keşke algı olsaydı ama maalesef dibine kadar gerçektir.
iki durum ve iki olay arasında geçen olumsal boşluk daima vardır ve adı zamandır.
devamını gör...
aristoteles'e göre algılanabilen bir gerçekliktir.
aristo sorunsalı kabaca şöyle değerlendirir:
birbirlerinden ilham alan fizik ve matematik ele alındığında zamanı bir doğru parçası olarak görmek zorunda kalırız ve bu da bizim, zamana fiziksel bir açıklama yapmaya çalışırken matematiksel bir takım yargılara ulaşmamıza sebep olur. anlardan oluşan zamana matematik değerler atfettiğimizde, rakamlardan oluşan sayılabilir evren ne kadar sembolikleşiyorsa, zaman da o kadar sembolik bir hale gelir.

ancak biz biliyoruz ki, matematik icad edilmeden önce de, zihnimiz dolayısı ile de algımız aynı işlevi doğanın bir parçası olarak görüyordu (kendi yordamınca). evreni tam olarak keşfedemedik ama matematik ve fizikten şüphe duymuyoruz. elimiz alıştı ve iş görüyor. evrene hükmümüz nasıl geçmiyorsa zamana da hükmümüz geçmiyor. evren gerçek ise zaman da gerçektir.
atom görülemiyordu. gördük. parçalanamıyordu. parçaladık. dünya düzdü ve fezaya gidilemiyordu. gittik. bunların hepsi için, aslında gerçek değil deniliyordu, gerçek olduklarını artık gözlerimizle görüyoruz.
zamanın ne ve nasıl olduğunu anladığımız günler geldiğinde, yine, şaşıra şaşıra gerçeği göreceğiz.

olan bir şey var ise o da gerçektir. gerçeklik, gerçeğin homojenitesi gibi bir şeydir. hani şu terminatör filmindeki, sıvı hidrojen midir, nitrojen midir nedir, işte, bir makine var ya, varlık bize karşı öyledir. karşısına geçip anlamaya çalıştığımız sürece tabi..
devamını gör...
levinas, "tanrı, ölüm ve zaman" kitabında aristotelesçi ölçülebilir hareket olan zaman tanımlamasına alternatif olarak (galiba bergson'dan uyarlama emin değilim) süre kelimesi üzerinde duruyor. akma ve akış fikirlerinden farklı yorumluyor süreyi. "zaman içinde akan şey" ile zamanın kendisi arasındaki farka değiniyor.

"hiçliği var eden şey" vardı ya hani işte süre'yi varlık-hiçlik çiftini aşmak için kullanıyor. zamanın sabrı ölümdür derken yaptığı pasiflik vurgusu varolanların zamanının (haliyle deneyimsel ya da algısal) kökeninde aslında "meçhulün içinde sonsuz yolculuk" olduğuna işaret etmek için yapılmış gibi.

"şey" işte bu meçhul. bildiğimiz daha doğrusu bilemediğimiz tek bir meçhul var o da ölüm. levinas, ölüm'ü ne bir son ile ne de hiçlik ile özdeşleştirmek istiyor. deneyimleyemediğimiz bir şey olan ölüm anladığım kadarıyla "zamanın meydana gelebilmesi için gereken cevapsız soru". muamma.

işte zamanı süre olarak algılamak (dünyadayız yani) ancak ve ancak meçhulün karşısında gösterdiğimiz sabır ile mümkün. süre, yönelimsel (bir şey hakkındalık) olmayan ama yine de statik olmayan "şey.

zaten bütünsellik vurgusu ön planda olduğu için süre'nin bir şey hakkında olmaması ama yine de "her şey"e zamanla yakınlaşması levinas'ın tanrı ve ben arasında kurduğu ilişkiyi özetliyor.

özetle, bir tür meditasyon hali ile ruhani yolculuk süre kavramıyla karşılanıyor. levinas, ölümün hala bize uzak olduğu varoluşumuzda "tanrı-önünde-olmak" tanrı'nın huzurunda olmak gibi kavramları çokça kullanıyor. "her şey" ve sonsuzluk olan tanrı'ya kavuştuğumuzda zaman denilen kaygıdan azade olup hakkın rahmetine kavuşuyoruz galiba. heidegger'in "zaman nedir?" sorusunun sorulamayacağı fikrini takip ederek "zaman kimdir?" diye soran bir zat kendisi.

kişisel görüşüm ise valla bazen çok çekici gelse de meçhule yolculuk fikri şu koduğumun huzurunu yeryüzünde de yaşasak mı acaba diye de aklımdan geçirmiyor değilim.

godot'u beklerken'e genç yaşta maruz kalmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan saçma bir diyalog:

- hani var ya adını sen söyle
- ney?
- şey işte ya
- ne diyon oğlum?
- yaa, yok mu böyle, acayip bir şey
- neyden bahsediyorsun?
- öff, dilimin ucunda bir türlü gelmiyor
- hiç bir fikrin yok di mi?
- yok
- niye boş boş konuşuyorsun o zaman?
- boş
- bilmemek ayıp değil, sus
- neyi?
- şey işte ya
- ne diyon oğlum?
- yaa, yok mu böyle, acayip bir şey
- neyden bahsediyorsun?
...
devamını gör...
bunu anlamak için zamanın dışına çıkmak, yani ölmek gerekir.

bir şeyin içindeyken neyin içinde olduğunu anlamak hep zordur, zor gelir.
zaman bir algı mı, yoksa gerçeklik mi, onu bence yalnızca artık yaşamayanlar biliyor.
devamını gör...
zaman dediğimiz şey biz insanlar tarafından isimlendirilen bir kavram. bundan dolayı büyük patlamadan önce "zaman" kavramı geçerli değildi. zaman, büyük patlama ile birlikte başladı. dört boyutlu uzayda zaman kavramını uzay ile birlikte kullanmamızın da sebebi bu. uzay varsa zaman vardır. büyük patlamadan önce ne olduğu bilimin bir soru işareti. şu an hiçbiri kanıtlanmamakla birlikte bir sürü teori var bu konuda. zamanın yokluğu dendiğinde ise kavraması çok güç bir şey olduğundan dolayı üzerine fazla düşünmenin bir anlamı yok. şey gibi düşünün. doğmadan önceki kendini hatırlıyor musun? hayır. çünkü yoktun. tekillik, yokluk, karanlık, hissizlik, kavrayamayış... aynı şey.
devamını gör...
einstein izafiyet kuramı işte bu noktada bize bir şeyler öğretiyor.zaman gerçekliğin algısıdır aslında.hani hep aynı örneği verirler ya.insan sevdiği bir şeyi yaparken vakit hızlıca tükenir, algıyamazsiniz ama diğer türlü saniyeleri bile sayarsınız.eğer gerçekliğin algısındaysanız zaman epey bir uzundur,yaşamak istemeyecek kadar çok gelir insana.
devamını gör...
kafayı yersiniz manyak olursunuz. neyse netlik getireyim size arkadaşlar yemek siparişinizi beklerken geçen zaman ile sahilde kız keserken geçen zaman aynı hızda olmadığı için algıdır yani kara delik görürseniz çamaşır suyu atın.
devamını gör...
kisinin kendisine kalan durumdur. lakin bir mutlak gercek vardir ki yasanmis zamana donulmez..
devamını gör...
algısal gercek. zaman bir imbikten gecer, damıtılır ve arta kalanıyla sex on the beach yapılır. nasıl geçiyor her şey nasıl? sonsuzluklar birbiri içinde eriyor.

tanpınar'ın hepimizin içinde bıraktığı bir iz, bir leke, bir tahayyül bozumu var.
devamını gör...
bir söylentiye göre geçmiş veya gelecek yok her şey anda olup bitiyor. benim pek kafam almıyor ama üzerine düşünüyorum.
devamını gör...
her şey algı bence. duyu organlarımız bize oyun oynuyor.
devamını gör...
zaman belki algıdır evet olabilir. ama sadece öyle olsaydı canımız acımazdı.
o sebepten zamanı, yeri geldiğinde her anlamda canımızı acıtan gerçek bir algı olarak tanımlayabiliriz belki.
devamını gör...
derealizasyon ve derealizasyon belirtileri yaşayan benim için cevaplaması zor bir soru.
devamını gör...
algı ise canlıların ölmemesi gerekmez miydi?

(bkz: entropi)
devamını gör...
abicim saat daha 11, mikail köyün delisi gibi çıkarmış aleti sallayıp duruyor sen zamandan bahsediyorsun. tamam kliman olabilir ortamın şahane olabilir ama bizim değil. rengim değişti ulan. mikaaaaillll allahsız mikaillllll.
devamını gör...
zaman aslında geriye doğru akıyor. biz onu ileri akıyor sanıyoruz. eğer iler doğru aksaydı ölümsüz olurduk. geriye doğru aktığı için ölüyoruz.
devamını gör...
gerçek sandığın algı.(bence)
devamını gör...
velev ki tatmin edici bir cevap aldık diyelim. ne farkedecek? yani bu sorunun cevaplanması neyi değiştirir?

mesela ilahi veya bilimsel bir kanıtla yanıtlandı diyelim. “hsktr zaman algıymış” veya “hsktr zaman gerçekmiş” dedik. ne değişecek bizim için ne olacak?

(bkz: sormak için sorulan sorular)

böyle bir şey ancak teknoloji/bilimsel açıdan insan hayatına dokunacak sonuç oluşturacaktır, yoksa bireysel manada bu sorunun cevabı (bkz: uslu olursak şirinleri görebilir miyiz) sorusundan daha gereksiz ve boştur.
devamını gör...
zaman, değişimi organize etme biçimidir. aslında bir zihin faaliyetidir. olaylar arasında öncelik-sonralık sıralaması oluşturmamızı sağlar. neden sonuç ilişkisi kurmamızı kolaylaştırır.

aslında bir algıdan ibarettir. o yüzden sabit değildir. her an her yerde değişkendir. bu değişimin aracı ise ışıktır. ışığı anlayamadan zamanı anlamak mümkün değildir.

ışık; bir maddenin görünümüdür. ışığın aktarımı ise zamanı ifade eder.

her neyse bu konu çok uzayacak. neticede zaman bizim olayları organize edebilmek adına kullandığımız bir düşünme biçimidir. kısacası algıdır. o yüzden herkes açısından farklıdır.

not: bu sözlüğe yazdığım en zor entry budur.
devamını gör...
zaman algı değil gerçeğin ta kendisiyse o halde algılayan kimdir? algılayan algılanan olamaz, gerçeklikten daha gerçeği olamayacağı gibi.

zaman psikolojik bir algıdan ibarettir. kimisi için hızlı ya da yavaş geçen bir şey nasıl gerçek olabilir? bir çocuğun zaman algısıyla yetmiş yaşındaki birininki bir değildir. zamanın algılsal olduğunu ancak onun dışına çıktığımızda fark edebiliriz.

bizler oluşları hafızada tutar ve buna zaman deriz. yarısından fazlasını unuttuğumuz anılarımız, silikleşen çehreler, olaylar hakkında yazdığımız senaryolara bürünen anılarımız ve geçmişin ızdırabı ve geleceğin endişesi... işte bizim gerçek saydığımız zaman bundan ibarettir.

bilim zamanı tam olarak anlamadı ve tam olarak anlamayacak, her yeni on yıl değişmekte olan teknoloji ile sadece bu gün canhıraş savunduğu vargıyı yıkıp yeni bir bakış açısı getirmeye, zamanı insan bazlı, 'insana göre' ele almaya, algıyla tanımlamaya devam edecek. ne de olsa zaman dediğimiz şey de insan yapımıdır. çağdan çağa ortak zaman algısı da değişkendir.

şu soruya bir kaç saniyenizi ayırın.

şimdi ne zamandır?

tüm saatler şu an'ı göstersin diye yapılmıştır, baktığınız hep şu andır, yaşadığınız ve yaşayacağınız tek şey şu an'dır. her şey şimdi'de vuku bulur. tüm evren an'da hareket etmektedir, her şey şimdinin içinde olacaktır. şu an sahip olduğumuz biricik gerçekliğimizdir. bir çok şeyden emin olamayabiliriz, hakkımızdaki her şey tartışmaya açıktır. tüm bölünmeler ayrılıklar çelişkiler zamandadır. yanlızca şimdi hiç bir ayrılığın bulunmadığı tüm insanlığın hatta evrenin ortak noktasıdır. an sabittir, o öylesine sabittir ki zihin tarafından fark edilemez. buraya kadar okuyup bir şey anlamadıysanız zihninizle çok özdeşleşmişsinizdir demektir. zihin yalnız hareketi fark eder, oysa an hareketsizdir ve tüm hareketi içerir. zamanın arka fonudur, her şey şimdi'de yaşanır ve şimdi'de sona erer. o sizin gerçek kimliğinizdir.

bizler akıp gitmekte olan doğrusal bir zaman çizgisi üzerinde bir noktada bulunuyor değiliz, ne öyle bir çizgi ne de nokta var. algılanan doğrusal zaman bile şu an algılanmaktadır.

zamanın dışında duran ve tüm zamanı kapsayan sonsuz şimdi'dir. siz zihniniz değilsiniz, an'ın mevcudiyetine bürünün, kadim şimdi'ye girin. zamanı algılayanın şimdi olduğunu göreceksiniz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"zaman bir algı mıdır yoksa gerçek mi sorunsalı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim