oldukça çarpıcı bir guy de maupassant öyküsünün adı.

"bana gelince, artık ruhumu kapattım. artık kimseye, neye inandığımı, ne düşündüğümü ve neyi sevdiğimi söylemiyorum. bu korkunç yalnızlığa mahkûm olduğumun bilincinde, herhangi bir fikir ileri süremeden bakıyorum olaylara. fikirler, kavgalar, zevkler, inançlar, hiçbiri umurumda değil! kimseyle bir şey paylaşmadığımdan, her şeye de ilgimi kaybettim. fikirlerimi göstermeden, keşfedilmeden yaşıyorum. günlük konuşmalar için sıradan cümlelerim ve konuşma ıstırabına bile katlanmak istemediğimde "evet" diyen gülüşüm hazır.
beni anlıyorsun ya?"
devamını gör...

bir ışık kaynağından çıkan 200-2000 nm dalga boyu arasındaki ışığın renkli bir çözelti içerisinden geçerken oluşturduğu absorbansın ölçülmesi prensibine dayanan biyokimyasal yöntemdir.
devamını gör...

bir gün birini yola itip gideceğim ama inşallah yapmam
devamını gör...

sherlock holmes'ün yenemediği kadın. kadınlarla arası pek de iyi olmayan sherlock holmes'ün, kadınlara olan ön yargısını çürütmüş ve zekasına hayran kalmasını sağlamıştır.
devamını gör...

ha?
devamını gör...

bunu belli maddelere sıralayamayacağım ama kısaca şöyle açıklayabilirim. işten sabah erken geliyorum ve geldiğimde sevgilim, hem en iyi dostum, hem en iyi arkadaşımdır kendisi, uyku halinde oluyor. izlemeye doyamıyorum. işte o zamanlarda sevgilimin doğru kişi olduğunu anladım sanırım.
devamını gör...

beraber eğlenemediğimiz birliktelikleri neden evliliğe dönüştürelim ki ?
devamını gör...

büyük ihtimalle yakın zamanda yapacağım hareket.

yok, öyle "ortam bozdu şu bu" derdinde değilim. dikkat falan çekmeye de çalışmıyorum. çabuk sıkılan biri olarak sıkıldım aynı şeylerden sadece, o kadar. bir yandan zaten yaptığım başka işler var, onlara zaman ayırmak daha mantıklı geliyor. bir de malum yaz geliyor, yerimde duramam ben şimdi. pc başında pineklemek istemiyorum.

belki bir blog açıp yazacaklarımı oraya yazarım. zaten aslında sözlük, tam da onu yapmayı düşündüğüm bir zamanda açılmıştı. blog yerine buraya yazıp bir yandan da kafa dağıtıyordum. o noktaya geri döndüm gibi bir şey.

bu arada tek tek insanlara mesaj atmaktansa, böyle şeyleri buradan duyurmak daha kolay ve mantıklı. takip eden herkes sizin bıraktığınızı bu şekilde topluca öğreniyor. yani insanların buradan duyurmasına şahsen karşı değilim.

neyse, belirsiz bir yakın zamana kadar şimdilik devam...
devamını gör...

başarı nedeni söyleyebilmek için ortada bir başarı olması gerekli. online sayısının sebebi bu kadar insanın kendini başka bir mecraya ait hissetmemesi olabilir ve tabi ki sözlüğün kullanışlı oluşu da etkili tabi ki.
devamını gör...

normalleştirdiklerinizi görmek bile mide bulandırıcı dediğim başlıktır.
devamını gör...

samimi ve içten bir moderatör. kendisine ayrı bir hayranlığım var.
devamını gör...

jack london'ın eserinde geçen kızıl veba, insanın kalbinin daha hızlı atmasına, ateşinin yükselmesine ve yüzlerinin kızıl bir renge bürünmesine sebep olan bir hastalık. bence vebanın en kötü yanı, bu hastalığı kapan insanların dakikalar içerisinde topuklarından başlayıp kalplerine gelene kadar yavaş yavaş (o sınırlı dakikalar içerisine göre yavaş) hissizleşmesiydi. zaten kalbe geldiğinde ölüyorlardı.

işte kitap bu veba'dan sonra hayatta kalanları anlatıyor. daha doğrusu hayatta kalan yaşlı bir insanın torunlarına geçmişteki düzeni anlatıp şu anki dünyadan, dilin ve insanların yozlaşmasından, insanların nasıl kaba saba bir hal aldığından duyduğu hüzne şahit oluyoruz.

diğer yazar arkadaşlarım da belirtmiş fakat jack london'ın ne kadar ileri görüşlü bir kişilik olduğuna ben de bir kez daha değinmek istiyorum. övülmeyi ve takdiri kesinlikle hak ediyor çünkü 1912 yılında yayınlanan ve gelecek hakkında birçok tahminde bulunarak yazılan bir eserin gerçeklerle bu kadar paralellik göstermesi hayranlık verici. zaten kitabı okuduğunuzda çevirmenin açıklayıcı ve kısa olmasına rağmen doyurucu açıklamasını görebilirsiniz fakat kısaca bu paralelliklere değinmek istiyorum:

- kızıl veba'da kendi canını hiçe sayıp başkalarına yardım edenler günümüzde yaşanan salgındaki sağlık çalışanlarıyla ve kaosta bile başkalarına yardım edenlerle,
- insanlar zaten hemen öldüren kızıl veba ile uğraşırken keyif ve kaos çıkarmak için yangın çıkarıp kızıl vebaya eşlik eden kızıl gökyüzünü oluşturan benciller, günümüzdeki çıkarcı insanlarla paralellik gösteriyor.
devamını gör...

karakterler mi sevilir yoksa karakterin sizden bir parça taşıması mı?

oblomow= yatak+düşünce+(tembellik)

oblomow; kitaba, köye, burjuva topluluğuna ve baş karakterimize ismini verir. bir köyde büyük bir aile oblomow ailesi. her şeyi ile kendilerine bağlı olan bu ailede oblomow, 30'lu yaşlara kadar herhangi bir işte çalışmayan, kimsenin bir şey beklemediği bir karakter. annesi, dadısı, kâhyası, arkadaşları... kimsenin ondan beklentisi yok. herkes ona hizmet için var. böyle bir hayata doğuştan sahip birine tembel diyemeyiz. çünkü oblomow bir işi yapmayı hiç istemedi beklentileri karşılamayı da. buna rağmen müthiş bir gözlem yapma işine girişti. en zor işi yapıyordu; bütün gün yatarak hayatsal faliyetler dışında sadece düşünüyordu.

ne kitap ama...

yazarların beyni korkutucu geliyor. tüm bu karakterlerin bir beyinden ve bu kadar gerçekçi yansıtılması ürkütücü. kitap gözü açık gördüğümüz rüyalardır. oblomow rüya ya da gerçek, siz olan bir kitap.

üstelik kitap basılmadan önce "oblomow'un rüyası" adlı bir makale ile anlatılır. daha sonra yazar bu romanı bir ayda yazar. kendisi bu süreci şöyle anlatr; uzun zamandır kafamda tasarladığım karakteri hayata geçirmek kitaba yansıtmak zor olacak bir durum değildi.
devamını gör...

insanları canavara dönüştürür.
devamını gör...

“dünya hassas kalpler için cehennemdir” sözünün arabesk halidir. bu ülkedeki insanların çoğunda vücut bulmuş haldedir. tavşanların dağlara küstüğü dağların da bihaber olduğu hikayenin sonu aslında böyledir. gökten üç elmanın düşmesi yerine kırılan minnoş gönüllerin parçaları düşüverir. o sıcacık kalpler bir anda buz gibi oluverir. çikolatalı sütler rakı bardaklarına doldurulup içilir. içerken üzülünür, bitince de bitti diye üzülünür. salıncağa binmek yerine bu kez parkın bir köşesine küsüp oturulur. ufaktan etrafa bi bakış atılır. gelen giden var mı gibisinden ama tabi malum ne gelen var ne giden. kimseciklerin ruhu duymamış, rüzgar arka çıkmamış. ah o minnoş kalpler. siz neler neler çektiniz..
devamını gör...

fred burnaby tarafından yazılan, bir ingiliz subayının bugaristan da yapılan katliamlar sonucunda osmanlıların nasıl insanlar olduklarını merak etmesi ve bir yardımcısını da yanına alarak osmanlı devletinin topraklarını gezmesini, gördüğü şeyleri, tanıştığı insanları anlattığı akıcı ve güzel bir kitap. olayları anlatırken kitapta zaman zaman osmanlıları küçümseyici ingiliz halkını yüceltici öznel yorumlara da yer vermiş.
devamını gör...

bu hikayelerden biri şeftali bahçeleridir. hikayede idealist ve mesleğinde -yazı işleri müdürü- kendini göstermek isteyen, agah adlı bir memur konu edilir. geldiği dairede kimsenin iş koşturmadığını, tembellik yaptığını görünce idealistliği falan kalmaz, ''ülke bitmiş abicim, amaaan' diyen iş arkadaşlarına katılarak şeftali bahçelerinde partilere katılır, havuzlarda yüzer. o da tam anlamıyla koy verir. her akşam farklı bir eğlence, gırgır kahkaha memurluğun tadını çıkarır.

hikaye, yozlaşmış sistemin idealist insanları bile yuttabileceğini, onları sistemin savunucusu dahi yapabileceğini gösterir. ah agah efendi ah...
devamını gör...

okb ile birlikte görüldüğü taktirde insanın hayatını cehenneme çeviren rahatsızlık.

üstüne bir de doktorunuz, size çaktırmadan bipolar bozukluk tedavisi uygulamaya başlamışsa geçmiş olsun.
devamını gör...

genel olarak erkeklerin kadınlara daimi olarak kurdukları cümledir. ve nedense kadınların haksız olduğunu görmedim.
devamını gör...

vaka sayısı patlayan 10 ilde alarm durumuna geçildi! uzmanlar 15 günlük sokağa çıkma yasağı öneriyor.

türkiye'de koronavirüs salgınıyla mücadele devam ederken, özellikle 10 ildeki vaka artışları dikkat çekiyor. uzmanlar ordu, giresun, samsun, tokat, bolu, sakarya, ardahan, adıyaman, erzurum, kırklareli için 15 günlük sokağa çıkma yasağı ve bölgesel karantina önerisinde bulunuyor.

koronavirüs vaka sayısı yükselmeye devam ederken özellikle bazı bölgelerde sıçrama yaptı. en büyük sıçrama ordu'da yaşanırken, onu yine karadeniz illeri takip etti. vaka sayısı sıçrama yapan bölgelerde 15 günlük sokağa çıkma yasağı talepleri daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.



kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

buradan
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim