kek
yapmayı da yemeği de çok sevdiğim unlu mamül. her çeşidini pofuduk pofuduk yapabildiğim fakat tariflerimi paylaşmaya çekindiğim şekerlilerimdendir. herşeyin olduğu gibi kek yapmanın da bir usulü bir adabı vardır. malzemeleri sırasıyla koymaz, usulünce çırpmazsanız kek kabarmaz.
devamını gör...
bir şarkıda geçen en acı söz
oysa ben bu gece, yüreğim elimde, sana bir sırrımı söyleyecektim.*
devamını gör...
şömiz
türkiye’de kitaplara uygulandığında fiyatı direkt olarak ikiye katlayan olay. kitap fiyatları zaten kağıt yüzünden yeterince pahalı ve kalitesizken, şömizli ve ciltli kitap olayını bitiriyor.
tam tanım : kitabın ciltli yüzüne geçirilen kağıt kapak.
tam tanım : kitabın ciltli yüzüne geçirilen kağıt kapak.
devamını gör...
kendi kazandığın parayı harcamanın çok zor olması
katılmadığım durum, benim için zor olan başkasının alın teriyle kazandığı parayı harcamaktır. birinin emeği, zamanı karşılığında elde ettiği bir şeyi kaygısızca harcama düşüncesi beni rahatsız ediyor. kendi kazandığım parayı çok daha kolay ve gönül rahatlığıyla harcıyorum.
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
bilgi arayışı, farklı bakış açılarını görmek, bir şeyler öğrenmek, kişisel gelişim ve özgüven geliştirme gibi sebeplerdir.
devamını gör...
estetik yaptırmış sözlük kızları
benim, buyrun ne vardı?
lanet karadenizli genlerimin sebep olduğu burun düşüklüğünden kurtulmak için 2018 yılında ben de rinoplasti ameliyatı olmuştum, gayet memnunum yine olsa yine yaparım.
yalnız üstte bi entry gördüm, koca yatırımı denmiş. bi de zengin koca. kaba etimle güldüm.
günümüzde artık kadın-erkek milyarlarca insan sağlık sebepleri, estetik kaygılar ya da sırf paşa gönlü öyle istediği için vücutlarında birtakım değişiklikler yaparken hala bunu koca arayışına yormak.. kardeşim bi dışarı çıkıp bakın dünya nerelere gelmiş diye yahu ya da dışarı çıkamıyosanız bi cam mam bişi açın oksijen girsin bünyeye.
neysss haftaya da dodaklarımı şişirtiyim bari. yetersiz estetikten evde kalırsam mahallede adımı çıkartır bunlar yoksa.. omen tanrem nerelere gidem..
lanet karadenizli genlerimin sebep olduğu burun düşüklüğünden kurtulmak için 2018 yılında ben de rinoplasti ameliyatı olmuştum, gayet memnunum yine olsa yine yaparım.
yalnız üstte bi entry gördüm, koca yatırımı denmiş. bi de zengin koca. kaba etimle güldüm.
günümüzde artık kadın-erkek milyarlarca insan sağlık sebepleri, estetik kaygılar ya da sırf paşa gönlü öyle istediği için vücutlarında birtakım değişiklikler yaparken hala bunu koca arayışına yormak.. kardeşim bi dışarı çıkıp bakın dünya nerelere gelmiş diye yahu ya da dışarı çıkamıyosanız bi cam mam bişi açın oksijen girsin bünyeye.
neysss haftaya da dodaklarımı şişirtiyim bari. yetersiz estetikten evde kalırsam mahallede adımı çıkartır bunlar yoksa.. omen tanrem nerelere gidem..
devamını gör...
bağlaçları mastar hatalarını ve söylenmeyenleri affet
beat kuşağı kaybedenlerinden büyük yazar jack kerouac’ın yeraltı sakinleri isimli kitabını yetmiş sekizinci sayfasındaki bir cümledir.
kitap kahramanlarından mardou ve jack kerouac’ın kendisi olan leo’nun yaşadığı aşkın içine karışan ve mardou tarafından yazılan mektupta geçen bir özür.
başladığım andan itibaren kitap beni çok etkilemişti zaten. ama yetmiş sekizinci sayfaya gelip italik yazılmış bu cümleyi gördüğümde çok heyecanlandım. müthiş bir cümle. zihnimde yankılanıp durdu. mutlu oldum kısa bir süre için. sonra ufak bir tedirginlik duydum.
sözcüklere bu kadar çok önem veren iki aşık olan mardou ve leo’unun arasındaki kararsız rüzgarlarla savrulan bu mektup cümlesi bir ayrılık sonrası gibiydi.
bağlaçlar için özür dileyen bir sevgili gitmeye karar vermişti. sıralama bağlaçları için de bir özürdü bu. art arda gelen “ve”ler ve “ile”lerle dolu her hayali kapsıyordu.
eşdeğerlik bağlaçları için de bir özür. bir türlü yapılamayan tercihler, arada kalınan, karar verilemeyen durumlar için içten bir pişmanlık.
karşıtlık bağlaçları için dökülen bir iki gözyaşı hatta. ama ile kesilen bütün yeminlerin derinde bıraktığı izler için bir özür.
tabii ki gerekçe bağlaçları için de bir tane daha. çünkü’lerin hiçbir şeyin nedeni olamadığı zamanlardan geçen iki sevgilinin arada kalmışlığının üzüntüsü.
sevgilinin mastar hataları için de bir özrü vardı kuşkusuz. çünkü kelimeler her daim katı kurallarla çerçevelenmeli ki anlamlarında en ufak bir eksiklik kalmasın. çünkü fiiller doğru çekilmediklerinde kast edilen anlamlara gelmezler.
ve söylenmeyenler, içte kalanlar, dert olanlar için de son bir özür. keşke söyleseydim dememek için kendini çok zorlayan sevgilinin kendini gerçekleştiren kehaneti.
sonra cümleyi tekrar okudum, sonra bu tanımı bu paragrafa kadar okudum bir kez daha ve tedirginliğim geçti gitti. ben, yapılan bütün hataları affedebilirim, söylenmeyenleri de anlarım. bilirim ki yaptığım bağlaç ve mastar hataları affedilir ve söylemediklerim anlaşılır.
gitmek çünkü…
kitap kahramanlarından mardou ve jack kerouac’ın kendisi olan leo’nun yaşadığı aşkın içine karışan ve mardou tarafından yazılan mektupta geçen bir özür.
başladığım andan itibaren kitap beni çok etkilemişti zaten. ama yetmiş sekizinci sayfaya gelip italik yazılmış bu cümleyi gördüğümde çok heyecanlandım. müthiş bir cümle. zihnimde yankılanıp durdu. mutlu oldum kısa bir süre için. sonra ufak bir tedirginlik duydum.
sözcüklere bu kadar çok önem veren iki aşık olan mardou ve leo’unun arasındaki kararsız rüzgarlarla savrulan bu mektup cümlesi bir ayrılık sonrası gibiydi.
bağlaçlar için özür dileyen bir sevgili gitmeye karar vermişti. sıralama bağlaçları için de bir özürdü bu. art arda gelen “ve”ler ve “ile”lerle dolu her hayali kapsıyordu.
eşdeğerlik bağlaçları için de bir özür. bir türlü yapılamayan tercihler, arada kalınan, karar verilemeyen durumlar için içten bir pişmanlık.
karşıtlık bağlaçları için dökülen bir iki gözyaşı hatta. ama ile kesilen bütün yeminlerin derinde bıraktığı izler için bir özür.
tabii ki gerekçe bağlaçları için de bir tane daha. çünkü’lerin hiçbir şeyin nedeni olamadığı zamanlardan geçen iki sevgilinin arada kalmışlığının üzüntüsü.
sevgilinin mastar hataları için de bir özrü vardı kuşkusuz. çünkü kelimeler her daim katı kurallarla çerçevelenmeli ki anlamlarında en ufak bir eksiklik kalmasın. çünkü fiiller doğru çekilmediklerinde kast edilen anlamlara gelmezler.
ve söylenmeyenler, içte kalanlar, dert olanlar için de son bir özür. keşke söyleseydim dememek için kendini çok zorlayan sevgilinin kendini gerçekleştiren kehaneti.
sonra cümleyi tekrar okudum, sonra bu tanımı bu paragrafa kadar okudum bir kez daha ve tedirginliğim geçti gitti. ben, yapılan bütün hataları affedebilirim, söylenmeyenleri de anlarım. bilirim ki yaptığım bağlaç ve mastar hataları affedilir ve söylemediklerim anlaşılır.
gitmek çünkü…
devamını gör...
imf
uluslararası para fonu. namı diğer kan emici. ülkeler üzerindeki politik baskıyı parayla tesis etmeye çalışan organize şebeke.
devamını gör...
4-3-3 oynatan aykut
kendisi hakkında hiçbir fikrim olmasa da, yazdıklarıyla, nicki ile gönlümüzü kazanan yazardır. 4-3-3 oynatan aykut nickini gördüğümde moralim bozuksa bile bir gülümsüyorum içimden, yani varlığı beni-bizi çok mutlu ediyor. dün doğum günüsü olan yazarımız imiş, sözlükten bu aralar biraz uzak kaldığım için bir güncük gecikme ile doğum gününüzü ve yeni yaşınızı kutlarım.* sevdiklerinizle ve ailenizle beraber nice güzel yaşlarınız olsun inşallah.bir de editör olmuş kendisi, başarılarınız daim olsun.*siz hep buralarda olursunuz umarım, kaleminiz daim olsun. çokça sevgi ve saygı ile.*
devamını gör...
smells like teen spirit
çıktığı günden beri popülaritesini hiç kaybetmeyen bir nirvana şarkısı. sevimli bir de hikayesi vardır.
kurt cobain ve arkadaşı kathleen hanna'nın birlikte içtikleri ve sarhoş oldukları bir gün, kathleen'in kurt'un duvarına yazdığı bir cümledir "kurt smells like teen spirit". teen spirit ise kurt'un sevgilisi tobi vail'in kullandığı deodorantın adı. kathleen de bu cümleyle aslında "senin tobi ile birlikte olduğunu biliyorum" mesajını verir. kurt cobain bu cümledeki mesajı anlamayıp bir iltifat olarak alır ve çok hoşuna gider. böylece şarkıda kullanmaya karar verir. hatta bu şarkıdan sonra markanın satışları da önemli ölçüde artmış.
kurt cobain ve arkadaşı kathleen hanna'nın birlikte içtikleri ve sarhoş oldukları bir gün, kathleen'in kurt'un duvarına yazdığı bir cümledir "kurt smells like teen spirit". teen spirit ise kurt'un sevgilisi tobi vail'in kullandığı deodorantın adı. kathleen de bu cümleyle aslında "senin tobi ile birlikte olduğunu biliyorum" mesajını verir. kurt cobain bu cümledeki mesajı anlamayıp bir iltifat olarak alır ve çok hoşuna gider. böylece şarkıda kullanmaya karar verir. hatta bu şarkıdan sonra markanın satışları da önemli ölçüde artmış.
devamını gör...
türklerin birinci olduğu konular
en iyisini türklerin yaptığı konulardır.
yol tarifi yapmak. türklerden daya iyi yol tarif eden yoktur.
(bkz: napolyon bonapart) şöyle söylüyor:
bunca diyar gezdim görmedim ki bir türk bir yeri bilmesin.
yol tarifi yapmak. türklerden daya iyi yol tarif eden yoktur.
(bkz: napolyon bonapart) şöyle söylüyor:
bunca diyar gezdim görmedim ki bir türk bir yeri bilmesin.
devamını gör...
józef rapacki
józef rapacki 19 mart 1871 tarihinde polonya'nın başkenti varşova'da doğmuştu. babası wincenty rapacki ve annesi józefina née hoffman birer aktördü. kardeşleri wincenty ve honorata leszczyńska da sonradan oyuncu olmuşlardı. yeğeni de ünlü oyuncu ve yönetmen jerzy leszczyński olacaktı. yani oyunculuk, ailesinde olan bir özellikti. fakat józef kendisine farklı bir alan seçti. bu yol kendisinden ''huş ağacı ve leylak fundalarının ressamı'' olarak bahsedilmesini sağlayacaktı.
14 yaşındayken realizm okulunun önde gelen isimlerinden polonyalı ressam wojciech gerson'ın verdiği bir resim kursuna kaydoldu. 1887'de, iki yıllık kursu tamamladıktan sonra ızydor jabłoński ve florian cynk gibi isimler,n rehberliğinde çalışacağı jan matejko academy of fine arts in kraków sanat akademisine gitti. 1888 yılında üniversiteden ayrıldı ve tekrar gerson ile çalışmak için varşova'ya döndü. tuval üzerine yağlı boya yapan rapacki genellikle açık hava manzaraları resmediyordu. 1889 yılında münih'e gitti. bir ressam ve heykeltıraş olan conrad fehr'ın yanında, münih güzel sanatlar akademisi'nde 2 yıl geçiren rapacki buradaki sanat stilinden bir şeyler edindi. bu etkilerin bazı eserlerinde de göründüğü söylenir.
buradaki mezuniyetinde sonra varşova'ya dönen sanatçı gezmeye devam etti. 1898 civarlarında italya'ya gitti ve oraya ait sayısız temsil yaptı. varşova'ya geri döndüğünde ödül aldı, bazı süreli yayınlar için çizimler yaptı. 20. yüzyılın başlarında ciddi bir akciğer rahatsızlığı geçiren rapacki, tıbbi sebeplerle kraków'a taşındı fakat burası da nihayi son yeri olmadı. yer değiştirmeye devam etti. 1907 yılında karısı gabriela ile birlikte olszanka'ya taşındılar ve burada bir ev inşa ettiler. bölge manzalarına odaklanan ve bilindik eserlerinin bazılarını buradan çıkaran rapacki'nin ve eşinin bu evi, dönem yazarlarının ve ressamlarının uğrak bir buluşma yeri olmuştu. birinci dünya savaşı sırasında alman işgali ile ilgili çok sayıda çizim yapan sanatçı 31 ocak 1929 tarihinde, olszanka grip kaynaklı sağlık sebeplerinden ötürü hayatını kaybetti.
son dönemde, olszanka'da yaptığı eserlerde genelde geniş çayırlar, durgun sular ve düşük güneş ışınları göze çarpar. sanatçılığı pek ala eğitim aldığı wojciech gerson'dan, münih okulu'ndan ve krakow sanat okulu'ndan etkilenmişti. bazı resimlerinde izlenimcilik (empresyonizm) görülebilirdi. manzara resimleri yanında portreleri de bulunuyordu.
merak edenler için google arts & culture sitesinde bulunan bir sergisi: google arts & culture - józef rapacki sergisi
kaynakça ve daha fazlası: wikipedia, wikipedia - lehçe, sztuka.agraart.pl,
14 yaşındayken realizm okulunun önde gelen isimlerinden polonyalı ressam wojciech gerson'ın verdiği bir resim kursuna kaydoldu. 1887'de, iki yıllık kursu tamamladıktan sonra ızydor jabłoński ve florian cynk gibi isimler,n rehberliğinde çalışacağı jan matejko academy of fine arts in kraków sanat akademisine gitti. 1888 yılında üniversiteden ayrıldı ve tekrar gerson ile çalışmak için varşova'ya döndü. tuval üzerine yağlı boya yapan rapacki genellikle açık hava manzaraları resmediyordu. 1889 yılında münih'e gitti. bir ressam ve heykeltıraş olan conrad fehr'ın yanında, münih güzel sanatlar akademisi'nde 2 yıl geçiren rapacki buradaki sanat stilinden bir şeyler edindi. bu etkilerin bazı eserlerinde de göründüğü söylenir.
buradaki mezuniyetinde sonra varşova'ya dönen sanatçı gezmeye devam etti. 1898 civarlarında italya'ya gitti ve oraya ait sayısız temsil yaptı. varşova'ya geri döndüğünde ödül aldı, bazı süreli yayınlar için çizimler yaptı. 20. yüzyılın başlarında ciddi bir akciğer rahatsızlığı geçiren rapacki, tıbbi sebeplerle kraków'a taşındı fakat burası da nihayi son yeri olmadı. yer değiştirmeye devam etti. 1907 yılında karısı gabriela ile birlikte olszanka'ya taşındılar ve burada bir ev inşa ettiler. bölge manzalarına odaklanan ve bilindik eserlerinin bazılarını buradan çıkaran rapacki'nin ve eşinin bu evi, dönem yazarlarının ve ressamlarının uğrak bir buluşma yeri olmuştu. birinci dünya savaşı sırasında alman işgali ile ilgili çok sayıda çizim yapan sanatçı 31 ocak 1929 tarihinde, olszanka grip kaynaklı sağlık sebeplerinden ötürü hayatını kaybetti.
son dönemde, olszanka'da yaptığı eserlerde genelde geniş çayırlar, durgun sular ve düşük güneş ışınları göze çarpar. sanatçılığı pek ala eğitim aldığı wojciech gerson'dan, münih okulu'ndan ve krakow sanat okulu'ndan etkilenmişti. bazı resimlerinde izlenimcilik (empresyonizm) görülebilirdi. manzara resimleri yanında portreleri de bulunuyordu.
merak edenler için google arts & culture sitesinde bulunan bir sergisi: google arts & culture - józef rapacki sergisi
kaynakça ve daha fazlası: wikipedia, wikipedia - lehçe, sztuka.agraart.pl,
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
hiçbir şey hissetmiyorum. seviyormuş, özlüyormuş, sinirleniyormuş, mutluymuş, mutsuzmuş, nefret ediyormuş gibi yapıyorum sürekli. sürekli insanların karşımda verdiği tepkileri taklit ederek sürdürüyorum hayatımı. komik olan kısım ise kimse fark etmiyor bunu.
devamını gör...
kilolu kadınların çok itici gelmesi
başlığının açılması bile ağır psikolojik şiddet olan konudur. kendi özgüven eksikliğinizden dolayı başka insanlara sarmayın lütfen. kilolu kadın ne iticidir ne de tatlıdır. kilolu kadın kilolu kadındır, gerisi tamamen kişiliğine bağlıdır. tartıdaki rakam, kıyafet bedeni... bunların hiçbiri nefret veya sevgi için yeterli sebepler değildir.
devamını gör...
kuş olunsa yapılacaklar
bir kuş olsam diyorum, süzülsem gökyüzünde.
pamuk şekeri gibi bulutların altında gezinsem.
kara bulutlar gelse, yağmur çiselemeye başlasa
karışsam yağmur damlalarının arasına.
ıslansa kanatlarım, bir çırpınıp kendime gelsem.
sonra yağmur dinse, şeytan sofrasına varsam.
gün batımını izlesem. güneş kızıllığını ufka yaysa,
ben de mest olsam.
bir kuş olsam diyorum; sınır, yasak bilmesem.
yeryüzünde ki insanlar gibi kendimi kısıtlamasam.
dolaşsam dünyayı, köşe bucak bırakmasam.
bir kuş olsam diyorum, bir kuş olsam...
pamuk şekeri gibi bulutların altında gezinsem.
kara bulutlar gelse, yağmur çiselemeye başlasa
karışsam yağmur damlalarının arasına.
ıslansa kanatlarım, bir çırpınıp kendime gelsem.
sonra yağmur dinse, şeytan sofrasına varsam.
gün batımını izlesem. güneş kızıllığını ufka yaysa,
ben de mest olsam.
bir kuş olsam diyorum; sınır, yasak bilmesem.
yeryüzünde ki insanlar gibi kendimi kısıtlamasam.
dolaşsam dünyayı, köşe bucak bırakmasam.
bir kuş olsam diyorum, bir kuş olsam...
devamını gör...
mustafa kemal atatürk
cumhuriyetimizin kurucusu, çanakkale'nin ve anafartalar'ın muzaffer komutanı, anti-emperyalist fikirlerleriyle ve pratikleriyle asya'dan afrika'ya güney amerika'ya bir çok ülkeye rol model olmuş 20. yüzyılın dahi devlet adamı.
okudukça ve ufkum genişledikçe attığı her adımın arkasında yatan nedenleri anlamaya başladıkça, kendisini bu kadar erken kaybetmiş olmamızın ne büyük bir talihsizlik olduğunu daha iyi anlıyorum.
biraz daha uzun yaşasaydı, bugün anadolu'nun ve ortadoğu'nun; bütün dünya medeniyetlerinin gıptayla baktığı, saygın, bağımsız, kişilikli bir coğrafyaya dönüşümüne şahit olacaktık. olmadı, olamadı.
ulu önder'e sonsuz minnet ve saygılarımla.
okudukça ve ufkum genişledikçe attığı her adımın arkasında yatan nedenleri anlamaya başladıkça, kendisini bu kadar erken kaybetmiş olmamızın ne büyük bir talihsizlik olduğunu daha iyi anlıyorum.
biraz daha uzun yaşasaydı, bugün anadolu'nun ve ortadoğu'nun; bütün dünya medeniyetlerinin gıptayla baktığı, saygın, bağımsız, kişilikli bir coğrafyaya dönüşümüne şahit olacaktık. olmadı, olamadı.
ulu önder'e sonsuz minnet ve saygılarımla.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
bu geceye iki benzer çalışma bırakıyorum. 
soldaki hepimizin bildiği, bu başlıkta da daha önce paylaşılmış olan edvard munch'un 1893 tarihli çığlık tablosu. hem doğanın çığlığını, hem de kendi iç dünyasını kullandığı canlı renklerle ve figürün insanı korkutan yüz ifadesiyle çok çarpıcı bir şekilde yansıtmış olan muhteşem bir eser.
sağdaki ise benim eserim, 2020 tarihli. yeğenlerimle oynarken çocukla çocuk olup oyun hamurlarını birbirine karıştırdım ve bu sonuç çıktı. benzemiyor demeyin. benziyor. bence.
sanat eseri diye oyun hamuru getirdim sonuç olarak. iyi geceler dünya.

soldaki hepimizin bildiği, bu başlıkta da daha önce paylaşılmış olan edvard munch'un 1893 tarihli çığlık tablosu. hem doğanın çığlığını, hem de kendi iç dünyasını kullandığı canlı renklerle ve figürün insanı korkutan yüz ifadesiyle çok çarpıcı bir şekilde yansıtmış olan muhteşem bir eser.
sağdaki ise benim eserim, 2020 tarihli. yeğenlerimle oynarken çocukla çocuk olup oyun hamurlarını birbirine karıştırdım ve bu sonuç çıktı. benzemiyor demeyin. benziyor. bence.
sanat eseri diye oyun hamuru getirdim sonuç olarak. iyi geceler dünya.
devamını gör...
türkiye'de eş cinsel milletvekili olmaması
eşcinsel propagandası iyice rayından çıktı. hafife alınacak derecede değil. bir kaç ay sonra pedofilileri ve daha nice cinsel hastalıkları insanlara yedirmek için uğraşacaklar. avrupadaki mentalite artık pedofilileri ve ensestleri bile tolere etme yolunda ilerliyor.
ırakta 1.000.000, afganistanda 100.000 sivil öldüren bu zihniyet cinsel hastalıklara gelince çok humanist oluyor ve sanki dünyadaki tek sorun eşcinsellerin dışlanmasıymış gibi reklam veriyor.
edit:
eşcinsel nüfus %10'dur denmiş. bir kaç ay sonra nüfusun %50'si yarı eşcinsel denecek nerdeyse meşrulaştırmak için.
araştırmalar bu oranın aslında %1 olduğunu gösteriyor ve bu da bunun cinsel bir hastalık olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
edit2:
biyolojik olarak insanın iki cinsi vardır. bu iki cinsin arasına düşenler hastadır. insanın hastalığının farkında olması onu tedavi yollarına iter ama hastalığıyla övünmesi, o hastalığında daha da derinleşmesine ve daha da zehirlenmesine yol açar. avrupayı yakından takip eden biri olarak insanların ensestliğe bakış açılarının önemli derecede değiştiğini ve nerdeyse tolere edeceklerini söyleyebilirim. bu avrupada yasal olunca yine avrupayı destekleyenler olacaktır. avrupaysa türkiyedeki ensestlik karşıtlığını medyasında bir güzel dramatize edecektir. normal sözlük gibi platformlarda ise maalesef bunlarla manipüle edilenler illaki olacaktır.
edit3:
ensest onur bayrağı (incest pride flag):

bu bayrağı firmaların reklamlarında görmeniz ve bizim içimizden bazı kişilerin neden ensest bakanımız yok demeleri imkansız değil.
ırakta 1.000.000, afganistanda 100.000 sivil öldüren bu zihniyet cinsel hastalıklara gelince çok humanist oluyor ve sanki dünyadaki tek sorun eşcinsellerin dışlanmasıymış gibi reklam veriyor.
edit:
eşcinsel nüfus %10'dur denmiş. bir kaç ay sonra nüfusun %50'si yarı eşcinsel denecek nerdeyse meşrulaştırmak için.
araştırmalar bu oranın aslında %1 olduğunu gösteriyor ve bu da bunun cinsel bir hastalık olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
edit2:
biyolojik olarak insanın iki cinsi vardır. bu iki cinsin arasına düşenler hastadır. insanın hastalığının farkında olması onu tedavi yollarına iter ama hastalığıyla övünmesi, o hastalığında daha da derinleşmesine ve daha da zehirlenmesine yol açar. avrupayı yakından takip eden biri olarak insanların ensestliğe bakış açılarının önemli derecede değiştiğini ve nerdeyse tolere edeceklerini söyleyebilirim. bu avrupada yasal olunca yine avrupayı destekleyenler olacaktır. avrupaysa türkiyedeki ensestlik karşıtlığını medyasında bir güzel dramatize edecektir. normal sözlük gibi platformlarda ise maalesef bunlarla manipüle edilenler illaki olacaktır.
edit3:
ensest onur bayrağı (incest pride flag):

bu bayrağı firmaların reklamlarında görmeniz ve bizim içimizden bazı kişilerin neden ensest bakanımız yok demeleri imkansız değil.
devamını gör...

