curse of chucky
90'lar ve 2000'lerdeki çocukların korkulu rüyası chucky serisinden bir film.
hikayesi annesi ile tekerli sandalyeye muhtaç bir kızın evine kargoyla gelen ne olduklarını bilmedikleri chucky bebekle başlıyor.
ufak bir chucky fotoğrafı ile gözümüzün pası silinsin.

daha sonra bu korkunç bebek chucky'nin aile içerisinde yaptığı katliama tanık oluyoruz.
bebeğin içindeki katilin aslında kadının kocası olması ama kadının hamile iken erkekten uzak tutmaya çalışmak için polise haber vermesiyle başlayan intikam hikayesi filmin ortalarında işleniyor.
hikayesi annesi ile tekerli sandalyeye muhtaç bir kızın evine kargoyla gelen ne olduklarını bilmedikleri chucky bebekle başlıyor.
ufak bir chucky fotoğrafı ile gözümüzün pası silinsin.

daha sonra bu korkunç bebek chucky'nin aile içerisinde yaptığı katliama tanık oluyoruz.
bebeğin içindeki katilin aslında kadının kocası olması ama kadının hamile iken erkekten uzak tutmaya çalışmak için polise haber vermesiyle başlayan intikam hikayesi filmin ortalarında işleniyor.
devamını gör...
bir şehri tanımanın en iyi yolu
ilk defa yaşamaya başladığınızda o şehrin bir kaç yerini güzelce öğrendikten sonra rastgele bir otobüse, minibüse ya da varsa metro/tramvaya binip rastgele yerlerde inmek ve biraz dolaşmak. bir süre sonra istemsiz olarak birçok yeri görmüş, nasıl gidilir öğrenmiş olursunuz. çevredeki esnafa, taksicilere adres sormak, yol sormak olumlu sonuçlar verirse de güvenebileceğiniz bir çevre olduğunu düşündürtür insana.
devamını gör...
eşinin genital bölgesine demir çubuk sokarak öldüren adam
umarım bir tanrı vardır ve bunun gibi hastalıklı o. çocukları katbekat beterini yaşarlar. gece gece kanım dondu.
devamını gör...
yazarların en eften püften başarıları
ciddi anlamda yiyip yiyip kilo almamam. beni yakından tanıyan insanlar da şaşırıyorlar sen böyle yerken nası kilo almıyorsun diye ama genelde ne kilo alıyorum ne de kilo veriyorum hatta son birkaç aydır stresten dolayı kilo vermişim fotoğraflar sayesinde anladım*.
not: başarıdan kast edilen şeyin bu olmadığını tahmin edebiliyorum ama benim için gerçekten başarı ya nası mutlu oluyorum ben harika bi şey bu*.
not: başarıdan kast edilen şeyin bu olmadığını tahmin edebiliyorum ama benim için gerçekten başarı ya nası mutlu oluyorum ben harika bi şey bu*.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bu akşam dinleyeceğim yayındır. bengaripsengüzeldünyaumutlu'nun tanımlarındaki enerjiyi yayınında gösterdiğini tahmin ediyorum. şimdiden iyi yayınlar.*
devamını gör...
tupac shakur
bugün ölümünün 25. yılı olan efsane rap sanatçısıdır. birine efsane denilecekse o kişi tupac shakurdur.
ona sadece rapçi demek haksızlık olur. kendisi rap müzik sanatçısı, şair, senarist, oyuncu ve yapımcıdır.
2 pac, pac ve makaveli olarak bilinir.
kendisi çok başarılı bir rapçiydi. başarılı olduğu kadar sorunlu bir hayatı vardı. sürekli kavgalar, mahkemeler, davalar, polisler derken sıkıntılı bir hayat yaşıyordu. bu yaşadığı hayat onun müziğine yansıyordu ve nefis şarkılar ortaya çıkıyordu. şarkılarında genelde gangsta, şiddet, ayrımcılık, sınıf ayrımı gibi konulardan bahsederdi. varoşlardaki şiddet ve zorluklardan bahseden rapçi bazı kesimler tarafından efsane bir hale geldi. anlatılmayanı anlatıyordu.
tüm zamanların en iyi rapçilerinden birisi olmasının sebebi yaptığı rap değildi. ondan daha yetenekli rapçiler vardı. tupac duruşu ve lirikleriyle tüm zamanların en iyi rapçilerinden birisi oldu.
tupac amaru shakur 2007 yılında 75 milyon üzerinde albüm satmayı başararak en çok satan müzik sanatçıları listesine girmiştir. ayrıca rolling stone dergisi tarafından tüm zamanların en büyük 86. sanatçısı seçilmiştir.
tupac isminden bahsederken doğu ve batı yakası kavgalarından bahsetmemek olmaz. o kavgalar o dissler hem hip- hop dünyası için hem tupac ve ailesi için çok kötü sonuçlar doğurmuştur. tarihin en iyi disslerinden birini dinledik ama olaylar herkesi çok fazla üzdü. bir yanlış anlaşılma iki efsanenin kaybolmasına sebep oldu.
ölümüyle ilgili en fazla belirsizlik olan isimlerden birisidir 2 pac.
tupac'ın kariyerinin dönüm noktalarından birisi ise hapse girişi ve çıktıktan sonra death row records ile anlaşmasıydı. kefaletle serbest kaldıktan sonra "all eyez on me" albümünü yaptı ve kariyeri bambaşka yerlere gitti. gerçekten nefis bir albümdü.
yaşattıklarıyla ve yaptıklarıyla asla unutulmayacak isimler arasına girmeyi başardı. çok büyük bir isimdi. huzur içinde uyusun.
eylül 1996 yılında tupac, suge knight ve death row grubu las vegasta bulunan otele mike tyson - bruce seldon boks maçını izlemeye giderken vurulmuştur. bmw 750 il aracının ön koltuğunda otururken vurulmuştur. vurulmadan 20 dakika önce efsane olacak o fotoğraf çekilmiştir. bu efsane rapçinin son fotoğrafıdır.

