bir gün elbet okurum diye kitaplıkta bekleyen kitaplar
öyle bir kitap yok. gidip geri gelmeyenler var ama.
isteyemiyorsun da. yemedik ya kitabını diyip çıkıyor adam.. belki bir bağ var aramızda nerden biliyorsun ?
isteyemiyorsun da. yemedik ya kitabını diyip çıkıyor adam.. belki bir bağ var aramızda nerden biliyorsun ?
devamını gör...
maruz kalınmak istenmeyen sorular
insanda g.o.r.a filmindeki komutan logar gibi ağlamaklı bir biçimde ''kimsin sen? çık dışarı, çık!'' deme isteği uyandıran sorulardır bunlar genelde. çoğu ''ee, ne zaman evleniyorsun, karı kız (evet sevgilin var mı değil, direk karı kız) ne alemde?'' şeklinde muhabbetin ortasında gelişir ve insanı hayattan soğutur.
devamını gör...
musallat.exe
neredeyse tüm devlet okullarının bilgisayarlarında, özellikle akıllı tahtalarda bulunan virüs.
windows'un başlatılabilir olarak kabul ettiği uzantıları (exe, scr, com gibi) suistimal ederek çalışır. windows bu tip dosyalara kendi simgelerini belirleme hakkı tanır.
nasıl çalışır:
- etkin olduğu bilgisayardaki disklerde, yetkisi olduğu tüm klasörleri gizli ve sistem klasörü olarak işaretler.
- bu klasörleri windows'un kabul ettiği bir boşluk karakteri isimli bir klasöre koyar.
- yerine aynı isimde ve klasör simgesiyle bir başlatılabilir dosya oluşturur.
- bu dosyalar, kullanıcı tarafından başlatıldığında, çalışılan sistemde virüsün yaşayıp yaşamadığını kontrol eder.
-- yaşamıyorsa, system32 klasörüne kendini koyar. o bilgisayardaki yetkisi neye yetiyorsa o seviyede başlatma emri oluşturur.
-- yaşıyorsa, es geçer.
- kontrol sonrası, virüs, klasörün kendisini windows komutuyla açar [explorer.exe %klasör_yolu%]
nasıl tespit edilir:
- virüs, eskiden yapıldığından, hala windows xp klasör simgesini kullanır.
- bir klasör açılırken sistem bir süre bekler ve imleciniz arka planda çalışıyor veya meşgulü simgeler.
- klasörler, yeni bir pencerede açılır.
nasıl kurtulunur:
- virüs olan diskleri biçimlendirerek (bkz: format).
uyarı: virüsü yazanın yazdığı iddia edilen temizleme aracı, düzgün çalışmamaktadır. kullanılması tavsiye edilmez.
virüslü diskteki dosyalarınıza güvenli bir şekilde nasıl erişilir:
eğer usb ile bağlanan bir disk, enfekte olduysa:
- aygıtınızı, klavyenizdeki shift tuşuna basılı tutarken bağlayın.*
- dosya gezgininden bu bilgisayar'a girin ve diskin harfini tespit edin.*
- adres çubuğuna x:\ yazın*, sonra alt tuşuna basılı tutarak, sayısal tuş takımınızdan* 255 tuşlarına basın ve alt'ı bırakın. enter tuşuna basın.
- gördüğünüz orijinal dosyalarınızı güvenli bir diske ve yeni klasörlere aktarın.
uyarı: klasörleriniz hala gizli ve sistem klasörü olarak işaretli olacaktır. eğer klasörlerinizi görmüyorsanız, klasör seçeneklerinden "gizli dosyaları göster"i açıp, "sistem dosyalarını gizle"yi kapatın.*
dipnot: burada belirtilen tüm bilgiler, kendi deneyimlerim sonucunda elde edilmiştir.
windows'un başlatılabilir olarak kabul ettiği uzantıları (exe, scr, com gibi) suistimal ederek çalışır. windows bu tip dosyalara kendi simgelerini belirleme hakkı tanır.
nasıl çalışır:
- etkin olduğu bilgisayardaki disklerde, yetkisi olduğu tüm klasörleri gizli ve sistem klasörü olarak işaretler.
- bu klasörleri windows'un kabul ettiği bir boşluk karakteri isimli bir klasöre koyar.
- yerine aynı isimde ve klasör simgesiyle bir başlatılabilir dosya oluşturur.
- bu dosyalar, kullanıcı tarafından başlatıldığında, çalışılan sistemde virüsün yaşayıp yaşamadığını kontrol eder.
-- yaşamıyorsa, system32 klasörüne kendini koyar. o bilgisayardaki yetkisi neye yetiyorsa o seviyede başlatma emri oluşturur.
-- yaşıyorsa, es geçer.
- kontrol sonrası, virüs, klasörün kendisini windows komutuyla açar [explorer.exe %klasör_yolu%]
nasıl tespit edilir:
- virüs, eskiden yapıldığından, hala windows xp klasör simgesini kullanır.
- bir klasör açılırken sistem bir süre bekler ve imleciniz arka planda çalışıyor veya meşgulü simgeler.
- klasörler, yeni bir pencerede açılır.
nasıl kurtulunur:
- virüs olan diskleri biçimlendirerek (bkz: format).
uyarı: virüsü yazanın yazdığı iddia edilen temizleme aracı, düzgün çalışmamaktadır. kullanılması tavsiye edilmez.
virüslü diskteki dosyalarınıza güvenli bir şekilde nasıl erişilir:
eğer usb ile bağlanan bir disk, enfekte olduysa:
- aygıtınızı, klavyenizdeki shift tuşuna basılı tutarken bağlayın.*
- dosya gezgininden bu bilgisayar'a girin ve diskin harfini tespit edin.*
- adres çubuğuna x:\ yazın*, sonra alt tuşuna basılı tutarak, sayısal tuş takımınızdan* 255 tuşlarına basın ve alt'ı bırakın. enter tuşuna basın.
- gördüğünüz orijinal dosyalarınızı güvenli bir diske ve yeni klasörlere aktarın.
uyarı: klasörleriniz hala gizli ve sistem klasörü olarak işaretli olacaktır. eğer klasörlerinizi görmüyorsanız, klasör seçeneklerinden "gizli dosyaları göster"i açıp, "sistem dosyalarını gizle"yi kapatın.*
dipnot: burada belirtilen tüm bilgiler, kendi deneyimlerim sonucunda elde edilmiştir.
devamını gör...
seri oylamanın sözlüğe zarar verdiği gerçeği
sinirlama getirilmesini desteklemiyorum ama seri begeni yerine, ben de okuyarak begenilmesinden mutlu oluyorum. kendim de okumadan begeni ve favori butonlarina hic basmiyorum.
devamını gör...
roket ateşlenir ateşlenmez cebinden bir dal sigara çıkarıp yakan nasa çalışanı
türk olma ihtimali yüksek olan nasa çalışanıdır.
biz ki ocak yanarken çakmak çakmayan ocaktan yakan bir milletiz. tutumluyuz yani.
biz ki ocak yanarken çakmak çakmayan ocaktan yakan bir milletiz. tutumluyuz yani.
devamını gör...
ilkokuldan akılda kalanlar
türk, öğün, çalış güven yazısının altından geçerek girdiğimiz koridor: solda iki sıra çeşme var, onun arkasında amonyak kokan malûm yer.
muslukların hemen yan tarafında kocaman bir leğen içinde taş gibi sert simitler satılır.bayrak töreni varsa o leğen kaldırılmıştır. andımız okunurken sıra küçük sınıflardaysa simit satılan masanın üstüne çıkar hiç olmadığı kadar uzun boylu olur minicik birler.
yanında merdiven var, oradan daha üst sınıflara çıkılır.
sağ taraftaysa minicik bir kooperatif: beşler kendilerine sıra geldiğinde ellerine verilen anahtarla küçük kulübeyi açar ve satış yapar.
uzun koridorda birlerin annelerinin kamp kurduğu koridor vardır. düğmeleri sökülen çocukların üstünü başını düzeltmek, unuttukları beslenme çantasını getirmek üzere oradadırlar. okul yeni başladıysa, birlerden bazıları salya sümük ağlar;bazıları da kaygısızca oradan oraya koşturup kızların saçını çeker,kurdelelerini bozar, uslu duranları yaramazlığa teşvik etmek için şöyle bir vurup kaçar.
bir de iki çocuk eğer birbirine kollarını arkadan dolamış size doğru geliyorsa kaçmanız gerekir. ‘önümüze gelene bir tekme’ nidalarıyla kimi yakalarlarsa o kişinin kara önlüğü ya da ayakkabıları toz toprak içinde kalır.
sınıfların bittiği yerde kreş vardır, tülleri çekilidir. herkes orayı çok merak eder, üstlerinde masa örtüsü benzeri ekose önlüklü çocukları cama burun dayanarak izleyebilir.
orayı en iyi bilen nadir’dir aslında.o yaramazın tekidir, siyah önlüğünün beyaz yaka kısmı sürekli kopuktur,sallanmaktadır koşturduğunda, dizler yaralıdır.bu kadar enerji harcamanın sonu ya annesinin elinde bir dikiş takımıyla okula gelmesiyle ya da o gizemli kreşte sağlam bir uyku çekmesiyle son bulur.sabah yediye yirmi kala derse başlayan pire kadar çocuklar beslenme çantalarından çıkan türlü yiyeceklerle biraz güç toplarken,sınıfın hiperaktifi (o zamanlar bunun yerine yaramaz kullanılırdı),gözleri uykudan şişmiş şekilde aramıza katılır.
beslenmelerde kokusu ortalığı saran haşlanmış yumurta, ekmek arası peynir ya da köfte,çokokrem sürülmüş dilimler ya da mevsimine göre meyve vardır.mandalina varsa sınıftakilerden en az bir kişinin gözü çıkan gazla yanar ve ağlamaya başlar.annelerin çantaya fazladan koyduğu kurabiye ve poğaça gibi şeyler öğretmene gururla sunulur.
hele yerli malı haftasıysa veliler okula tepsi tepsi taşınırlar, herkes evinde ne varsa koyar çantalara, kuruyemişler de eklenir menüye. öğretmenler odasının bayram günüdür, diğer günler ancak gözünü uyduranların görebildiği kapısı ardına kadar açıktır, portakalla karışık kıymalı börek ve karbonatlı kek kokuları gelmektedir içerden.
zil çaldığında çil yavrusu gibi dağılır çocuklar koridorlara ve bahçeye. sütunlu giriş köşe kapmaca için uygundur, büyük sınıflar herkesten önce koşup oyun alanını belirler.
cebinde harçlığı olanlar en üst katta satılan kola, gazoz ve bisküvilerden alabilir.beşler burda da işletmeci olarak karşımıza çıkar.her yerde mutlaka bir itiş kakış hakimdir.
resim dersi varsa kırmızı yangın kovalarından ikisi sınıfa gelir: birinde temiz,ötekinde boyalarla renklenmiş su vardır.
güzel yazı, divitler, hokkalar, bozulan uçlar, dökülen mürekkepler dersidir. küçücük eller sınırların içinde yazılar yazmak için eğitilir.
sınıf kapısına örtülen yeşil perde, orhan öğretmen’in objektifine kırmızı gözlü yüzlerce çocuğun takılacağının habercisidir. öğretmenler bozulan saçları örer, kurdele varsa düzeltir. haylazların yana kaymış yakalarını toparlar.
birler sene sonuna doğru okuma bayramı yapmak için hazırlanırlar: şiirler, rontlar,tekerlemeler, küçük tiyatro oyunları sunacaklardır.başarılı ve sivri öğrenciler başrol oynarken, yardımcı oyuncular öğretmenin pek de ilgi göstermediği çocuklar arasından seçilir.
necmettin ve döne sınıfın ikizleridir,ayrımcı öğretmenin sınıfında arka sırayı ‘işgal ‘ ederler.okumayı öğrenmediklerini için bu bayramda da varlık gösteremezler.
öğretmenler arasında en güzel okuma bayramı yapma yarışı öğrenci ve veliler tarafından da hissedilir.
bayramlar pek renkli kutlanır: özellikle 29 ekim ve 23 nisan çeşitli rollerin, kıyafet değişikliği yapmanın, folklörcülerin ve havalı bando takımının zamanıdır.
beş para ver, beş para ver
beş para yoksa on para ver
tonunda çalar davullarını, üflerler borularını bandocular.kırmızı beyaz kıyafetleri ile arz-ı endam ederler.
çocuklar uygun adım tören alanına götürülür,veliler meraklı vatandaşlar, gaziler ve resmî erkân izlemek üzere oradadır.
yıl içinde binbir şekle giren ilkokul insanları, temiz ve özenli kıyafetlerinin, taşıdıkları bayrak ve flamaların hakkını verme çabasıyla en uslu hallerine bürünmüşlerdir.
muslukların hemen yan tarafında kocaman bir leğen içinde taş gibi sert simitler satılır.bayrak töreni varsa o leğen kaldırılmıştır. andımız okunurken sıra küçük sınıflardaysa simit satılan masanın üstüne çıkar hiç olmadığı kadar uzun boylu olur minicik birler.
yanında merdiven var, oradan daha üst sınıflara çıkılır.
sağ taraftaysa minicik bir kooperatif: beşler kendilerine sıra geldiğinde ellerine verilen anahtarla küçük kulübeyi açar ve satış yapar.
uzun koridorda birlerin annelerinin kamp kurduğu koridor vardır. düğmeleri sökülen çocukların üstünü başını düzeltmek, unuttukları beslenme çantasını getirmek üzere oradadırlar. okul yeni başladıysa, birlerden bazıları salya sümük ağlar;bazıları da kaygısızca oradan oraya koşturup kızların saçını çeker,kurdelelerini bozar, uslu duranları yaramazlığa teşvik etmek için şöyle bir vurup kaçar.
bir de iki çocuk eğer birbirine kollarını arkadan dolamış size doğru geliyorsa kaçmanız gerekir. ‘önümüze gelene bir tekme’ nidalarıyla kimi yakalarlarsa o kişinin kara önlüğü ya da ayakkabıları toz toprak içinde kalır.
sınıfların bittiği yerde kreş vardır, tülleri çekilidir. herkes orayı çok merak eder, üstlerinde masa örtüsü benzeri ekose önlüklü çocukları cama burun dayanarak izleyebilir.
orayı en iyi bilen nadir’dir aslında.o yaramazın tekidir, siyah önlüğünün beyaz yaka kısmı sürekli kopuktur,sallanmaktadır koşturduğunda, dizler yaralıdır.bu kadar enerji harcamanın sonu ya annesinin elinde bir dikiş takımıyla okula gelmesiyle ya da o gizemli kreşte sağlam bir uyku çekmesiyle son bulur.sabah yediye yirmi kala derse başlayan pire kadar çocuklar beslenme çantalarından çıkan türlü yiyeceklerle biraz güç toplarken,sınıfın hiperaktifi (o zamanlar bunun yerine yaramaz kullanılırdı),gözleri uykudan şişmiş şekilde aramıza katılır.
beslenmelerde kokusu ortalığı saran haşlanmış yumurta, ekmek arası peynir ya da köfte,çokokrem sürülmüş dilimler ya da mevsimine göre meyve vardır.mandalina varsa sınıftakilerden en az bir kişinin gözü çıkan gazla yanar ve ağlamaya başlar.annelerin çantaya fazladan koyduğu kurabiye ve poğaça gibi şeyler öğretmene gururla sunulur.
hele yerli malı haftasıysa veliler okula tepsi tepsi taşınırlar, herkes evinde ne varsa koyar çantalara, kuruyemişler de eklenir menüye. öğretmenler odasının bayram günüdür, diğer günler ancak gözünü uyduranların görebildiği kapısı ardına kadar açıktır, portakalla karışık kıymalı börek ve karbonatlı kek kokuları gelmektedir içerden.
zil çaldığında çil yavrusu gibi dağılır çocuklar koridorlara ve bahçeye. sütunlu giriş köşe kapmaca için uygundur, büyük sınıflar herkesten önce koşup oyun alanını belirler.
cebinde harçlığı olanlar en üst katta satılan kola, gazoz ve bisküvilerden alabilir.beşler burda da işletmeci olarak karşımıza çıkar.her yerde mutlaka bir itiş kakış hakimdir.
