normal sözlük yazarlarının karalama defteri
bilmiyorum
hayatımda hiçbir şey devam etmiyor. 1 haftadır toplasan 10,11 saat ya uyudum ya uyumadım. geceleri şiddetli kramplar ve kabuslar eşliğinde uyanıyorum uykularımdan. bu kabuslar neler? onu bile bilmiyorum. kramplar yüzünden tüm gün topallayarak geziyorum adeta. canım acıyor ama farkında bile olmuyorum.
24 saat yemek yemediğim oluyor. unutuyorum da yemek yemeyi çoğu zaman ama bir an oluyor 3 saat içerisindeki 5. öğünümü yiyorum. neden? yine bilmiyorum. bütün gün alkol almasam bile ayık olmuyorum, hiçbir şeyi tam algılayamıyorum çoğu zaman. kafam başka yerlerde, ama nerede? bilmiyorum .
samimi olduğum, dostum dediğim insanların maskelerinin birer birer düşüşünü izliyorum. neden yaptılar bunları? yine bilmiyorum
bir adama veriyorum kalbimi, olmaz diyorum yapamayız, devam edemeyiz. sonra soluğu yanında alıyorum. ona şiirler hikayeler yazıyorum. anlayamıyor beni*. neden engel olamıyorum kendime? bilmiyorum .
hergün kulaklıklarımı takıp saatlerce yürüyorum. akşama kadar dönmüyorum eve. nereye gidiyorum? bilmiyorum
günden güne yok oluyorum, daha önce var miydim? onu da bilmiyorum
artık üzülemiyorum bile. kafam farklı alemlerde. ruhumun acıya ihtiyacı var, hissediyorum ama neden üzülemiyorum? bilmiyorum
son paramı sigaraya harcıyorum. 1 haftadır ne kadar içtim, bilmiyorum
ne kitap okuyabiliyorum ne film izleyebiliyorum. hemen dikkatimi dağılıyor, sıkılıyorum.
birçok şeyi bilmiyorum, sınıfta kaldım sanırım.
ben biraz gidiyorum dostlarım, bir şeyler ögrenmeye. belki gelirim belki gelmem. kim bilir. artık yazmak bile gelmiyor içimden.
giderim, dönmek için saatler de sayabilirim hiçbir zaman dönmeye de bilirim. her zamanki dengesizliklerim.
kendinize iyi bakın.
kaçtım benn, arivederciii.
hayatımda hiçbir şey devam etmiyor. 1 haftadır toplasan 10,11 saat ya uyudum ya uyumadım. geceleri şiddetli kramplar ve kabuslar eşliğinde uyanıyorum uykularımdan. bu kabuslar neler? onu bile bilmiyorum. kramplar yüzünden tüm gün topallayarak geziyorum adeta. canım acıyor ama farkında bile olmuyorum.
24 saat yemek yemediğim oluyor. unutuyorum da yemek yemeyi çoğu zaman ama bir an oluyor 3 saat içerisindeki 5. öğünümü yiyorum. neden? yine bilmiyorum. bütün gün alkol almasam bile ayık olmuyorum, hiçbir şeyi tam algılayamıyorum çoğu zaman. kafam başka yerlerde, ama nerede? bilmiyorum .
samimi olduğum, dostum dediğim insanların maskelerinin birer birer düşüşünü izliyorum. neden yaptılar bunları? yine bilmiyorum
bir adama veriyorum kalbimi, olmaz diyorum yapamayız, devam edemeyiz. sonra soluğu yanında alıyorum. ona şiirler hikayeler yazıyorum. anlayamıyor beni*. neden engel olamıyorum kendime? bilmiyorum .
hergün kulaklıklarımı takıp saatlerce yürüyorum. akşama kadar dönmüyorum eve. nereye gidiyorum? bilmiyorum
günden güne yok oluyorum, daha önce var miydim? onu da bilmiyorum
artık üzülemiyorum bile. kafam farklı alemlerde. ruhumun acıya ihtiyacı var, hissediyorum ama neden üzülemiyorum? bilmiyorum
son paramı sigaraya harcıyorum. 1 haftadır ne kadar içtim, bilmiyorum
ne kitap okuyabiliyorum ne film izleyebiliyorum. hemen dikkatimi dağılıyor, sıkılıyorum.
birçok şeyi bilmiyorum, sınıfta kaldım sanırım.
ben biraz gidiyorum dostlarım, bir şeyler ögrenmeye. belki gelirim belki gelmem. kim bilir. artık yazmak bile gelmiyor içimden.
giderim, dönmek için saatler de sayabilirim hiçbir zaman dönmeye de bilirim. her zamanki dengesizliklerim.
kendinize iyi bakın.
kaçtım benn, arivederciii.
devamını gör...
her işi son güne bırakmak
klasik türk insanı huyudur. heleki sınavları sınavdan bir gün önce çalışan bir tek ben değilimdir herhalde.
devamını gör...
sinirliyken kendini ifade edememek
bağırmak-çağırmak yerine; ergenken, odama çekilir walkmanden son ses müzik dinler rahatlardım... ne istikrarlıyım ki, +20 yıl geçse de ruhuma en iyi gelen şey müzik ve artık sinir yok... sadece ruhunuza en iyi gelen şeyleri bulun, tabi bunun için önce kendinizi tanımanız lazım.. çünkü o sinir vs. sadece size zarar, kimseye birşey olmuyor yani...
devamını gör...
down sendromu
bizim mahallede özel eğitim veren bir okul var.
ara sıra uğrarım, bu şeker çocuklarla muhabbet ederim, yardım edenlerin yardımlarını ulaştırmaya çalışırım.
ara sıra uğrarım, bu şeker çocuklarla muhabbet ederim, yardım edenlerin yardımlarını ulaştırmaya çalışırım.
devamını gör...
bildirimleri tek tek kontrol etmek
dopamin salgılatır. ihtiyacımız var bu aralar malum.
devamını gör...
geceye bir şarkı sözü bırak
“aramızda dağlar yollar yıllar var iken
beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına
türkü olmuşsun, umudummuşsun
sevdama yarınlarıma”
yeni türkü’den dinlemek isterseniz buyursunlar efenim
beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına
türkü olmuşsun, umudummuşsun
sevdama yarınlarıma”
yeni türkü’den dinlemek isterseniz buyursunlar efenim
devamını gör...
çocukken sahip olmak isteyip sahip olamadığınız şeyler
ağaç ev.
hep o hollywood filmlerinin etkisi işte. olmadı. biz de paletlerden apartmanın kenarına derme çatma bir kulübe yapıp içinde oynamak zorunda kaldık. hem de hasan amcaya rağmen. insafsız bütün gün sağdan soldan topladığımız o paletleri, küçük bedenlerimize kocaman gelen sopaları taşımak için kan ter içinde kaldık, o her akşam yıkmaktan vazgeçmedi.
büyüdüm, kocaman evim oldu da bir ağacın tepesindeki minicik bir alanın özlemi dolmadı be sözlük.
hep o hollywood filmlerinin etkisi işte. olmadı. biz de paletlerden apartmanın kenarına derme çatma bir kulübe yapıp içinde oynamak zorunda kaldık. hem de hasan amcaya rağmen. insafsız bütün gün sağdan soldan topladığımız o paletleri, küçük bedenlerimize kocaman gelen sopaları taşımak için kan ter içinde kaldık, o her akşam yıkmaktan vazgeçmedi.
büyüdüm, kocaman evim oldu da bir ağacın tepesindeki minicik bir alanın özlemi dolmadı be sözlük.
devamını gör...
george orwell
hayvan çiftliği kitabı ile tanıdığım, aynı zamanda 1984 ve wigan iskelesinin yolu gibi kitapları yazan çok önemli bir yazardır.
devamını gör...
sözlüğe gelmiş olmamdan sonra sözlüğün şahlanmış olması
(bkz: deli konuşuyor konuş deli)
devamını gör...
geceye bir türkü bırak
dün gece radyo programında adımız anılmış. kaydı dinledim. rakıya düştüm! bir dost (bkz: beşiktaşlı_bektaşi) çok teşekkürler.
“düşürdün aşkın narına
karıştırdın küle beni”
“düşürdün aşkın narına
karıştırdın küle beni”
devamını gör...
teknoloji ve tasarım dersi
sürekli 100 aldığım hatta tasarımlarımın her zaman sergiye çıkarıldığı dersti.
devamını gör...
selda bağcan'ın dekolte bana ayıp geliyor demesi
“hayatımda hiç açık giyinmedim. öyle omuzlarımı bile göstermek falan hiç bana göre değil. ‘sol muhafazakar’ diyorlar ya hani, işte ben tam oyum. sevmiyorum açık giyinmeyi, bana ayıp geliyor. hatta açık giyinen bazı insanları görünce şok oluyorum.”
