yazarların rüyaları

benim rüyalar da ünlüler de var hiç tanımadığım öylesine insanlar da ya birileriyle kavga ediyorum ya da rüyamda bıle aşk acısı çekiyorum ama ordan oraya atlamalı ilginç rüyalar goruyorum

ekseriyetle çok karışık rüyalar. rüya dediğimiz olay gerçekten biliçaltıysa, ben benim bilinçaltımı seveyim. alakasız kişiler, alakasız mekanlar ve alakasız olay örgüsüyle sabah uyanınca, ne yaşadım lan ben gece yine? diye bi' 10 dakika varoluş nedenimi sorguluyorum.

+18.

en son eski erkek arkadaşım ölüyordu. bende deli gibi ağlıyordum. karısı da hiç umursamiyordu. kadına kızıyorum hem ayırdın hem ağlamıyorsun bile diye. enteresandı iki gün sonra da o aradı beni. kızdım, bağırdım, çağırdım. her şey bok gibi..

rahmetli babannneme bürücek yaylası'ndaki evine tüp götürüyordum. iki elimde de tüp vardı, -ailenizin tüpçüsü, tüpçü mastor- koşaradım iniyordum yokuş aşağı evimize, dengem hiç sarsılmıyordu, eve ulaştığımda babannem bizim evimizde değil, yandaki bir evdeydi, oraya gittiğimde babaannem yemek hazırlığı yapıyordu ama babaannem değildi, bir yabancıydı.

-aman iyi yetiştin oğlum- dedi. babannemin bir yabancı olmasına şaşırmıştım hatırladığım kadarıyla.

babaannemi görmeyi özlemişim.

bugün bir rüya gördüm sabah ezanı ile birlikte uyandım. kargalarrrrrr. neyse canımı sıkan bir rüyaydı. sevgilim ilk sevgilimin vucudundaydı. beni aldatıyordu. onu terk edip tinder açıyordum. ama çook acı çekiyordum. kimseyle olamıyordum onu unutamıyor ama affedemiyordum da.
moralim bozuk uyandım. oysa pazar sabahları güne güzel uyanmak farzdır.

korkuyorum. sanki bilinçaltım buna üzülmeyeceğime inandığım için bana ders vermeye çalışıyormuş gibi. ne zaman gözümü kapatsam annemi görüyorum. boynunda bir iple tavana asılmış, başı omzuna düşmüş, teni siyah ve beyazın tonlarında bir graniti andırıyor. vücudu buz gibi, gözleri ise eriyip akmış. bileklerinden boynuna doğru giden tuhaf kırmızı ipler var ve ellerini aşağıya indirirse boğazını sıkıyorlar. tüm gün gözümü kapattığım her sefer bu anı gördüm. artık gözümü kapatmaya korkar olmuştum. uyumayı aklımdan bile geçiremiyordum. sonra bu anın sahnelendiği an geldi önüme. annem boynundaki ve bileklerindeki iplerden kurtulmak için çırpınıyordu fakat daha fazla zarar görüyordu. bir süre sonra durdu, başı omzuna düştü ve titremeye başladı. sonra da bir daha hareket etmedi. bunu neden gördüm bilmiyorum, bilinçaltımın benimle ne sorunu var onu da bilmiyorum ama bu çok fazla.

rüyamda bir sac trknedeyim. tekne arıza yapıyor. teknedeki kimseyi tanımıyorum. yine tanımadığım biri kullanıyor tekneyi . küçük kamaradan çıkıyorum, bir bakıyorum tekne denizin ortasında duruyor. tekne su yapmaya başlamış ( içeri hafif hafif su alıyor) ve etrafta gelip geçen gemiler var. bu ne yardım istediniz mi? diye soruyorum. kimseden cevap yok. teknede akü de gitmiş. telsiz de çalışmıyor. bir heyecanlanıyorum te alllaaam napcez şimdi? diye kara kara düşünüyorum. hemen makine dairesine, bişiler yapıyorum, dümende olan lavuğu kalk s….r git diyerek kovalıyorum. tekne zar zor çalışıyor… gidip iki tane miço bırakıyorum tekne içine ki su tahliye olsun. töbe yareppicim bu sefer mazot az. civarda askeri gemiler var. telsizden anons yapıyorum kimse duymuyor. bizim teknedeki herkes istisnasız mal bu arada… etrafı ve beni izliyorlar… neyse sahil güvenlik radyo yu arıyorum gemilere irtibatla beni diyorum, biri cevap veriyor. yakıt lazım karaya gitmek için diyorum. nereye gideceksiniz? diye soruyor. ulen hava da bozmak üzere bir de…hay aaaameeekaaa biz neredeyiz? derken uyandım rüyayı görürken yoruldum, yazarken bunaldım, okurken içim karardı. geç olmadı ise bence siz bu rüyayı okumayın, gidip bir omlet filan yapın kendinize…

güneşi bir top gibi gökyüzünden ellerimin arasına aldım,ellerim yanmadı çok sıcak değildi sandım ki hayatımda güzel şeyler olacak berbat günlerin başlangıcıymış meğer... şimdi ona bakmaya bile korkuyorum... favorim artık aydır sevgili sözlük...

- rüyamda seni gördüm
- ne yapıyorduk?
- hiiiç.

2013 yılında üniversite öğrencisiyken çok film izlerdim. rüyamda sandra bullock ile bir köydeyiz, bir orman ve içinde de keşiş var. bize bu köyde insanların içine bir ruhun girdiğini ve cinnet geçirterek intihar etmelerine sebep olduğunu söyledi. sandra ile ruhun peşine düştük. öyle bir rüyaydı. seneler sonra bird box filmi çıktı. hollywood a satsaymışım rüyamı para altında kalmıştım.

bateri ile metal parça çalan şeytan gördüm.

uzun zamandır beni güldüren rüyalar görüyorum. kabus bile olsa beni mutlu edecek bir yeri mutlaka oluyor. sanırım son gördüğüm rüya yeni doğan bebekler ile doluydu.

sorma söyleyemem sorma utanırım sorma...

bir okulda öğretmen oluyordum.

cok uzun yillar oldu ruya görmeyeli. görüyorumdur aslinda ama hatirlamiyorum.

burdan birini gördüm evvelki gece, ama anlatmam.

80's.. tabi o zamanlar rüya olduğunu anlamamıştım.

son kez bir şeyler ısmarlamak istemişim. butik bir tatlı dükkanına girmişim. favori ürünlerini istemişim. dışarıda ahşap mini bir masa var. mini sandalyeler. tatlılar o kadar farklı ve güzel ki. ilk kez yabanmersini olan bir tart yiyorum. fransız işi kremalar. böğürtlenler. sonra bana bir demet gül alıyor, sevmem bilir ama alıyor işte. sonra masadan ayrılıyor. tatlılar pek umrunda değil. hevesli de değil. açık pembe bir kazakla görüyorum onu. masadan kalktı çünkü o da bana bir şıklık yapacak şimdi diye düşünüyorum. bir demet gül getiriyor sonra yarısını alıp geri gidiyor. sanırım bende ziyan olsun istemiyor. ben tatlımı yiyorum. sağanak yağmur çıkıyor. o fırtınada; bir masa, yarım demet gül, tatlılar ve ben.

cayir cayir kuvete siciyodum, utanarak on inek gucunde kuvete sictim. ne alaka amk anlamadim