21.
insan belli bir noktada kendinin farkına varıyor ve buna anlam yükleme ihtiyacı duyuyor. haklı olarak hepimiz duyduk bu ihtiyacı. yaşadıklarının, hissettiklerinin, ölümünün bir anlamı olmalı. bu anlamı bulamadığında (bkz: varoluşsal sancılar) haline dönüşüyor.
neden doğduğunu neden bu bilinç içerisinde var olduğunu sorgularken hayatına anlam katan bir şey bulmak zor biliyorum. fakat hayatına ufak da olsa anlam katan uğraşlar bulmazsan içinden asla çıkamazsın. mentorun olarak birini/birilerini belirlemen lazım. ilk yaşayan da sen değilsin son yaşayan da olmayacaksın muhtemelen. geldik madem bir kere yaşayacağız mecbur ve sen bunun nedenini arayarak bulacaksın. felsefede olur, bilimde olur kim bilir belki dinde bulursun. amacımız bir yere varmak değil bunu bir süreç olarak algılamak sadece. son olarak benim tavsiyem yoğun bir anlam arayışında isen cosmos izleyebilirsin.
neden doğduğunu neden bu bilinç içerisinde var olduğunu sorgularken hayatına anlam katan bir şey bulmak zor biliyorum. fakat hayatına ufak da olsa anlam katan uğraşlar bulmazsan içinden asla çıkamazsın. mentorun olarak birini/birilerini belirlemen lazım. ilk yaşayan da sen değilsin son yaşayan da olmayacaksın muhtemelen. geldik madem bir kere yaşayacağız mecbur ve sen bunun nedenini arayarak bulacaksın. felsefede olur, bilimde olur kim bilir belki dinde bulursun. amacımız bir yere varmak değil bunu bir süreç olarak algılamak sadece. son olarak benim tavsiyem yoğun bir anlam arayışında isen cosmos izleyebilirsin.
devamını gör...
22.
kendini gerçekleştiremeyen herkesin bir gün içine düşeceği durum. amaçsız hissettiğin durumlarda 'neden' sorusunu sürekli sorar hale geliyor insan.
devamını gör...
23.
benim sabahki sıkıntım aa pide bayatlamış yesem mi yemesem miydi. benim sıkıntım en fazla bu oluyor.
devamını gör...
24.
orta sınıf aydın bunalımıdır. bir müddet sonra boş bir şey olduğu anlaşılır ve yeri bir uğraşla doldurulur. hiç olmadı çocuk yapılır.
devamını gör...
25.
sürekli içimde olan sıkıntıdır, orta sınıf aydın olmakla vs. ilgisi de yoktur. hayat sıkıntılarının içinde bir anda durup düşünüyorum, niye ki bütün bunlar? güzel şeyler bile hep aynı, kötüler de keza. yani neyin uğruna bu cümbüş? tanrı inancım var ama yine de bazı şeyler beni rahatsız ediyor.
devamını gör...
26.
bir anlam bulamayan herkesin ortak sıkıntısıdır.
orta sınıf sıkıntısı diyenlere de, bizim orada direkt kafa atılır. kafa dergisi varsa onu atıyoruz suratına yersen gelsenkirchen, yemezsen başka kafalar da var tabii.
kendisiyle baş başa kalabilen herkesin sıkıntısı bazılarının iddia ettiği gibi ; ekonomik sınıflandırma ile alakası yoktur.
orta sınıf sıkıntısı diyenlere de, bizim orada direkt kafa atılır. kafa dergisi varsa onu atıyoruz suratına yersen gelsenkirchen, yemezsen başka kafalar da var tabii.
kendisiyle baş başa kalabilen herkesin sıkıntısı bazılarının iddia ettiği gibi ; ekonomik sınıflandırma ile alakası yoktur.
devamını gör...
27.
rahatlığın problem olmasıdır. biraz zorluk çeken ekonomik sıkıntı çekseniz emin olun ona kafa bile yoramazsınız.
devamını gör...
28.
bu huzursuzluk meyvesini vermeli artık.
devamını gör...
29.
ne olursa olsun senden bir tane daha asla olmadığından aslında mantıksız olan sıkıntı.
insan haz alabilen bir varlıktır. bu belayı def etmenin yolu, keyif alınacak bir şeylerle uğraşmaktır ve asla boş kalmamaktır aksi takdirde sıyrılmak mümkün değildir.
bir yaratıcıya inanmamak işte en basitinden böyle bir sıkıntıya neden olacaktır. yaratıcı için trilyonlar, katrilyonlar muhakeme etmek anlamında bir hiçtir. bu yüzden hepimiz ayrı ayrı değerli ve benzersizizdir ki allah bizi var etmiş,kendinden bir parça "bizi" dünya'ya göndermiştir.
ateizm bu yüzden insanı intihara sürükler.
baş edilemezse mutalaka doktora gidilmelidir.
insan haz alabilen bir varlıktır. bu belayı def etmenin yolu, keyif alınacak bir şeylerle uğraşmaktır ve asla boş kalmamaktır aksi takdirde sıyrılmak mümkün değildir.
bir yaratıcıya inanmamak işte en basitinden böyle bir sıkıntıya neden olacaktır. yaratıcı için trilyonlar, katrilyonlar muhakeme etmek anlamında bir hiçtir. bu yüzden hepimiz ayrı ayrı değerli ve benzersizizdir ki allah bizi var etmiş,kendinden bir parça "bizi" dünya'ya göndermiştir.
ateizm bu yüzden insanı intihara sürükler.
baş edilemezse mutalaka doktora gidilmelidir.
devamını gör...
30.
işte tam olarak beni tarif eden içinde bulunduğum durum.
sartre’a göre, insan, insanlığın bütün değerlerini kendisi yaratır ve
bunu tek başına yapar. yapamadığı zamanda heralde bir yıldız gibi kayar düşüncesindeyim.kaya kaya gidiyorsun sağa sola... kendi seçimlerimin sonucunu yaşıyorsam ve hayatımdan sorumluysam içinde bulunduğum mutsuzluğun sebebi de benim o halde. buraya kadar problemi adlandırdık*
şimdi sorunu çözme vakti. varoluşumu tamamlama,kendimi tanıma ve eksikliğimi giderme evresi. tam olarak oraya gelememek o insanı üzüyor işte.aynı seyirde ilerlemek düşünsel anlamda bir yol katedememek... burayı çözmeyince hep aynı yerlerde takılıp hep aynı yerlerde düşüyorsun.her seferinde tekrar başa sarıyorsun. elindeki oyuncağı yerine yerleştiremeyen ağzını büzmüş ağlamaklı çocuk burukluğuna dönmek. yardım almak istemeyen kendi eliyle doğru yere istediği hamleyi yapan çocuk olmak vardı. bu kadar basite almayın bu sıkıntıyı seninki de dert mi deyip geçmeyin.*
insanız ve hepimiz aynı dertten muzdaribiz.
sartre’a göre, insan, insanlığın bütün değerlerini kendisi yaratır ve
bunu tek başına yapar. yapamadığı zamanda heralde bir yıldız gibi kayar düşüncesindeyim.kaya kaya gidiyorsun sağa sola... kendi seçimlerimin sonucunu yaşıyorsam ve hayatımdan sorumluysam içinde bulunduğum mutsuzluğun sebebi de benim o halde. buraya kadar problemi adlandırdık*
şimdi sorunu çözme vakti. varoluşumu tamamlama,kendimi tanıma ve eksikliğimi giderme evresi. tam olarak oraya gelememek o insanı üzüyor işte.aynı seyirde ilerlemek düşünsel anlamda bir yol katedememek... burayı çözmeyince hep aynı yerlerde takılıp hep aynı yerlerde düşüyorsun.her seferinde tekrar başa sarıyorsun. elindeki oyuncağı yerine yerleştiremeyen ağzını büzmüş ağlamaklı çocuk burukluğuna dönmek. yardım almak istemeyen kendi eliyle doğru yere istediği hamleyi yapan çocuk olmak vardı. bu kadar basite almayın bu sıkıntıyı seninki de dert mi deyip geçmeyin.*
insanız ve hepimiz aynı dertten muzdaribiz.
devamını gör...
31.
tiyatro
devamını gör...
32.
entel sıkıntısıdır, gariban ne bilsin derdi.. cahil cuhela tayfadan işte..
devamını gör...
33.
yazarlar, filozoflar yakinen bildiğimiz can sıkıntısı üzerine düşünmüşler, ölçüp biçmişler ve adına varoluş sıkıntısı demişler. konu hakkında pek bilgim olmasa da sürekli can sıkıntısı halinde yaşamak olmuş sana varoluş sıkıntısı. can sıkıntısıdır ama öyle ebeveynlerin dediği gibi "sıkı can iyidir zor çıkar ehe ehe" laubaliğinde algılanmaması gerekir çünkü cidden can yakar. efendim bir yerden okuduğuma göre fiziksel acı ile psikolojik acı beynin aynı bölgesinde hissediliyormuş. yani diş ağrısı da can sıkıntısı da aynı kulvarda yarışıyorlar ve inanın bazen can sıkıntısının acısı diş ağrısını geçebiliyor ve bunu her an yaşadığınızı düşünürseniz gerçekten varoluşsal sıkıntının cehennemin kral dairesi olduğunu anlarsınız.
yine bir yazarın varoluşsal sıkıntı hakkında şöyle bir şey yazdığını hatırlıyorum: bir gün deniz kenarında otururken 4-5 çocuğun denizde taş sektirme oynadığını gördüm. o kadar eğleniyorlardı ki yanlarına gidip benim de onlara katılasım geldi ama ayağa kalktığım anda o hevesimin yok oldu.
işte bunu her an yaşayan insanlardır varoluş sıkıntısı çekenler.
yine bir yazarın varoluşsal sıkıntı hakkında şöyle bir şey yazdığını hatırlıyorum: bir gün deniz kenarında otururken 4-5 çocuğun denizde taş sektirme oynadığını gördüm. o kadar eğleniyorlardı ki yanlarına gidip benim de onlara katılasım geldi ama ayağa kalktığım anda o hevesimin yok oldu.
işte bunu her an yaşayan insanlardır varoluş sıkıntısı çekenler.
devamını gör...
34.
(bkz: ben yok olamam)
devamını gör...
35.
varlığını sık sık sorgulayan insanlardan biriyim. bunu her anlamda yapıyorum; biçimsel, ruhsal, psikolojik, felsefi, evrimsel adını ne koyarsanız koyun. çıkmazlarım ve cevapsız sorularım var, işin içinden çıkamayınca kaçışlarım da oluyor.
yüzyıllardır filozoflar benim derme çatma fikirlerimle yapmaya çalıştığım şeyi hayatlarını adayarak yapıyor. insanı yoran bir süreç bu. sosyal bilimler okumadım, analitik düşünmeye daha yatkın beynim ama boşlukta hissettiğimde bu tür sorgulamalardan kaçamıyorum. varlığımı ve varlığımın nedenini sorgulamaktan alıkoyamıyorum kendimi. iyi bir insan olmak mı amacım? mutlu olmak mı? ya da yaşadığım her acıyı ve üzüntüyü yaşamın parçası olarak kabul edip benimsemek mi? bilincin sıkıntı yaratacağını bile bile neden bu kadar gelişmesine izin verdik? evrimin önüne geçilebilir mi? bu kadar sıkıntılı bir varlığa sahip olduğumuz halde neden bu kadar yaşama bağlıyız? evrimsel süreç bizi nereye götürüyor? bilinç niye var oldu? sadece yaşamak ve hayatta kalmak niye yetmedi?
tanrıya gönülden inanıyor olsaydım, var oluşumuzu direkt tanrı ile ilişkilendirir, kaderime razı gelerek aynen şu an yaptığım gibi ama daha huzurlu yaşayarak ömrümü tüketebilirdim. nedenini, nasılını çok fazla sorgulamadan yaşamak daha huzurlu olurdu sanıyorum. inananların sorgulamadan yaşadığını söylemek değil buradaki amacım. yalnız siz de kabul edersiniz ki, eğer tanrı varsa kader de var demektir, yani varlığının amacı zaten yazılmıştır tanrı tarafından. sen ne kadar sorgulasan da sorgulama şeklin bile tasarlanmıştır tanrı tarafından.
tanrı yok ve ben bu bilgiyle çok fazla boşlukta hissediyorum kendimi. keşke olsaydı ve inansaydım ama yok. varlığını ispatlayamayacağınız bir şeyin yokluğunu da ispatlayamazsınız biliyorum.
daha ilkokul çağında başlayan insanın evrimsel sürecine olan merakım, ilk önce dinden uzaklaşmamı sonra da inandığım tanrı kavramını yok etti. bu aydınlanmayı yaşamamı sağlayan ansiklopediler oldu, yani benimkisi bir keşifti. inanan bir toplumda inanmamayı seçmek zordur. elimden geldiğince insanlara kendimi anlatmaya çalıştım. etik değerlerim hep çok yüksek oldu, bu yüzden kimsenin çok ağır eleştirilerine maruz kalmadım. tanrıyı nasıl mı yok ettim?
evrimsel sürecin hiçbir aşamasında tanrıyı göremezsiniz. tüm varoluşumuz tek hücreli bir canlının evrimsel sürecinde yatıyor. yaşamımızın kısalığı ile bu süreci tahayyül edebilmemiz imkansız. 100 yıl kadar yaşadığımızı düşünürsek o hücrenin bu aşamaya gelmesi için on milyonlarca yıl geçmesi gerekti. tahmin edemeyeceğimiz kadar uzun bir süreç bu. insan olarak en büyük sorunumuz ve aynı zamanda en büyük şansımız ise bu bilince sahip olamamız gibi geliyor bana. gözlemleyebildiğimiz her şeyi sorgulama şansımız olduğu gibi bu bilinçsel evrimsel sürecini de sorgulayabiliyoruz.
geçen gün bir arkadaşımla konuşuyoruz; ben ona “keşke insan bu bilince ulaşmasaydı ve diğer hayvanlar gibi sadece yaşamaya çalışıyor olsaydık'' dedim. bunu sık sık düşünmüşümdür; sorgulamadan yaşadığım bir günü hayal ederim ve beynimin huzura ereceğini düşünürüm. o da dedi ki bana; ''tüm varoluşumuzun hiçbir anlamı kalmazdı. bunları gözlemleyip anlayabildiğin sürece varsın yoksa her şey anlamsız.''
diğer hayvanlar için varoluş sıkıntısı yok evet, çoğu büyük bir beyne sahip olduğu halde bizim yaşadığımız bu varoluş sıkıntısına sahip değil. biz bu dünyadan silinsek, her şey kendi halinde var olmaya devam edecek ve buna anlam verecek bir canlı türü kalmayacak yer yüzünde.
tüm bunları düşününce insanın nasıl üstün bir varlık olduğunu anlıyorum. insanın tanrıya ihtiyacı yok gibi görünüyor bu durumda. yalnız benim bahsettiğim ideal bir dünyada kulağa hoş geliyor. etik değerleri iyi gelişmemiş bir canlı ile ancak kötülük üretilir. işte bu noktada dinler ve tanrı ortaya çıkıyor. insanla yani bilinçli kötülükle baş edebilmenin tek yolu ondan çok daha üstün bir varlığa inanmaktan geçiyor sanırım.
yüzyıllardır filozoflar benim derme çatma fikirlerimle yapmaya çalıştığım şeyi hayatlarını adayarak yapıyor. insanı yoran bir süreç bu. sosyal bilimler okumadım, analitik düşünmeye daha yatkın beynim ama boşlukta hissettiğimde bu tür sorgulamalardan kaçamıyorum. varlığımı ve varlığımın nedenini sorgulamaktan alıkoyamıyorum kendimi. iyi bir insan olmak mı amacım? mutlu olmak mı? ya da yaşadığım her acıyı ve üzüntüyü yaşamın parçası olarak kabul edip benimsemek mi? bilincin sıkıntı yaratacağını bile bile neden bu kadar gelişmesine izin verdik? evrimin önüne geçilebilir mi? bu kadar sıkıntılı bir varlığa sahip olduğumuz halde neden bu kadar yaşama bağlıyız? evrimsel süreç bizi nereye götürüyor? bilinç niye var oldu? sadece yaşamak ve hayatta kalmak niye yetmedi?
tanrıya gönülden inanıyor olsaydım, var oluşumuzu direkt tanrı ile ilişkilendirir, kaderime razı gelerek aynen şu an yaptığım gibi ama daha huzurlu yaşayarak ömrümü tüketebilirdim. nedenini, nasılını çok fazla sorgulamadan yaşamak daha huzurlu olurdu sanıyorum. inananların sorgulamadan yaşadığını söylemek değil buradaki amacım. yalnız siz de kabul edersiniz ki, eğer tanrı varsa kader de var demektir, yani varlığının amacı zaten yazılmıştır tanrı tarafından. sen ne kadar sorgulasan da sorgulama şeklin bile tasarlanmıştır tanrı tarafından.
tanrı yok ve ben bu bilgiyle çok fazla boşlukta hissediyorum kendimi. keşke olsaydı ve inansaydım ama yok. varlığını ispatlayamayacağınız bir şeyin yokluğunu da ispatlayamazsınız biliyorum.
daha ilkokul çağında başlayan insanın evrimsel sürecine olan merakım, ilk önce dinden uzaklaşmamı sonra da inandığım tanrı kavramını yok etti. bu aydınlanmayı yaşamamı sağlayan ansiklopediler oldu, yani benimkisi bir keşifti. inanan bir toplumda inanmamayı seçmek zordur. elimden geldiğince insanlara kendimi anlatmaya çalıştım. etik değerlerim hep çok yüksek oldu, bu yüzden kimsenin çok ağır eleştirilerine maruz kalmadım. tanrıyı nasıl mı yok ettim?
evrimsel sürecin hiçbir aşamasında tanrıyı göremezsiniz. tüm varoluşumuz tek hücreli bir canlının evrimsel sürecinde yatıyor. yaşamımızın kısalığı ile bu süreci tahayyül edebilmemiz imkansız. 100 yıl kadar yaşadığımızı düşünürsek o hücrenin bu aşamaya gelmesi için on milyonlarca yıl geçmesi gerekti. tahmin edemeyeceğimiz kadar uzun bir süreç bu. insan olarak en büyük sorunumuz ve aynı zamanda en büyük şansımız ise bu bilince sahip olamamız gibi geliyor bana. gözlemleyebildiğimiz her şeyi sorgulama şansımız olduğu gibi bu bilinçsel evrimsel sürecini de sorgulayabiliyoruz.
geçen gün bir arkadaşımla konuşuyoruz; ben ona “keşke insan bu bilince ulaşmasaydı ve diğer hayvanlar gibi sadece yaşamaya çalışıyor olsaydık'' dedim. bunu sık sık düşünmüşümdür; sorgulamadan yaşadığım bir günü hayal ederim ve beynimin huzura ereceğini düşünürüm. o da dedi ki bana; ''tüm varoluşumuzun hiçbir anlamı kalmazdı. bunları gözlemleyip anlayabildiğin sürece varsın yoksa her şey anlamsız.''
diğer hayvanlar için varoluş sıkıntısı yok evet, çoğu büyük bir beyne sahip olduğu halde bizim yaşadığımız bu varoluş sıkıntısına sahip değil. biz bu dünyadan silinsek, her şey kendi halinde var olmaya devam edecek ve buna anlam verecek bir canlı türü kalmayacak yer yüzünde.
tüm bunları düşününce insanın nasıl üstün bir varlık olduğunu anlıyorum. insanın tanrıya ihtiyacı yok gibi görünüyor bu durumda. yalnız benim bahsettiğim ideal bir dünyada kulağa hoş geliyor. etik değerleri iyi gelişmemiş bir canlı ile ancak kötülük üretilir. işte bu noktada dinler ve tanrı ortaya çıkıyor. insanla yani bilinçli kötülükle baş edebilmenin tek yolu ondan çok daha üstün bir varlığa inanmaktan geçiyor sanırım.
devamını gör...
"varoluş sıkıntısı" ile benzer başlıklar
varoluş
5