şeklinde bir açıklama yapmış.
bana ayıp geliyor dediği için linçlemişler. kadın sadece kendi fikrini söylemiş. bence linç etmelerinin bir mantığı yok.
şeklinde bir açıklama yapmış.
bana ayıp geliyor dediği için linçlemişler. kadın sadece kendi fikrini söylemiş. bence linç etmelerinin bir mantığı yok.
devamını gör...
hi my i run
sözleneli 3 gün sonra 5 ay olacak yazar. teşekkür ediyor. ve hâlâ nişanlanmış değil.
kahrolası pandemi mutluluğuma çelme takmaya devam ediyor. hayır ağlamıyorum gözüme kurdele kaçtı.
kahrolası pandemi mutluluğuma çelme takmaya devam ediyor. hayır ağlamıyorum gözüme kurdele kaçtı.
devamını gör...
fotoğrafın hikayesi
fotoğraf 1983 ila 1985 yılları arasında, etiyopya'da yaşanan ağır kıtlık sürecinden kalma. bu kıtlık ülkeyi ekonomik açıdan bir hayli kötü şartlara götürmesi ve de yaklaşık 1 milyon 200 bin kişinin ölümüne sebep olmasıyla biliniyor. söylenene göre etiyopya iç savaşı'nın olduğu zaman içerisinde gerçekleştiğinden bir insanlık dramı yaşattı.
etiyopya’daki kıtlık– 1984.
(fotoğraf bir başka siteden alıntıdır.)
fotoğraftın alt mesajı şu; anne sevgisi dediğimiz şey; kıtlık, açlık, susuzluk, ölüm, kayıp... hiçbirine bakmıyor. bir anne her koşulda çocuğuna sevgiyle bakıyor ve bakışlarındaki yumuşaklık ile insanın yüreğini ısıtıyor.
eserin sahibi stan grossfeld 1985 yılında pulitzer ödülü'nün sahibi oldu.
••
fotoğraf çekmeye pek meraklıyımdır fakat çektiğim neredeyse hiçbir fotoğrafın hikayesi yok. bu ve benzeri hikayeli fotoğrafları görünce çektiğim onlarcası değersiz oluyor resmen.
etiyopya’daki kıtlık– 1984.
(fotoğraf bir başka siteden alıntıdır.)
fotoğraftın alt mesajı şu; anne sevgisi dediğimiz şey; kıtlık, açlık, susuzluk, ölüm, kayıp... hiçbirine bakmıyor. bir anne her koşulda çocuğuna sevgiyle bakıyor ve bakışlarındaki yumuşaklık ile insanın yüreğini ısıtıyor.
eserin sahibi stan grossfeld 1985 yılında pulitzer ödülü'nün sahibi oldu.
••
fotoğraf çekmeye pek meraklıyımdır fakat çektiğim neredeyse hiçbir fotoğrafın hikayesi yok. bu ve benzeri hikayeli fotoğrafları görünce çektiğim onlarcası değersiz oluyor resmen.
devamını gör...
bilginin eğlence karşısındaki yenilgisi
sözlük ortamı dahil birçok yerde karşımıza çıkan durumdur. çoğu zaman ne olursa olsun sizi eğlendiren şey bilgi ve bilimden daha çok rağbet görmektedir.
devamını gör...
kuru fasulyeye pekmez koymak
belki bilenler vardır istanbul da katık diye bir restoran var oranın aşçısı na sorduğumuzda bize söylemişti gerçekten kuru fasülye yi çok daha lezzetli yapıyor
devamını gör...
fiyatı pahalı gelince mağazada uydurulan yalanlar
o kadar param yok der çıkarım. kıvranmaya gerek yok.
devamını gör...
şehirlerin meşhur buluşma yerleri
istanbul'da öyle bir yerin olmaması.
edit: son dakika kadıköy rıhtım geldi aklıma.
edit: son dakika kadıköy rıhtım geldi aklıma.
devamını gör...
odada aşk acısı çekerken oturma odasından gelen hadi lan yemek yiyoz sesi
kaç para bi aşk acısı? parası neyse verelim de bari rahat rahat çekelim yahu.
devamını gör...
saw
ilk üç filminde, john kramer'in insanlara hayatın kıymetini anlatmaya çalıştığı seri.
en nihayetinde görüyoruz ki, insanlar değişmez.
en nihayetinde görüyoruz ki, insanlar değişmez.
devamını gör...