çünkü yaşamak çok güzel,çünkü hayat kısa , kuşlar uçuyor.
çünkü buraya bir daha hiç gelmeyeceğiz.
çünkü toprak olacağız. ne kadar zor da olsa , yaşamak çok güzel şey be, bir pulp fiction izlerken , bol şekerli kahveni yudumlarken, bir şiiri farklı ses tonlarıyla okumaya çalışırken, bir kitap kargosunu açarken, duş aldıktan sonra , yeni yıkanmış masmavi yatakta uzanıp sevdiğin radyoyu dinlerken , hiç kimse dinlemese de orada 1 kişinin bile olduğunu varsayıp radyosunun başına geçen radyocunun umudunu düşünürken, en sevdiğin yazarların yerine kendini koyarken, bir pazar günü patates kızartması ve en sevdiğin yeşil zeytin ve çay ve peynir ve ailenle gülümserken, eskiden yazdıklarını okurken, kedinin senin yüzüne ellerini koyup gözlerinin içine bakarken, arka sokaklar izlerken, hayat çok güzel be... rıza baba' nın gõzleri kadar güzel...
devamını gör...
kendine saldırmaktan korkmasıdır.
bir süre sonra hiç bir şey için değmeyeceğini hisseden insan yaşamak istiyor büyük bir arzuyla yaşamak istiyor.
çünkü çektiği acılar sancılar canını yakıyor ama onu ayakta tutuyor.
devamını gör...
shakespeare'in hamlet oyununda böyle bir sorgulama vardı. tüm acıların bittiği bir an, gidiş, olmama hali. oyunda benim de kesinlikle katıldığım bir söz söylüyordu hamlet. 'bilinmezlik' o nereye gideceğini ne olacağını bilememek ürkütüyor insanları.
devamını gör...
(bkz: absürt) (bkz: sisifos söyleni)
sadece hikayenin sonunu merak ettiği için gitmeyen bir insan da olabilir. benim için mesela ölmeye en yakın deneyim geçirdiğim bir ameliyat esnasında 2 3 saat boyunca narkoz yediğim andı. bilinç olmayınca mutlak sıfıra ulaşabiliyor insan. komik kısmı o sıfırı anlatmak için de geri bilince sahip olması gerekiyor ama. her neyse, ölümü hep bir bitiş olarak düşünen biri olarak bilincim ortadan kalktığında benim için her şey biteceği için en azından şimdilik her gün daha farklı şeyler görüyor deniyorum. gittiği yere kadar da gidecek bakalım neler göreceğiz.
devamını gör...
hayat bizzat hayır çünkü. tamamıyle güzel. ve insanın kainatı sevebilecek kabiliyetindeki kalbinde sonsuzluk arzusu var.
devamını gör...
ara ara gelen "her şeyin düzelecek gibi olması "hissinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. hiçbir şey asla düzelmez ama her seferinde inanırız düzeleceğine.
devamını gör...
bir ''urban*'' problemi olarak varoluş...

modern felsefede özellikle sartre/heidegger hattınında çok yoğun olarak işlenen bu kavram ilginç bi şekilde dünyevidir. aşkın olanla bağlantısı kopmuş olana ait bir durumdur. modern insan efsanelerden kovulmuş, gökyüzünden kahramanların geçmediği* bir şehrin içinde yaşamakta. okuduğu hikayelerde kendini özdeşleştirecek bi kahraman bulamayan, masalların öznesini yitiren bir ''kimsesiz varlık''. bu varlık için bir otorite yok artık. kimsesiz olduğunda ''kimsesi'' olacak bir tanrısı, ilham verecek bir perisi, dayanacağı bir kutsalı yok. ancak sınırlı bir ''delilik' gölgesinde bu sancıyla başa çıkmaya çalışmakta bu yüce 'insan'...
devamını gör...
çünkü “anlamlı“ bir yaşamın varlığından haberdarız bence. tüm bu yaşama isteği ordan geliyor ama sorun şu ki; anlamlılık bizde sabit duramıyor bu yüzden varoluşsal sancıyı çekiyoruz. ah onu bir ıskalasak... belki de bahsedilen diğer yaşam “anlamlılığa doygun” olduğumuz yerdir.
devamını gör...
bilemiyorum çünkü ben hiç böyle düşünmedim .hep gitmekten yanayım..ilişkiden , şehirden , dünyadan , evrenden ,hayattan hep gitmek istedim. gidememek asıl beni korkutuyor. çok kalmadan gitsem keşke huzura bulansam uyusam... uyusam...
devamını gör...
varoluş sancısı gibi insana özgü ve ileri düzey beyin fonksiyonlarının ürünü olan durumlara baskın gelebilen ilkel ve temel bir güdüden kaynaklanmaktadır.

(bkz: yaşama içgüdüsü)
devamını gör...
mümkün olan durumdur. şöyle ki;

sigmund freud tarafından ele alınan bir kavram var: tekinsizlik.* freud, bu ruh halini dehşet verici olarak tanımlamış. genel olarak, zihinsel belirsizlik ve yabancılaşma hissi olarak tarif edebiliriz tekinsizliği. aslında ölüm de bu yüzden korku vericidir, düşünebilenler için. sonu belirsizdir, nasıl olacağı belirsizdir gibi gibi..

hatta william sheakspeare, şöyle der*: tüm kötülüklere, belirsizliklere nasıl katlanır insan? ölümden sonraki bir şeyden korkmasa, o bilinmez dünya ürkütmese yüreğini..

bilimsel ve edebi açıdan bu şekilde irdelenebilir. benim açımdan ise, daha görülecek çok yer, keşfedilecek çok şarkı ve yardım edecek çok insan var!
devamını gör...
yaşamın tüm bu acı ve sevinçlerin, ölüm ve doğumların toplamından oluşan anlardan ibaret olduğunu bilmesidir. bir kere yaşayacağımız bu acı tatlı-evet çoğunlukla acı- deneyimi, niçin heba edelim ki.
devamını gör...
dünyada tüketilecek çok fazla içerik varken bunları tatmadan gitmek üzücü olur.
yani en azından benim sebebim bu.
yiyecekler, müzikler, diziler, filmler, animeler, insanlar bunları tatmadan gidilmemeli.
devamını gör...
bu dünyadan gitmek istemediği için varoluş sancısı çekiyordur çünkü.
devamını gör...
ne olursa olsun arka planda hiç durmadan çalan içgüdüdür, insan ne kadar kompleks bir varlık gibi görünmeye kalkarsa kalksın çok çok basit temeller üzerine inşa edilmiştir, bunların en başındaki de yaşama içgüdüsüdür.
devamını gör...
sol tarafın dibine koyan başlık olmuş destan gibi.
devamını gör...
yaşama içgüdüsünün sebep olduğu durum.
devamını gör...
öyle bi sebebim yok. yuvarlanıp gidioz işte dedirten başlıktır.
devamını gör...
(bkz: self-actualization)
tüm kavga, tüm cefa bu yüzden. ama hangimiz ne zaman gerçekleştireceğiz acaba kendimizi? ya da hiç?
devamını gör...
varoluş sancısı çekmek var olmamayı istemek demek değildir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"varoluş sancısı çektiği halde insanın bu dünyadan gitmek istememesinin sebebi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim