ağlayan birine ağlıyor musun diye sormak
yok be ben keyfine ağlıyorum, hobi amaçlı dendiginde soruyu sorana şok etkisi yaratacaktır.
devamını gör...
cözülemeyen sudoku
ilk kez böyle bi şey yaşıyorum. çok sevindim. neden ç değil de c orasının gizemi inception filminin sonuyla kapışır. iyi günler.
devamını gör...
cemil meriç
"bu ülkede sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur. namuslular ve namussuzlar vardır, siz namuslulardan olun." diyen bir cemil meriç geçti bu topraklardan. keşke reenkarnasyon gerçek olsa ve ülkeye bu düşünceyi aşılayabilecek insanlar, farklı bedenlerde tekrar tekrar yaşasa!
devamını gör...
yazarların söylemekten keyif aldığı kelimeler
mütevellit
nitekim
nitekim
devamını gör...
oduncu gömleği
soğuk aylarda hem sıcak tutan hem de çok şık duran bir kıyafet. abartısız herkese de yakışıyor.
devamını gör...
chris hadfield
uzayda yürüyen ve bunun için gerçekten ömrünü adamış olan ilk kanadalı astronot. güzel bir başarı hikâyesi var. motivasyon isteyenler okusun derim.
hadfield 1959 doğumlu. yani ay'a ayak basıldığı ilk görev onun çocukluğuna denk geliyor. kanada'da bir yaz tatili esnasında, kendi evlerinde televizyon olmadığı için bir komşularının evinde toplanıp ay'a inen neil armstrong'u izlediğinde henüz o yaştayken karar veriyor: "büyüyünce astronot olacağım."
herhangi bir 9-10 yaşındaki çocuğu ve onun yaşamını düşünün. doğal olarak gayet çocukça bir hayat sürer ve çoğunlukla işin makarasındadır. istisnaları hariç tutuyorum*. hadfield normal bir çocuk gibi düşünmek yerine "bir astronot olacaksam nasıl bir hayat sürmeliyim" diye düşünmeye başlıyor.
bu kararlılığı aslında daha televizyon izlediği o gece belli ediyor kendisini. eve dönerken gökteki ay'a bakıyor ve düşünüyor bir yandan. o günlerde kanada uzay ajansı henüz kurulmadığı ve nasa da sadece amerikalı astronotları kabul ettiğinden, küçük hadfield karamsarlığa düşmek üzereyken şunu düşünüyor: bu akşama kadar ay'a gitmek de imkânsızdı ama birileri gitti. öyleyse benin astronot olmamam için de bir neden yok.
hadfield hemen işe koyuluyor. astronotlar sebze, meyve gibi sağlıklı yiyecekler mi yer yoksa cips gibi zararlı şeyler mi? erkenden uyanıp kitap mı okurlar yoksa geç saatlere kadar oturup gündüz de geç mi kalkarlar? bu soruların cevaplarını doğru şekilde verecek bir yetişkin gibi davranıyor ve hayatını o şekilde yönlendirmeye başlıyor.
artık okula gitmek, çoğu öğrenciye olduğu gibi, ona eziyet gibi görünmemeye başlıyor. büyük bir hevesle okuyor ve bir yandan da zenginleştirilmiş bir eğitim programına katılıyor. traktör sürmeye çalışıyor babasının yerine çiftlikte, traktörün arkasındaki demiri kırınca lehim yapmayı öğreniyor... kısacası daha küçücük yaşında, öğrenebildiği her şeyi öğrenmeye çalışıyor ve bol bol da okuyarak kendini geliştiriyor.
***
ilgilenenler bilir; astronotlar, kozmonotlar vs genellikle test ya da savaş pilotluğu yapmıştır. hadfield bu konuda da şanslı çünkü uçaklar en sevdiği şeylerden biri. 13 yaşına geldiğinde bir çeşit havacılık programına katılıyor. 2 sene sonra planör pilotu lisansı alıyor. ondan 1 sene sonra da motorlu uçakları uçurmaya başlıyor.
bir taraftan "ya astronot olamazsam" diye düşünse de bir yandan bu hayalinden asla vazgeçmiyor. hayali uğruna yaptığı, öğrendiği şeyler ona keyif verdiği için zaten durumdan da asla sıkıntı duymuyor.
biraz daha büyüyor, evleniyor, askerlik, çocuk falan derken ve önce olumsuz gibi görünüp bir anda onun lehine dönen bazı hayat şartları neticesinde, 1991 yılında, 2 yıl önce kurulmuş olan kanada uzay ajansı'ndan, hayat boyu beklediği haber geliyor: "astronot aranıyor."
hadfield hemen bir cv dolduruyor. tabii cv dediği şey öyle yarısı boş tek bir kâğıttan ibaret değil. öyle uzun ve dolu bir cv yazıyorlar ki eşiyle birlikte oturup, en sonunda neredeyse bir kitapçık kadar olan cv'yi ciltletiyor ve o şekilde gönderiyorlar. 5329 başvuru arasından ilk 500'e kalıyor. ardından ilk 100, 50 derken bir gün çalan telefonda ajansın en önemli elemanlarından birinin "astronot olmak ister misin?" sorusuyla seçildiğini öğreniyor. 10 yaşından 32 yaşına kadar bu uğurda harcanmış bir hayatın boşa harcanmadığını görmenin nasıl bir şey olduğunu ve insanın çocukluk hayalini gerçekleştirmesinin nasıl hissetirmiş olabileceğini tahmin edebiliyorsunuz, değil mi?
***
hadfield 3 kez uzay görevine atandı. uzaya ilk gidişi "yuvarlak kapıdan geçmesi gereken köşeli bir astronottum" şeklinde anlatır. malumunuz, uzay giysileri pek de öyle yuvarlak hatlı değildir. çocukluk hayali olan uzayla arasında bulunan son engel olan araç çıkış kapısı ise yuvarlaktır. o kapıyı açınca karşısında gördüğü manzarayı düşündüğümüzde, "tüm bu zorluklara değdi mi?" sorusunun cevabı da kendiliğinden geliyor.
bence hadfield'ın hayatından hepimizin çıkarması gereken çok ders var.

görselin kaynağı
hadfield 1959 doğumlu. yani ay'a ayak basıldığı ilk görev onun çocukluğuna denk geliyor. kanada'da bir yaz tatili esnasında, kendi evlerinde televizyon olmadığı için bir komşularının evinde toplanıp ay'a inen neil armstrong'u izlediğinde henüz o yaştayken karar veriyor: "büyüyünce astronot olacağım."
herhangi bir 9-10 yaşındaki çocuğu ve onun yaşamını düşünün. doğal olarak gayet çocukça bir hayat sürer ve çoğunlukla işin makarasındadır. istisnaları hariç tutuyorum*. hadfield normal bir çocuk gibi düşünmek yerine "bir astronot olacaksam nasıl bir hayat sürmeliyim" diye düşünmeye başlıyor.
bu kararlılığı aslında daha televizyon izlediği o gece belli ediyor kendisini. eve dönerken gökteki ay'a bakıyor ve düşünüyor bir yandan. o günlerde kanada uzay ajansı henüz kurulmadığı ve nasa da sadece amerikalı astronotları kabul ettiğinden, küçük hadfield karamsarlığa düşmek üzereyken şunu düşünüyor: bu akşama kadar ay'a gitmek de imkânsızdı ama birileri gitti. öyleyse benin astronot olmamam için de bir neden yok.
hadfield hemen işe koyuluyor. astronotlar sebze, meyve gibi sağlıklı yiyecekler mi yer yoksa cips gibi zararlı şeyler mi? erkenden uyanıp kitap mı okurlar yoksa geç saatlere kadar oturup gündüz de geç mi kalkarlar? bu soruların cevaplarını doğru şekilde verecek bir yetişkin gibi davranıyor ve hayatını o şekilde yönlendirmeye başlıyor.
artık okula gitmek, çoğu öğrenciye olduğu gibi, ona eziyet gibi görünmemeye başlıyor. büyük bir hevesle okuyor ve bir yandan da zenginleştirilmiş bir eğitim programına katılıyor. traktör sürmeye çalışıyor babasının yerine çiftlikte, traktörün arkasındaki demiri kırınca lehim yapmayı öğreniyor... kısacası daha küçücük yaşında, öğrenebildiği her şeyi öğrenmeye çalışıyor ve bol bol da okuyarak kendini geliştiriyor.
***
ilgilenenler bilir; astronotlar, kozmonotlar vs genellikle test ya da savaş pilotluğu yapmıştır. hadfield bu konuda da şanslı çünkü uçaklar en sevdiği şeylerden biri. 13 yaşına geldiğinde bir çeşit havacılık programına katılıyor. 2 sene sonra planör pilotu lisansı alıyor. ondan 1 sene sonra da motorlu uçakları uçurmaya başlıyor.
bir taraftan "ya astronot olamazsam" diye düşünse de bir yandan bu hayalinden asla vazgeçmiyor. hayali uğruna yaptığı, öğrendiği şeyler ona keyif verdiği için zaten durumdan da asla sıkıntı duymuyor.
biraz daha büyüyor, evleniyor, askerlik, çocuk falan derken ve önce olumsuz gibi görünüp bir anda onun lehine dönen bazı hayat şartları neticesinde, 1991 yılında, 2 yıl önce kurulmuş olan kanada uzay ajansı'ndan, hayat boyu beklediği haber geliyor: "astronot aranıyor."
hadfield hemen bir cv dolduruyor. tabii cv dediği şey öyle yarısı boş tek bir kâğıttan ibaret değil. öyle uzun ve dolu bir cv yazıyorlar ki eşiyle birlikte oturup, en sonunda neredeyse bir kitapçık kadar olan cv'yi ciltletiyor ve o şekilde gönderiyorlar. 5329 başvuru arasından ilk 500'e kalıyor. ardından ilk 100, 50 derken bir gün çalan telefonda ajansın en önemli elemanlarından birinin "astronot olmak ister misin?" sorusuyla seçildiğini öğreniyor. 10 yaşından 32 yaşına kadar bu uğurda harcanmış bir hayatın boşa harcanmadığını görmenin nasıl bir şey olduğunu ve insanın çocukluk hayalini gerçekleştirmesinin nasıl hissetirmiş olabileceğini tahmin edebiliyorsunuz, değil mi?
***
hadfield 3 kez uzay görevine atandı. uzaya ilk gidişi "yuvarlak kapıdan geçmesi gereken köşeli bir astronottum" şeklinde anlatır. malumunuz, uzay giysileri pek de öyle yuvarlak hatlı değildir. çocukluk hayali olan uzayla arasında bulunan son engel olan araç çıkış kapısı ise yuvarlaktır. o kapıyı açınca karşısında gördüğü manzarayı düşündüğümüzde, "tüm bu zorluklara değdi mi?" sorusunun cevabı da kendiliğinden geliyor.
bence hadfield'ın hayatından hepimizin çıkarması gereken çok ders var.

görselin kaynağı
devamını gör...
uğur böceği
dün balkonda karşıma çıkan dünyanın en tatlı böceği.
bi müsaade etmedi resmini çekmeme.
kız ünlü olacaksın, dedim.
sözlüğe atacam resmini, dedim.
instangramda hikayede oluruz, dedim.
aldım elime. o nasıl bir hız, seke seke yürüdü elimde.
bi selfi çekilelim, dedim.
inat etti. böyle nazlısını da ilk görüyorum.
mecburen saygı duydum.
uç uç böceği, dedim saldım ve uçtu.
bunu saymıyorum ama, dedim.
bakalım beni dikkate alacak mı.
tam da şöyle bir şeydi. *
bi müsaade etmedi resmini çekmeme.
kız ünlü olacaksın, dedim.
sözlüğe atacam resmini, dedim.
instangramda hikayede oluruz, dedim.
aldım elime. o nasıl bir hız, seke seke yürüdü elimde.
bi selfi çekilelim, dedim.
inat etti. böyle nazlısını da ilk görüyorum.
mecburen saygı duydum.
uç uç böceği, dedim saldım ve uçtu.
bunu saymıyorum ama, dedim.
bakalım beni dikkate alacak mı.
tam da şöyle bir şeydi. *
devamını gör...
en saçma kıyafetlerle binanın en güzel kızına denk gelmek
tatlı bir gülüşe sahip kargocu gencin karşısınada öyle çıkmanız mümkün.
sad but true girl...
sad but true girl...
devamını gör...
normal sözlük gök tengrici yazarlar birliği
uzun saçlarım çekik gözlerimle katılacağım birliktir.
selam sana dost.
selam sana dost.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin,
bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan,
yeni bir başlangıç vardır.
edip cansever - umuş.
devamını gör...
sözlük yazarlarının fark ettiği şeyler
200 yıl sonra hiçbirimizi kimse hatırlamayacak.
devamını gör...
halkların demokratik partisi
hdp sadece bir türkiye partisi değil, türkiye'nin her yeridir. ülkemizin şimdilik karadeniz hariç her bölgesinden vekil çıkartmış demokratik bir partidir. hiç bir kriminalize tanıma sığmayacak sayıda halk desteği vardır.
daha çok hayat için sen de uzat elini...
ya me ye!!! yani bizimdir.
daha çok hayat için sen de uzat elini...
ya me ye!!! yani bizimdir.
devamını gör...
ağlamak için yatağa atlayıp yatağı kırmak
bundan güzel nick olur. (bkz: ağlamakiçinyatağaatlayıpyatağıkıraninsan)
devamını gör...
rte'yi sevmeyip köprüsünü tünelini kullanan tip
erdoğan’ın köprüleri emine hanımın bileziklerini satarak yaptığını öğrendiğim başlık. yandaş firmalara milyar dolarlık geçiş garantisi ile yaptırmamışlar mıydı? hani tutturulamadığı için her ay cebimizden geçmediğimiz halde milyon dolar alan geçiş garantisi var ya bildin mi onu? heh aferin sana güzel tip.
edit: sanırım arkadaşımız ironi yapıyormuş. kusura bakmasın. malum kitlenin eğitim seviyesini düşününce ironi mi yapıyorlar yoksa ciddiler mi kestiremiyorum.
edit: sanırım arkadaşımız ironi yapıyormuş. kusura bakmasın. malum kitlenin eğitim seviyesini düşününce ironi mi yapıyorlar yoksa ciddiler mi kestiremiyorum.
devamını gör...
yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatmak
konfabülasyon hastası olabilirsiniz arkadaşlar, bilincinizi bir kontrol ettirin. *
devamını gör...
girift radyo yayını
başlığını akışta göremediğim için dinlemeye geç katıldığım, denk gelmiş olmaktan ötürü çok mutlu olduğum yayın, radyonun parıldayan yeni yıldızı.
ağzı kulaklarında dip: pame (yazıldığı gibi okuyunuz)* dinleyicisi olmaları sebebiyle müdavimleri olacağım sevgili yayıncıların güzel programı.
ağzı kulaklarında dip: pame (yazıldığı gibi okuyunuz)* dinleyicisi olmaları sebebiyle müdavimleri olacağım sevgili yayıncıların güzel programı.
devamını gör...
üniversitede yaşanmış en büyük pişmanlık
erasmusu kazanmış olmama rağmen ailede yaşanan sağlık durumundan ötürü son anda vazgeçmem.
devamını gör...
mina
hac ibadetini gerçekleştirirken şeytan taşlamanın yapıldığı yerdir.
devamını gör...