türk dizilerinin temel sorunu

çok uzun olması, gereksiz bakışmalar, klişe senaryo.

türk dizisi olmaları.

yersiz uzunluğu ve gına getiren aynılık. sadece senaryonun aynılığı değil bahsettiğim. konuların aynı oluşu. farklı kanallarda farklı konuları baz alan diziler izleyemedik asla. konak dizisi mi tuttu hoop bütün kanalların bitki örtüsü konak dizisi. şimdi de psikolojik diziler tuttu. hatta psikolojik diziler bile değil yalnızca gülseren budayıcıoğlu'nun kaleminden çıkan psikolojik hikayeler. yahu bari onu değiştireydik. konuya farklı açıdan bakan bir başka yazarın* hikayesini izleseydik.

uzun uzun bakışmalar. yemin ederim o uzun bakışmalı sahnelerde bulunduğum odayı temizliyorum. wc ye gidip geliyorum hala o uzun uzun gereksiz bakışmalar devam ediyor :) ya özetin 1 saat sürmesi ne ya? özetlerde o uzun gereksiz bakışmalar ve klipler yok. aslında bir hafta geriden gitmek lazım. özetleri izleyeceksin.

hep aynı şeyleri çevirip çevirip önümüze sunmaları.

- kadınların dövülmesi/para avcısı gösterilmesi
- konuların hep aynı olması
- konuşmaların saçmalığı
- uzunluğu
- adam dövmenin/öldürmenin normalleştirilmesi
- kabadayılık/mafyalığın iyi bir şey gibi gösterilmesi...diye giden liste

deveye sormuşlar neren eğri? o da demiş ki o da benim.

senaryo yazarlarının ıq düşüklüğüdür. evet temelinde sorun tamamen bu. prodüksiyon sonra gelir.

hazal kayanin dedigi gibi "yerli diziler yersiz uzun"

o kadar aynı ki hepsi bir yetenek geliştirdim. %95 oranla her karakterin repliğini tahmin edebiliyorum. benimle türk dizisi izlemek işkence.

izleyicinin aptal zannedilmesi ve izleyicinin gerçekten aptallaştırılması.

gereksiz ağır dram,gereksiz uzunluk,gereksiz fazla dram dizisi olması,mantık hataları,yapmacıklık,kadını erkeklerin malıymış gibi gösteren diziler

tekdüze.

hep aynı şeyi tekrar etmeleri, özgün hiçbir içerik yok bazı şeylerin gelişmesi lazım fakat ona da fırsat yok.
farklı bir içerik çıksa kötüleyecek çok fazla insan olduğu için yönetmenlere de hak vermek gerekiyor. (bkz: biraz çelişkili bir durum)

benim için en ama en temel sorun diyaloglardır. ısrarla her denk geldiğimde bunlar neden böyle konuşuyor diyorum. normalde böyle konuşmaz çünkü o karakterler. korkunç kötü diyaloglar yazıyorlar, oyuncunun ağzına oturmuyor bile.

uzun zamandır gördüğüm tek istisna bir başkadır idi bu konuda. bilhassa abi ile meryem'in diyalogları.

türk dizilerinin bi sorunu yok aslında, sorun izleyenlerde. eğer dizilerde problem olsa zaten izlenmezler değil mi? türk izleyici kitlesinin fazlasıyla leş olmasının oluşturduğu bir durumdur. ne zaman bir reyting sıralaması görsem başı çeken dizilerin hep aynı tarz olması da sanırsam tezimi kanıtlar nitelikte.

elle tutulur hiçbir vasfı olmayan fakir kız ya da erkeğin bir şekilde zengin bir şirket sahibi ile tanışması aşik olması. onun da birden zengin olması. ya da herkesin güzel yakışıklı kaslı bakımlı uzun boylu olması. ya hayat böyle mi. nerede o şişman kızlar göbekli amcalar dayılar. hayatın da silah kullanmayı bilmeyen kişilerin kabadayı gösterilmesini. bunun iyi bir şey gibi lanse edilmesi. kadınların kendini aldatan döven söven kişilere aşık olması ya da oldurulması . yöre ile alakası olmayan ağızların kullanılması. tabi hiçbir ön hazırlık yapılmadan ajanstan bulduğu kişilerin diziler de oynatılması. çok oldu ya ama saymakla bitmiyor.

sanki zengin kadınlar günün her saati makyajlı, topuklu ayakkabıyla dolanıyormuş da, erkekleri sürekli işe gidiyormuş gibi lanse ediliyor. fakir insanların da her bölüm başka kıyafetler giymesini anlamıyorum yani gece yatacak her gece farklı bir gecelik bazen ben mi daha fakirim onlar mı anlayamıyorum? özellikle içeriğe bakınca zengin kız fakir oğlan veyahut fakir kız şirket sahibi zengin oğlan klişlerinden sıkılıdğımızı özellikle söylemek istiyorum. ahh bi de "bırak kolumu canımı acıtıyorsun" repliğinden de. neden diziler veya filmlerde kadınlara daha güçlü, kendi ayakları üzerinde duran roller yerine sürekli aciz, ağlayıp, sızlayan, erkek cinsiyetine muhtaç roller biçiliyor anlamış değilim. bozuk plak gibi hep aynı şeyleri görmekten sıkıldık anlatabiliyor muyum? sonra yabancılar nasıl böyle güzel dizi/film yapıyor diye hayıflanıyoruz. sorun belli, çözüm belli, icraat yok..!

nereden başlanabilir ki?
ilk olarak bölüm süreleri çok uzun. ben 2 saatlik filmleri izlemeye üşenirken karşıma 3.5 saatlik bölümlerle çıkarsan ilgimi çekmezsin doğal olarak. süreler uzun olunca doldurabilmek için kullanılan uzun bakışma sahneleri vs. gibi öğeler de diziden soğutan bir diğer şey.

ikinci olarak konuların sürekli birbirini tekrar etmesi. abuk subuk aşkları anlatan yaz dizileri, birbirlerini vuran şiddet aşığı kişiler arasında dönen mafya dizileri gibi diziler piyasayı domine ediyor ve doğal olarak farklı türler çıkmıyor. velhasıl kelam türk dizilerinin alması gereken çok uzun yollar var. suanki haliyle izlemem, izlenmesini de tavsiye etmem

-biraz da mecburi olarak- "rating" kaygısına dayanan sorundur.

örneğin ne zaman dizi düşüşe geçse, karakterlerin eline hemen silah tutuşturulur.

sonrasında ya biri kaçırılır, ya hastanelere düşülür ya da ana karakterin belalı dayısı/amcası vs bir yerden peydah olur çıkar.