yaşanan şehrin en çirkin yanı

zırt pırt belli güzergahların kapanması. zaten bu şehri pek bilmiyorum bi de hep kullandığım yollar kapanınca hepten karmaşık oluyor. bundan sonra her yere metro abi.

forbes'in yaptığı araştırmaya göre türkiye'nin en yaşanılası şehirleri arasında on birinci sırada olan ama bence çok daha yüksek bir sıralamada olması gereken çanakkale'nin bu sıralamada hak ettiği yerde olmamasının bence birkaç nedeni var.

benim aklıma ilk gelen toplu taşıma. bir şehirde toplu taşıma ancak bu kadar kötü olabilir. zaten sadece belediye otobüsleri ile sağlanan toplu taşımada kullanılan otobüsler artık gittiklerinin bile farkında olamayacak kadar haşat durumda. bize binmeyin artık diye yalvaran bu araçlar seyir esnasında öyle gürültü çıkarıyor ki insan gök yarıldı diye düşünebilir o esnada.

bu toplu taşıma araçlarını güzergahları ise insanı öldürmese de süründürür. beş kilometre mesafedeki bir yere güzergah gereği döne döne yirmi beş kilometrelik bir yolculuktan sonra ancak varılabiliyor. çoğu zaman yürümek toplu taşımadan daha mantıklı bir çözüm.

benim için ikinci sorun ise rüzgar. yedi gün yirmi dört saat rüzgar esiyor sanki. insanı tokatlayan bir rüzgar var bu şehirde. evet havası çok temiz bu şehrin ama insanı canından bezdiriyor rüzgar.

dışarı çıkmadan önce pırıl pırıl bir hava görüyor insan camdan bakınca. ancak kapıyı açıp dışarı çıkınca kendini bir hortumun ortasında oradan oraya savrulurken bulması işten bile değil.

ama seviyorum bu şehri.

yaşadığım şehrin değil, ülkenin artık güzel diyebileceğim bir yanı kalmadı. ki bir şehri, ülkeyi güzelleştirenler orada yaşayan insanlardır. bizim insanlarımız canım ülkemin, güzide şehrimin içine ettiler...

doğal yollardan sevişmek yasak .

conolar.

deniz kenarındaki kokusu.

karadeniz'e kıyısı var.

ayıptır söylemesi; düşündüm, bulamadım.

mesela dondurma kuyruğundaki temiz giyimli ailesi ile bekleyen 5 yaşlarındaki bir çocuğa aynı yaşlardaki üstü başı pislik içinde bir başka çocuğun bakışı...

ya da evine herşeyi alan bir babanın hemen arkasındaki bi başka babanın ailesinin ihtiyacını alamayışının verdiği burukluk..

bir annenin aldatan kocasına ekonomik özgürlüğü olmadığı için tahammül etmek zorunda kalması..

ilk aşkım dediğin kişinin başkasıyla bi kafede fingirdeştiğini görmen..

yaşanan şehirlerin en çirkin yanları bunlardır. yoksa coğrafi güzellikleri görmek isteyen görür.

-yılmaz erdoğan mode on-
bu şehrin
en çirkin yanı gitmeleri çünkü
hani
bunun
gelmeleri
-yılmaz erdoğan mode off-

aman be abi.... o neydi öyle...10 saniyede; herkes bana ilk görüşte aşık, en edebiyatçı ve tiyatrocu benim tripleriyle saklamaya çalıştığım dar bölge faşiki rolüne gireyim diye baygınlık geçirecektim.
yan etki olarak; kendimden en az 20 yaş küçük çakma sarı-platin bulup, yaptığımı iddia ettiğim mesleklerin duayenlerini *oklayıp, egemen yalamaya gidiyorum.

kalabalık, gürültü, trafik. bütün bunlara rağmen yine de seviyorum bu şehri.

ona uzağım.

iş çıkışı trafiği.
he bir de cuma akşam şehirden batıya, pazar akşam batıdan merkeze dönüş.
otobanda 15le gidilir mi ya?
ayıp.

her ayrıntısını ayrı silkeyim.

araçların kaldırıma park ediliyor olması.
(son 10 gündür 9850liradan başlayan cezalar kesiliyor. umarım öğrenirler kaldırıma park etmemeyi)

binalar çok eski.