yazarların gözünden kendi hayatları

+18 için uygundur, şiddet-cinsellik-korku, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, madde kullanımı, küfür.

şöyle.

it's a beautiful life.

ooooooo!

çoğu insan kendi hayatından yakınıp başkalarının hayatları özenir. bu bana anormal bir durummuş gibi gelmiyor. bazen başkasında olan bir kıyafeti, yanımızdan geçerken burnumuza güzel gelen parfüm kokusunu, bir eşyayı, yemediğimiz bir yemeği, bir evi yahut bir insanı elbette özenebiliriz. çünkü bu bir döngü hep birilerinde eksik olan birilerinde tamamlanmış olacak. kendi hayatıma değinecek olursam; hayatımı, etrafımdaki insanları, eşyalarımı, beni ben yapan özelliklerimi, hatalarımı ve bunları bana sevdiren kendimi çok seviyorum. bende olmayan şeyleri özenmek yerine sahip olduğum şeylerin varlığına şükrediyorum.
aslında milyonlarca insandan çok daha şanslıyım. kullanabildiğim kollarım, işitebildiğim kulaklarım, konuşabildiğim dilim, görebildiğim gözüm, koklayabildiğim burnum, yürüyebildiğim ayaklarım var. acıktığımda yiyebileceğim yemeğim, başımın üstünde bir çatım ve sağlığım yerinde*) işte bu hayata bir sıfır önde başlıyorum demektir. hayatımda elbette karşılaştığım sorunlar var tabi ki bazen karşıma pürüzler çıkıyor. ama insanım ve bunlarla karşılaşan sadece ben değilim. herkesin sorunları var. ama maalesef herkes atlatamıyor. ben sorunlarımın üstünden atlamayı bildim, öğrendim. her zaman dediğim gibi hayatınızın nasıl ilerleyeceğini siz belirlersiniz. yolu seçme hakkınız her zaman vardır. hayat hep iki seçenek sunar. doğru yolda ilerleyin. ve dediğim gibi hayatınızı yaşınılır kılmak elinizde. hadi elinizi cebinize atın. şu hayata bir el atın.*)

bugün kapalı giri bir hava ile uyanmış, cebinde 5 rublesi dahi bulunmayan ve kaldığı odadan sırf kovulmasın diye yatağını her gün sabah jilet gibi dümdüz bırakarak ve odasını temizleyerek yaşamaya çalışan aynı zamanda bulunduğu seneden ve daha önce geçirdiği senelerden dolayı bir ruhsal çöküntü içerisinde olan hayatı yazılmak istense ancak bir durum hikayesi olabilecek, kendisine verilen yemekler de öyle bişey ki sabah kahvaltı bile yapamıyor oluşuyla bununla beraber bugün kafa doluluğundan dolayı kendisini rezil etmiş bir baş karakterim. sanırım gogol yazardı beni. evet, rus klasiklerindeki karakterler gibiyim.

bazen durgun bazen inişli çıkışlı.

aslında hep aynı seviyedeydi, yani diplere yakın gibi. ama son 5 aydır bir yönüyle leş.

hayat mı lan bu denilesi şükür de edilesi bir muamma.

temmuzda bile uludağ'dadır.

değişik.

berbat.

her sey mi kotu gider her sey mi kotu

yani abi yaaaaa boyle hayatin ben...

dayim bugun gitmis roleximi kaybetmis. bu ilk vukuati degil, gecen de iphoneumu kaybetti allah'tan 2 tane vardi

neyse ya

sorumluluklarımın yanında hayallerim için çok çaba sarf ediyorum...
umarım her şey güzel sonuçlanır .

bazen trajik, genellikle komik, her zaman trajikomik.

çoğu zaman ben de izleyici kaldığımdan mıdır bilemedim ama;
imbd puanı 7
türü : fantastik dram, absürt komedi

şokella şokella

roman kahramanı gibi hissediyordum, çok olay oluyor çünkü. ama sanırım zaten sıkıcı bir hayatı istemezdim. zor ve öğretici olunca değeri daha çok oluyor bazı şeylerin. ah çok zor. dayanmak ve daha çok dayanmak, düşünmek ama uygulayamamak, sevmek ama kavuşamamak, dayanmak ve daha çok dayanmak... bu hayatı başkası yaşasaydı ve ben de bir izleyici olsaydım sabır diler ve üzülürdüm galiba. unutmamam gerek, bu hayatı ben yaşıyorum ve olacakların en azından büyük bir kısmı elimde. o yüzden üzülmemeli, elimden geleni yapmalı ve gerisini akışına bırakmalıyım. evet seçimler yapmak ve kararlar vermek çok zor, ama kararsızlık daha da zor. ne seçim yaparsam yapayım, kendime güveniyorum. benim için en iyisinin ne olacağını en iyi ben bilirim. her şeye rağmen, bu minicik dünyadaki atomik hayatımı seviyorum.

tekdüze, heyecansız ama oldukça stresli.

yaşam bana çok cömert davrandı farkındayım. (biliyorum yarısını bile haketmediğimi..) tüm yaşamımı, bu rüşveti kabul etmediğimi anlatma suçluluğu ile geçirdiğimin de.. kimse bilmiyor.