puantilizm, yani noktacılık adıyla bilinen bilimsel resim tekniğini ustalıkla kullanan fransız post-izlenimci ressam georges seurrat, bu eseri 1884-1886 yılları arasında yaptı. nokta darbelerini minik fırça darbeleriyle harmanlayan ve zıt renkleri başarıyla kullanan seurrat, bilim insanı arkadaşları michel eugene chevreul ve ogden rood’dan esinlenerek bu yöntemi benimsedi. paul signac, van gogh, henri edmund cross gibi ressamların da puantilizm tekniğini kullandığını belirtelim.
örnekleri;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

senaryosu sırrı abe*'ye ait 2008 yapımı film.
fazla bilinmeyen ama benim çok sevdiğim bir filmdir, belki de o...' lara ve gerçekten o... çocukları olan insanlara ayrı bir ilgim olduğundan, bilmiyorum.


o... çocukları, yönetmenliğini murat saraçoğlu'nun yaptığı, başrollerinde altan erkekli, demet akbağ, özgü namal, ipek tuzcuoğlu, sarp apak ve sezin akbaşoğulları gibi oyuncuların oynadığı dramatik/psikolojik bir filmdir.
ilk gösterim tarihi: 16 mayıs 2008
yönetmeni: murat saraçoğlu
senaryo: sırrı süreyya önder


bu filmin bendeki apayrı bir izi de müziği, bu film olmasa benim gibi küçük bir azınlık tarafından bilinen bir şarkı kıraç sayesinde geniş kitlelere ulaştı, o da yaşamam artık.
ali seven imzalı bu şarkı senelerce bilinmedi, anca jargonu / anca yaşamak / olan küçük bir kısım tarafından dinlendi. acılı mı, evet. arabesk mi, evet. basit sayılabilecek bir düzlükte mi, evet.
ama bizdendi ve bu filme de çok yakıştı. kıraç sırf bunun için bile ayrı bir teşekkürü hak eder benim gözümde.

kıraç yorumu, filmdeki hali ;



ali seven yorumu, orijinal hali;

devamını gör...

kalp kırmamak için uzatmıyorum hiçbir meseleyi, uzatmaya değmez diyorum, boş veriyorum. ama bir kere kırılıyosun, güvenin sarsılıyor. bu sefer ya tekrarlarsa diyosun. tekrar yapması ilk seferinden daha çok üzer.* bu beni korkutuyor sanırım ve unutamıyorum. biraz da içimde söyleyemediklerimin ağırlığı oluyor. aslında bir sıkıntım olduğu zaman direkt anlatırım asla içime atabilen birisi değilim ama yeni yeni farkediyorum, kendimi hep durdurmuşum bir yerlerde. asla içime atmam desem de aslında hep içime atmışım. ay neyse, bugün dertliyim sözlük ondan çenem açıldı hep.*
devamını gör...

eşi mark phillips ile yazdığı "trance formation of america" isimli kitapda iddia ettiğine göre mkultra projesinin kurbanı olan amerikan yurttaşı. kendisi sahip olduğu dissosiyatif kimlik bozukluğu için project monarch isimli programı suçlamaktadır. fakat bu program hakkında hiç bir bilgiye ulaşılamamaktadır çünkü dönemin cia başkanı richard helms emriyle 1973'de ilgili bütün kayıtlar yok edilmiştir. cathy o'brien ise project monarch'ın mkultra'nın alt programlarından biri olduğunu iddia ediyor. o'brien çocuk istismarına maruz kaldığını söylüyor kendi iradesi olmadan cia ve öz babasının dahil olduğu çocuk pornografi çetesinin istismarına uğradığını anlatıyor.

o'brien'ın "bazı politikacıya, ajana fahişelik yapmaya zorlandığı, satanist ritüellere katılmak zorunda kaldığı ve bohem kulübünde hayvanlarla birlikte kafese kapatıldığı" gibi bir çok iddiası var.

işin gerçekliği ise resmi makamların belki bir gün vereceği yanıtla anlaşılacaktır. çünkü cathy o'brien'ın tek kaynağı kendisi. her ne kadar konuyla alakalı gazeteciler ve araştırmacılar zihin kontrolü ve beyin yıkama kurbanı bir çok insan olduğunu ve cia'in bu projelerin deneylerini desteklediğini doğrulaması akılda soru işaretleri bıraksa da onların da konuya şüpheci yaklaştıkları açıktır.
devamını gör...

arkadaşlar çok çok teşekkür ederim . herkes beni yazmış utandırıyorsunuz...
devamını gör...

mutlu anlar her detayıyla hatırlanmaz. ama mutsuz bir anı her ufak detayıyla hatırlarsınız. umarım sizin için unutulmayan an güzel andır.
devamını gör...

amerikalı gazeteci ve yazar.

eleştirdiği konuları olağanüstü hayal gücü ve mükemmel tasvirlerle bezeli şekilde anlatır. sanırım kafamdaki jack london tanımı tam olarak bu.

yıldız gezgini'nde hapishanedeki koşulları ve mahkumların maruz kaldığı işkenceleri anlatırken okuyucuyu bambaşka yerlere götürür. martin eden'da toplumdaki sınıflaşmadan ve bunun getirdiği yozlaşmadan bahsederken bir yandan da tertemiz bir aşkı anlatır. beyaz diş ve vahşetin çağrısı gibi kitaplarında hayvanlar, özellikle köpekler ve vahşi doğa hakkında epey bilgili olduğu görülebilir.
romanlarının yanı sıra biyografi, toplumsal eleştiri, fantastik türde hikaye derlemeleri de vardır.

1916'da henüz 40 yaşındayken hayatını kaybetmiştir. ölümü hakkında çeşitli söylentiler olsa da -bir okuyucusu olarak bana- intihar fikri daha mümkün gibi görünüyor.

overland monthly'de yazdığı öyküler, sonradan atlantic monthly adlı başka bir dergi tarafından keşfedilmesini sağlamış, aldığı telif ücreti 120 dolara çıkmış, jack london'un yayınevlerinin menziline girmesi de bu şekilde olmuş. üç kuruşluk telif ücretini beğenmezlik etmeyip dokuz ay boyunca düzenli bir biçimde o dergiye yazmaya devam etmesi, dünya çapında bilinir bir yazar haline gelmesini sağladığı için çok takdir edilesi bir hareket olmuş bence. *

overland monthly'de yazdığı öykülerin bir araya getirildiği bir kitap da var: the son of the wolf. türkçeye kurt dölü ve kurdun oğlu adlarıyla çevrilmiş, tüm bu entry, cem yayınları tarafından basılan bir edisyonun sunusundan gelmekte.
devamını gör...

arkadaşlar teşekkür ediyorum hepinize sağolun. bu kadar nick altı görünce öldüm zannettim gerçi. neyse ki doğum günümmüş.

teşekkürler necip kafa sözlük ahalisi.
devamını gör...

kış ayı gelince korkmaya başlarım.bandana olmazsa sokağa çıkamam o derece. yine tıkalı sinüzler ne yapsam boş, çekmeyen bilmez.
bu dertten muzdarip olan kardeşlerim ağlayalım diyeceğim ama daha da tıkanır diye onu da yapamayız.
devamını gör...

tehlikeli sayılmam artık.
kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum.
onu orada
beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.
devamını gör...

(bkz: genelleme yapmanın mantıksızlığı)
devamını gör...

direkle samimi bir sarılma yaşamış insandır.
devamını gör...

çocuğunun seçim yapmasını izin vermeden, onun hayatına dair her şeyi kendilerinin belirlemesi. gideceği okul, giyeceği ayakkabı, saçının stili dahil bir çok şey.
devamını gör...

batı'da sürü diye geçen, bizim ise sürülüğü kendimize yakıştıramadığımız için isimlendirdiğimiz yöntem. kalan sağların olacağı bir çeşit doğal eleme yöntemi.
devamını gör...

“sizi üzenlere hala selam veriyor olmanız vicdanınızın sadakasıdır.”
mevlana
devamını gör...

saatçiyi futbolcu diye yutturmaya çalışırlarsa olacağı budur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

herkesin evinde bulunmasına rağmen ortalamaya bakıldığında en az okunan kutsal kitap.
oysaki ilk emir de “oku” dur.
devamını gör...

terketmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça…
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni…
devamını gör...

burak özçivit’ in eşi, karan’ ın annesi, oyuncu. l'oréal paris elseve saç güzelleştirici mucizevi yağ krem'in reklamında oynuyor. evim sensin’ de özcan deniz ile, aşk sana benzer’ de burak özçivit ile oynamıştı. izlediğim iki filminde de hem doğal güzelliği hem oyunculuğu ile gayet başarılıydı.
devamını gör...

öyle bir ülke ki tuttuğun yerden elinde kalıyor. hiç kimse davasında samimi değil. bir taraf hümanizm, barış, kardeşlik altında bunları yapıyor. bir taraf terörist elebaşının abisini devletin kanalına çıkartıp vatanseverlik oynuyor. olan askerimize, polisimize ve vatandaşımıza oluyor. günahı yokken öldürülen sivillere mi üzüleyim, şehit olan dağ gibi askerlerimize mi üzüleyim, yoksa ülkemin getirildiği hale mi üzüleyim bilmiyorum. kahırdan öleceğiz. öldürecek bunlar bizi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim