yazarların bu aralar en çok düşündüğü şey

yüzüklerin efendisinde sauron ve galadriel.

düşününce o dünyanın büyücülerinden sauron, tüm gücünü kullanarak bir yüzük yapıyor. bu onu hem yenilmesi imkansız kılarken hem de ufacık bir saldırıda bedenen yok olmasına sebep oluyor. acaba diyorum büyücülerde bir çeşit bug mu var? her şeyini ortaya koyarak oluşturduğun büyü çok etkili olsa da kırıldı mı komple bitiyorsun sanırım. gandalfın ateş topu atmak yerine kılıç kalkan savaşmasının nedeni bu olabilir mi?

galadriel en güçlü büyücü olsa da telepati haricinde bir yetenek sergilemedi. bu kadın güce düşmemek, gücün başını döndürüp sauronla aynı kaderi paylaşmamak adına pek etliye sütlüye karışmadığını düşünüyorum. istese sauron kadar hatta daha fazlası olabilecekken sadece kafanın içine seslenerek idare ediyor hayatını. gandalfta basit büyülerle etkili sonuçlar alabilmeyi sevdiğinden o da gücünü tek bir noktada yoğunlaştırmıyor, olabildiğince sakin kalmaya çalışıyor. balrogla karşılaşana kadar kılıç kalkan takılan, balrog u da kılıçla öldürmeye kalkmasının başka açıklaması gelmiyor aklıma. baktı ki olacak iş değil çekiyor yıldırımı ve çakıyor böğrüne. gri gandalf bunu yapabiliyor, ak saruman daha da fazlasını yapabilir, galadriel ise apayrı bir seviye.

sauron az biraz bu durumu fark edip destur edinseydi dünyanın hakimi olabilirdi ama işte, o tüm gücünü bir büyüye odakladığından (yüzük) kaybetti.

bir erkeğin bu aralar max. derdi 20 kasım 18 aralık arasında oynanacak dünya kupasını messi kazanabilecek mi kazanamayacak mı mevzusudur kardeşim.

9 gün sonra tüm karı kız işleri bırakılıp, yarıya inmiş donlar kursağa kadar çekilmeli, messi'nin dünya kupasını kazanması için sinerji yaratılmalıdır.

bir çift meme dediğin nedir ki gülüm, meme her zaman bulunur ama messi bir dünya kupası daha oynayamayacak.

ciddiyetimi belirtmek için rehberimdeki müsait karılara 20 - 18 günleri arasında olmayacağını sms olarak attım. yalandan da mersis no filan salladım kurumsal olsun.

vallahi 9 gün daha fingirdeştin fingirdeştin, sonra tın, hiç uğraşamam.

meme tercihimdir, uzun zaman oldu görmeyeli.
messi'yi bantdan da seyretsem olur.

edit: yazarların bu aralar en çok düşündüğü şey miş başlık. ben üst girdi sonrası yazdım. bu günlerde her şeyi bir kenara bırakıp meme düşünüyormuşum sanılmasın.

borçlarım. aslında çok bir miktar değil ama ipin ucunu kaçırınca dert ediyorum.

zamanın yıkıcılığı.

herkes ne yaşadıysa onu düşünür kardeşim, ya da ne yaşayamadıysa.

deprem sonrası türk halkı bilinçlenecek mi, bilinçlenmeyecek mi diye düşünüyorum. depreme karşı dayanıklı binalar için başta siyasiler ve kurumlara ne kadar kamuoyu baskısı oluşturacaklar merak ediyorum. bu kamuoyu baskısına göre bilinçlenmesini tartmak istiyorum.

yaşam ve ölüm.

kafam bir toz bulutu gibi ve dağılmasını ümit ediyorum

(bkz: ölüm)

bir insan, bir canlı için daha ne yapabilirim.bi faydam dokunurmu hayatta kalmamızın bir sebebi vardı nasıl değerlendiririm.

haluk levent'in yarın istifa etme daha doğrusu istifaya zorlanma olasılığını düşünüyorum ve gelecekten giderek endişeleniyorum.

ne düşüneceğimi ben de bilemez oldum bu aralar.
bir yandan maaşıma yapılan komik ötesi yeni yıl zammı (sadece 2000 tl), diğer yandan 12 yılımın geçtiği iskenderun'un yerle bir olmuş olması, sevdiklerimin zor durumda olmaları, ölenler, hayatta kalanların da kıyameti yaşaması...

depremin olduğu gün maaşımı aldım. aradaki farkı görünce kulaklarımdan ateş çıktı da ses etmedim.

şu hengame bir aralansın da bütün öfkemi kusmayayım durduk yere dedim. ruh gibiyim bu aralar. aklımda ne var ne yok net olarak ben de bilmiyorum açıkçası.

bir de soğuk yemişim herhalde, sağ alt kaburgamda bütün hareketlerimi kısıtlayan bir ağrı var...

deprem

bu kadar büyük bir depremden sonra bile akıllı olamıyorsak ne zaman akıllı olacağımızı düşünüyorum.

bır ıkı güne eve cıkacagım yenıden ve hala uyuyamıyorum. cıktıktan sonra nasıl alısacagım nasıl olacak bılmıyorım. 96 depremınden 2023 depremıne kadar dperem bır an ıcın aklımdan cıkmamıs. her gece yatagımda dısarıdan seslere kulak vererek uyumaya cabalamaktan uyku problemlerı ıle ugrasıp, her gece tekrar deprem olmasından korkarken yakalandım 6 subat depremıne. tam da korktugum gibi kilitlenip kaldı m. şimdi eve tekrar cıkmam gerekıyor. ınsanlar bırseyler soyluyor anlatıyor cızıyor. ben sadece onu dusunuyorum. korkuyorum korkularımdan, olasılıklardan, gorduklerımlerımden, okuduklarımdan

dialektik materyalist bakış ile marksist değer teorisi.

şiştim!

bu olaylar nasıl gelişiyor dostlarım sorarım sizlere. küfür etmeden de nasıl ifade edeceğimi düşünüyorum ancak zorlanıyorum. seviyorum diyorsun gelişmiyor. sevmiyorum diyorsun gelişmiyor. seviyorum diyor gelişmiyor. sevmiyorum diyor gelişmiyor. hiçbir şey yapmadan da gelişmiyor. bu gözünü sevdiğim olaylar, iyi veya kötü gelişmiyor. bu kadarı da mı fazla bize diye soruyorum evrene. o kadar çok insan varken dünyada bu kadarı da mı fazla bize? nefret mi edelim, insanları mı üzelim? öfkeyle mi beslenelim, hayatı zindan mı edelim? ben bu olayları geliştireceğim tam olacak, illallah ettim. neyse, sizin olaylar iyi gelişsin.

iş için araba almayı düşünüyorum ve bir çok farklı markaların bayileri ile görüştüm. liste fiyatının çok üzerinde bir fiyat söylüyorlar. ikinci el alalım desek zaten daha beter durumda. en azından sıfır alıp en az 5 yıl arkama bakmak istemiyorum ama paranla bile bir şey alamıyorsun çok daha fazlasını vermediğin sürece.
buradan ford ve renault bayilerine selam söylüyor hepsine nukta nuktaa ve nuktaaaaaa diyorum.
herhangi bir ilde tanıdığı olan ve liste fiyatından express van ya da deluxe van 1.5l tdcı 100ps modelini almamı sağlayabilecek yazarlar varsa bir asgari ücret kadar ek kazanç sağlayabilir.

o.

o kadar çok şey var ki. bazen kendime fazla yüklendiğimi bile düşünüyorum işin içinden çıkamadığım sal gitsin dediğim anlarda var . anlayacağınız kafamda 40 tilki dolaşıyor 40 ınında kuyruğu birbirine değmiyor*, biraya bir gelseler ne nedir ne değildir bulacağım da işte birini tutmaya çalışırken diğeri araya giriyor olmuyor.