kopya çekme stratejileri
akıllı saate kopya yazardım. teknolojiyi akıllıca kullanın derdi hep hocalarımız. bu yüzden kötü bir şey yaptığımı düşünmüyorum.
devamını gör...
koku: bir katilin hikayesi
konusunun yanında oyunculuk kalitesinin de çok yüksek olduğu filmdir. normal bir insanın milyonlarca katı daha fazla koku alabilen bir adamın hikayesidir. adamın kokulara olan açlığı, kokuları muhafaza edebilme isteği ve bunu yapamamanın yarattığı yıkım, sadece mimikler kullanılarak, göz yaşartıcı bir mükemmellikte anlatılmıştır. ayrıca izlediğim en garip biten filmdir. orgy sahnesinden bahsetmiyorum. ondan sonra yaşananlar da baya ilginçtir.
devamını gör...
uçuk
uçuğa neden olan herpes simpleks virüsüdür (hsv). herpes virüsleri; hsv-1 ve hsv-2 olmak üzere 2 tiptir. hsv-1; genellikle dudakta, hsv-2 ise genital bölgede hastalık oluşturmaktadır. özellikle hsv-2 yenidoğanlarda ciddi enfeksiyona neden olabileceği için bebeklerin öpülmemesi gerekir.
devamını gör...
uğurtan sayıner
sabah sabah içimi yaktın be cemil abi! daha geçen kapak fotoğrafım yaparken şimdilerde ne yapar ne eder acep demiştim kendi kendime. ben bir yaş daha alırken bir efsane daha göçtü gitti bu kepaze yalan dünyadan.
devamını gör...
kımız
at sütü. orta asya'da hala çok içilen bir içecek.
devamını gör...
can sıkan durumlar
yıllık izninin bitimi dönülen iş ve gerçek hayat . özellikle bu mevsimde ve sıcaklarda.
devamını gör...
çavdar tarlasında çocuklar
kitabı okumayı şimdi bitirdim.
öncelikle bu kitabın öyle sıradan edebiyat kitapları gibi uzun betimlemeler ve psikolojik analizler içermeyeceğini başından beri biliyordum. çünkü kitapta salinger'in yarattığı karakterlerinin kendi dili yani daha doğrusu kendini ifade etme biçimi var. tutup bütün karakterleri tekdüze bir diyalog içerisinde bulamazsınız.
sonunun olmaması beni biraz düşünmeye itti. kendimi salinger'in yerine koydum hemen. kendi ifadesiyle biraz otobiyografik bir eser olduğunu ve çocukluğunun aşağı yukarı böyle geçtiğini biliyordum. bence kendisi de sonunu göremiyordu kitabı yazdığı tarihte. o yüzden hep bahsettiği ''sahtekarlar'' gibi okuyucuyu etkileyecek bir son yazmak yerine kendisi gibi davrandı ve samimi bir itirafla sonlandırdı kitabı. ''sakın kimseye bir şey anlatmayın. herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.''
2. dünya savaşı sırasında yaşadıkları, çarpışmalar, ölümler,kaos ortamı hatta savaş sonrası hastaneye yatıp psikolojik tedavi alması gibi olaylara rağmen 16 yaşındaki o hoyrat yanını yansıtması bana muazzam geldi. ki o dönem ki olaylarla alakalı kızına: ''ne kadar yaşarsan yaşa, yanan etin kokusunu burnundan hiçbir zaman tam olarak sökemiyorsun.'' demiş olmasına rağmen.
genel olarak zevk alarak okuduğum bir kitaptı. altını çizdiğim yer sayısı baya fazla onuda belirtmek isterim. belki de holden karakteriyle aramda çok benzerlikler olduğunu düşündüğüm için bu kadar sevdim. neyse okuyun.
öncelikle bu kitabın öyle sıradan edebiyat kitapları gibi uzun betimlemeler ve psikolojik analizler içermeyeceğini başından beri biliyordum. çünkü kitapta salinger'in yarattığı karakterlerinin kendi dili yani daha doğrusu kendini ifade etme biçimi var. tutup bütün karakterleri tekdüze bir diyalog içerisinde bulamazsınız.
sonunun olmaması beni biraz düşünmeye itti. kendimi salinger'in yerine koydum hemen. kendi ifadesiyle biraz otobiyografik bir eser olduğunu ve çocukluğunun aşağı yukarı böyle geçtiğini biliyordum. bence kendisi de sonunu göremiyordu kitabı yazdığı tarihte. o yüzden hep bahsettiği ''sahtekarlar'' gibi okuyucuyu etkileyecek bir son yazmak yerine kendisi gibi davrandı ve samimi bir itirafla sonlandırdı kitabı. ''sakın kimseye bir şey anlatmayın. herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.''
2. dünya savaşı sırasında yaşadıkları, çarpışmalar, ölümler,kaos ortamı hatta savaş sonrası hastaneye yatıp psikolojik tedavi alması gibi olaylara rağmen 16 yaşındaki o hoyrat yanını yansıtması bana muazzam geldi. ki o dönem ki olaylarla alakalı kızına: ''ne kadar yaşarsan yaşa, yanan etin kokusunu burnundan hiçbir zaman tam olarak sökemiyorsun.'' demiş olmasına rağmen.
genel olarak zevk alarak okuduğum bir kitaptı. altını çizdiğim yer sayısı baya fazla onuda belirtmek isterim. belki de holden karakteriyle aramda çok benzerlikler olduğunu düşündüğüm için bu kadar sevdim. neyse okuyun.
devamını gör...
türkçe dil bilgisi takıntısı olan ruh hastaları
bu bir ruh hastalığı değildir. herhangi bir dili, o dilin kurallarını önemsemeden kullanmak çok saygısızca. birkaç kural öğrenip bunlara özen göstermek yerine, bu konuda hassas olanlara ruh hastası demek ve bildiğini okumak cehaletten başka bir şey değil.
devamını gör...
kedi beslenen evlerin pis kokması
kedi öldürülen evler daha pis kokuyordur eminim.
devamını gör...
normal sözlük'teki erkeklerin sapık olması
katılmıyorum.
tüm sosyal mecralar arasında en rahatsız edilmediğim platform burası. şimdiye kadar taciz içerikli tek mesaj atan olmadı. saçmalayan, arada fazla laubali davranmaya çalışanlar oldu* tabiki bu her yerde olur ama ciddi ciddi rahatsız eden olmadı. insanları sapık diye etiketlemek bu kadar kolay olmamalı. bu önemli bir konu çünkü.
tabi bu benim görüşüm. belki başka bir kadın yazar daha farklı şeyler yaşamış olabilir.
tüm sosyal mecralar arasında en rahatsız edilmediğim platform burası. şimdiye kadar taciz içerikli tek mesaj atan olmadı. saçmalayan, arada fazla laubali davranmaya çalışanlar oldu* tabiki bu her yerde olur ama ciddi ciddi rahatsız eden olmadı. insanları sapık diye etiketlemek bu kadar kolay olmamalı. bu önemli bir konu çünkü.
tabi bu benim görüşüm. belki başka bir kadın yazar daha farklı şeyler yaşamış olabilir.
devamını gör...
aşırı kitap okumanın kişiyi dünyadan koparması
doğru, çok güzel koparıyor. o dünyanın rezilliğinden, sahteliğinden, acımasızlığından bir nebze de olsa kurtulmuş oluyorsun.
devamını gör...
taner
sayın peneus'un ukdesi.
sözlükte ''şafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.'' anlamına gelen sözcüktür.
aynı zamanda bir erkek ismidir.
sözlükte ''şafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.'' anlamına gelen sözcüktür.
aynı zamanda bir erkek ismidir.
devamını gör...
sepya
etimolojik olarak italyanca sepia "mürekkep balığı" sözcüğünden alıntı kelimedir. italyanca sözcük ise eski yunanca aynı anlama gelen sēpía σηπία sözcüğünden alıntıdır.
sepya mürekkebi, greko-romen medeniyetinde yazı yazmak için yaygın olarak kullanılmıştır. 19. yüzyıla kadar sanatçılar tarafından yaygın olarak kullanılmıştır. bu renk, grisaille (bir resmin yalnızca gri, sepya veya koyu yeşil tonlarında resmedildiği, 14. yüzyılda geliştirilmiş bir boyama tekniği) tekniğinde de kullanılmıştır. 18. yüzyılın son çeyreğinde, dresdenli profesör jacob seydelmann sulu boya ve yağlı boyalarda kullanılmak üzere konsantre bir sepya formunu çıkarmak ve üretmek için bir işlem geliştirmiştir.
sepya tonlama, siyah beyaz baskıların görünümünü kahverengiye çeviren, fotoğrafçılıkta kullanılan kimyasal bir işlemdir. bu renk artık genellikle antika fotoğraflarla ilişkilendirilmektedir.