resim dersi varsa kırmızı yangın kovalarından ikisi sınıfa gelir: birinde temiz,ötekinde boyalarla renklenmiş su vardır.
güzel yazı, divitler, hokkalar, bozulan uçlar, dökülen mürekkepler dersidir. küçücük eller sınırların içinde yazılar yazmak için eğitilir.
sınıf kapısına örtülen yeşil perde, orhan öğretmen’in objektifine kırmızı gözlü yüzlerce çocuğun takılacağının habercisidir. öğretmenler bozulan saçları örer, kurdele varsa düzeltir. haylazların yana kaymış yakalarını toparlar.
birler sene sonuna doğru okuma bayramı yapmak için hazırlanırlar: şiirler, rontlar,tekerlemeler, küçük tiyatro oyunları sunacaklardır.başarılı ve sivri öğrenciler başrol oynarken, yardımcı oyuncular öğretmenin pek de ilgi göstermediği çocuklar arasından seçilir.
necmettin ve döne sınıfın ikizleridir,ayrımcı öğretmenin sınıfında arka sırayı ‘işgal ‘ ederler.okumayı öğrenmediklerini için bu bayramda da varlık gösteremezler.
öğretmenler arasında en güzel okuma bayramı yapma yarışı öğrenci ve veliler tarafından da hissedilir.
bayramlar pek renkli kutlanır: özellikle 29 ekim ve 23 nisan çeşitli rollerin, kıyafet değişikliği yapmanın, folklörcülerin ve havalı bando takımının zamanıdır.
beş para ver, beş para ver
beş para yoksa on para ver
tonunda çalar davullarını, üflerler borularını bandocular.kırmızı beyaz kıyafetleri ile arz-ı endam ederler.
çocuklar uygun adım tören alanına götürülür,veliler meraklı vatandaşlar, gaziler ve resmî erkân izlemek üzere oradadır.
yıl içinde binbir şekle giren ilkokul insanları, temiz ve özenli kıyafetlerinin, taşıdıkları bayrak ve flamaların hakkını verme çabasıyla en uslu hallerine bürünmüşlerdir.
devamını gör...
türk dizisi klişeleri
1)aşk altıgeni vardır
2)herkes eşinden başka herkese aşıktır
3)zengin ailenin maşallah koçtan büyük holdingleri vardır
4)öbür tarafın daha yiyecek ekmeği yoktur
2)herkes eşinden başka herkese aşıktır
3)zengin ailenin maşallah koçtan büyük holdingleri vardır
4)öbür tarafın daha yiyecek ekmeği yoktur
devamını gör...
neye benziyorlardı
abd'li şair denise levertov'un, vietnam savaşı'nı ve amerika'yı eleştirdiği şiiridir.
çevirisi, cevat çapan tarafından yapılmıştır.
1-vietnamlılar taştan fenerler
kullanıyorlar mıydı?
2-törenlerle kutluyorlar mıydı
tomurcukların açışını?
3-sessizce gülme eğilimleri var mıydı?
4-süs olarak kemik ve fildişi,
yeşim taşı ve gümüş takınıyorlar mıydı?
5-destanları var mıydı?
6-konuşmakla türkü söylemek arasında
bir ayırım yapıyorlar mıydı?
1-efendim, yumuşak yürekleri taşa dönüşmüştü.
taş fenerlerin bahçelerde güzel yolları
aydınlatıp aydınlatmadığı hatırlanmıyor.
2-belki bir kez tomurcukları kutlamak için
toplanmışlardı,
ama çocuklar öldürüldükten sonra
tomurcuklar açmadı.
3-efendim, yanık ağızlara acı verir gülmek.
4-bir düş önce, belki. sevinmek içindir süs.
bütün kemikler kömür olmuştu.
5-hatırlanmıyor. unutmayın ki,
çoğu köylüydü; pirinç ve bambuyla
yaşıyorlardı.
sessiz bulutlar çeltik tarlalarında yansıdığında
ve bayırdaki setlerde korkusuzca yürürken manda,
belki babalar eski masallar anlatmışlardır oğullarına.
bombalar bu aynaları parçalayınca,
ancak çığlık atmaya vakit kalmıştı.
6-hâlâ türküye benzer bir yankısı
duyuluyor konuşmalarının.
anlatıldığına göre türkü söyleyişleri
pervanelerin ay ışığında
uçuşuna benzermiş.
kim bilebilir? artık her yer sessiz.
çevirisi, cevat çapan tarafından yapılmıştır.
1-vietnamlılar taştan fenerler
kullanıyorlar mıydı?
2-törenlerle kutluyorlar mıydı
tomurcukların açışını?
3-sessizce gülme eğilimleri var mıydı?
4-süs olarak kemik ve fildişi,
yeşim taşı ve gümüş takınıyorlar mıydı?
5-destanları var mıydı?
6-konuşmakla türkü söylemek arasında
bir ayırım yapıyorlar mıydı?
1-efendim, yumuşak yürekleri taşa dönüşmüştü.
taş fenerlerin bahçelerde güzel yolları
aydınlatıp aydınlatmadığı hatırlanmıyor.
2-belki bir kez tomurcukları kutlamak için
toplanmışlardı,
ama çocuklar öldürüldükten sonra
tomurcuklar açmadı.
3-efendim, yanık ağızlara acı verir gülmek.
4-bir düş önce, belki. sevinmek içindir süs.
bütün kemikler kömür olmuştu.
5-hatırlanmıyor. unutmayın ki,
çoğu köylüydü; pirinç ve bambuyla
yaşıyorlardı.
sessiz bulutlar çeltik tarlalarında yansıdığında
ve bayırdaki setlerde korkusuzca yürürken manda,
belki babalar eski masallar anlatmışlardır oğullarına.
bombalar bu aynaları parçalayınca,
ancak çığlık atmaya vakit kalmıştı.
6-hâlâ türküye benzer bir yankısı
duyuluyor konuşmalarının.
anlatıldığına göre türkü söyleyişleri
pervanelerin ay ışığında
uçuşuna benzermiş.
kim bilebilir? artık her yer sessiz.
devamını gör...
elm sokağında kabus
wes craven ve robert englund hayranıydım çocukken. ilk ve üçüncü filmde (ve hatta wes craven'sadece new nightmare'de oynayan heather langenkamp çok güzel bir kadındır gözümde.) ilk film çok iyiydi. ikinci aslında istenmemiş zorla çekmişler. üçüncü bir nebze daha iyidir ama dörtte artık tamamen işin gırgırı oldugunu korku öğelerinin sıfırlandıgını görebiliyorsun. eskiden blog yazardım eski korku filmleriyle ilgili kim bilir hangi tozlu sayfalara karıştı. çizgi roman temasına bürünmesini işte iskelet olarak dönmesi yok köpeğin çişiyle patlayıp yangından cıkması acayip can sıkıcı buldum ama wes bey kabul etmiş eğlenceli yapmışlar falan demiş bize pek söz düşmez. new nightmare bana göre noes serisininin ikincisi filmidir. (sonuncu filmidir esasen serisinden ayrı)
üçte yapmacık kristen çok uygundu.
jennifer'ın oynadıgı asi ve marjinal karakteriyle kendisini beğenmişimdir hatta filmlerini izledim hep sırf o var diye. ucuz ve çakma elm sokağı filminde ana karakteri (nancy gibi bir rol) oynamıştır sonrasında.
dokken çok iyi bir tercihti 3te. filmin başlangıcı çok iyiydi bir kere. freddys nightmare izleyerek uyudugum bir dönem de vardı o iyice suyu çıkmış komedi unsuru fakat 2.filmden kat kat iyidir.
4te kristen'ın değişmesini sevemedim çok uyumsuz ayrı karakterde olmuşlar ama tuesday knight şarkıları kesinlikle başkadır seksenlerin özündendir.
çok çarpıcı sahneler vardı,potansiyeli yüksek olup başarısız sahneler vardı. tekrar çekilse nasıl olurdu sorusuna cevap vermişlerdir 2010da bunu onca teknolojimiz var nasıl bunu yapamayızı gösterdiler sağolsunlar. o kadar alakasızdı ki. onu geçtim hadi esas bunu senaryoya dökülmesini sağlayan olayları bari çekseydiniz daha alakalı olurdu sanki. neyse. yaşasın freddy. jasonla karşılaşmasında iki sahne hariç çöp çünkü jason'ı oldum olası sevmem bir de taraf tutuyorlar alienla predatorlar savasıyor sanki. ehh.
ps: heather langenkamp'ın yaptıgı "i am nancy" documentry izlenilmeli alakadarsanız.
üçte yapmacık kristen çok uygundu.
jennifer'ın oynadıgı asi ve marjinal karakteriyle kendisini beğenmişimdir hatta filmlerini izledim hep sırf o var diye. ucuz ve çakma elm sokağı filminde ana karakteri (nancy gibi bir rol) oynamıştır sonrasında.
dokken çok iyi bir tercihti 3te. filmin başlangıcı çok iyiydi bir kere. freddys nightmare izleyerek uyudugum bir dönem de vardı o iyice suyu çıkmış komedi unsuru fakat 2.filmden kat kat iyidir.
4te kristen'ın değişmesini sevemedim çok uyumsuz ayrı karakterde olmuşlar ama tuesday knight şarkıları kesinlikle başkadır seksenlerin özündendir.
çok çarpıcı sahneler vardı,potansiyeli yüksek olup başarısız sahneler vardı. tekrar çekilse nasıl olurdu sorusuna cevap vermişlerdir 2010da bunu onca teknolojimiz var nasıl bunu yapamayızı gösterdiler sağolsunlar. o kadar alakasızdı ki. onu geçtim hadi esas bunu senaryoya dökülmesini sağlayan olayları bari çekseydiniz daha alakalı olurdu sanki. neyse. yaşasın freddy. jasonla karşılaşmasında iki sahne hariç çöp çünkü jason'ı oldum olası sevmem bir de taraf tutuyorlar alienla predatorlar savasıyor sanki. ehh.
ps: heather langenkamp'ın yaptıgı "i am nancy" documentry izlenilmeli alakadarsanız.
devamını gör...
doğalgazda kademeli fatura
daha ziyade kademeli silkme olacak gibi duran gerzek uygulama.
bu adamlar daha fazla para koparamayacakları hiçbir uygulamayı hayata geçirmez.
bu adamlar daha fazla para koparamayacakları hiçbir uygulamayı hayata geçirmez.
devamını gör...
sözlükteki linç kültürü
bir deli kuyuya taş atmış 40 akıllı çıkaramamış lafının, günümüz sosyal medya cephesindeki bir tür yansıması olduğunu düşündüren durum, davranış.
devamını gör...
kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt
mal mal yatma kalk 2 test çöz.
devamını gör...
botulizm
18. yüzyıl sonrası almanya'da sosis zehirlenmesinden kaynaklanan ölümler artmış ve ölümcül olan bu hastalığa latince dilinde sosis anlamına gelen botulustan esinlenerek botulizm denmiş.
devamını gör...
zlatan ibrahimovic
nev'i şahsına münhasır futbolcu.
bana göre en iyisi.
şuan 39 yaşında ac milan takımında oynuyor. mütevazılık olgusuna zıt giden bir adamdır, delikanlıdır, eyvallahı yoktur.
bana göre en iyisi.
şuan 39 yaşında ac milan takımında oynuyor. mütevazılık olgusuna zıt giden bir adamdır, delikanlıdır, eyvallahı yoktur.
devamını gör...
bi bitmediniz dedirtenler
trendyol reklamları
devamını gör...
cuma günleri masa örtülerini eve götürüp yıkatmış nesil
kısa bir süreliğine de olsa içinde bulunduğum gruptur.
güzel zamanlardı.
güzel zamanlardı.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
eşim bir şeyin yerini sorduğunda ‘nereye koyduysan ordadır’ diyorum.
rahmetli babaannem gibi, tv.dekilerle konuşuyorum, bazen de kızıyorum.
rahmetli babaannem gibi, tv.dekilerle konuşuyorum, bazen de kızıyorum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en gıcık huyları
aşırı duygusal olduğum söylenir.
allah kimseye aşırı vermesin..
allah kimseye aşırı vermesin..
devamını gör...