7 eylül tarihinde vurulan tupac tam 6 gün sonra hayata gözlerini yumdu. öldüğünde tarihler 13 eylül 1996 yı gösteriyordu. saat 16.03 dü.
ölümünün ardından hala suçlu veya suçlular bulunamamıştır.
hakkında bir sürü film ve belgesel yapılmıştır. kitaplar yazılmıştır. hip-hop tarihi için çok önemli bir figürdür.
tupac yaşarken tam 5 stüdyo albümü yapmıştır.
2pacalypse now
strictly 4 my n.ı.g.g.a.z
me against the world
all eyez on me
the don killuminati: the 7 day theory
ölümünden sonra ise çıkan albümleri şu şekildedir.
r u still down (remember me)
still ı rise
until the end of time
better dayz
loyal to the game
pac's life
filmleri ise şu şekildedir.
nothing but trouble
juice
poetic justice
above the rim
bullet
gridlock'd
gang related
ona sadece rapçi demek haksızlık olur. kendisi rap müzik sanatçısı, şair, senarist, oyuncu ve yapımcıdır.
2 pac, pac ve makaveli olarak bilinir.
kendisi çok başarılı bir rapçiydi. başarılı olduğu kadar sorunlu bir hayatı vardı. sürekli kavgalar, mahkemeler, davalar, polisler derken sıkıntılı bir hayat yaşıyordu. bu yaşadığı hayat onun müziğine yansıyordu ve nefis şarkılar ortaya çıkıyordu. şarkılarında genelde gangsta, şiddet, ayrımcılık, sınıf ayrımı gibi konulardan bahsederdi. varoşlardaki şiddet ve zorluklardan bahseden rapçi bazı kesimler tarafından efsane bir hale geldi. anlatılmayanı anlatıyordu.
tüm zamanların en iyi rapçilerinden birisi olmasının sebebi yaptığı rap değildi. ondan daha yetenekli rapçiler vardı. tupac duruşu ve lirikleriyle tüm zamanların en iyi rapçilerinden birisi oldu.
tupac amaru shakur 2007 yılında 75 milyon üzerinde albüm satmayı başararak en çok satan müzik sanatçıları listesine girmiştir. ayrıca rolling stone dergisi tarafından tüm zamanların en büyük 86. sanatçısı seçilmiştir.
tupac isminden bahsederken doğu ve batı yakası kavgalarından bahsetmemek olmaz. o kavgalar o dissler hem hip- hop dünyası için hem tupac ve ailesi için çok kötü sonuçlar doğurmuştur. tarihin en iyi disslerinden birini dinledik ama olaylar herkesi çok fazla üzdü. bir yanlış anlaşılma iki efsanenin kaybolmasına sebep oldu.
ölümüyle ilgili en fazla belirsizlik olan isimlerden birisidir 2 pac.
tupac'ın kariyerinin dönüm noktalarından birisi ise hapse girişi ve çıktıktan sonra death row records ile anlaşmasıydı. kefaletle serbest kaldıktan sonra "all eyez on me" albümünü yaptı ve kariyeri bambaşka yerlere gitti. gerçekten nefis bir albümdü.
yaşattıklarıyla ve yaptıklarıyla asla unutulmayacak isimler arasına girmeyi başardı. çok büyük bir isimdi. huzur içinde uyusun.
eylül 1996 yılında tupac, suge knight ve death row grubu las vegasta bulunan otele mike tyson - bruce seldon boks maçını izlemeye giderken vurulmuştur. bmw 750 il aracının ön koltuğunda otururken vurulmuştur. vurulmadan 20 dakika önce efsane olacak o fotoğraf çekilmiştir. bu efsane rapçinin son fotoğrafıdır.

7 eylül tarihinde vurulan tupac tam 6 gün sonra hayata gözlerini yumdu. öldüğünde tarihler 13 eylül 1996 yı gösteriyordu. saat 16.03 dü.
ölümünün ardından hala suçlu veya suçlular bulunamamıştır.
hakkında bir sürü film ve belgesel yapılmıştır. kitaplar yazılmıştır. hip-hop tarihi için çok önemli bir figürdür.
tupac yaşarken tam 5 stüdyo albümü yapmıştır.
2pacalypse now
strictly 4 my n.ı.g.g.a.z
me against the world
all eyez on me
the don killuminati: the 7 day theory
ölümünden sonra ise çıkan albümleri şu şekildedir.
r u still down (remember me)
still ı rise
until the end of time
better dayz
loyal to the game
pac's life
filmleri ise şu şekildedir.
nothing but trouble
juice
poetic justice
above the rim
bullet
gridlock'd
gang related

devamını gör...
sosyal fobi testi
toplama yapmaya üşendiğimden es geçtiğim testtir.
devamını gör...
fakirleri sevindiren olaylar
metrobüste oturmak. köprüden geçerken hele insan şöyle bir denize bakar ve fakirliğini elbette unutur.
devamını gör...
karşı cinste aranan özellikler
anlayıştır efendim. bir şey yaparım "neden, niye şöyle yaptın?" diye sormaya başlar kimileri. belki de anlatılacak bir şey değildir, özel bir şeydir veya o an konuşulmak istenmeyen bir mevzudur. vakti gelince her şey açıklığa kavuşuyor zaten. yeter ki anlamaya çalışalım, empati kuralım.
devamını gör...
beşiktaşlı sözlük yazarları
bizim aşkımız gerçekten çok farklı.herkes popüler ve daha çekişmeli maçları olan gs ve fb yi tutmayı tercih ederken; ben beşiktaşlı olmaya doğuştan taliptim sanki.siyah-beyaz asil renkleriyle ve çılgın taraftarıyla her daim bende farklı bir yeri olacak.
devamını gör...
insan sarrafı olmak
iddialı bir söz olmakla beraber, insanları hareketlerinden ve düşüncelerinden kısa sürede anlama, tahlil etme niteliği olarak tanımlanır.
devamını gör...
reçel tahin ersoğan
mö 21.yy’da yaşamış olan faşist lider. söylentilere göre halkının gazabına uğramıştır.
edit= gelen kaynaklara göre; dayatmacı bir politika izliyormuş, çevresindeki insanlar tarafından çabuk kandırılıyormuş.
edit= gelen kaynaklara göre; dayatmacı bir politika izliyormuş, çevresindeki insanlar tarafından çabuk kandırılıyormuş.
devamını gör...
sabaha bir ayet bırak
لَكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ
lekum dînukum veliye dîn(i)
sizin dininiz size, benim dinim banadır.
yani sonuç: herkes birbirlerinin temel insan haklarına saygı göstermelidir.
not: müslüman değilim. kaynak:buradan
bunlar gibi süslümanlar gerçekten müslüman mı şimdi ?
diğer kişilerin yaşamını gasp ediyorlar. sana ne kardeşim. neymiş tebliğ ediyormuş peygamber misin lan sen ?
anayasa 24. madde. herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. ... kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
anayasan, inandığın din bir başkasının inancına karışamayacağını söylerken söyleyin süslümanlar sizin ne haddinize ?
ne ararsın tanrı ile aramda!
sen kimsin ki orucumu sorarsın ?
hakikaten gözün yoksa haramda,
başı açığa niye türban sorarsın!
rakı, şarap içiyorsam sana ne.
yoksa sana bir zararım, içerim.
ikimiz de gelsek kildan köprüye
ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
insanlar arası ilişkide önemli olan insanlıktır. dindarlık değil.
not: bu tanım buradaki gibi süslümanlar için yazılmıştır.
hatırlatma: sivas katliamı.
neydi islam hoş görü diniydi.
lekum dînukum veliye dîn(i)
sizin dininiz size, benim dinim banadır.
yani sonuç: herkes birbirlerinin temel insan haklarına saygı göstermelidir.
not: müslüman değilim. kaynak:buradan
bunlar gibi süslümanlar gerçekten müslüman mı şimdi ?
diğer kişilerin yaşamını gasp ediyorlar. sana ne kardeşim. neymiş tebliğ ediyormuş peygamber misin lan sen ?
anayasa 24. madde. herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. ... kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
anayasan, inandığın din bir başkasının inancına karışamayacağını söylerken söyleyin süslümanlar sizin ne haddinize ?
ne ararsın tanrı ile aramda!
sen kimsin ki orucumu sorarsın ?
hakikaten gözün yoksa haramda,
başı açığa niye türban sorarsın!
rakı, şarap içiyorsam sana ne.
yoksa sana bir zararım, içerim.
ikimiz de gelsek kildan köprüye
ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
insanlar arası ilişkide önemli olan insanlıktır. dindarlık değil.
not: bu tanım buradaki gibi süslümanlar için yazılmıştır.
hatırlatma: sivas katliamı.
neydi islam hoş görü diniydi.
devamını gör...
normal sözlük'e girdiğiniz ilk tanım
#283 euro için ağladığım tanım. kendime çok hak veriyorum.
devamını gör...
turbo sakız
çocukluğumuzun olmazsa olmaz oyunlarından birinin oluşmasına sebep olan sakız markası. oyunun mantığı basit; turbo sakızlardan çıkan ve koleksiyonunu yaptığınız elinizdeki arabaları üç değer üzerinden birbiri ile karşılaştırıyordunuz. silindir/motor gücü, beygir gücü, azami sürat...
oyuna ilk başlayacak olanı belirlemek içinde ya yazı tura atardınız ya da taş, kâğıt, makas yapardınız. en azından bizde sistem böyle işliyordu. tabi herkes en güvendiği kağıtları sıralı olarak en ön saflara dizerdi.
bela arabalar vardı. misal şu rolls royce gibi. 6750 motor gücü ile önünüze geleni devirirdiniz.

ama şans da yanınızda olacak tabi. oyuna siz başlamışsanız ve bu kâğıt 'tan elinizde sıralı birkaç tane varsa, ortalığı toz duman ediyordunuz. bu sayede, az buz değil yığınla ferrari ve lomborghini üttüm. düşünün azami sürati 198 olan araçla bu canavarları ham yapıyordunuz. inanılmaz keyifli bir duyguydu. karşınızdaki çocuğun kâğıdı size verirken ki, bakışları, mimikleri falan pek hoş oluyordu. anlatılmaz cidden o duygu. yaşamak lazım.
ferrari şöyle bir şeydi ve kaybedenin canı fena yanıyordu. yarış arabası olan ferrari bunun kadar gözde değildi.

lomborghini ise şuydu ve en gözde arabalardan birisiydi. herkes bu arabaya bayılırdı. sarısına ve beyazına kimse itibar etmezdi.

motosikletler ise her oyuncunun yumuşak karnıydı. genelde kimse ilk destelerde elinde motosiklet tutmazdı. koleksiyon anlamında değeri vardı. çocuk aklımla o dönem en çok sevdiğim motosiklet ise şuydu;

nedense bana çok havalı gelirdi. pek zevksizmişim aslında. sevmez olaydım. *

şu kâğıt ise benim belalımdı. yahu bütün koleksiyon elimdeydi. şunu bir türlü bulamadım. aldığım sakızlardan bir türlü çıkmadı. ekrem diye bir arkadaşımız vardı, herifte bundan iki tane bulunuyordu. ne teklif ettiysem vermedi. hergelenin inadı tuttu. en nihayetinde hakkımla üterek, aldım paçasını aşağı. o günkü mutluluğumu tarif edemem. abartısız birkaç gün üst üste kâğıdı destenin içerisinden çıkarıp çıkarıp, arabaya bakmışımdır. demiş ya veysel kavuşamayınca aşk olur diye, işte o misal bizimkisi. çocukluk aşkımdı bu araba benim *
bir de illet kâğıtlar vardı. yani aklıma geldikçe gülüyorum. sakızdan o arabanın çıktığını gördüğünüz an dünyanın başınıza yıkıldığı andır. harçlıklarınızın boşa gittiğinin resmidir ve yapacak hiçbir şeyiniz yoktur. atsan atılmaz, satsan satılmaz. buyurun ona da bir örnek;

hülasa; turbo sakız çocukluk zamanlarımızın olmazsa olmazlarından birisiydi. koleksiyon uğruna az mı kavgalar yaşandı, ütülen kağıtların ardından az mı göz yaşı döküldü. ama hiçbir şey oyunu kazanmanın ve koleksiyonu tamamlamanın tadını asla gölgeleyemedi. serideki tüm kağıtlar halen aklımda. varın gerisini siz düşünün *
oyuna ilk başlayacak olanı belirlemek içinde ya yazı tura atardınız ya da taş, kâğıt, makas yapardınız. en azından bizde sistem böyle işliyordu. tabi herkes en güvendiği kağıtları sıralı olarak en ön saflara dizerdi.
bela arabalar vardı. misal şu rolls royce gibi. 6750 motor gücü ile önünüze geleni devirirdiniz.

ama şans da yanınızda olacak tabi. oyuna siz başlamışsanız ve bu kâğıt 'tan elinizde sıralı birkaç tane varsa, ortalığı toz duman ediyordunuz. bu sayede, az buz değil yığınla ferrari ve lomborghini üttüm. düşünün azami sürati 198 olan araçla bu canavarları ham yapıyordunuz. inanılmaz keyifli bir duyguydu. karşınızdaki çocuğun kâğıdı size verirken ki, bakışları, mimikleri falan pek hoş oluyordu. anlatılmaz cidden o duygu. yaşamak lazım.
ferrari şöyle bir şeydi ve kaybedenin canı fena yanıyordu. yarış arabası olan ferrari bunun kadar gözde değildi.

lomborghini ise şuydu ve en gözde arabalardan birisiydi. herkes bu arabaya bayılırdı. sarısına ve beyazına kimse itibar etmezdi.

motosikletler ise her oyuncunun yumuşak karnıydı. genelde kimse ilk destelerde elinde motosiklet tutmazdı. koleksiyon anlamında değeri vardı. çocuk aklımla o dönem en çok sevdiğim motosiklet ise şuydu;

nedense bana çok havalı gelirdi. pek zevksizmişim aslında. sevmez olaydım. *

şu kâğıt ise benim belalımdı. yahu bütün koleksiyon elimdeydi. şunu bir türlü bulamadım. aldığım sakızlardan bir türlü çıkmadı. ekrem diye bir arkadaşımız vardı, herifte bundan iki tane bulunuyordu. ne teklif ettiysem vermedi. hergelenin inadı tuttu. en nihayetinde hakkımla üterek, aldım paçasını aşağı. o günkü mutluluğumu tarif edemem. abartısız birkaç gün üst üste kâğıdı destenin içerisinden çıkarıp çıkarıp, arabaya bakmışımdır. demiş ya veysel kavuşamayınca aşk olur diye, işte o misal bizimkisi. çocukluk aşkımdı bu araba benim *
bir de illet kâğıtlar vardı. yani aklıma geldikçe gülüyorum. sakızdan o arabanın çıktığını gördüğünüz an dünyanın başınıza yıkıldığı andır. harçlıklarınızın boşa gittiğinin resmidir ve yapacak hiçbir şeyiniz yoktur. atsan atılmaz, satsan satılmaz. buyurun ona da bir örnek;

hülasa; turbo sakız çocukluk zamanlarımızın olmazsa olmazlarından birisiydi. koleksiyon uğruna az mı kavgalar yaşandı, ütülen kağıtların ardından az mı göz yaşı döküldü. ama hiçbir şey oyunu kazanmanın ve koleksiyonu tamamlamanın tadını asla gölgeleyemedi. serideki tüm kağıtlar halen aklımda. varın gerisini siz düşünün *
devamını gör...
piyanist
2002 yılında gösterime girmiş roman polanski filmidir.
film yahudi soykırımı sırasında yahudi bir piyanistin hayatta kalma mücadelesin anlatıyor.
öncelikle izlerken tüylerim diken diken oldu ve çok etkilendim. insan denen canlının bu kadar iğrenç olması canımı çok yaktı.
filmde her şey abartılmadan gerçek bir şekilde anlatılmış. müzikler çok güzel kullanılmış bazı sahnelerde gerilim müzikleri gerçekten hayran bıraktı.
dönemin atmosferi çok güzel yansıtılmış bazı sahnelerde "nasıl çektiniz lan bu sahneyi" deyip durdum.
filmin alt metni çok başarılı ve seyirciye çok güzel aktarılıyor.
ayrıca gerçek bir hikaye gerçek bir piyanistin başından geçenleri izliyoruz.
kesinlikle herkesin izlemesi dersler çıkarması gereken son derece başarılı bir film.
not: bazı sahneler gerçekten insanın canını çok yakıyor ve midesini bulandırıyor film artı 18 ona göre.
filmde anlatılmak istenen mevzu esasen insan. ayrımcılığın saçma bir hareket olması savaşların gereksiz ve vahim olması anlatılıyor. bir yahudi piyano çalabiliyor. bir alman nazi subayı iyi kalpli olabiliyor.
savaşın ortasında kalmış bir yahudi sürekli bir koşuşturma halinde bir sürü olay yaşıyor ama sürekli yaşamaya çalışıyor umutla devam ediyor. hastalanıyor aç kalıyor ama ölmüyor.
insanlar birbirlerini savaşta öldürüyor milletler değişiyor ama zulüm hep aynı kalıyor sürekli yahudi piyanist zulüm görüyor.
filmin bir sahnesinde yere düşen yemeği yiyen bir adam vardı gerçekten o kadar kötü hissettim ki kendimi tarifi yok. yahudi soykırımı bir çok filmde kitapta anlatılmıştır ama bence en gerçeği bu filmdi.
bence insanlığımızın kıymetini bilmemiz için kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
mesela bir sahnede karakterimiz küvete giriyor ve duş alıyor işte orada seyirci bir an olsun huzurlu hissediyor. karakterimiz yemek yiyor mutlu oluyorum film boyunca sürekli özgürlüğe kavuşmasının hayalini kuruyor seyirci.
son sahnede alman subayla piyanist arasında olan olaylar gerçekten tebessüm ettirdi güzel bir sahneydi.
bir başka dikkat edilmesi gereken sahne ise piyanistin sokakta ölü taklidi yapmasıydı.
hiç bir canlı bir diğer canlıyı yok etmemeli buna hakkı yok olmamalı.
izleyip üzerine bol bol düşünülmesi gereken büyük bir eser. tavsiye edilir.
resimag.com/p1/00e3e7a10e26.jpeg
film yahudi soykırımı sırasında yahudi bir piyanistin hayatta kalma mücadelesin anlatıyor.
öncelikle izlerken tüylerim diken diken oldu ve çok etkilendim. insan denen canlının bu kadar iğrenç olması canımı çok yaktı.
filmde her şey abartılmadan gerçek bir şekilde anlatılmış. müzikler çok güzel kullanılmış bazı sahnelerde gerilim müzikleri gerçekten hayran bıraktı.
dönemin atmosferi çok güzel yansıtılmış bazı sahnelerde "nasıl çektiniz lan bu sahneyi" deyip durdum.
filmin alt metni çok başarılı ve seyirciye çok güzel aktarılıyor.
ayrıca gerçek bir hikaye gerçek bir piyanistin başından geçenleri izliyoruz.
kesinlikle herkesin izlemesi dersler çıkarması gereken son derece başarılı bir film.
not: bazı sahneler gerçekten insanın canını çok yakıyor ve midesini bulandırıyor film artı 18 ona göre.
filmde anlatılmak istenen mevzu esasen insan. ayrımcılığın saçma bir hareket olması savaşların gereksiz ve vahim olması anlatılıyor. bir yahudi piyano çalabiliyor. bir alman nazi subayı iyi kalpli olabiliyor.
savaşın ortasında kalmış bir yahudi sürekli bir koşuşturma halinde bir sürü olay yaşıyor ama sürekli yaşamaya çalışıyor umutla devam ediyor. hastalanıyor aç kalıyor ama ölmüyor.
insanlar birbirlerini savaşta öldürüyor milletler değişiyor ama zulüm hep aynı kalıyor sürekli yahudi piyanist zulüm görüyor.
filmin bir sahnesinde yere düşen yemeği yiyen bir adam vardı gerçekten o kadar kötü hissettim ki kendimi tarifi yok. yahudi soykırımı bir çok filmde kitapta anlatılmıştır ama bence en gerçeği bu filmdi.
bence insanlığımızın kıymetini bilmemiz için kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
mesela bir sahnede karakterimiz küvete giriyor ve duş alıyor işte orada seyirci bir an olsun huzurlu hissediyor. karakterimiz yemek yiyor mutlu oluyorum film boyunca sürekli özgürlüğe kavuşmasının hayalini kuruyor seyirci.
son sahnede alman subayla piyanist arasında olan olaylar gerçekten tebessüm ettirdi güzel bir sahneydi.
bir başka dikkat edilmesi gereken sahne ise piyanistin sokakta ölü taklidi yapmasıydı.
hiç bir canlı bir diğer canlıyı yok etmemeli buna hakkı yok olmamalı.
izleyip üzerine bol bol düşünülmesi gereken büyük bir eser. tavsiye edilir.
resimag.com/p1/00e3e7a10e26.jpeg
devamını gör...
ya hep ya hiç ilkesi
hücrenin uyarılması için voltaj kapılı sodyum kanallarını açabilen bir uyaran gerekmektedir,bu uyarılar aksiyon potansiyeli oluşturur.
hücreyi eşik değere geldiğinde bu sodyum kanalları açılır. hücreyi eşik değere getiremeyen uyarılar aksiyon potansiyeli oluşturmazlar.
aksiyon potansiyeli oluştuğu zaman, aksiyon potansiyelinin süresi ve amplitüdü sabittir ve değişmez.
yani aksiyon potansiyeli ya oluşmaz ya da hep aynı süre ve voltajda oluşur.
buna ya hep ya hiç ilkesi denir.
hücreyi eşik değere geldiğinde bu sodyum kanalları açılır. hücreyi eşik değere getiremeyen uyarılar aksiyon potansiyeli oluşturmazlar.
aksiyon potansiyeli oluştuğu zaman, aksiyon potansiyelinin süresi ve amplitüdü sabittir ve değişmez.
yani aksiyon potansiyeli ya oluşmaz ya da hep aynı süre ve voltajda oluşur.
buna ya hep ya hiç ilkesi denir.
devamını gör...