için an itibariyle bu tarz tarikat ve cemaatlere ihtiyaç yoktur. misal benzeri bir taktiği osmanlı balkanlar/rumeli'de de uygulamıştır. günümüzde ise bu tarikat ve cemaatler selçuklu ve osmanlı dönemi aksine endüstriyel bir şekle bürünmüştür.

inanmak bireysel bir ihtiyaçtır. her birey bu ihtiyacı farklı algılar, farklı karşılar.
bence bu anlamda tarikatlar hazır paket gibidir. eline yol sunulur, rehber sunulur sende böylece ihtiyaç duyduğun huzura erersin.

aslında yorulmadan inanmak gibi bir şey. bunu yapan bir başkasına zarar vermiyorsa kimsenin ona müdahale etme hakkı yoktur.

benim inanç ihtiyacım ve bunun bana sağlayacağı bireysel huzurda ben yalnız olmamalıyım. ben öteki alemde cenneti kazanmaktan önce bu alemde kendime ve çevreme buraları cennet gibi yapmayı daha huzurlu buluyorum.

kaldı ki bir çaykara kadını olarak babama ve kocama bile itaat etmeyi saçma buluyorken* bir hocayı benden daha çok beni düşünüyor diye kabul edemem. ben akledebilirim ve ona göre yol alabilirim.

yapay zekanın hızla geliştirildiği, uzayda kalıcı olarak yerleşmenin yöntemlerin tartışıldığı, dünyanın en ücra köşesindeki insalarla bile görüntülü görüşme sağlandığı bu çağda sakallı, şalvarlı kendine bile bakmaktan aciz tiplerden medet umulması, çevresinde binlerce insanın toplanması, bu tipleri tanrı ile aracılık yaptığına inanılması sadece bana mı çok saçma geliyor.