fotoğraf grafik yazılım programlarının çoğu ve birçok dijital kamera, sepya tonlu baskıların görünümünü taklit etmek için bir sepya ton filtresi sunmaktadır.
ekleme: aynı zamanda sevgili yazarımız nikimyok'un verdiği bilgiye göre mürekkep balığına sepia officinalis denmektedir.
kaynak
sepya mürekkebi, greko-romen medeniyetinde yazı yazmak için yaygın olarak kullanılmıştır. 19. yüzyıla kadar sanatçılar tarafından yaygın olarak kullanılmıştır. bu renk, grisaille (bir resmin yalnızca gri, sepya veya koyu yeşil tonlarında resmedildiği, 14. yüzyılda geliştirilmiş bir boyama tekniği) tekniğinde de kullanılmıştır. 18. yüzyılın son çeyreğinde, dresdenli profesör jacob seydelmann sulu boya ve yağlı boyalarda kullanılmak üzere konsantre bir sepya formunu çıkarmak ve üretmek için bir işlem geliştirmiştir.
sepya tonlama, siyah beyaz baskıların görünümünü kahverengiye çeviren, fotoğrafçılıkta kullanılan kimyasal bir işlemdir. bu renk artık genellikle antika fotoğraflarla ilişkilendirilmektedir.

fotoğraf grafik yazılım programlarının çoğu ve birçok dijital kamera, sepya tonlu baskıların görünümünü taklit etmek için bir sepya ton filtresi sunmaktadır.
ekleme: aynı zamanda sevgili yazarımız nikimyok'un verdiği bilgiye göre mürekkep balığına sepia officinalis denmektedir.
kaynak
devamını gör...
tanrının size verdiği en önemli yetenek
şuur.
çıkar uğruna kimsenin boyunduruğu altına girmeye tenezzül etmeden, kimsenin dayattığı akıla ihtiyaç duymadan yaşayabilme. isteğini raftan alıp, istemediğini geri koyabilme. zincir vurulamaz fikri hürriyet. köpekleşmeyen bir kurt gibi.
esasen herkesin doğuştan sahip olduğu şuur yetisini kaybetmeme.
çıkar uğruna kimsenin boyunduruğu altına girmeye tenezzül etmeden, kimsenin dayattığı akıla ihtiyaç duymadan yaşayabilme. isteğini raftan alıp, istemediğini geri koyabilme. zincir vurulamaz fikri hürriyet. köpekleşmeyen bir kurt gibi.
esasen herkesin doğuştan sahip olduğu şuur yetisini kaybetmeme.
devamını gör...
buzdolabı poşeti
mutfağın olmazsa olmazı, kadın çantalarının, bavulların olmazsa olmazıdır. ondan öncesini düşünemediğimdir.
devamını gör...
en sevilen kıraç şarkısı
endamın yeter
üzerine alınıp, aynaya bakarak söyle.
tam bir olumlama.
üzerine alınıp, aynaya bakarak söyle.
tam bir olumlama.
devamını gör...
sözlükte vasatın hâkim olması
pek de katılmadığım yorum. bahsedilen tarzda yazarların olduğu doğrudur. ancak azımsanmayacak sayıda çok güzel yazarlar da var. eğer burada yazıyorsak motivasyon kırıcı yorumlar yerine nasıl katkı verebilirim diye düşünmemiz gerekiyor.
devamını gör...
gece yatakta kendini yatarken görmek
ömrümde bir kere başıma gelmiş olaydır. gece tv izledim, biraz atıştırdım falan. sonra yatak odasına gittiğimde kendimi yatakta gördüm. selam verip tekrar salona gidip yatmıştım.
böyle bir rahatsızlık var mı diye araştırmıştım ama bir şey bulamamıştım.
böyle bir rahatsızlık var mı diye araştırmıştım ama bir şey bulamamıştım.
devamını gör...

