köçekler, kadın kılığına girerek dans eden ve bunu meslek haline
getirmiş, profesyonelce çalışan erkeklerdir. kelime dilimize
farsça’dan girmiş olup; küçük anlamındadır (nasman, 2004:1)


bacha bazi başlığında daha detaylı yazmıştım okumak isteyenler için. afganistan'dan kültürümüze geçmiş olan bir gelenek olarak köçeklik; erkeklerin, kadın kılığına girerek dans etmesi şeklinde tabir edilebilir. 15.yy'da osmanlı devletinde; '' müslüman çocuklarında köçek olarak kullanılmasının ahlaki değerlere aykırı olması'' sebebiyle kesin olarak yasaklanmıştır ancak günümüzde kastamonu, çankırı ve karabük başta olmak üzere birçok şehirde yetişkin erkeklerce hala devam ettirilen bir gelenektir.
devamını gör...

(bkz: hızlı giden atın boku seyrek düşer).
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
buyrunuz .*
devamını gör...

keşşşke bu nicki ben alsaydım diyerek kıskandığım yazar... calcifer'ın değerini iyi bil calcifer....
devamını gör...

20 küsür sene kadıköyde yenilmedik vik vik vik ayağından gittiniz en son bi tarafınıza girdi afedersiniz.şimdi gelmiş halkın takımı fenerbahçe diyorsunuz.siz halkın takımısınız öbürleri neyin takımı güzel kardeşim?ayrı bir ütopyada mı yaşıyoruz lan biz?

tanım: fenerbahçe'nin halkın takımı olduğunu iddia eden yazar beyanı. dolayısı ile katılmadığım başlıktır. fenerbahçe her takım gibi bir türk takımıdır, halkın içinde her takımı tutan taraftarlar mevcuttur. tek başına bir takımın halkın takımı ilan edilmesi abesle iştigaldir.
devamını gör...

kişinin olgunlaştığının göstergesidir. ne beklediğini, ne istediğini, ne istemediğini ya da nasılsın sorusuna kesin ve doğru cevaplar verebilmesidir. mutluluğunu da görebiliyordur, yolun sonunun onu üzeceğini de kestirebiliyordur. istediğini yaşıyordur ikili ilişkilerinde. ona yardım edecek tek kişi yine kendidir. diğerleriyle mutluluğunu paylaşır çünkü mutsuzluğunun sebebini kime anlatsa anlamayacağını bilir. bilir ki onu mutsuz eden verdiği yanlış karardır nihayetinde.

kıssadan hisse kendinizle tanışın.
devamını gör...

hakikaten enteresan! 83 kusur milyonluk ulke nufusunda , 41 milyon kusurluk kadin nufusuna ragmen, sozlukte kizlarin da bulunmasi inanilir gibi degil...takipteyim, daha ne kadar enteresan basliklar acilacak merakla bekliyorum.
devamını gör...

"böyle gitme n'olur, biraz yanımda otur, diyemedim, başımı yaslasaydım omzuna, ağlasaydım, öpüp koklasaydım, yapamadım, utandım.'' sözleriyle insanda pişmanlık hissi uyandıran şarkıdır.
devamını gör...

adı 'doğmakta olan' anlamına gelen mısır tanrısıdır.
devamını gör...

yitirileceği vardır. ben en yakın arkadaşlarımla kaç yıl uzaktan arkadaşlık ettim, kimi okul arkadaşımla skype whatsapp üzerinden yakınlaştım. insan ilişkileri emek ister. ondandır ki karşı taraf niyet etmiyorsa en güzeli hiç zorlanmaması.
devamını gör...

ınsanin zekasinin dini inancina gore belirlenebilecegini savunanlarin zeka seviyesinden daha yuksek oldugu kesindir.
devamını gör...

ortaçağda da hıristiyanlık öyleydi.
12. yy. haçlı seferlerinin bundan farkı yoktu ki ...
1789 fransız devrimiyle birlikte , din, olması gerektiği yere, kiliseye sokuldu, insanlar rahat bir nefes aldı.

bizde de olması gereken budur.
din, bu kadar hayatın içine sokulmamalı, tüm hayatı dinin şekillendirmesine izin verilmemelidir.

insan elindeki doneyi , iyi kullanmayı da , kötü kullanmayı da kendisi seçer.
müslüman toplumlar, dinî hala kötü kullanmakta direniyor .

avrupanın 250 yıl önce farkedip, döndüğü yoldayız biz hala .

bizde döneceğiz elbet , ama biraz daha zamana ihtiyaç var,
görünen o...

edit: başlık başa.
devamını gör...

benim düşüncem şudur ki,her kadının içinde az da olsa sapyoseksüellik vardır ( bunun farkında olmasalar bile)
türkiye'de bu tam olarak böyle olmasa da* zeka her şeyi kazandırır.
devamını gör...

t: ilkin 1990 yılında yayımlanan bir orhan pamuk kitabı.
kitap hakkında çok şey yazıldı çizildi, hatta nüket esen bunun üzerine bir kitap yazdı. demem o ki sözü uzatmadan, okuyucular tarafından pek bilinmeyen bir yönü olan şeyh galib'in hüsn ü aşk'ı ile mevzu bahis kitap arasındaki paralellikler ve benzerlikleri ele alacağım. ağır spoiler içerir:


pamuk, şeyh galib'in kendi eserinde anlattığı "yolculuğa" benzer bir şekilde kendi karakteri galip'i de bir yolculuğun içine fırlatır. bu yolculuk nedir peki? çok basit olarak galip'in, karısı "rüya"'yı aramak için çıktığı yolculuktur. hüsn ü aşk'ta ise "aşk" adlı karakter "hüsn"ü bulma yolculuğuna çıkar.
eğer "aşk" çıktığı yolcuklukta diyar-ı kalp adlı yerden "kimya"'yı getirirse hüsn'e kavuşacaktır. bu yolda başına birçok metaforik anlamları olan doğaüstü olay gelir, pamuk'un kitabında ise galip'in rüya'yı ararken başına doğaüstü olaylar gelmese de, galip'in bu arayışta istanbul sokaklarının pisliğine tanık olmasıyla paralellik kurabiliriz. buraya kadar anlatım ile ilgili benzerliklerdi. sıra karakter isimlerinde.
karakterimizin adı galip, doğrudan anlaşılacağı üzere şeyh galib'in isminden mülhemdir. yukarıda "aşk"ın gitmesi gereken yer olan diyar-ı kalp'in romandaki yansıması galip'in yaşadığı "şehrikalp" apartmanıdır. kara kitap’taki celal, "aşk"’ın belki de en sonunda bulduğu kişi olan veya yerine geçmek istediği kişi olan mevlana celaleddin’i temsil etmektedir. romandaki galip de en sonunda celal’in yerini alır ve “o’ymuşçasına” onun mesleği olan köşe yazarlığına devam eder. hüsn ile aşk aynı kabilenin çocuğudurlar. rüya ile galip de akrabadırlar. hüsn ü aşk’ta mevlana’yı temsil eden karakterin adı "sühan(söz)"’dır. galip’in rüya’yı bulmasına celal'in yazılarının yardım ettiği gibi sühan da aşk’a hüsn’ü bulması için getirdiği haberlerle ve “sözleri” ile yardım eder.
romanda belkıs adlı bir karakter galip’in rüya’yı arayışını engellemeye çalışır, hüsn ü aşk'ta ise "hoşruba" adlı karakter dış görünüşü ve birtakım eylemleriyle hüsn'ü arayışta olan "aşk"’ı oyalamayı başarır. hüsn, aşk’a bir mektup yazar ve aşk’ın başından geçecek olarak serüvenin ilk adımı atılır, yani hüsn, aşk'a ulaşmaya veya onu "kazanmaya" karar verir; rüya da galip’i bir mektupla terk eder ve bu kez de galip’in macerası başlar.
devamını gör...

kevin spacey - the usual suspects tek geçerim. amcam birbirinden çok farklı iki rolde nasıl da döktürüyor…
devamını gör...

babamı bu başlık öldürdü..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

'homeos' ve 'pathos' yani 'benzer' ve 'hastalık yapan' kelimelerinden oluşmuş bir sözde tedavi yöntemidir.sık kullanılıyor olması,bir şeyin doğru olduğu anlamına gelemez elbette.
kısaca 'sulandırılmış tıp' demek ve böyle bırakmak da mümkün.ama biraz daha açıklamaya çalışacağım.
öncelikle homeopati tıpta bilimsel bir tartışma konusudur.tabiki de bir alternatif tıp seçeneğidir(fakat tıbbın alternatifi olmaz,olsa olsa 'bütüncül' denilebilir).
prensibi;hastalığa sebep olan şeylerin aynı zamanda hastalığı iyileştirebilecek şeyler olduğuna inanılmasıdır*.
18.yy'ın sonlarında ve 19.yy'ın başlarında alman doktor samuel hahneman tarafından bugünkü haliyle kullanılmaya başlanmıştır.
o yıllarda tabii mikrobiyolojiden çok uzak bir şekilde, batıl inanışlar,gözlemler ve eski uygulamalar tıbbın önemli bir kısmını oluşturuyordu.bu yüzden de hastalıkların esas sebeplerini anlamak yerine sülük,arsenik,kurşun,morfin vb ile tedavi etmeye çalışmak söz konusuydu.zaten bu nedenle de o yıllara 'kamikaze tıp dönemi' denilirmiş.
hahneman da bu türden tehlikeli ve toksik uygulamalardan korkarak daha bütüncül yöntemlerle ilgilenmeye başlamıştır. hahneman önce homeopatik ürünleri kendi üzerinde denemiş ve etkileri böyle anlamaya çalışmıştır.ilk denediği madde, sıtma ilacı olan kınakına ağacı kabuğunun çözeltisidir*.bunda da sıtma hastalığındaki gibi üşüme,titreme ,terleme vb semptomlar olduğunu görmüş ve sistematik ve tam anlamıyla bilimsel olmayan gözlem ve deneylerine devam etme kararı almış.
yani sağlam kişide belli bulgular ortaya çıkaran bir madde,aynı bulgulara sahip hasta insanlarda iyileşme sağlar,prensibi mevcuttur dolayısıyla.
homeopatide amaç,vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını harekete geçirmek ve böylece vücudu iyileşme sürecine sokmak olduğu söylenir.*
herhangi bir sağlık durumu için homeopatiyi kullanmak adına geçerli pek de kanıt bulunmamakta,zaten fda tarafından etiketlenmiş homeopatik hiçbir ürün de bulunmamaktadır.bu da homeopatik ürünlerin etkililik ve güvenlilik açısından değerlendirilmediği anlamına gelmekte.
türkiye'de ise sağlık bakanlığı'na göre 'homeopati,her yaştan insan ve hayvana yani herkese uygulanabilir'dir.

daha ayrıntılı okuma için kaynağımı şöyle bırakayım:
yalansavar.org/2017/09/12/h...
devamını gör...

aynı anda var olabilseydi birkaç boyut
birinde doğru, güzel olanı yaşamıyorsak
diğerinde mutlu olsaydık.
birinde olamadığımız için pişman olduklarımızı,
telafi edebilse idik bir diğerinde.
yaşayabilir miydik doğru olanı?
yoksa gereği gibi insan olmanın;
sahiplenip her şeyi,
bizim için var olduğu yanılgısı ile
ve birlikte diğer bütün yanılsamalarımızla
mahveder miydik yine her boyutunu hayatımızın.
devamını gör...

bu tanım karamsarlık ve azıcık bilgi barındırır.

oooooof of. duygu karmaşası yaşıyorum. en son günaydın sözlük başlığında bir haber beklediğimi söylemiştim, geldi. çok sevindim, çok mutlu oldum. yarım saat falan sürdü çünkü mutluluk yerini planlama aşamasına bıraktı. oha dedim, bugün bir dönüm noktası ve bir end of an era.

planlamaya devam:
ulan dedim şu saat evde olamayacağım bir eğitime başlıyorum. şimdi bile sorumluluklarıma zar zor yetişirken, sevdiğim şeyleri yapmayı bırakmak zorunda kalacağım. yıllardır yazar olma hayallerini taşıdım içimde. bu platforma da o yüzden sıkı sıkı tutunuyorum belki. içimde beni engelleyen bir şey var.

çok şey yapmak isteyip hiç bir şey yapamamak başlığına da yazmıştım:
evinde mutlaka kirli bir köşe vardır, orayı temizle rahatlarsın diye. lanet olası bir terzi de değilim ama kendi söküğümü dikemeyenim. anlayacağın üzere çok şey yapmak geliyor içimden ama evimi bok götürüyor ve benim kılımı kıpırdatasım yok. rezil bir başak burcuyum.

maratonun sonu bataklık:

hakikaten öyle sanırım. koştum, koştum, çok çabaladım, didindim, bugünümdeki huzuru elde edebilmek için büyük savaşlar verdim. yoruldum, aniden sigaradan çökmüş ciğerlerimin maduru oldum ve yıkıldım yere.

metaforu, hayalleri, alt satırdaki ince mesajı kenara bırakayım, dümdüz: bıktım.

korkuyorum psikoloğa gitmekten. mühim bir teşhis koyarsa çocuklarımı elimden alabilecek bir sistem var avrupa’da. ottan foktan sebepler yüzünden ailelerin yaşadığı mağduriyetler okudum gazetelerde. canımı sıkıyor bu durum ve daha bir çok durum.

kendimden de soğudum. tam bir aptalım. uyutmuyor düşüncelerim ve çocuklarım. peşpeşe hasta oluyorlar kreşte. onlardan bana, benden tekrar onlara geçen, corona olmayan bir eziyetten yeni kurtuldum. toparlandık ama her düzen gibi uyku düzenimiz de alt üst oldu. sürekli başım ağrıyor. düşünmek mi ağrıtıyor, korkularımın ağırlığı mı, az su içmek kadar dandik bir sebep mi? hepsi birden de olabilir, bilmiyorum.

canım sıkkın:

gerçekleşen bir hayalin sevincini kursağımda bırakmama, terzi olmayıp kendi söküğümü dikemeyişime, onca hastalığa, derdine derman olsun diye psikoloğa bile gitmeye çekinmeye, ebeveynler için intiharı lüks bulduğum halde aklıma geldimi tüm gün sümük gibi beynimin bir köşesine yapışmasına, ne için yaşıyorum ki, hayat mı bu, öperler ameneke düşüncelerimin olmasına, çocuklarıma yetememe korkusunun içimi yemesine, sokakta gördüğüm bebenin sigara içmesiyle dünyanın çöküşünün bilincine varmama, kendime az kalmama canım sıkkın.
devamını gör...

katladığım elbiseleri güzelce buz dolabına dizmiştim.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim