yalnız çok yalnız yapayalnız biri olmak
başlık "dünyanıneniyibeşbininciyazarı" tarafından 11.12.2020 20:16 tarihinde açılmıştır.
81.
kimse olmasada kendim hala benimle beraberim.hiçbir zaman yalnız olmayacağım.
devamını gör...
82.
bunu anladığınızda gökten vahiy inmiş gibi aydınlanırsınız...
kutsal tuva vadisine ayak basan ve o sesle irkilen insanlarız.
biz yalnızlar, biz yalnızlar tanrıya çok fazla yakınız.
kutsal tuva vadisine ayak basan ve o sesle irkilen insanlarız.
biz yalnızlar, biz yalnızlar tanrıya çok fazla yakınız.
devamını gör...
83.
günümüz insanının genel problemi.
özellikle bu ve başka birkaç sözlükte tanıştığım insanlara bakarak söyleyebilirim ki insanlar gerçekten konuşacak birine ihtiyaç duyuyor. ilginç bir şekilde herkes bomboş kişiliklerden ve ilişkilerden şikâyetçi ama "hepimizi toplayınca da o çıkıyor".
aslında herkes karşısındakine, kendisine davranılmasını istediği gibi davransa sorunumuz çözülecek ama işte genel olarak bir "ben böyleyim. beni böyle kabul et" huyumuz var. değişmek korkulacak bir şey değil. hele de olumlu yöne doğruysa... bir başkası için değişemem diyorsanız, aslında kendiniz için, kendi mutluluğunuz için değiştiğinizi hatırlayın. değişmek, en önemli konulardaki prensiplerinizi hiçe saymak anlamına gelmiyor. bazı durumlarda uyumlu olmanız yeterli.
özellikle bu ve başka birkaç sözlükte tanıştığım insanlara bakarak söyleyebilirim ki insanlar gerçekten konuşacak birine ihtiyaç duyuyor. ilginç bir şekilde herkes bomboş kişiliklerden ve ilişkilerden şikâyetçi ama "hepimizi toplayınca da o çıkıyor".
aslında herkes karşısındakine, kendisine davranılmasını istediği gibi davransa sorunumuz çözülecek ama işte genel olarak bir "ben böyleyim. beni böyle kabul et" huyumuz var. değişmek korkulacak bir şey değil. hele de olumlu yöne doğruysa... bir başkası için değişemem diyorsanız, aslında kendiniz için, kendi mutluluğunuz için değiştiğinizi hatırlayın. değişmek, en önemli konulardaki prensiplerinizi hiçe saymak anlamına gelmiyor. bazı durumlarda uyumlu olmanız yeterli.
devamını gör...
84.
en üzücü olanıda yalnız olduğunun farkında olmandır. kimsenin samimi gelmemesidir. sohbet edemediğin tek arkadaşının tek dostunun kendin olduğu gerçeğinin farkında olmandır yapayalnız biri olmak. hissedememektir.
devamını gör...
85.
şöyle düşün canıtın başka bir ülkeye gitmişsin uçaktan indiğin gibi kocaman bir kalabalık görüyorsun konuştukları dili anlamıyorsun kendini küçücük, çaresiz ve yalnız hissedersin ya... ha işte kendi ülkende böyle hissetmemen için de bir sebep yok. kendi düşüncelerini sadece kendin onaylarsın, mükemmel empati yapabilme yeteneğine sahip ol diğerleri de öyle olsun yine kimse birbirini anlayamaz.
kısacası hayatın boyunca en yakının kendin olacaksın.
amacım edebiyat kasmak değil umarım düşüncelerimi aktarabilmişimdir ama demek istediğim bu zaten. olayı anlıyoruz, anlattığını anlayamıyoruz...
kısacası hayatın boyunca en yakının kendin olacaksın.
amacım edebiyat kasmak değil umarım düşüncelerimi aktarabilmişimdir ama demek istediğim bu zaten. olayı anlıyoruz, anlattığını anlayamıyoruz...
devamını gör...
86.
kalabalıklar içinde yalnız olmaktan bahsetmiyorum. bildiğin yalnızlıktan söz ediyorum bugün de oldu mesela birisiyle konuşmak istiyorum arayabileceğim insan sayısı 5. sadece ikisiyle aynı şehirdeyim.
devamını gör...
87.
etrafınızdaki insanlar yanınızdan geçip giderken sizi görmediklerini ya da hissetmediklerini anladığımız zaman.gizli gizli ağlayıp duygularımızı sakladıgımızda bile bizi mutlu sandıkları zaman.tam olarak böyle
devamını gör...
88.
allah'ım bu ben diye haykırmak istiyorum.
bu durumdan kimi zaman memnunum ama şu aralar hiç memnun değilim beni çok etkiliyor psikolojimi altüst ediyor maalesef bi çözüm bulmam gerekiyor bu duruma.
bu durumdan kimi zaman memnunum ama şu aralar hiç memnun değilim beni çok etkiliyor psikolojimi altüst ediyor maalesef bi çözüm bulmam gerekiyor bu duruma.
devamını gör...
89.
sözlükte yazarsınız, yazarsınız...
devamını gör...
90.
kimse benim için bir şey yapmak zorunda değil prensibiyle hareket ediyorum. böyle de yavaş yavaş hayattan kopuyorum. bağlanmak da istemiyorum. kopmaya da engel olamıyorum. pardon ama iki ucu şeyli değnek.
devamını gör...
91.
o kadar da yalnız değilim, 29 tane harf arkadaşım var.
devamını gör...
92.
valla kimseye o kadar yalnızlığı tek başına bırakmazlar gerçekçi olun.
devamını gör...
93.
modern dünyanın maalesef ki en güçlü gerçekliği bu..
insanlar kapitalizm ile bir hayat kurup, şehirleştikten ve 2000’lerle beraber artık iyice “ modernleştikten” sonra samimiyet, likayat ve gerçek duygusal birliktelik kalmadı.
günümüz dünyası sadece “ çıkar” üzerine dönüyor.insanlar terfiler alabilmek için birbirini satıyor, eşler birbirlerine ihanet ediyor, ailele miras için birbirini yiyiyor, aileler evlatlarını kayırıyor vb..
bakıldığında, insanlık ileri gittikçe, duygular gömülmeye başladı.bence insanların bir çoğu
“ psikolojik bir vaka”. narsisizim aldı başını gidiyor..
asıl üzücü olan nokta şu ki ; insanlar ağzını yaya yaya “ ben narsistim” diyor.. yani bu gerçekten küçük düşürücü çünkü narsisizm bir “ kişilik bozukluğudur” yani açıkcası bir hastalığın neyini havalı bulup , ulu orta kabul ediyorsunuz?
dünyanın problemi “ bencillik ve para hırsı”. kimse düşünmüyor. herkes için “ölüm” var.. bindiğin araba, giydiğin ayakkabı, kullandığın telefon burada kalacak, sen 2 karış beze sarılıp gideceksin.sırf seninle ne kadar süre kalacağı belli olmayan şeyler için kasıtlı insanları harcıyorsunuz..
terfilerini çalıp, pozisyonlarını alıyorsunuz, işten çıkarıyorsunuz, tazminatlarına konuyorsunuz, evli iken beraber oluyorsunuz, katlediyorsunuz, tecavüz ediyorsunuz…
herkesin çığrı çıkmış durumda.. farkındalık her yerde lazım.. her yerde..
insanlar kapitalizm ile bir hayat kurup, şehirleştikten ve 2000’lerle beraber artık iyice “ modernleştikten” sonra samimiyet, likayat ve gerçek duygusal birliktelik kalmadı.
günümüz dünyası sadece “ çıkar” üzerine dönüyor.insanlar terfiler alabilmek için birbirini satıyor, eşler birbirlerine ihanet ediyor, ailele miras için birbirini yiyiyor, aileler evlatlarını kayırıyor vb..
bakıldığında, insanlık ileri gittikçe, duygular gömülmeye başladı.bence insanların bir çoğu
“ psikolojik bir vaka”. narsisizim aldı başını gidiyor..
asıl üzücü olan nokta şu ki ; insanlar ağzını yaya yaya “ ben narsistim” diyor.. yani bu gerçekten küçük düşürücü çünkü narsisizm bir “ kişilik bozukluğudur” yani açıkcası bir hastalığın neyini havalı bulup , ulu orta kabul ediyorsunuz?
dünyanın problemi “ bencillik ve para hırsı”. kimse düşünmüyor. herkes için “ölüm” var.. bindiğin araba, giydiğin ayakkabı, kullandığın telefon burada kalacak, sen 2 karış beze sarılıp gideceksin.sırf seninle ne kadar süre kalacağı belli olmayan şeyler için kasıtlı insanları harcıyorsunuz..
terfilerini çalıp, pozisyonlarını alıyorsunuz, işten çıkarıyorsunuz, tazminatlarına konuyorsunuz, evli iken beraber oluyorsunuz, katlediyorsunuz, tecavüz ediyorsunuz…
herkesin çığrı çıkmış durumda.. farkındalık her yerde lazım.. her yerde..
devamını gör...
94.
millet whatsapp' ına durum atsın da bakayım diyecek kadar yalnızım.
devamını gör...
95.
herkesin illahiki yaşadığı bir dönemdir hiç kimse sana eğlenceli gelmez çok karamsar düşünürsün neden beni sevmiyorlar ki esprilerim mi kötü yoksa kişiliğim mi hiç biri değildir onların sorunlari kendileridir çünkü biraz aradan sonra tekrar o ciciş arkadaş olurlar sen mi ya unutursun ya da hatırlarsın ama bir şey diyemezsin...
devamını gör...
96.
kalabalikta kendini yalniz hissetmek mi daha kotu yoksa gercekten yapayalniz olmak mi
devamını gör...
97.
uzun yazacağım, çok uzun hemde. vaktinizi ayırıp okuyup okumamak size kalmış, isterseniz geçiniz.
yalnızlık, kime göre neye göre?
kalabalıklar içinde yalniz hissetmek mi? yoksa gercekten kimse ile iliskisi, en ufak bir bagi olmamak mi?
oncelikle yalnizligin tanimini yapmak lazım ki ne hakkinda konustugumuzu anlayalim.
bence yalnizlik, ölüm gibi bir şeydir, ama bir o kadar da ölümle alakasizdir. yaşayan bir ölü gibi. bedeni sağ, ama kalan tüm fonksiyonlar ölü, bitkisel hayatta veya kayıp. sosyal hayattan kendini dışlamış bu kişi, ölü gibi yaşayıp gider ki, bu bir süre sonra artık hastalığa dönüşmeye başlar ve kırılması zor bir direnç ortaya çıkarır. kişi kendini bir uğraş ararken bulur ve en kolay ve yapılması en basit uğraş olan alkol ve sigara da kendini bulabilir. biraz da olsa bu duygu, çöküş ve yıkılış seline kendini kaptırmayan insan, kelimenin tam anlamıyla hiçbir b** yapmayarak olağan hayatına devam ederki, tebrik edilmesi ve saygı duyulması bir harekettir, bir o kadar da üzücü...
öncelikle tartışmamız gereken bir sürü konu var. kişi bu yalnızlık önce ne yapıyordu? bu noktaya nasıl geldi? bu bir tercih miydi yoksa?
birincisinden baslayalim, en kotusu
1- surekli yalnizlik
sosyal olmaya basladigimiz ilk anlar genelde ilkokulla baslar. ve unutulmaz arkadasliklarimizi ilkokulda ya da ortaokulda yapariz.
ilkokulda sosyallesemeyen kisimiz, kendini cizgi film izlerken bulur, cocuk oldugu icin depresyon, yalnizlik, mental çöküş nedir bilmez, teneffüslerde sahte arkadaşlarıyla oyun oynar, kısacası çocukluğunu geçirir.
ortaokulda işler değisir, eğer benimki gibi aşırı kötü ve rahatsız edici bir ortama sahipdiyse kişimiz, ortaokulu 0 arkadaşla bitirir. gerçekten bunun altında yatan nedenler ciddi şekilde incelenmeli. 4 sene sabit bir şekilde haftanın 5, gerek 6 günü gördüğü insanlardan bir tanesiyle bile arkadaş olmamıştır çünkü, ya da olamamıştır...
bu düzen böyle devam etmiş, bozulmamis ve kisimiz mezun olup, artik çevresinde anne babasi ve akrabalari disinda kimsesi kalmamıştır.
hayat burda zor gelmeye baslar... bu dirençli hastalık kişiyi içten içe yer, parçalamaya baslar, tüm gün tek dusundugu sey kendisinin neden bu kadar yalniz olduğu olur, disari adim atamaz olur cünkü adimini attigi her yerde çiftler, arkadas grupları vardir. ve onlardan korkmaya, bu tarz sahneler ve atmosferler onda panik atak, anksiyete ve daha bilimum psikolojik sikinti olusturur.
eger kisimiz kimseye derdini de anlatamiyorsa is intihara kadar gidebilir... yalnizligin en tehlikelisi olan bu durumda olan insan sayısı varla yok arasında olsa da çoktur. okuduğunuz okullarda kimseyle konuşmayan o cocuklar, bahçede tek gezen insanlar, is yerinde kimseyle konuşmayan, muhattap olmayan o kişi...
kimsenin yasamamasini istediğim bir yalnizlik türüdür...
2- çaresiz yalnızlık
bu vakamizda, kişi elinde olmayan sebeplerden dolayi kisa sureligine gecici veya uzun sureligine sonsuza dek surecek olan bir yalnızlığa itilmistir, çareyi baska dostlarda, insanlarda bulmaya calisirki daha çok eline yüzüne batırır...
geçen bir yalnizlik türüdür, sosyal olan bu kişimiz çabuk yıkılabilir, ama hemen toparlayabilir.
3- öğrenilmiş yalnızlık
etrafında kendi kafasindan kimseyi bulamamaktir. aslinda yalnızlığın temelinde yatan sorun da budur. yanındayken rahat konusamadiginiz herkese aslında yalnız ve uzaksınız. bu durum insani içten içe yemekle birlikte, eğer hassas biriyse sizi sürekli soru işaretleriyle bırakır, kisimiz kendisini görmezden gelip yalnız bırakan kişiyi kovalamaya da başlayabilir..
yalnızlık cesitleri say say bitmeyecegi gibi, donmemiz gereken de bir konu var. yalnizlik.
eğer tedavi edilemezse insani parçalayıp hayattan soğutabilecek, çok basit gibi gözüken sinsi bir hastalıktır. yalnız insanlar maddiyata önem verme eğilimindedir çünkü başka sahip oldukları hicbir şey yoktur. hoş öyle yalnızlar varki, yataktan bile çıkmaz, onlar için maddiyat bile onemli değildir.
peki yalnız neden hissederiz? herkes elbet hayatının bir kısmında yalnız hissetmiştir. bu duygu son yıllarda çok kronik bir hal almaya başladı.
öyle ki, dünyanın en teknolojik, en birbirimize kolay bağlı olabileceğimiz dönemlerde, yalnızlık oranları tavan seviyelerdedir. yalnızlık herkesi etkileyebileceği gibi, yalnızlığa karşı sizi hicbir şey koruyamaz da. cunku yalnızlık bizim genetiğimizde olan bir şeydir.
vucudunuz yalnizligi önemser ve sosyal ihtiyaçlar duyabilir. bu gibi durumlar sonucunda, sosyal olmak huzurun bir parçası haline gelmiştir ki, yalnızlık bir nevi insanin huzurunu da elinden çalıyor demektir.
çoğu insanlar kronik yalnızlık ile, farkında olmadan tanışır. iş, üniversite vesair derken bir sabah farkediyorsunuz ki, aslında hayatınızda çok yakın arkadaşım, bununla beraber konuşmak için can atıyorum dediğiniz kimse yoktur... veya kalmamıştır. bu sizde dehset bir stres doğurur ki, hayatınızı size zindan etmeye yetecek bir stres. stres sağlıksız olduğu gibi, yalnizlik çok tehlikeli bir hal alırsa, tüm hastalıklardan daha yıkıcı hale gelir, ve bu bir kere kroniklesirse, bahsettiğim direnç noktası oluşur, ve kendinizi izole edilmiş bir halde yapayalnız bulursunuz...
fiziksel ve sosyal acılar, vucudunuzda ikisi de ne ilginçtir ki gerçek birer tehdit olarak algılanır, ve her iksinde de beyin kendini savunma psikolojisine sokar. yine bahsettiğim topluluklardan, çiftlerden, arkadaş gruplarından korkma durumu, burda gerçekleşiyor.
ınsanlarla daha az konuştuğunuz, hatta hiç konuşmadıginiz için, çevreyi daha çok gözlemlemeye başlıyorsunuz, kendi kendinize konuşarak yalnızliginizi bir nebze de olsa azaltmayi denesenizde bu sadece geçici bir çözüm olmaktan ileri gidemiyor. bu durumu farketmek ise yalnızlık olayini bambaska bir duruma çeviriyor, ilk safhalarda farkında olmadan yalnız bir hayat sürerken, artık her anınızda yalnız olduğunuzu bilmeye başlıyorsunuz, gece düşünmekten
uyuyamamak, sabahları kamyon vurmuş gibi uyanmak, odaklanamamak, stresten kaynaklı kaygı bozuklukları size eşlik ederken, hayatı sorgulamaya başlıyorsunuz...
gittikçe daha da içe dönük olmanız sonucunda, dışarıya verdiginiz imaj da bozulur ve sizinle konuşmak isteyen varsa bile değişmiş tavirlariniz yüzünden size yaklaşmayabilir.
eger yalnızlık sizi bu şekilde fena bir halde yakalamışsa, durum daha da kötü sonuçlara yol açmadan aksiyon almaya başlamalısınız .
yalnızlık kanser gibidir, gittikçe şiddetlenme yöneliminde olan bu hastalık, başlarda siz insanlar beni neden bir yere davet etmiyor, kimse bende neden konusmuyor diye veryansın ederken, yalnızlık öyle bir ilerlermiş olurki, gelecek olan veyahut gelen davetleri reddeder, etrafınızda insan görmek bile istemez hale gelebilirsiniz. taki, artık bir yere davet edilmeyene, insanlarla konuşmak istemeyene kadar...
daha da daha da şiddetlenir, insanlarin seni dışlandığını hissetmeye başlarsın ki, bunu insanlara da hissettirir hale gelirsin. böylelikle, iç dünyanı dış dünyan haline getirip, cevreni gerçekten senin dışlandığını hissettiğin şekle, yani gerçek olmasına, istemeden de donusturebilirsin, insanlar sana öyle davranmasa bile, senin bunu hissetiren nedeniyle insanlar sana yaklaşmayabilir.
bu çoğunlukla yıllarca süren, katlanan, yıkıcı bir süreçtir ki, bir çok sorunla ve hastalıkla sonuçlanabilir.
bu duygudan kurtulmanin net bir yolu asla yoktur. hayatınızın her anında sizinle birlikte yaşayacaktır. dönem dönem pik yapacak, donem dönem yok olacaktır...
yalnızlık çok tehlikeli hal almadan harekete geçin. harekete geçemeyecek durumdaysanız, durumu kabullenin ve odak noktanızı yalnızlıktan baska şeylere çevirin. bir sporla ilgilenin, dizi izleyin, hobi edinin vesair.
bunların hepsi gecici bir cozümmüş gibi gözüküyor. zaten öyleler. cozüm vaadmedim ki zaten... bulsam söylemez miydim canım kardeşim.
19 yıldır surekli yalnizliktan muzdarip olup icten içe biten bir insanın klavyesinden dökülen tüm sözcükler bu olmasada, ufak bir kısmını sizlere anlattım. umarım hayatta sürekli eğlenir, istediğiniz şeyleri yapar, dostlarınızla mutlu vakit geçirirsiniz.
yalnızlık öldürmez. öldürür, diriltir ve tekrar öldürür. sen sadece her seferinde bu sefer öldüm sanarsın...
edit: yazim hatasi cok, gördügum büyük hatalari duselttim, kalanlar icin ozur dilerim
yalnızlık, kime göre neye göre?
kalabalıklar içinde yalniz hissetmek mi? yoksa gercekten kimse ile iliskisi, en ufak bir bagi olmamak mi?
oncelikle yalnizligin tanimini yapmak lazım ki ne hakkinda konustugumuzu anlayalim.
bence yalnizlik, ölüm gibi bir şeydir, ama bir o kadar da ölümle alakasizdir. yaşayan bir ölü gibi. bedeni sağ, ama kalan tüm fonksiyonlar ölü, bitkisel hayatta veya kayıp. sosyal hayattan kendini dışlamış bu kişi, ölü gibi yaşayıp gider ki, bu bir süre sonra artık hastalığa dönüşmeye başlar ve kırılması zor bir direnç ortaya çıkarır. kişi kendini bir uğraş ararken bulur ve en kolay ve yapılması en basit uğraş olan alkol ve sigara da kendini bulabilir. biraz da olsa bu duygu, çöküş ve yıkılış seline kendini kaptırmayan insan, kelimenin tam anlamıyla hiçbir b** yapmayarak olağan hayatına devam ederki, tebrik edilmesi ve saygı duyulması bir harekettir, bir o kadar da üzücü...
öncelikle tartışmamız gereken bir sürü konu var. kişi bu yalnızlık önce ne yapıyordu? bu noktaya nasıl geldi? bu bir tercih miydi yoksa?
birincisinden baslayalim, en kotusu
1- surekli yalnizlik
sosyal olmaya basladigimiz ilk anlar genelde ilkokulla baslar. ve unutulmaz arkadasliklarimizi ilkokulda ya da ortaokulda yapariz.
ilkokulda sosyallesemeyen kisimiz, kendini cizgi film izlerken bulur, cocuk oldugu icin depresyon, yalnizlik, mental çöküş nedir bilmez, teneffüslerde sahte arkadaşlarıyla oyun oynar, kısacası çocukluğunu geçirir.
ortaokulda işler değisir, eğer benimki gibi aşırı kötü ve rahatsız edici bir ortama sahipdiyse kişimiz, ortaokulu 0 arkadaşla bitirir. gerçekten bunun altında yatan nedenler ciddi şekilde incelenmeli. 4 sene sabit bir şekilde haftanın 5, gerek 6 günü gördüğü insanlardan bir tanesiyle bile arkadaş olmamıştır çünkü, ya da olamamıştır...
bu düzen böyle devam etmiş, bozulmamis ve kisimiz mezun olup, artik çevresinde anne babasi ve akrabalari disinda kimsesi kalmamıştır.
hayat burda zor gelmeye baslar... bu dirençli hastalık kişiyi içten içe yer, parçalamaya baslar, tüm gün tek dusundugu sey kendisinin neden bu kadar yalniz olduğu olur, disari adim atamaz olur cünkü adimini attigi her yerde çiftler, arkadas grupları vardir. ve onlardan korkmaya, bu tarz sahneler ve atmosferler onda panik atak, anksiyete ve daha bilimum psikolojik sikinti olusturur.
eger kisimiz kimseye derdini de anlatamiyorsa is intihara kadar gidebilir... yalnizligin en tehlikelisi olan bu durumda olan insan sayısı varla yok arasında olsa da çoktur. okuduğunuz okullarda kimseyle konuşmayan o cocuklar, bahçede tek gezen insanlar, is yerinde kimseyle konuşmayan, muhattap olmayan o kişi...
kimsenin yasamamasini istediğim bir yalnizlik türüdür...
2- çaresiz yalnızlık
bu vakamizda, kişi elinde olmayan sebeplerden dolayi kisa sureligine gecici veya uzun sureligine sonsuza dek surecek olan bir yalnızlığa itilmistir, çareyi baska dostlarda, insanlarda bulmaya calisirki daha çok eline yüzüne batırır...
geçen bir yalnizlik türüdür, sosyal olan bu kişimiz çabuk yıkılabilir, ama hemen toparlayabilir.
3- öğrenilmiş yalnızlık
etrafında kendi kafasindan kimseyi bulamamaktir. aslinda yalnızlığın temelinde yatan sorun da budur. yanındayken rahat konusamadiginiz herkese aslında yalnız ve uzaksınız. bu durum insani içten içe yemekle birlikte, eğer hassas biriyse sizi sürekli soru işaretleriyle bırakır, kisimiz kendisini görmezden gelip yalnız bırakan kişiyi kovalamaya da başlayabilir..
yalnızlık cesitleri say say bitmeyecegi gibi, donmemiz gereken de bir konu var. yalnizlik.
eğer tedavi edilemezse insani parçalayıp hayattan soğutabilecek, çok basit gibi gözüken sinsi bir hastalıktır. yalnız insanlar maddiyata önem verme eğilimindedir çünkü başka sahip oldukları hicbir şey yoktur. hoş öyle yalnızlar varki, yataktan bile çıkmaz, onlar için maddiyat bile onemli değildir.
peki yalnız neden hissederiz? herkes elbet hayatının bir kısmında yalnız hissetmiştir. bu duygu son yıllarda çok kronik bir hal almaya başladı.
öyle ki, dünyanın en teknolojik, en birbirimize kolay bağlı olabileceğimiz dönemlerde, yalnızlık oranları tavan seviyelerdedir. yalnızlık herkesi etkileyebileceği gibi, yalnızlığa karşı sizi hicbir şey koruyamaz da. cunku yalnızlık bizim genetiğimizde olan bir şeydir.
vucudunuz yalnizligi önemser ve sosyal ihtiyaçlar duyabilir. bu gibi durumlar sonucunda, sosyal olmak huzurun bir parçası haline gelmiştir ki, yalnızlık bir nevi insanin huzurunu da elinden çalıyor demektir.
çoğu insanlar kronik yalnızlık ile, farkında olmadan tanışır. iş, üniversite vesair derken bir sabah farkediyorsunuz ki, aslında hayatınızda çok yakın arkadaşım, bununla beraber konuşmak için can atıyorum dediğiniz kimse yoktur... veya kalmamıştır. bu sizde dehset bir stres doğurur ki, hayatınızı size zindan etmeye yetecek bir stres. stres sağlıksız olduğu gibi, yalnizlik çok tehlikeli bir hal alırsa, tüm hastalıklardan daha yıkıcı hale gelir, ve bu bir kere kroniklesirse, bahsettiğim direnç noktası oluşur, ve kendinizi izole edilmiş bir halde yapayalnız bulursunuz...
fiziksel ve sosyal acılar, vucudunuzda ikisi de ne ilginçtir ki gerçek birer tehdit olarak algılanır, ve her iksinde de beyin kendini savunma psikolojisine sokar. yine bahsettiğim topluluklardan, çiftlerden, arkadaş gruplarından korkma durumu, burda gerçekleşiyor.
ınsanlarla daha az konuştuğunuz, hatta hiç konuşmadıginiz için, çevreyi daha çok gözlemlemeye başlıyorsunuz, kendi kendinize konuşarak yalnızliginizi bir nebze de olsa azaltmayi denesenizde bu sadece geçici bir çözüm olmaktan ileri gidemiyor. bu durumu farketmek ise yalnızlık olayini bambaska bir duruma çeviriyor, ilk safhalarda farkında olmadan yalnız bir hayat sürerken, artık her anınızda yalnız olduğunuzu bilmeye başlıyorsunuz, gece düşünmekten
uyuyamamak, sabahları kamyon vurmuş gibi uyanmak, odaklanamamak, stresten kaynaklı kaygı bozuklukları size eşlik ederken, hayatı sorgulamaya başlıyorsunuz...
gittikçe daha da içe dönük olmanız sonucunda, dışarıya verdiginiz imaj da bozulur ve sizinle konuşmak isteyen varsa bile değişmiş tavirlariniz yüzünden size yaklaşmayabilir.
eger yalnızlık sizi bu şekilde fena bir halde yakalamışsa, durum daha da kötü sonuçlara yol açmadan aksiyon almaya başlamalısınız .
yalnızlık kanser gibidir, gittikçe şiddetlenme yöneliminde olan bu hastalık, başlarda siz insanlar beni neden bir yere davet etmiyor, kimse bende neden konusmuyor diye veryansın ederken, yalnızlık öyle bir ilerlermiş olurki, gelecek olan veyahut gelen davetleri reddeder, etrafınızda insan görmek bile istemez hale gelebilirsiniz. taki, artık bir yere davet edilmeyene, insanlarla konuşmak istemeyene kadar...
daha da daha da şiddetlenir, insanlarin seni dışlandığını hissetmeye başlarsın ki, bunu insanlara da hissettirir hale gelirsin. böylelikle, iç dünyanı dış dünyan haline getirip, cevreni gerçekten senin dışlandığını hissettiğin şekle, yani gerçek olmasına, istemeden de donusturebilirsin, insanlar sana öyle davranmasa bile, senin bunu hissetiren nedeniyle insanlar sana yaklaşmayabilir.
bu çoğunlukla yıllarca süren, katlanan, yıkıcı bir süreçtir ki, bir çok sorunla ve hastalıkla sonuçlanabilir.
bu duygudan kurtulmanin net bir yolu asla yoktur. hayatınızın her anında sizinle birlikte yaşayacaktır. dönem dönem pik yapacak, donem dönem yok olacaktır...
yalnızlık çok tehlikeli hal almadan harekete geçin. harekete geçemeyecek durumdaysanız, durumu kabullenin ve odak noktanızı yalnızlıktan baska şeylere çevirin. bir sporla ilgilenin, dizi izleyin, hobi edinin vesair.
bunların hepsi gecici bir cozümmüş gibi gözüküyor. zaten öyleler. cozüm vaadmedim ki zaten... bulsam söylemez miydim canım kardeşim.
19 yıldır surekli yalnizliktan muzdarip olup icten içe biten bir insanın klavyesinden dökülen tüm sözcükler bu olmasada, ufak bir kısmını sizlere anlattım. umarım hayatta sürekli eğlenir, istediğiniz şeyleri yapar, dostlarınızla mutlu vakit geçirirsiniz.
yalnızlık öldürmez. öldürür, diriltir ve tekrar öldürür. sen sadece her seferinde bu sefer öldüm sanarsın...
edit: yazim hatasi cok, gördügum büyük hatalari duselttim, kalanlar icin ozur dilerim
devamını gör...
98.
öyle miyim değil miyim bilmem.
tek bildiğim umurumda bile değil.
benim kimseye ihtiyacım yok, kimsenin bana ihtiyacı var evet.
tek bildiğim umurumda bile değil.
benim kimseye ihtiyacım yok, kimsenin bana ihtiyacı var evet.
devamını gör...
99.
başlıkta tarif edilmişim hemen geldim bu benimdir. anlık yalnızlık değil mutlaka yalnızlığa sahibimdir.
tercih olarak lanse ettiginiz şeyden kurtulmak için çabalamamanızı dilerim.
hani öve öve bitiremiyorsunuz ya yalnızlığı.
dilerim çok yalnız kalamazsınız.
ha, kalırsanız çok gülerim.
tercih olarak lanse ettiginiz şeyden kurtulmak için çabalamamanızı dilerim.
hani öve öve bitiremiyorsunuz ya yalnızlığı.
dilerim çok yalnız kalamazsınız.
ha, kalırsanız çok gülerim.
devamını gör...
100.
yalnızlık aslında evde bekleyen eşin gibi. her an her saniye seninle beraber. sen onu yalnızlığını bozarak onu aldatsanda , onu sevmesen de, devamlı yanında bulunan asla seni terk etmeyen eş gibi. dışarıda onunla bununla yer içersin gönül eğlendirisin ama gene döndüğün yer ona. yalnız gelip dünyaya yalnız gitmek aslında anlatıyor her şeyi. her ne kadar can verirken belki elinden bir kişi bile tutsa giderken gene yalnızsın. kısaca yalnızlık ömür boyu.
devamını gör...