201.
kadıköy'de arabayı unutup, eve taksiyle dönmek. ertesi sabah, arabam çalınmış diye hengame kopartmak. kamera görüntülerinden, evelsi gün sabah çıkış sonrası sırra kadem basıldığını farkedip, geriye doğru düşünüp ayıkmak.
unutkanlığın allah belasını versin. yıldım.
unutkanlığın allah belasını versin. yıldım.
devamını gör...
202.
sene 2018, final sınavlarım başladı ve ben sınavımın olacağı gün bi hayli geç uyandım, arkadaşımı aradım o da benden farksız, 30 dakika gibi kısa bi süre kalmış sınavın başlamasına, kaldı ki okula giden otobüsle zaten 40 dakika falan sürüyor okul... ben kara kara düşünürken arkadaşım tekrar aradı beni, "babam arabanın anahtarını verdi, çık kapıya seni almaya geliyorum, sınava yetiştik sıkıntı yok..." diyerek yangın yeri olan böğrüme soğuk su döküverdi.
sınava yetiştik, sınav umduğumuzdan çok daha iyi geçti, sınavdan çıkar çıkmaz gidelim güzel bir yemek yiyelim moduna girdik, durakta otobüsü beklerken bir şey unuttuk diyoruz ikimiz de ama ne olduğunu bulamıyoruz bir türlü, otobüse bindik, arkadaşım arabasının anahtarını sallıyor elinde ve "ulan bir şey unuttuk ama ne?!" diyerek düşünüyor, yemek yerken bile aklımızda bir şey unuttuğumuz vardı düşünün artık...
ne zaman arabayı unuttuğumuzu fark ettiğimizi de söyleyeyim, akşama doğru babası arayıp "araba lazım doğa, gelebilir misin bu tarafa?" diye sorunca.
sınava yetiştik, sınav umduğumuzdan çok daha iyi geçti, sınavdan çıkar çıkmaz gidelim güzel bir yemek yiyelim moduna girdik, durakta otobüsü beklerken bir şey unuttuk diyoruz ikimiz de ama ne olduğunu bulamıyoruz bir türlü, otobüse bindik, arkadaşım arabasının anahtarını sallıyor elinde ve "ulan bir şey unuttuk ama ne?!" diyerek düşünüyor, yemek yerken bile aklımızda bir şey unuttuğumuz vardı düşünün artık...
ne zaman arabayı unuttuğumuzu fark ettiğimizi de söyleyeyim, akşama doğru babası arayıp "araba lazım doğa, gelebilir misin bu tarafa?" diye sorunca.
devamını gör...
203.
oppo kulaklığın üstüne yattım geçenlerde. baya sabaha kadar uyumuşum öyle. sabah yastığın altına elimi sokunca bi ürperti geldi öyle anladım. neyse ki bir şey olmamış.
devamını gör...
204.
geçen hafta eşyalarımı eve göndermek için kargo şubesine gittim. görevli "şurada mı yaşıyorsunuz?" diye sorunca ben de "evet." dedim. aradan birkaç dakika geçti, "sizde mi orada yaşadınız? bayağı iyi biliyorsunuz." dedim.. adam ne dese beğenirsiniz? "bergen hanım, sistemde ikamet adresinizi görüntüleyebiliyorum." yerin dibine girdim... o birkaç dakikayı ömrümden silmek istiyorum... kendimi hiç bu kadar aptal hissetmemiştim.. içimden "allah'ım beni yok etttt!" diye bağırdım...
devamını gör...
205.
ben eve girerken biri merdivenlerden inip dışarı çıkıyordu. ben de kendi kendime söyleniyordum, bu binaya da komşular gelen geçeni alıyor gelen gideni belli değil.neyse eve gittim kavhaltı sofrasına oturdum, annem kardeşin nerede ekmek almaya mı gitti gördün mü diyor..
devamını gör...
206.
sözlükte birçok kişinin başına gelmiştir sanırım. yanlış kişiye gönderilen mesaj.hele sonu aşkitom, canikom, sevgilim gibi sıfatlarla bitiyorsa....
devamını gör...
207.
odun olduğu belli olan biriyle belki değildir diyip devam etmek. odunsa odundur. yavşaksa yavşaktır. zaten içindeki sana bağırıyor kızım bu odun, bu yavşak, bu yalancı, bu iki yüzlü diye. sorun şurada işte herkeste kusur olduğu için sen de hangi kusuru tolere edeceğini bilemiyorsun. ay daraldım.
devamını gör...
208.
arkadaşımla telefonda konuşurken başka birinin telefon numarasını istedi ,telefon kulağımda bı 25-30 dk telefon aradım evin içinde
devamını gör...
209.
lisede emre adındaki sıra arkadaşıma yanında ped olup olmadığını sormak. onun biraz duraksayıp "var." demesi de tuzu biberi olmuştur.
devamını gör...
210.
otobüse binip kartı basmadan geçmek. *
devamını gör...
211.
benim için nereye koydum diye sağa sola bakındığım telefonumu elimde tutuyor olmamdır.
devamını gör...
212.
keke hindistan cevizi yerine limon tuzu serpmek.
devamını gör...
213.
başlıktaki dalgınlık kelimesini dargınlık diye okuyup tanım yapmaya geldim..
devamını gör...
214.
spor salonundayım. inverted row yapacağım. bilmeyenler için hareket şöyle:

normalde smith machine de barı alta indirip yapıyorum ama bu gün orası dolu. o yüzden normal squat rack' e geçmeye karar verdim. salondaki squat rack de şu ayarda bir şey:

geçtim squat rack in arkasına girdim barın altına. kendimi geriye verdim, kafam demire değiyor. dedim olmaz böyle öbür taraftan yapayım. geçtim rack'in önüne. barı da o aşağıdaki koruma yerine değil 2 üstündeki yuvaya takmıştım. kendimi hızlıca geriye doğru bir verdim. e tabi o yuvaların önü açık. elimde barla düştüm. bar güvenlik demirinin üstünde ben popomun üstünde yerdeyim.
işin garip tarafı yerde bi 5-10 saniye boş boş rack e baktım. "niye böyle oldu lan" diye düşünüyorum.

normalde smith machine de barı alta indirip yapıyorum ama bu gün orası dolu. o yüzden normal squat rack' e geçmeye karar verdim. salondaki squat rack de şu ayarda bir şey:

geçtim squat rack in arkasına girdim barın altına. kendimi geriye verdim, kafam demire değiyor. dedim olmaz böyle öbür taraftan yapayım. geçtim rack'in önüne. barı da o aşağıdaki koruma yerine değil 2 üstündeki yuvaya takmıştım. kendimi hızlıca geriye doğru bir verdim. e tabi o yuvaların önü açık. elimde barla düştüm. bar güvenlik demirinin üstünde ben popomun üstünde yerdeyim.
işin garip tarafı yerde bi 5-10 saniye boş boş rack e baktım. "niye böyle oldu lan" diye düşünüyorum.
devamını gör...
215.
evin anahtarını altı saatlik uzaklıktaki aile evinde unutmuştum. bi de aksi gibi gece yarısı indim, çilingirci ne arar o saatte. üst katta bi sendika* çalışanı vardı o bi yerleri aradı da kapıyı açtırdık. işte sendika her kapıyı açıyor. *
devamını gör...
216.
evde elektriklerin kesilmesi... haliyle internetin vesairenin de...
2 gün o şekilde yaşayıp... sonrasında "ulen bir de sigortaya bakayım" demek.
2 gün o şekilde yaşayıp... sonrasında "ulen bir de sigortaya bakayım" demek.
devamını gör...
217.
icra takibine mal beyanı dilekçesi yazacağım kalemim yok. görevli memurdan kalem rica ettim, verdi. dilekçeyi yazdım memura verdim. kalemi de alayım beyefendi dedi. elimde yok, cebime baktım orada da yok. her türk gibi üste çıkıp "verdim ya hanımefendi"dedim. kulağının arkasında abi kalem dedi. yerin dibine girdim. mal beyanı dilekçesi daha bir anlam kazandıydi. arkamdan ne gülmuslerdir be.
devamını gör...
218.
kızartma yaparken yağ ısınmışmı diye kontrol için parmaklarımı içine sokmuş oluşum.
devamını gör...
219.
günlerden yine bir kutsal cumartesi, etraf yangın yeri ama görmeniz lazım! herkes çok yüksek ve eğleniyor. resmen bir kaos var ortamda ve o kaos ortamının şovunu yapmak da barın şefi olarak bana düştüğü anlardan birinde; bir müdavimimle ağız dolusu dalgalar geçtikten sonra ''hadi gel gönlünü alayım'' diyip; barın önüne getirdim. bilenler bilir chartreuse likörü shot bardağına dökülür, üstten ateşe verilir ve avuç içiyle üzerine el kapatılır. shot bardağı avuç içine vakumlanır ve o şekilde uzatılır. heh, tam da bunu yapacaktım. herkesi gazlıyoruz ''ooo'' sesleri eşliğinde alkışlar mı dersin, ''hadiii hadiii heeeey'' naraları mı dersin efenim, hafifte çakırım tabii... neyse ben doldurdum bardağı ve yaktım. o anki dalgınlık yüzünden bardağı tam dolduramadığımı atlamışım. yarısı boş bardağın, yani vakum alanı çok ama çok fazla. avuç içimi bardağa yapıştırır yapıştırmaz ağız dolusu küfürlerle elimi savurup, shot bardağını barın önünde oturanların üzerine fırlatmam bir oldu. çok canım yandı sözlük, avucumun içinde iki ay sonunda ancak geçmek üzere olan shot bardağı taslağında su toplaması oluştu. bir de, karizma çizilmesin diye acıyı kahkahaya çevirme çabam var ki; sormayın...
devamını gör...
220.
bir dönem bir haber kanalının teknik sorumlusu olarak çalışıyorum. sorumluluk alanım gerek stüdyo gerekse canlı yayın araçlarının 7/24 yayına hazır halde olmasını ve ekibin koordinasyonunu sağlamak.
ergenekon davaları zamanı tabiri caizse gecemiz gündüzümüz yok resmen iş yerinde yaşıyoruz, kesintisiz bir haber akışı lakin yetersiz enformasyon, dezenformasyon ile mücadele uzun ve stresli mesai saatleri tüm ekip olarak bitmeye yakın durumdayız. o dönemde internet andıcı soruşturması başlatılmış ve eski genelkurmay başkanı ilker başbuğ ifadeye gidecek. tabi bizim derdimiz olan biteni kesintisiz olarak izleyiciye aktarabilmek, kaç gündür işyerinde yaşadığım için eve gidip kıyafetlerimi değiştirip duş alıp hızlıca kanala geri dönmek için kanal binasından ayrılıyorum. işyeri ve evim arasında olan mesafe 35km.
neyse yola çıktım; henüz yerleşkeden ayrılalı 2-3 dakika olmamıştı telefonum çaldı. nöbetçi gece muhabiri "abi, ilker paşa tutuklanmış diye haberler geliyor adliyeye acil ekip" diyerek panik içerisinde bir şeyler anlatıyor.
" nasıl olabilir yahu ifadeye yarın gidecek, sanık değil nasıl olabilir" diye telefon konuşmasını yapıyor diğer taraftan canlı yayın ekibini arayıp adliye önüne yönlendirmek için telefonumu arıyorum!
ceplerimde yok, torpidoya koymam ama bakıyorum yok, yan koltukta yok. ilk müsait yerden dönerek kanala sürerken muhabir arkadaşa şu cümleyi kuruyorum,
"ben sanırım telefonumu kanalda unuttum, geri dönüyorum ama vakit kaybetmeyelim sen santralden numaraları al canlı yayıncılara ulaş"
çok kısa bir sessizlik sonrası
"abi benle konuşuyorsun ya telefon elinde" diyor.
olsun diyorum sen arkadaşlara ulaş vakit kaybetmeyelim!
ergenekon davaları zamanı tabiri caizse gecemiz gündüzümüz yok resmen iş yerinde yaşıyoruz, kesintisiz bir haber akışı lakin yetersiz enformasyon, dezenformasyon ile mücadele uzun ve stresli mesai saatleri tüm ekip olarak bitmeye yakın durumdayız. o dönemde internet andıcı soruşturması başlatılmış ve eski genelkurmay başkanı ilker başbuğ ifadeye gidecek. tabi bizim derdimiz olan biteni kesintisiz olarak izleyiciye aktarabilmek, kaç gündür işyerinde yaşadığım için eve gidip kıyafetlerimi değiştirip duş alıp hızlıca kanala geri dönmek için kanal binasından ayrılıyorum. işyeri ve evim arasında olan mesafe 35km.
neyse yola çıktım; henüz yerleşkeden ayrılalı 2-3 dakika olmamıştı telefonum çaldı. nöbetçi gece muhabiri "abi, ilker paşa tutuklanmış diye haberler geliyor adliyeye acil ekip" diyerek panik içerisinde bir şeyler anlatıyor.
" nasıl olabilir yahu ifadeye yarın gidecek, sanık değil nasıl olabilir" diye telefon konuşmasını yapıyor diğer taraftan canlı yayın ekibini arayıp adliye önüne yönlendirmek için telefonumu arıyorum!
ceplerimde yok, torpidoya koymam ama bakıyorum yok, yan koltukta yok. ilk müsait yerden dönerek kanala sürerken muhabir arkadaşa şu cümleyi kuruyorum,
"ben sanırım telefonumu kanalda unuttum, geri dönüyorum ama vakit kaybetmeyelim sen santralden numaraları al canlı yayıncılara ulaş"
çok kısa bir sessizlik sonrası
"abi benle konuşuyorsun ya telefon elinde" diyor.
olsun diyorum sen arkadaşlara ulaş vakit kaybetmeyelim!
devamını gör...
"yapılmış en aptalca dalgınlık" ile benzer başlıklar
aptalca
1