okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
devamını gör...
modern tıp vs geleneksel tıp
aslında ikisi de yüzlerce yıldır iç içeler. ancak bugün şarlatanlığa varan uygulamalar bu bağı ciddi anlamda zedeledi. bilimsel temeli olmayan bitki formülleri yarardan çok zarar getirdi hem de bilgi kirliliği oluşturdu.
devamını gör...
insan neyle yaşar
rezalet ötesi bir tolstoy kitabı. okumadım elbette. işittiklerimi yazıyorum.
yeryüzüne düşen bir meleğin soğuktan korunmak için palto almaya çalışmasını anlatıyor sayfalarca kitap.
kafa sıfır. bir palto alabilmek için entel entel dolanıyor bir ihtiyarın yanında. ihtiyar bunu sallamıyor falan.
halbuki delikanlı olsaydı... erkek adam çalışır para kazanırdı ya. resmen günümüzde yaşasaydı ya liseli ya sözlük yazarı bu der geçerdim ibişe değerli hocalarım.
böyle rezil kitaplara yer yok saf kalbimde.
yeryüzüne düşen bir meleğin soğuktan korunmak için palto almaya çalışmasını anlatıyor sayfalarca kitap.
kafa sıfır. bir palto alabilmek için entel entel dolanıyor bir ihtiyarın yanında. ihtiyar bunu sallamıyor falan.
halbuki delikanlı olsaydı... erkek adam çalışır para kazanırdı ya. resmen günümüzde yaşasaydı ya liseli ya sözlük yazarı bu der geçerdim ibişe değerli hocalarım.
böyle rezil kitaplara yer yok saf kalbimde.
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
her yazarın sadece bir dönümü* parselleyebileceği kişiye özel başlık olabilir sanki sözlükte.
mesela günlük olarak ya da karalama, yazarın kendi fikir-teorilerini paylaşma vs. anlamında sınırsız yazabilir.
böylelikle birinci tekil şahısla başlayan ya da sonu gelmeyen öznel başlıkları bir nebze azaltmış oluruz ne dersiniz?
fikir eyleme geçerse demdeme ile hayattan demler başlığında sınırsız karalarım artık belki*
aylar sonra edit: yanlış anladınız fikri, çöplük oldu sözlük*
mesela günlük olarak ya da karalama, yazarın kendi fikir-teorilerini paylaşma vs. anlamında sınırsız yazabilir.
böylelikle birinci tekil şahısla başlayan ya da sonu gelmeyen öznel başlıkları bir nebze azaltmış oluruz ne dersiniz?
fikir eyleme geçerse demdeme ile hayattan demler başlığında sınırsız karalarım artık belki*
aylar sonra edit: yanlış anladınız fikri, çöplük oldu sözlük*
devamını gör...
uğur mumcu
uğurlar olsun cesur gazeteci, güzel insan.
kirli ilişkileri kitaplarında ve yazılarında ortaya çıkarmıştır.
otopsisi dahi yapılmadan gömülmüştür.
suikastin gerçek faili hala meçhuldür.
saygıyla anıyoruz.
kirli ilişkileri kitaplarında ve yazılarında ortaya çıkarmıştır.
otopsisi dahi yapılmadan gömülmüştür.
suikastin gerçek faili hala meçhuldür.
saygıyla anıyoruz.
devamını gör...
kendimize hatırlatmamız gereken şahane düşüncelerimiz
şuan canını ne kadar yakarsa yaksın zamanla geçmeyecek acı yoktur.
devamını gör...
bu ülkeden gideceğim diyen ama gidemeyen insan sorunsalı
parasızlıktan gidemiyordur.
devamını gör...
bullet journal
asla yapamayacağım kadar güzel olan defter kullanım tarzı. defter ya da ajanda almak gerçekten alışkanlık gibi bi şey bende ama bullet journal hazırlayabilmek çok fazla çizim yeteneği gerektiriyor bana göre. umarım bi gün o tarz bi hediye alır/hazırlar birisi ya da hazır olarak satan bi yer bulabilirim.*
devamını gör...
evde sıcaktan bunalma sorunsalı
gündüz evde bunalmayı tercih ederim, zira dışarısı cehennem. bugün en son kaldırımdan kazıyarak alabildiler beni. ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi. hala beynim çok akışkan kıvamda, sağa sola hareket edince bluk bluk yapıyor. fakat akşam da tam tersi, dışarısı daha mantıklı.
neyse ki bu memleketin yazının bitmesine bir buçuk ay kaldı. az daha sabır bana.
neyse ki bu memleketin yazının bitmesine bir buçuk ay kaldı. az daha sabır bana.
devamını gör...
sözlükteki kan aranıyor duyuruları
çok değerli bir başlık.
yazar arkadaşı kutluyorum.
kan bulmak zordu, pandemiyle birlikte daha da zorlaştı.
umarım faydalı olacak bir başlık olur ki, birazcık duyarlı olmak yetecektir bunun için.
yazar arkadaşı kutluyorum.
kan bulmak zordu, pandemiyle birlikte daha da zorlaştı.
umarım faydalı olacak bir başlık olur ki, birazcık duyarlı olmak yetecektir bunun için.
devamını gör...
kafa sözlük
yeşil ve değerli bir yaprağını * daha dökmüş olan ulu çınar. tabii böyle giderse çınarlıktan kavaklığa doğru evrilecek. hani derler ya; kavakta da boy var ama işe yaramaz bir ağaçtır genel olarak.
açıkçası buraya ne yazarsam yazayım, fayda edeceğini düşünmüyorum. faydası olsaydı, benden önce yazanlar işi çözmüş olurdu. yine de birkaç kelam etmeyi hakkım olarak görüyorum, özellikle ilk başlarda açtığım başlık ve girdiğim tanımlar dolayısıyla. epey emek verdiğimi düşünüyorum zira.
una nocte'nin yazdıklarına %99 oranında katılıyorum, altına da imzamı atabilirim. iyi kötü bilenler, tanıyanlar, trollük konusundaki düşüncelerimi de bilir: sevmem. geldiğimiz noktadan geriye bakıldığında ise görünen -en azından bana görünen- şu ki, ilk başlarda karşı çıktığım trollüğü neredeyse ben bile özleyeceğim. zira şu an öyle bir profil var ki ne yazdıklarından bir şey anlaşılıyor ne formatın f'si var ortalıkta ne de yazılanların büyük bir kısmı bir anlam içeriyor. bir noktadan sonra "hangi birini şikayet edeceğim bunların?" diyerek bıraktım.
evet, bir sözlükte baştan aşağıya aynı tarzda yazan insanların olması mümkün değil. evet, bir kısım insanlar açıp wikipedia'da bulabileceğinizi sansanız da her zaman öyle olmayan tanımlar girip uzmanlıklarını paylaşırken, bazılarının da eser miktarda goygoy peşinde olması ortama renk katabilir. fakat geldiğimiz noktada denge, ikinci grup lehine fena halde bozulmuş durumda.
şimdi burada hangi grubun ya da kimlerin böyle takıldığını tek tek yazmama gerek yok. ancak buraya "kafa forum" muamelesi yapan insanlar sayesinde, beğenmediğimiz o troller bile kendilerini geri çekmiş, doğru dürüst yazmaz olmuşsa, konu trollükten çıkmış ve daha ciddi bir üst boyuta taşınmış demektir. burayı yeni gelecek aklı başında insanlar için tercih edilebilir olmaktan çıkaran olumsuz bir boyut...
yönetim durumdan memnun ise ona diyecek hiçbir şeyim yok. mahalle maçlarında evden topu kim getirirse o haklıdır ya hani... o hesap işte. fakat içten içe "yahu gerçekten nereye gidiyor bu iş acaba böyle?" diyorlarsa mutlaka akıllarında tutmaları gereken şey, batan gemilerde kaptana yapılan uyarıları kaptanın dinlememiş olması. birileri hâlâ buranın iyiliğini düşünüp kendi çapında uyarma gereği hissediyorsa kulak verilmeli çünkü bu kulak vermeme sorununun iyi bir noktada sonlandığı, hiçbir sözlükte görülmedi henüz.
"aman ne ciddiye aldınız... yazın geçin işte!" diyenler de çıkacaktır illa ki. ancak insanın içinde tırnak ucu kadar bile sorumluluk ve adil olmak adına yanlış bulduğunu söyleme hissiyatı varsa, susmak o kadar da kolay olmuyor. üstelik "yazıp geçmek" için yazma isteğine halel gelmemiş olması gerekir. biz de yazıp geçemeyenler olarak bu noktada düğümleniyoruz zaten. istek vardı ama nem çok nem...
her neyse. şimdilik buralarda olan tayfadanım. hep kötüyü söylemeyelim. mesela dergi ve radyo projelerini gayet güzel buluyorum. sürekli yenilikler yapılmaya çalışılması da güzel. başlığım silindi, tanımım silindi diyen arkadaşlar formatı okumamış ya da kurallarda yazmasa da ortamın genel huzuruna ilişkin konularda, moderasyonun alacağı inisiyatifi anlayamamış olabilirler. 1000'den fazla başlık açtım, 2000'den fazla tanım girdim. başlıkların taşınmasını gerektiren bkz. tanımlarım haricinde henüz silinen olmadı. bu noktada herkesin kendisine de bir dönüp bakması gerekiyor diye düşünüyorum.
puan tablosu olayında da değişikliğe gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. başkalarına yapılan beğeniden puan kazanmak ilk bakışta beğeniye teşvik etmek amacına hizmet ediyor gibi görünse de seri beğeniciler yüzünden geldiğimiz nokta ortada. gerçekten yazdığı şeylerin çoğunu okuduktan sonra seri olarak beğenmeye değer bulduğumuz insanları bile beğenemez olduk sayelerinde. insanları çok sıkmak da çok serbest bırakmak da iyi değil. ayarını iyi tutturmak ve ortasını bulmak lazım.
mutlaka unuttuğum için yazmadıklarım vardır. tanım yeterince uzadı. onları da hatırladıkça daha sonra yazmak üzere cebime atıyorum.
açıkçası buraya ne yazarsam yazayım, fayda edeceğini düşünmüyorum. faydası olsaydı, benden önce yazanlar işi çözmüş olurdu. yine de birkaç kelam etmeyi hakkım olarak görüyorum, özellikle ilk başlarda açtığım başlık ve girdiğim tanımlar dolayısıyla. epey emek verdiğimi düşünüyorum zira.
una nocte'nin yazdıklarına %99 oranında katılıyorum, altına da imzamı atabilirim. iyi kötü bilenler, tanıyanlar, trollük konusundaki düşüncelerimi de bilir: sevmem. geldiğimiz noktadan geriye bakıldığında ise görünen -en azından bana görünen- şu ki, ilk başlarda karşı çıktığım trollüğü neredeyse ben bile özleyeceğim. zira şu an öyle bir profil var ki ne yazdıklarından bir şey anlaşılıyor ne formatın f'si var ortalıkta ne de yazılanların büyük bir kısmı bir anlam içeriyor. bir noktadan sonra "hangi birini şikayet edeceğim bunların?" diyerek bıraktım.
evet, bir sözlükte baştan aşağıya aynı tarzda yazan insanların olması mümkün değil. evet, bir kısım insanlar açıp wikipedia'da bulabileceğinizi sansanız da her zaman öyle olmayan tanımlar girip uzmanlıklarını paylaşırken, bazılarının da eser miktarda goygoy peşinde olması ortama renk katabilir. fakat geldiğimiz noktada denge, ikinci grup lehine fena halde bozulmuş durumda.
şimdi burada hangi grubun ya da kimlerin böyle takıldığını tek tek yazmama gerek yok. ancak buraya "kafa forum" muamelesi yapan insanlar sayesinde, beğenmediğimiz o troller bile kendilerini geri çekmiş, doğru dürüst yazmaz olmuşsa, konu trollükten çıkmış ve daha ciddi bir üst boyuta taşınmış demektir. burayı yeni gelecek aklı başında insanlar için tercih edilebilir olmaktan çıkaran olumsuz bir boyut...
yönetim durumdan memnun ise ona diyecek hiçbir şeyim yok. mahalle maçlarında evden topu kim getirirse o haklıdır ya hani... o hesap işte. fakat içten içe "yahu gerçekten nereye gidiyor bu iş acaba böyle?" diyorlarsa mutlaka akıllarında tutmaları gereken şey, batan gemilerde kaptana yapılan uyarıları kaptanın dinlememiş olması. birileri hâlâ buranın iyiliğini düşünüp kendi çapında uyarma gereği hissediyorsa kulak verilmeli çünkü bu kulak vermeme sorununun iyi bir noktada sonlandığı, hiçbir sözlükte görülmedi henüz.
"aman ne ciddiye aldınız... yazın geçin işte!" diyenler de çıkacaktır illa ki. ancak insanın içinde tırnak ucu kadar bile sorumluluk ve adil olmak adına yanlış bulduğunu söyleme hissiyatı varsa, susmak o kadar da kolay olmuyor. üstelik "yazıp geçmek" için yazma isteğine halel gelmemiş olması gerekir. biz de yazıp geçemeyenler olarak bu noktada düğümleniyoruz zaten. istek vardı ama nem çok nem...
her neyse. şimdilik buralarda olan tayfadanım. hep kötüyü söylemeyelim. mesela dergi ve radyo projelerini gayet güzel buluyorum. sürekli yenilikler yapılmaya çalışılması da güzel. başlığım silindi, tanımım silindi diyen arkadaşlar formatı okumamış ya da kurallarda yazmasa da ortamın genel huzuruna ilişkin konularda, moderasyonun alacağı inisiyatifi anlayamamış olabilirler. 1000'den fazla başlık açtım, 2000'den fazla tanım girdim. başlıkların taşınmasını gerektiren bkz. tanımlarım haricinde henüz silinen olmadı. bu noktada herkesin kendisine de bir dönüp bakması gerekiyor diye düşünüyorum.
puan tablosu olayında da değişikliğe gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. başkalarına yapılan beğeniden puan kazanmak ilk bakışta beğeniye teşvik etmek amacına hizmet ediyor gibi görünse de seri beğeniciler yüzünden geldiğimiz nokta ortada. gerçekten yazdığı şeylerin çoğunu okuduktan sonra seri olarak beğenmeye değer bulduğumuz insanları bile beğenemez olduk sayelerinde. insanları çok sıkmak da çok serbest bırakmak da iyi değil. ayarını iyi tutturmak ve ortasını bulmak lazım.
mutlaka unuttuğum için yazmadıklarım vardır. tanım yeterince uzadı. onları da hatırladıkça daha sonra yazmak üzere cebime atıyorum.
devamını gör...
bu başlıkta kendimizi kandırıyoruz
çok yakın bir zaman diliminde güzel haberler bekliyorum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
lucifer (yazar)
yönetimin konuşulan iletişim çeken trollere müsama gösterdiğini düşünmeme sebep olan kişi. bu kadar düşmemişlerdir umarım. koca insanız enayi gibi hissediyorum bazen kendimi sözlük!
devamını gör...
yüzüklerin efendisi'nde geçen efsane sözler
devamını gör...
şiir inceleme
şiir nedir?
şiirin tek bir tanımı yoktur. hatta biraz abartarak söyleyelim; şiirin, şiiri tanıyıp, bilenlerin sayısı kadar tanımı olabilir. nedir şiiri bu kadar 'özel' kılan? şiiri bilen insan sayısı kadar tanımı olmasını sağlayan?
ben bugün, şiirin edebi tanımları üzerinde durmayacağım. şiiri tıpkı öğrencilerime anlatır gibi, 'formülleştirerek' anlatmaya çalışacağım.
şiir kısaca; ses + imaj/imge'dir.
şimdi 'ses'le neyi kastettiğimizi açalım:
ses aslında şiirin biçimine ait her şeydir; şiirin nazım şekli, şiirin nazım birimi, şiirin ölçüsü, şiirin kafiye dizilişi, şiirin kafiye ve varsa redifleri, şiirdeki bilinçli ses tekrarları; aliterasyonlar ve asonanslar.....
şiirde, imge/imaj nedir onu açalım şimdi de:
imge/imaj dediğimiz şey, şiire ait her türlü anlamsal/bağlamsal niteliktir. yine formülize ederek açıklamaya çalışırsak:
şiirleri; şiirin konusu, şiirin ana duygusu -theme/tema-, şiirin -eğer varsa- vermek istediği mesaj, şiirde kullanılan edebi sanatlar, şiirin imge dünyası (şiiri okuduğumuzda gözümüzde canlananlar), şiirde kullanılan sözcüklerin seçimi (dil ve anlatım)... özellikleriyle irdelediğimizde ortaya koyduğumuz her şeydir.
şimdi, yukarıdaki açıklamaları okuyanlar "bu da nedir, yazar bize ne anlatmaya çalışıyor?" diyebilirler.
bu soruya çok basitçe bir cevap verirsek, lisedeki edebiyat derslerinde ve üniversitelerdeki 'dil' bölümlerinde, bir şiir inceleneceği zaman yukarıdaki kriterlerden hareket edilir. bu kişiler -öğrenciler (?)- için şiir, yalnızca 'ruhlarında fırtınalar estiren bir söz mucizesi' değildir. onlar bir şiiri yukarıda saydığım kıstaslar çerçevesinde didik didik ederler.
belki siz de bundan sonra bir şiiri okurken, yukarıya yazdıklarımı hatırlar ve şiire bir de bu çerçeveden bakarsınız.
not: ilerde bu yazdıklarımı, örnek bir şiir üzerinde göstermek, şiiri bu formüle uygun olarak incelemek istiyorum.
şiirin tek bir tanımı yoktur. hatta biraz abartarak söyleyelim; şiirin, şiiri tanıyıp, bilenlerin sayısı kadar tanımı olabilir. nedir şiiri bu kadar 'özel' kılan? şiiri bilen insan sayısı kadar tanımı olmasını sağlayan?
ben bugün, şiirin edebi tanımları üzerinde durmayacağım. şiiri tıpkı öğrencilerime anlatır gibi, 'formülleştirerek' anlatmaya çalışacağım.
şiir kısaca; ses + imaj/imge'dir.
şimdi 'ses'le neyi kastettiğimizi açalım:
ses aslında şiirin biçimine ait her şeydir; şiirin nazım şekli, şiirin nazım birimi, şiirin ölçüsü, şiirin kafiye dizilişi, şiirin kafiye ve varsa redifleri, şiirdeki bilinçli ses tekrarları; aliterasyonlar ve asonanslar.....
şiirde, imge/imaj nedir onu açalım şimdi de:
imge/imaj dediğimiz şey, şiire ait her türlü anlamsal/bağlamsal niteliktir. yine formülize ederek açıklamaya çalışırsak:
şiirleri; şiirin konusu, şiirin ana duygusu -theme/tema-, şiirin -eğer varsa- vermek istediği mesaj, şiirde kullanılan edebi sanatlar, şiirin imge dünyası (şiiri okuduğumuzda gözümüzde canlananlar), şiirde kullanılan sözcüklerin seçimi (dil ve anlatım)... özellikleriyle irdelediğimizde ortaya koyduğumuz her şeydir.
şimdi, yukarıdaki açıklamaları okuyanlar "bu da nedir, yazar bize ne anlatmaya çalışıyor?" diyebilirler.
bu soruya çok basitçe bir cevap verirsek, lisedeki edebiyat derslerinde ve üniversitelerdeki 'dil' bölümlerinde, bir şiir inceleneceği zaman yukarıdaki kriterlerden hareket edilir. bu kişiler -öğrenciler (?)- için şiir, yalnızca 'ruhlarında fırtınalar estiren bir söz mucizesi' değildir. onlar bir şiiri yukarıda saydığım kıstaslar çerçevesinde didik didik ederler.
belki siz de bundan sonra bir şiiri okurken, yukarıya yazdıklarımı hatırlar ve şiire bir de bu çerçeveden bakarsınız.
not: ilerde bu yazdıklarımı, örnek bir şiir üzerinde göstermek, şiiri bu formüle uygun olarak incelemek istiyorum.
devamını gör...



