evgeny grinko-field.
devamını gör...


içinde çiçekler büyüttüğün zamanlardı
ırmağında yıkandım,
rüzgarında kurudum,
eğildim dünyayı kokladım.
bir iyilik oldum güzel ağzında.
gözlerinde yıldızlar gezdirdiğin zamanlardı;
gövdenden gövdeme akan bir karanfil gecesi.
denizine geldiydim senin,
kendimi seninle değişmek için...


dizelerinin sahibi 1963 kırklareli doğumlu kadın şair ve yazarımızdır.
istanbul üniversitesi sosyoloji alanını bitiren keskin ilk şiirini 1994 yılında yayımlanmıştır.
şiir dalında altın portakal ödülünün sahibi olan yazar; yirmi lak tablet, fakir kene, ba, soğuk kazı, kim bağışlayacak beni, istanbul panorama, birhan keskin and silk and love and flame ve y'ol kitaplarının da yazarıdır.

çeşitli yayın evleriyle çalışan keskin, şu an metis yayınları ile çalışmaktadır ve son kitabı olan fakir kene 2016 yılında yine metis'ten yayınlanmıştır. aynı kitap 2019 yılında,kitap yurdu tarafından da yayına hazırlanmıştır.
devamını gör...

topluca oturulan hoşsohbetli sofralar.

geçen gün abime gittim yeğenlerimi görmeye."yemek saatleriymiş".neyse oturdum ben de onlarla,bol kahkahalı, güzel bir yemek oldu.yemeğin sonunda yaşlı nine gibi başladım."biz küçükken,evimizde henüz birkaç televizyon yokken ya da babamın emekli olmayıp çalıştığı,akşam yemeği için hala onu beklediğimiz zamanlar çok güzelmiş."biraz daha devam etsem ağlardım herhalde.aynı evin içindeki tanıdık yabancılara dönüşmek aslında pek de zor değilmiş.geçen yıllar, değişen görüşler bunun için gayet yeterliymiş...
devamını gör...

buyrun benim dediğim başlık. efendim şimdi bir filmi veya kitabı anlatıyorum. onu spoiler vermeden nasıl anlatabilirim ki? en nihayetinde sonunu yazmıyorum ama kitaptan çıkardıklarımı örneklendirerek yazmaya çalışıyorum. ayrıca ben de bir kitabı veya filmi araştırırken, yorumlarda detay arıyorum. ‘ben izledim şunu anladım, acaba başkaları bunu nasıl yorumlamışlar’ diye öğrenmek istiyorum.

ayrıca şunu söyleyeyim. film izlerken veya kitap okurken çok meraklanıyorsam direk sonuna bakıyorum*. önceden biliyor olmak beni etkilemiyor.
devamını gör...

"
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

israil isteseydi dümdüz ederdi demiş arkadaşlar. bu etmemiş halleri mi? her gece saat 4’te müslümanların evleri aranıyor. bizim memlekette en ufak bir olay olsa bir müdehale olsa nerede özgürlük deriz. (hükümet yanlısı değilim.) ama başkaları müslümanlara yapınca haketmişlerdir vs vs ve sürekli biraz tarih okuyun. farkında olarak veya olmayarak hakaret ediyorsunuz. bir tek siz okumuyorsunuz. kaldı ki olaylarla hiç ilgisi yok. eğer zulüm görmekle ilgili olasaydı israil’in derdi sadece müslümanlar değil, almanlar da olurdu. yemiyor o ayrı mesele. müslümanlar geri kalmış, maalesef o daha da ayrı mesele. o yüzden ona buna kılıf bulup birilerini bir şeyle yaftalamayı bırakın. amalarınızı kenara bırakın. bir zulüm var. onu görün lütfen.
devamını gör...

1931 yılında steven kistler tarafından silika jel kullanılarak oluşturulan görünümü sebebiyle donmuş veyahut mavi duman olarak adlandırılan aerojellerin sıvı bileşenleri hava bileşenleri ile değiştirilmiştir. bu nedenden ötürü büyük oranda havadan oluşmuş olup hafif ve çok yalıtkan bir yapıya sahiptir. 2011 yılında 15 tane guiness rekoru kırmış olup başta izolasyon sektörü olmak üzere tıp, boya, kozmetik, araştırma (nasa),havacılık alanlarında kullanımına rastlanmaktadır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yüksek bir yer, açık gökyüzü, müzik bir de rüzgar...
bir şey eksik sanki.

edit: millet yaz günü piştik diyor, bu rüzgarda üşütmeden gitsem iyi olacak.
devamını gör...

has mısır unundan* has trabzon tereyağından, has trabzon telli peynirinden, ehil elden yenince tadından doyulmayan, tok tutan, zinde tutan kahvaltılık.
aslında çok kolaydır.
bir kaşık yağ, bir kaşık un, az tuz, puding kıvamı olacak kadar su karıştırılacak. kaynayınca 5 dakika pişecek ardından 1 kaşık için yaklaşık 50 gr telli peynir eklenecek, karıştırılacak, sonra ocak kapanacak. az soğuyunca yenilecek.
kaşık sayısı artırılıp miktarı artırılabilir. peynir miktarı da arzuya göre artırılabilir.
devamını gör...

yüksek gerilim direğinin altından geçmek.
birkaç kere altından geçmiştim de direklerden gelen o ses ismi gibi gerilim efekti oluşturuyor. korkutmuyor da değil hani. mazaallah tam geçerken " teli kopup üzerime düşerse, 10 bin voltluk akıma kapılıp küllerim etrafa saçılırsa" diye tedirgin olurum.
devamını gör...

polon asıllı ingiliz yazar joseph conrad'ın 1899 yılında blackwood's'da seri halinde yayımlanan novellası. daha sonra 1900'lerin başında kitap olarak basılmıştır ve dilimize karanlığın yüreği olarak çevrilmiştir. eser emperyalizm'e karşı şiddetli bir tepki olarak yorumlansa bile bana kalırsa bu eksik bir tanımlama. bu noktada işlerin epey ilginçleştiğini söylemek gerekir çünkü eser hakkında görüşler ikiye bölünmüş durumda; emperyalizme karşı bir eleştiri ve emperyalizme övgü. birbirinden bu kadar uzak iki tutumu okuyucuya aktarmak tamamen conrad'ın başarısı olsa da benim görüşlerim bunun bir eleştiri veya övgüden ziyade gözlem olduğu. bir emperyalistin gözünden, onun hislerinden ve zihninden afrikaya ufak bir bakış. kesin ve kati bir eleştirinin böyle bir karakterin ağzından verilmesi mümkün değildir zaten, bu tüm gerçekliği öldürür ama bunun aksi de eseri emperyalizme bir övgü olarak değerlendirmeye yetmez. etik-ahlak üzerine çıkarılacak epey ders mevcut ama daha da önemlisi sömürgeciliğin nasıl medeniyet diye satıldığını ama aslında sadece hırs ve paranın bir yan ürünü olduğunu gayet temiz bir dil ile okuyucuya alt metin olarak sunması. işin güzel bir başka kısmı yazarın eserden kendini ayrı tutmayışı çünkü conrad'ın geçmişinde yer alan olaylar marlow'un yaratımında önemli bir rol oynuyor. ki zaten conrad'ın eserlerini yazarken gerçek kişilerden etkilendiği şaşırılacak bir durum değil; birebir olarak karakterlere esinlendiği kişilerin isimleri vermiyor olsa bile kim olduklarını anlamaya yetecek kadar ipucu bırakıyor bize conrad. kitabın apocalypse now' a esin kaynağı olduğunu da söylemekte fayda var.


'but his soul was mad. being alone in the wilderness, it had looked within itself, and, by heavens! ı tell you, it had gone mad. ı had—for my sins, ı suppose to go through the ordeal of looking into it myself.'

p.141
devamını gör...

kafa sözlük’te çaylaklık olduğunu şuan öğrendim. olm çaylaklık varsa lucifer niye yazar hala, yabıştırsanıza lanetli çaylağı? heyallamyarabbim*
devamını gör...

türk televizyon tarihinde izlediğim en iyi dizidir.

hatta öyle bir dizidir ki beni blu tv gibi saçma sapan gereksiz bir mecraya para ödettirmiştir.
devamını gör...

ella ella .
devamını gör...

şimdi bir anımı anlatıyorum dostlarım, ben henüz yürüyebilme gücümü yeni kazanmış olduğum yaşlarda bayram gezmesindeyiz. anne babam hasbihal ederken ben koltuğun arkasında fanta şişesi buldum. içtik bi güzel 1,5 litrelik fantayı. başka bi eve geçtik ardından. malumunuz karadeniz dağları midemi bulandırınca araba da, yeni gittiğimiz evde kustum ortalık gaz yağı koktu. mazot tiner kokularına hala hastayımdır tiryakisi de diyebilirim bence *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

denk gelince mutluyuz. gelmezse de canı sağ olsun.
devamını gör...

''gülü seven dikenine katlanır'' gibi bir alternatifi de olan deyimdir.
devamını gör...

pide kokusu oh ramazan geldi, çamaşır suyu kokusu temizlik zamanı geldi, bahar kokusu bunu iki yerde bulabilirsiniz biri çok sevdiğiniz birinin saçlarında diğeri taze çiçek açmış ağaç dalında. kim demiş koku hafızası yoktur dedirten başlık.
devamını gör...

zombie insanin etini yer, insan da adamin ömrünü yer. en belirgin fark bence bu...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim