uhud savaşı'nda tepeyi terk eden okçular
kendilerinin büyük ihtimal ile müslümanların savaşı kazandığını görüp "aha ganimet kalmayacak lan koşun" kafasında bir düşünceyle yerlerinden ayrıldığı tahmin edilmektedir.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
kitap okumayı çok sevsem de okuduğum hiçbir kitabı birkaç gün sonra hatırlayamıyorum. sadece bununla da ibaret değil, bir şeye üzülüp sonrasında neye üzüldüğümü unutacak kadar unutuyorum her şeyi. ya gerçekten unutmuyorum ya da hatırlamak istemiyorum.
devamını gör...
ötekilerin kökeni
toni morrison'un ingilizcesi the origion of others olan deneme türündeki kitabında siyah beyaz ayrımının daha derinine inerek ötekileştirme kültürüne yoğunlaşıyor. yani insanlar neden birbirlerini ayrıştırma gibi bir çabaya giriyor ve neden özünde yabancılık gibi bir konsept var bunu inceliyor. kısacası insanın yaradılışını siyah beyaz ayrımından öte bir noktada inceliyor.
yazar burada herkesin anlayabileceği sadelikle hem kendi geçmişini hem de siyahi kültürü üzerine çeşitli yorumlarda bulunuyor. eserleri de temelinde ötekileştirme ekseninde insana ve yaşanmışlıklara odaklandığından onu tanımanız için önemli bir giriş niteliği taşıyor. 1000kitap'ta hem çok güzel alıntılar hem çok güzel incelemeler var. bir başkasının emeğini taşımak istemediğim için uygulama üzerinden bunlara erişmeniz daha doğru olacaktır. bulabilirseniz ingilizcesini bulamazsanız sel yayınlarından çıkan türkçesini okuyabilirsiniz. benim için keyifli bir akşam okumasaydı ve fikirlerini çok etkileyici bulduğumu söylemeliyim.
kitabın görüşündeki ötekileştirme kapsamında carson mccullers (iş bankası yayınlarında eserleri mevcut) ve yaşar kemal aklıma gelen ilk yazarlar. kitap olarak notre dame'ın kamburu, ince memed, sevilen (bkz: beloved), kadransız saat, yalnız bir avcıdır yürek, benjamin button'ın tuhaf hikayesi, oz büyücüsü, ayn rand'ın anthemi, uzumaki (manga), ben kirke,1984 hep farklılıklara bir şekilde değinmiş romanlar. aynı şekilde jack london'un kızıl vebası yaşlı adam ve çocuklar ekseninde ötekileşmeyi anlatan ve insanı düşündüren güzel bir kısa kitap. dolayısıyla hikayeyi nasıl ele aldığınıza göre liste uzadıkça uzayabilir. önemli olan insanın doğasında olmayan ötekileşmeyi kavrayabilmek ve bununla nasıl başa çıkabileceğimizi öğrenmek. kitaplarda bu anlamda oldukça faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
yazar burada herkesin anlayabileceği sadelikle hem kendi geçmişini hem de siyahi kültürü üzerine çeşitli yorumlarda bulunuyor. eserleri de temelinde ötekileştirme ekseninde insana ve yaşanmışlıklara odaklandığından onu tanımanız için önemli bir giriş niteliği taşıyor. 1000kitap'ta hem çok güzel alıntılar hem çok güzel incelemeler var. bir başkasının emeğini taşımak istemediğim için uygulama üzerinden bunlara erişmeniz daha doğru olacaktır. bulabilirseniz ingilizcesini bulamazsanız sel yayınlarından çıkan türkçesini okuyabilirsiniz. benim için keyifli bir akşam okumasaydı ve fikirlerini çok etkileyici bulduğumu söylemeliyim.
kitabın görüşündeki ötekileştirme kapsamında carson mccullers (iş bankası yayınlarında eserleri mevcut) ve yaşar kemal aklıma gelen ilk yazarlar. kitap olarak notre dame'ın kamburu, ince memed, sevilen (bkz: beloved), kadransız saat, yalnız bir avcıdır yürek, benjamin button'ın tuhaf hikayesi, oz büyücüsü, ayn rand'ın anthemi, uzumaki (manga), ben kirke,1984 hep farklılıklara bir şekilde değinmiş romanlar. aynı şekilde jack london'un kızıl vebası yaşlı adam ve çocuklar ekseninde ötekileşmeyi anlatan ve insanı düşündüren güzel bir kısa kitap. dolayısıyla hikayeyi nasıl ele aldığınıza göre liste uzadıkça uzayabilir. önemli olan insanın doğasında olmayan ötekileşmeyi kavrayabilmek ve bununla nasıl başa çıkabileceğimizi öğrenmek. kitaplarda bu anlamda oldukça faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
devamını gör...
ey edip adana'da pide ye
kısacası hem düzden hem tersten okunuşu aynı.
devamını gör...
normal sözlük'ün reklamsız olması
bence çok yanlış bir düşünce abartı olmayan reklam beni rahatsız etmez kaldı ki adblock falan var. oradan gelecek para nice hayvan barınakları kimsesiz çocuklara yahut köy okulları projelerinde değerlendirilebilir.
asla asla demeyin sayın admin. biraz etraflıca düşünmeye davet ediyorum sizi.
asla asla demeyin sayın admin. biraz etraflıca düşünmeye davet ediyorum sizi.
devamını gör...
dinlemekten bıkmayacağınız şarkılar
2 unlimited efsanelerinden.
devamını gör...
hayranı olunan film müzikleri
devamını gör...
oruç musun sorusu
bu bir sır diye cevap verdiğim sorudur.
devamını gör...
normal sözlük'ün underrated yazarları
gerçek hayatta ne kadar değer görüyoruz? ya da gördüğümüzü sandığımız değer ne ölçüde gerçek? ayrıca bana neden değer versinler? gönüllü olarak yazdığım bir mecrada beklentimin sınırları ne olmalı? bu sorulara net cevaplar bulamadığımı hatırlattı bu başlık.
bilgi denizine kelimeler taşıyan dereler kadarız olsa olsa. bir kaç derenin kurumasının eksikliği elbette hissedilmeyecek. genel bir kuraklık olmadığı sürece de denize akacak yeni bir dere elbet kopup gelecek.
bilgi denizine kelimeler taşıyan dereler kadarız olsa olsa. bir kaç derenin kurumasının eksikliği elbette hissedilmeyecek. genel bir kuraklık olmadığı sürece de denize akacak yeni bir dere elbet kopup gelecek.
devamını gör...
bulgur pilavının yanına iyi gidecek yiyecekler
bulgur pilavının yanına turşu, yoğurt, cacık gibi yiyecekler iyi gidiyor.
tanım: bulgur pilavı ile birlikte yenilen yiyecekler.
tanım: bulgur pilavı ile birlikte yenilen yiyecekler.
devamını gör...
overlok makinesi ayağınıza geldi
hanımların dikkatine,
overlok makinesi ayağınıza geldi.
halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfleks kenarına;
overlok çekilir.
beş dakikada yapılır,
hemen teslim edilir. neden ezbere bildiğimi bilmediğim şeydir.
overlok makinesi ayağınıza geldi.
halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfleks kenarına;
overlok çekilir.
beş dakikada yapılır,
hemen teslim edilir. neden ezbere bildiğimi bilmediğim şeydir.
devamını gör...
sen parasını ver ben sana sonra veririm
bunu diyenlerin ayrı ve değişik bir tarikat olduğunu düşündüğüm beleşçi oğlu beleşçilerin ifadesi.
devamını gör...
yazar çaylak aşkı vs yazar moderatör aşkı
çaylak dediğin nedir ki? çok uç bir şey olmazsa, bir gün sonra o da yazar.
moderatör dediğin nedir ki? dün o da yazardı, yarın yine yazar olabilir. ee ne oldu şimdi? normal aşk gibi oldu.
ayrıca girişte, yoldaş yoldaşa yürümez dendiydi bize. bu sözü ciddiye alan 3 kişi falan herhalde.
moderatör dediğin nedir ki? dün o da yazardı, yarın yine yazar olabilir. ee ne oldu şimdi? normal aşk gibi oldu.
ayrıca girişte, yoldaş yoldaşa yürümez dendiydi bize. bu sözü ciddiye alan 3 kişi falan herhalde.
devamını gör...
la casa de papel
berlin'in ölümü ile sakince bilgisayarı kapatıp asla devam etmediğim ve kafamdan silmek için sürekli beynime shift+del komutu verdiğim ispanyol dizisi. pedro alonso'nun sürekli suratında vete a la mierda* ifadesi ile gezmesi bile diziyi izleme sebebidir. diziyi izleyen herkesin tokyo ve rio'ya tükürürüm öyle aşka ben diye sinirlendiği malumun ilamı zaten üzerine çok konuşmak istemiyorum ama konuşacağım çünkü sinirim henüz geçmiş değil. albay prieto hakkında konuşabilmem için sözlükte küfür edebiliyor olmamız gerekiyor o yüzden onu görmezden geliyorum. bu yaştan sonra ispanyol istihbaratçı gömmeye gerek yok. yine de juan fernández sahiden iyi bir oyuncu, izlerken adamı çekip vurasınız geliyor. berlin... bu adam hakkında ne söylesem bilemiyorum. aslında oldukça sinir bozucu bir karakter ama bir noktadan sonra hayata bakış açısı, tavırları ve muhtemelen ekipte bulunan en aklı başında isim olmasından izleyiciye sevdirmeyi başarıyor kendini.
darphane soyuyorsunuz, darphane... ispanyol kraliyet darphanesi! gerçekten sevişecek veya salak ilişki problemlerinizi çözecek başka zaman -mesela paraları alıp kaçtıktan sonra olabilir- bulamadınız mı gerizekalılar diye kendi kendi yedim dizi boyunca. ben her zaman söylüyorum, aşk her şeyi mahvetmek konusunda oldukça iyi bir tercih bu dizi de bunun kanıtıdır. berlin dışında kimse olayın ciddiyetini anlamış değil, o olmasa daha ilk dakikadan her şeyi ellerine yüzlerine bulaştıracaklar. tokyo ve rio ilişkileri yüzünden daha ilk dakikadan planı mahvettiler, denver desen darphane müdürünün metresi çocuğunu aldırmasın diye kendi kendine vicdan yapıp para falan teklif ediyor. nairobi mantıklı davranıyor diye seviniyor insan ama o da sonradan saçmalamaya başladı. moskova desen belki de kaçış planının kilit ismi ama dördüncü kasanın zeminini eritmesi gerekirken oğlum nasıl birini öldürür diye 2 koca gün kaybettirdi. profesör planı annesinin karnında yapmaya başlamış ama bir kaç tane aptal kişisel buhranları yüzünden sürekli işleri çıkmaza sokuyor. raquel... diziye başladığım an hayran kaldığım karakterlerden biriydi. erkeklerin ağırlıkta olduğu bir iş sahasında, onların iğrenç imalarına rağmen üst düzey bir iş sergileyen güçlü bir karakter. sonra onu da saçma sapan bir karakter haline soktular o ayrı ama başlarda dizi boyunca temsil ettiği durum oldukça önemliydi. ne olursa olsun dizi bir noktaya kadar vermek istediği mesajları oldukça güzel aktarıyor. siyasetçilere, saçma bir şekilde işleyen polis teşkilatına, sisteme güzel giydirmişler.
ın the end, love is a good reason for everything to fall apart.
darphane soyuyorsunuz, darphane... ispanyol kraliyet darphanesi! gerçekten sevişecek veya salak ilişki problemlerinizi çözecek başka zaman -mesela paraları alıp kaçtıktan sonra olabilir- bulamadınız mı gerizekalılar diye kendi kendi yedim dizi boyunca. ben her zaman söylüyorum, aşk her şeyi mahvetmek konusunda oldukça iyi bir tercih bu dizi de bunun kanıtıdır. berlin dışında kimse olayın ciddiyetini anlamış değil, o olmasa daha ilk dakikadan her şeyi ellerine yüzlerine bulaştıracaklar. tokyo ve rio ilişkileri yüzünden daha ilk dakikadan planı mahvettiler, denver desen darphane müdürünün metresi çocuğunu aldırmasın diye kendi kendine vicdan yapıp para falan teklif ediyor. nairobi mantıklı davranıyor diye seviniyor insan ama o da sonradan saçmalamaya başladı. moskova desen belki de kaçış planının kilit ismi ama dördüncü kasanın zeminini eritmesi gerekirken oğlum nasıl birini öldürür diye 2 koca gün kaybettirdi. profesör planı annesinin karnında yapmaya başlamış ama bir kaç tane aptal kişisel buhranları yüzünden sürekli işleri çıkmaza sokuyor. raquel... diziye başladığım an hayran kaldığım karakterlerden biriydi. erkeklerin ağırlıkta olduğu bir iş sahasında, onların iğrenç imalarına rağmen üst düzey bir iş sergileyen güçlü bir karakter. sonra onu da saçma sapan bir karakter haline soktular o ayrı ama başlarda dizi boyunca temsil ettiği durum oldukça önemliydi. ne olursa olsun dizi bir noktaya kadar vermek istediği mesajları oldukça güzel aktarıyor. siyasetçilere, saçma bir şekilde işleyen polis teşkilatına, sisteme güzel giydirmişler.
ın the end, love is a good reason for everything to fall apart.
devamını gör...
ilk gece kanının bulaştığı çarşafı sergileyen oluşumlar
buradan görülebilecek oluşumlardır.
insanın midesine ağrılar giriyor.
düşünebiliyor musun şu çağda bu insanlarla yaşıyorsun.
bu insanlara en ufak bir şey söylesen seni kınarlar.
sen bu insanları küçümseyemezsin diye seninle kavga bile ederler.
işin kötü tarafı bu insanların oy kullanma hakkı bile var.
insanın midesine ağrılar giriyor.
düşünebiliyor musun şu çağda bu insanlarla yaşıyorsun.
bu insanlara en ufak bir şey söylesen seni kınarlar.
sen bu insanları küçümseyemezsin diye seninle kavga bile ederler.
işin kötü tarafı bu insanların oy kullanma hakkı bile var.
devamını gör...
iki insanın arasında bağ oluşmasını sağlayan şeyler
aynı yollardan geçmiş olmak, bu yolları geçerken olabildiğince temiz olmak, bu yollara açılan kapıların anahtarlarını (sebeplerini) bilmek ve bu anahtarlara takılı kalmamak, yola diken değil gül ekmek, hissetmek, hissettiğini hissetmek..
duyguların, akıldan önemli olduğu yanılgısına düşüp çıktıktan sonra akıl yolundan ayrılmamak.
sanırım bunlar iki insanı birine yaklaştıran en önemli şeyler.
duyguların, akıldan önemli olduğu yanılgısına düşüp çıktıktan sonra akıl yolundan ayrılmamak.
sanırım bunlar iki insanı birine yaklaştıran en önemli şeyler.
devamını gör...
bu devirde türkü dinleyen insan
ben boşuna demiyormuşum yanlış zamanda yaşıyorum diye. duyar kasmıyorum ya vallahi. ama bunun bir trole malzeme olduğunu görünce üzüldüm açıkçası. “ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım.” demiş bedri rahmi eyüpoğlu. var gerisini sen düşün diyeceğim ama "eşek hoşaftan ne anlar'' diyerek noktalamak daha güzel sanırım*
devamını gör...
istisnasız herkesin sevdiği şey
para.
devamını gör...